Danıştay Kararı 2. Daire 2021/953 E. 2023/940 K. 02.03.2023 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2021/953 E.  ,  2023/940 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/953
Karar No : 2023/940

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …. Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; İzmir Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacı tarafından; “Hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak” fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü’nün 7/B-1. maddesi uyarınca 16 Ay Uzun Süreli Durdurma cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de aynı Tüzüğün 15. maddesinin uygulanması suretiyle “6 Ay Kısa Süreli Durdurma” cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … günlü, … sayılı kararının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti … İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacının adının suç örgütü yöneticileri ve üyeleri arasında yapılan bir telefon görüşmelerinde geçtiği belirtilmekte ise de, bahsi geçen bu telefon görüşmesinde, sadece “…” isminden bahsedildiği, 19/04/2008 tarihinde polis merkezi dışında örgüt mensupları ile görüşen kişinin, ekipteki diğer iki polis memuru kumar olayı ile ilgili tutanak tutmak için polis merkezi içinde olduğundan, davacı olduğu sonucuna varıldığı, yine 07/05/2008 tarihinde örgüt mensuplarının aralarında yaptığı telefon görüşmesinde ahlak görevlilerinden birinin kendilerine gülerek işaret edip yürümesini istediği anlaşıldığından, herhangi bir operasyon olmayacağına dair işaret veren polis memurunun davacının olduğunun değerlendirildiği, ancak gerek telefon görüşmelerinde ismi geçen kişinin gerekse polis merkezi dışında suç örgütü mensupları ile yüzyüze görüşen kişinin davacı olduğuna dair soruşturma kapsamında başlıca herhangi ifade ve delil bulunmadığı, soruşturmacılar tarafından telefon görüşmesinde geçen “…” isminden ve olayların gelişiminden hareketle davacının suç örgütü ile ilişkisi olduğu sonucuna ulaşılırken, diğer yandan bunun tam aksine soruşturma raporunda davacının suç örgütüne yardım ettiği, rüşvet aldığı, kumar oynatanlarla ilişkili olduğuna dair ceza verilmesini gerektirecek kusurlu bir davranışının tespit edilemediğinin belirtildiği, bu bağlamda yapılan soruşturma sonucu elde edilen delillerden davacının suç örgütü ile ilişkili olduğu ve onlara operasyon yapılacağına veya yapılmayacağına dair bilgi aktardığı hususunun hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde somut olarak ortaya konmadığının görüldüğü bu durumda, üzerine atılı disiplin suçu, hukuken kabul edilebilir kanıtlarla somut olarak ortaya konulamayan davacının, dava konusu ceza ile cezalandırılmasına hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan soruşturma sonucunda davacının hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak fiilini işlediği sübuta erdiği bu sebeple, hakkında tesisi edilen disiplin cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Danıştay Onikinci Dairesi tarafından Danıştay Başkanlık Kurulunun 01/08/2016 günlü, K:2016/32 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 1. fıkrası uyarınca ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Danıştay Beşinci Dairesine, Danıştay Beşinci Dairesi tarafından ise Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 6. fıkrası uyarınca ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. …. İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Davaların karara bağlanması” başlıklı 22. maddesinin 1. bendinde, konular aydınlandığında meselelerin sırasıyla oya konulacağı ve karara bağlanacağı belirtilmiş olup; “Kararlarda bulunacak hususlar” başlıklı 24. maddesinin (b) bendinde, “Davacının ileri sürdüğü olayların ve dayandağı hukuki sebeplerin özeti, istem sonucu ile davalının savunmasının özeti”; (e) bendinde, “Kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hüküm; tazminat davalarında hükmedilen tazminatın miktarı” kararlarda belirtilecek hususlar olarak sayılmıştır.
Diğer taraftan, anılan Kanun’un temyize tabi ilk kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/c bendinde yer alan “usul hükümlerine uyulmamış olunması” hususu, temyiz incelemesi sırasında Mahkeme kararını bozma nedenleri arasında gösterilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; İzmir Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacı tarafından; “Hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak” fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü’nün 7/B-1. maddesi uyarınca 16 Ay Uzun Süreli Durdurma cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de aynı Tüzüğün 15. maddesinin uygulanması suretiyle “6 Ay Kısa Süreli Durdurma” cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 09/03/2010 günlü, 2010/103 sayılı kararının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesinin istenildiği, temyize konu karar ile dava konusu işlem hakkında karar verildiği; ancak, işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine yönelik talep hakkında herhangi bir hüküm kurulmadığı görülmektedir.

Bu durumda; dava konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine hükmedilmesine ilişkin talep hakkında da bir karar verilmesi gerektiğinden, eksik hüküm nedeniyle, temyize konu kararın bu kısmının bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.