Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2021/9335 E. , 2022/6420 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/9335
Karar No : 2022/6420
DAVACI : …
DAVALILAR : 1- …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. V. …
3- … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Davacı tarafından;
1- (A) grubu komiser yardımcısı olarak görev yapmakta iken, rütbe terfi sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin
2- Bu işlemin dayanağı olan 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in;
a- 17. maddesinde yer alan ”… liyakat koşullarını belirlemek..” ibaresi,
b- 20. maddesinde yer alan ”… belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek …” ibaresinin;
c- 28. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının
d- 29. maddesinin 1. fıkrasının iptali ,
4- Yoksun kaldığı maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açılmıştır
DAVACININ İDDİALARI :
Davacı tarafından; rütbe terfi yazılı sınavında 57,50 puan aldığı, sözlü sınavda 38 puan verilerek başarısız sayıldığı,
Çok sayıda takdir ve taltifle ödüllendirildiği, sicillerinin ve performans puanlarının çok iyi olduğu,
Sözlü sınavda sorulan sorunun nitelik ve kapsamı itibarıyla Yönetmelik’in 28. maddesinde belirtilen kriterlerin ölçümüne uygun olmadığı, bu kriterlere yönelik objektif değerlendirmenin mümkün olmadığı,
Sözlü sınavda verilen puanların gerekçelendirilmediği, takdir yetkisinin keyfi kullanıldığı,
Yönetmelik’in 28. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen komisyon üyelerinin yeterli uzmanlıklarının olmaması nedeniyle kriterlere uygun karar verilemediği,
Yönetmelik’in 28. maddesinin 3. fıkrasının yer alan kriterlerin sözlü sınavda ölçülebilmesinin mümkün olmadığı,
Yönetmelik’in 29. maddesinde yer alan düzenlemenin hukuka aykırı olduğu, sözlü sınava öncelik ve üstünlük tanındığı,
Merkez ve Değerlendirme Kurullarının liyakat koşullarını belirleme yetkilerinin olmadığı, Anayasa gereği kanunla belirlenebileceği, bu durumu karşısında Yönetmelik’in 17. maddesinde yer alan ”… liyakat koşullarını belirlemek..” ibaresinin ve 20. maddesinde yer alan ”… belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek …” ibaresinin hukuk aykırı olduğu,
Sözlü sınavda sorulan birkaç soru ile personelin liyakatinin ve yeterliliğinin değerlendirilemeyeceği, sorulara doğru cevap vermesine rağmen başarısız sayıldığı, adil değerlendirme yapılmadığı, kurul üyelerince aynı notların verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, sözlü sınav sorularının mevzuata uygun olmadığı,
Sözlü sınavın ve sınav sonucunda tesis edilen işlemin yargısal denetimi için gerekli tüm unsurların oluşturulmasını sağlamanın idarenin görevi olduğu, sözlü sınavda sesli veya görüntülü kayıt alınmadığı, bu durumun Danıştay içtihatlarına aykırı olduğu, etkin ve verimli bir yargısal denetimin yapılmasının engellendiği ileri sürülmektedir.
DAVALI İDARELERİN SAVUNMALARI :
… (kapatılan Başbakanlık) ve … Bakanlığı tarafından; Kanun ve yönetmelik hükümleri uyarınca sınavların belirli bir zaman aralığında gerçekleştirilmesi gerektiği, binlerce personelin tek bir komisyon tarafından sözlü sınava tabi tutulmasının ve işlemlerin zamanında tamamlanmasının mümkün olmayacağı, bu nedenle personel sayısı da dikkate alınarak ihtiyaç halinde idareye birden fazla komisyon oluşturma yetkisi verildiği, 3201 sayılı Kanun’a göre idarenin yazılı ve sözlü yapmak zorunda olduğu, sözlü sınavın tek başına belirleyici olmadığı, adayların lehine bir düzenleme getirdiği ve yazılı sınavın tamamlayıcısı olduğu, Yönetmelik’te sözlü sınav için objektif kriterler belirlendiği, dolayısıyla dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından; dava konusu sözlü sınavda barajın aday lehine düşük tutulduğu, 50 puan alma şartı konulmasının kamu yararı ve hizmet gereği olduğu, daha fazla katılımı sağlamanın objektiflik ve hakkaniyet açısından makul olduğu, sözlü sınava girenlere önceden bastırılan sorular arasından soru kartı çektirilmek suretiyle soru sorularak sınavların icra edildiği, dolayısıyla dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in; 17. maddesinde yer alan ”… liyakat koşullarını belirlemek …” ibaresinin, 20. maddesinde yer alan ”… belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek …” ibaresinin ve 28. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemi yönünden davanın reddine, davacının bir üst rütbeye terfi için katıldığı sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptaline, diğer istemler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : A grubu komiser yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından, 25-29 Haziran 2015 tarihleri arasında yapılan rütbe terfi sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin ve bu işlemlerin dayanağı olan 10.5.2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 17. maddesindeki “liyakat koşullarını belirlemek” ibaresi ile 20. maddesinde yer alan “liyakat koşullarına göre değerlendirerek” ibaresinin, 28. maddesinin 2. ve 3. fıkrası ile 29. maddesinin 1. fıkrasının iptaline, yoksun kaldığı maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
Uyuşmazlık, 10.5.2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 17. maddesindeki “liyakat koşullarını belirlemek” ibaresi ile 20. maddesinde yer alan “belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek” ibaresi yönünden incelendiğinde;
Yönetmeliğin 17. maddesinde, Merkez Değerlendirme Kurulu’nun görevlerinin düzenlendiği, üst rütbeye yükselmek için Kurul gündemine alınan Komiser Yardımcısı, Komiser ve Başkomiserlerin liyakat koşullarını belirlemek ve üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak terfilerini önermekle görevli olduğu görülmektedir. 20. maddesinde de, Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurulları tarafından, terfi edecek personel hakkındaki liyakatın, hangi kriterler dikkate alınarak belirleneceği ve değerlendirileceği kurala bağlanmıştır.
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 6638 sayılı Kanun ile değişik 55. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Rütbelere terfii ettirilecek personelin kurullarda görüşülmesi kıdem sırasına göre, rütbelere terfiler ise bu maddede öngörülen sınav ve eğitim şartı saklı kalmak üzere liyakata göre yapılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen Kanun ve Yönetmelik kurallarının birlikte değerlendirilmesinden; polis amirlerinin üst rütbeye terfi ettirilip ettirilemeyeceği konusundaki temel iki ölçütün, kıdem ve liyakat olduğu anlaşılmaktadır.
10.5.2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 4/ğ maddesinde kıdem; bir rütbeye terfii hakediş tarihinden itibaren bulunduğu rütbede geçen hizmet süresi, (h) bendinde de liyakat; personelin bir üst rütbedeki görevlerin gereklerini yerine getirebilme yeteneği olarak tanımlanmıştır.
Mevcut temel ilkeler ışığında ve objektif kurallar çerçevesinde kamu hizmetlerinin ehil kişilere verilmesi gerekmekte, bu hizmetlerin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesinin tek güvencesi de, hizmetin yetişmiş, ehil kamu görevlilerince yerine getirilmesi olmaktadır.
Buna göre, bir terfi döneminde terfi etmeyi hak eden amirlerin kıdemlerine göre sıralanmasından sonra, belirlenen sıralamaya göre her birinin liyakat yönünden değerlendirilmesi, liyakat yönünden yeterli görülenlerin terfi ettirilmesi, yeterli görülmeyenlerin ise terfi ettirilmemesi gerekmektedir. Liyakatin değerlendirilmesinde de, Yönetmeliğin 20. maddesinde yer aldığı üzere, personelin bulunduğu rütbedeki performans değerlendirme, başarı ve üstün başarı belgesi, mesleki bilgi, beceri ve davranışları ile geçmiş hizmetleri, affa uğramış olsa bile adli mercilerce verilen cezalar ile disiplin cezaları, hakkında devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturma bilgileri ve bu Yönetmelikte belirtilen sınavlar sonucunda elde ettiği başarı dikkate alınarak liyakatın bu objektif kriterler çerçevesinde değerlendirileceği açıktır.
Bu itibarla, 3201 sayılı Yasanın 55. maddesinin 4. fıkrasında, rütbelere terfide, kıdem ve liyakatın ölçüt olarak alındığı ve Yönetmeliğin 17. maddesi ile 20. maddesindeki düzenlemelerin 3201 sayılı Yasanın 55. maddesinin 4. fıkrasındaki hükme dayandığı görülmekte olup, liyakat koşullarını belirlemek konusunda idareye tanınan takdir yetkisinin de ne şekilde kullanılacağının Yönetmeliğin 20. maddesinde açıkça düzenlendiği ve Merkez Değerlendirme Kurulu’nca hangi somut kriterler dikkate alınarak değerlendirme yapılacağı açıkça düzenlendiğinden, Yönetmeliğin 17. maddesinde iptali istenen “liyakat koşullarını belirlemek” ibaresi ile 20. maddesindeki “liyakat koşullarına göre değerlendirerek” ibaresinin, dayanağı üst hukuk normlarına aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.
Yönetmeliğin 28. maddesinin 2. fıkrasında, “Sözlü sınav için oluşturulan komisyon üyeleri, sınava girecek personelden en az bir üst rütbede olmak zorundadır.” kuralı bulunmaktadır.
Bu düzenleme uyarınca sözlü sınava çağrılan adayların yeterliliğinin tespiti amacıyla yapılan sınavda görevlendirilen personelin sınava girenlere göre daha üst rütbede olmasının, sınava girecek personelin objektif değerlendirilmesi bakımından memur güvencesine hizmet ettiği ve değerlendirmeyi yapacak personel açısından da kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olduğu görülmüştür.
Öte yandan, idarenin 3201 sayılı Kanunun 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendi uyarınca kendisine verilmiş olan sözlü sınav yapma görev ve yetkisini yerine getirebilmesi amacıyla anılan Kanuna uygun olarak Yönetmelikle düzenleme yapma konusunda takdir yetkisi bulunmakta olup, bu kapsamda söz konusu Yönetmelik ile sınava girenlere göre daha üst rütbedeki kişilerin sınavda görevlendirilmesi öngörülmek suretiyle söz konusu takdir yetkisinin objektiflik ilkesine uygun olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, anılan Yönetmeliğin 28. maddesinin 2. fıkrasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. 28. maddesinin 3. fıkrası ise, Danıştay 5. Dairesinin 29.6.2020 tarihli ve E:2016/22071, K:2020/2816 sayılı kararı ile hukuka aykırılığı nedeniyle iptal edildiğinden, yeniden karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
Öte yandan, Yönetmeliğin “Yazılı sınav” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında; “Üst rütbeye terfi edecek personelin mesleki bilgi ve genel kültür düzeyini ölçmek üzere yapılacak yazılı sınavlar, Polis Akademisi Başkanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde sınav komisyonlarınca yapılır.” hükmüne, “Sözlü sınav” başlıklı 28. maddesinin 1. fıkrasında; “Yazılı sınava giren adaylar, sicil numarası küçük olandan başlamak üzere sözlü sınava tabi tutulur.” kuralına, “Sınav listelerinin düzenlenmesi” başlıklı 29. maddesinin 1. fıkrasında ise; “Başarı puanı, yazılı ve sözlü sınavlarda alınan puanların aritmetik ortalaması ile belirlenir. Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, yazılı ve sözlü sınav puanlarının aritmetik ortalamasının elli ve üstü olması şarttır.” kuralına yer verilmiştir.
Hiyerarşik normlar sistemi olan hukuk düzeninde alt düzeydeki normların, yürürlüklerini üst düzeydeki normlardan almakta, bu hiyerarşinin en üstünde evrensel hukuk ilkeleri ile Anayasa bulunmakta ve daha sonra gelen kanunlar yürürlüğünü Anayasa’dan, tüzükler yürürlüğünü kanunlardan, yönetmelikler ise yürürlüğünü kanun ve tüzüklerden almaktadır. Bu nedenle, bir normun, kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan bir norma aykırı veya bunu değiştirici nitelikte bir hüküm getirmesi mümkün değildir.
Anayasa’nın 124. maddesinde de; Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilecekleri kuralına yer verilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 3. maddesinde düzenlenmiş “Kariyer” ve “Liyakat” ilkeleri de, Kanun’un temel ilkeleri arasında yer almıştır. “Kariyer İlkesi”, Devlet memurlarına, yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlamak; “Liyakat İlkesi” ise, Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmak olarak tanımlanmıştır.
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendinde; Yönetmeliğe uygun olarak yapılacak yazılı ve sözlü sınavda başarılı olunması şarttır.” kuralı bulunmaktadır.
Sözlü sınav, yazılı sınavı tamamlayıcı nitelikte, bilgi ve liyakatı ölçmek, adayın mesleğe uygun yeteneğe ve kültürel birikime sahip olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılmaktadır. Sözlü sınavın amacı, yazılı sınav yapılmak suretiyle objektif bir biçimde tespit edilenler arasından en başarılı adaydan başlayarak en uygun olanların seçilmesidir.
Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde ise “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla” koşuluna yer verildiği, yazılı sınavda ise herhangi bir başarı puanının öngörülmediği dikkate alındığında, nihai başarı listesinin oluşumunda sözlü sınavının büyük oranda belirleyici olacağı sonucunu doğurmaktadır.
Bu itibarla, yazılı sınava katılan adayların tamamının herhangi bir başarı puanı aranmadan sözlü sınava çağrıldığı gözetildiğinde, “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla” şeklindeki düzenlemenin, bu haliyle adaylar arasında objektifliği sağlayabilecek ve nesnel bir değerlendirme ölçütü olan yazılı sınav puanını etkisiz kılacağı ve yazılı sınavın tamamlayıcısı niteliğinde olması gereken sözlü sınavını, seçimin tek belirleyici unsuru haline getireceği için Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasındaki düzenlemeler dayanağı üst hukuk normlarına aykırıdır.
Sonuç olarak Yönetmeliğin 28. maddenin 3. fıkrası ile mülga 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla” ibaresi hukuka aykırı olduğundan, bu düzenlemelerin uygulanması niteliğindeki 25-29 Haziran 2015 tarihleri arasında yapılan rütbe terfi sözlü sınavına katılan davacının hukuka aykırı bu Yönetmelik hükmüne dayanılarak sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlem de hukuka aykırıdır.
Her ne kadar yoksun kalınan maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenmişse de, sözlü sınavın hukuka aykırılığı, davacının sözlü sınavda başarılı olduğu sonucunu doğurmayacağı, başarısız sayılma işleminin dayanağı olan ve hukuka aykırılığı tespit edilen Yönetmelik hükümleri hakkında yapılacak yeni düzenlemeler çerçevesinde tekrar gerçekleştirilecek sözlü sınav sonucuna göre işlem tesis edilmesine yönelik olduğu için bu aşamada davacının maaş farklarının tazmini hukuken mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, 10.5.2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin,17. maddesindeki “liyakat koşullarını belirlemek” ibaresi ile 20. maddesinde yer alan “liyakat koşullarına göre değerlendirerek” ibaresinin ve 28. maddesinin 2. fıkrası ile yoksun kaldığı maaş farklarının yasal faiziyle birlikte tazmini talebi yönünden davanın reddine, 28. maddesinin 3. fıkrası yönünden karar verilmesi yer olmadığına, 29. maddesinin 1. fıkrası ile davacının girdiği rütbe terfi sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin hukuka aykırılığı nedeniyle davanın bu kısımları yönünden iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Danıştay (Kapatılan) Onaltıncı Dairesi tarafından Danıştay Başkanlık Kurulunun 01/08/2016 günlü, K:2016/32 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 1. fıkrası uyarınca ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Danıştay Beşinci Dairesine, Danıştay Beşinci Dairesi tarafından ise Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 6. fıkrası uyarınca ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY :
Davacı, (A) grubu komiser yardımcısı olarak görev yapmakta iken, 2015 yılında bir üst rütbeye terfi için katıldığı rütbe terfi yazılı sınavında 57,50 puan almıştır. Ardından rütbe terfi sözlü sınavına katılmış ve tarafına 38 puan verilerek başarılı sayılmıştır.
Bunun üzerine davacı, (A) grubu komiser yardımcısı olarak görev yapmakta iken, 2015 yılı terfi döneminde, rütbe terfi sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin ve bu işlemin dayanağı olan 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in; 17. maddesinde yer alan ”… liyakat koşullarını belirlemek..” ibaresinin, 20. maddesinde yer alan ”… belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek …” ibaresinin; 28. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının ve 29. maddesinin 1. fıkrasının iptali ve yoksun kaldığı maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle bakılan davayı açmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın -davanın açıldığı tarihteki haliyle- 124. maddesinde, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun “Terfi ve Atama” başlıklı 55. maddesinin -davanın açıldığı tarihteki haliyle- 11. fıkrasında, “Kurullarda personelin rütbe terfiinin görüşülebilmesi için;
a) Bulunulan rütbelerdeki en az bekleme sürelerinin tamamlanması,
b) Bekleme süresi içindeki yıl sayısı kadar iyi veya çok iyi performans değerlendirme puanının alınması,
c) Yönetmeliğe uygun olarak yapılacak yazılı ve sözlü sınavda başarılı olunması,
d) Polis Akademisi Başkanlığınca düzenlenecek yöneticilik ile ilgili hizmet içi eğitimde başarılı olunması,
şarttır.”;
18. fıkrasında, “Rütbe terfileri ve sınavlar ile meslek içi yöneticilik eğitim kursları, eğitim tarih ve süreleri ile değerlendirme kurullarının çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
I- 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in;
17. maddesinde yer alan ”… liyakat koşullarını belirlemek …” ibaresi ile 20. maddesinde yer alan ”… belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek …” ibaresinin incelenmesi:
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 6638 sayılı Kanun ile değişik 55. maddesinde, polis amirlerinin rütbelerinin sırası ile komiser yardımcısı, komiser, başkomiser, emniyet amiri, 4. sınıf emniyet müdürü, 3. sınıf emniyet müdürü, 2. sınıf emniyet müdürü, 1. sınıf emniyet müdürü ve sınıf üstü emniyet müdürü olarak belirlenmiş, rütbelere terfi ettirilecek personellerin kurullarda görüşülmesinin “kıdem” sırasına göre, rütbelere terfilerin ise bu maddede öngörülen sınav ve eğitim şartı saklı kalmak üzere “liyakata” göre yapılacağı, üst rütbeye yükselmek için kıdem sırasına göre görüşülecek personelin liyakat koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak terfilerini önermek üzere Komiser Yardımcısı, Komiser ve Başkomiserler için Genel Müdürlük Merkez Değerlendirme Kurulunun, emniyet amirleri ile 4. ve 3.sınıf emniyet müdürü için ise Genel Müdürlük Yüksek Değerlendirme Kurulunun oluşturulacağı hüküm altına alınmış olup, üst rütbeye yükselmede “liyakat” koşulunun belirleyici rol oynadığı konusunda duraksama olmadığı kuşkusuzdur.
10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 4. maddesinde, “kıdem”, “bir rütbeye terfi tarihinden itibaren bulunduğu rütbede geçen hizmet süresi” olarak; “liyakat” ise, “personelin bir üst rütbedeki görevlerin gereklerini yerine getirebilme niteliği” olarak tanımlanmıştır. Yönetmelik’in “Merkez Değerlendirme Kurulunun görevleri” başlıklı 17. maddesinde, “Merkez Değerlendirme Kurulu; üst rütbeye yükselmek için, Kurul gündemine alınan Komiser Yardımcısı, Komiser ve Başkomiserlerin liyakat koşullarını belirlemek ve üst rütbedeki kadro miktarına göre sıralayarak terfiilerini önermekle görevlidir.” hükmüne yer verilmiş ve söz konusu Yönetmelik’in 17. ve 19. maddelerinde Merkez Değerlendirme Kurulu ile Yüksek Değerlendirme Kurulunun görevleri belirtildikten sonra “Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurullarının değerlendirme ve karar usulü” başlıklı 20. maddesinde, “Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurulları, terfi edecek personel hakkında;
a) Bulunduğu rütbedeki performans değerlendirme, başarı ve üstün başarı belgesi bilgilerini,
b) Mesleki bilgi, beceri ve davranışları ile geçmiş hizmetlerini,
c) Bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, adli mercilerce verilen cezalarını,
ç) Bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, verilen disiplin cezalarını,
d) Hakkında devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturma bilgilerini,
e) Bu yönetmelikte belirtilen sınavlar sonucunda elde ettiği başarı durumlarını, dikkate alarak belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek, edinecekleri kanaate göre oyçokluğu ile karar verirler.” hükmü yer almıştır.
Yönetmelik’in 17. maddesinde, Merkez Değerlendirme Kuruluna, bir üst rütbeye yükselmeleri için Kurul gündemine alınan Komiser Yardımcısı, Komiser ve Başkomiserlerin liyakat koşullarını belirlemek ve üst rütbedeki kadro miktarına göre sıralayarak terfiilerini önerme yetkisi verilmiş; Yönetmelik’in 20. maddesinde ise, 3201 sayılı Kanun’un rütbe terfilerinde dikkate alınacak “Liyakat” şartının aynı Yönetmelik’in 4. maddesinde belirlenmiş olan tüm unsurlarını kapsayan bir düzenleme getirilmiş olup, bu düzenleme ile anılan Kanun’da idareye tanınan yetkinin ne şekilde kullanılacağı belirtilmiş ve madde metninde Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurulları tarafından, personelin bulunduğu rütbede affa uğramış olsa bile adli yargı yerlerince ve ilgili makamlarca verilen disiplin cezalarının ve hakkında devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturma bilgilerinin, performans değerlendirme, başarı ve üstün başarı bilgilerinin, mesleki bilgi, beceri ve davranışları ile geçmiş hizmetlerinin, yönetmelikte belirtilen sınavlar sonucunda elde edilen başarı durumlarının değerlendirileceği belirlenmiştir.
Bu durumda, 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesi ve dava konusu Yönetmelik’in amacı bakımından idarenin takdir yetkisinin sınırları değerlendirildiğinde Yönetmelik’in 17. maddesinde yer alan ”… liyakat koşullarını belirlemek …” ibaresi ile 20. maddesinde yer alan ”… belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek …” ibaresinde, bir hakkın kısıtlanmasının söz konusu olmadığı da dikkate alındığında üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
28. maddesinin 2. fıkrasının incelenmesi:
10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sözlü sınav” başlıklı 28. maddesinin 2. fıkrasında, “Sözlü sınav için oluşturulan komisyon üyeleri, sınava girecek personelden en az bir üst rütbede olmak zorundadır.” kuralına yer verilmiştir.
Anılan düzenlemede sözlü sınav için oluşturulan komisyon üyelerinin sınava girecek personelden en az bir üst rütbede olmak zorunda olduğu kuralına yer verildiği, söz konusu düzenleme uyarınca sözlü sınava çağrılan adayların yeterliliğinin tespiti amacıyla yapılan sınavda görevlendirilen personelin sınava girenlere göre daha üst rütbede olmasının, sınava girecek personelin objektif değerlendirilmesi bakımından memur güvencesine hizmet ettiği gibi değerlendirmeyi yapacak personel açısından da kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, idarenin 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendi uyarınca kendisine verilmiş olan sözlü sınav yapma görev ve yetkisini yerine getirebilmesi amacıyla anılan Kanun’a uygun olarak yönetmelikle düzenleme yapma konusunda takdir yetkisi bulunmakta olup, bu kapsamda söz konusu yönetmelik hükmü ile sınava girenlere göre daha üst rütbedeki kişilerin sınavda görevlendirilmesi öngörülmek suretiyle takdir yetkisinin objektiflik ilkesine uygun olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle, Yönetmelik’in 28. maddesinin 2. fıkrasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
28. maddesinin 3. fıkrasının incelenmesi:
10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sözlü sınav” başlıklı 28. maddesinin 3. fıkrasında, “(3) Sözlü sınav komisyonları üst rütbeye terfi edecek personeli; a) Bir konuyu kavrama ve ifade edebilme yeteneği, b) Temsil ve maiyetindeki personelini sevk ve idare kabiliyeti, c) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, ç) Analitik düşünme, problem çözme ve doğru karar verebilme yeteneği, d) Planlama, eşgüdüm ve denetim becerileri, konularında yüz tam puan üzerinden değerlendirir. Her üyenin vermiş olduğu puanların aritmetik ortalaması alınarak adayların sözlü sınav puanı tespit edilir.
” kuralına yer verilmiş olup, Danıştay Beşinci Dairesinin 20/06/2018 günlü, E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararıyla anılan düzenlemenin “…dava konusu Yönetmelik’in dayanağı olan Yasa hükmünde açıkça “sözlü sınav” şeklinde yapılan düzenlemeye uygun olarak Yönetmelik’in 28. maddesinin başlığında da “sözlü sınav” ibaresine yer verildiği halde madde içeriğinde sadece mülakata yönelik değerlendirmelere yer verilmiş olup, sözlü sınavının amacı olan bilgi ölçmeye yönelik hususlara yer verilmediğinden anılan maddenin 3. fıkrasında eksik düzenleme nedeniyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle iptal edildiği, anılan kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/11/2020 günlü, E:2019/179, K:2020/2522 sayılı kararıyla onandığı ve iptal kararının kesinleştiği görüldüğünden, anılan düzenleme yönünden bu davada yeniden bir karar verilmesine gerek görülmemiştir.
29. maddesinin 1. fıkrasının incelenmesi :
10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sınav listelerinin düzenlenmesi” başlıklı 29. maddesinin 1. fıkrasında; “Başarı puanı, yazılı ve sözlü sınavlarda alınan puanların aritmetik ortalaması ile belirlenir. Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, yazılı ve sözlü sınav puanlarının aritmetik ortalamasının elli ve üstü olması şarttır.” kuralı yer almakta olup, anılan düzenlemenin, 05/05/2016 günlü, 29703 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 11/04/2016 günlü, 2016/8770 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 2. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığı görüldüğünden, bu isteme yönelik olarak davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davacının iptalini talep ettiği düzenleme yürürlükte olmadığından, düzenlemenin iptaline ilişkin istem hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
II – DAVACININ RÜTBE TERFİ SÖZLÜ SINAVINDA BAŞARISIZ SAYILMASINA İLİŞKİN İŞLEMİN İNCELENMESİ :
Dava konusu sözlü sınav işleminin dayanağı olan 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in ilgili maddelerinin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Beşinci Dairesinin 20/06/2018 günlü, E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararıyla Yönetmelik’in 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar,” ibaresinin “…3201 sayılı Kanun’da emniyet personelinin rütbe terfiinin görüşülebilmesi için liyakat ve kariyer ilkelerinin gereği olarak “yazılı sınavda başarılı olma” şartının aranması karşısında, anılan yasal düzenlemeye aykırı olarak yazılı sınava katılan adayların tamamının herhangi bir başarı kriteri aranmadan sözlü sınava çağrılmasına ilişkin uyuşmazlık konusu düzenlemede yukarıda alıntısı yapılan Kanun hükmüne uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle; Yönetmelik’in 28. maddesinin 3. fıkrasının ise “…dava konusu Yönetmelik’in dayanağı olan Kanun hükmünde açıkça “sözlü sınav” şeklinde yapılan düzenlemeye uygun olarak Yönetmelik’in 28. maddesinin başlığında da “sözlü sınav” ibaresine yer verildiği halde madde içeriğinde sadece mülakata yönelik değerlendirmelere yer verilmiş olup, sözlü sınavının amacı olan bilgi ölçmeye yönelik hususlara yer verilmediğinden anılan maddenin 3. fıkrasında eksik düzenleme nedeniyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle iptaline karar verildiği, anılan kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/11/2020 günlü, E:2019/179, K:2020/2522 sayılı kararıyla onandığı ve iptal kararının kesinleştiği görülmektedir.
Bu durumda, davacının rütbe terfi sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin dayanağı olan Yönetmelik hükümlerinin Danıştay Beşinci Dairesinin 20/06/2018 günlü, E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararı ile hukuka aykırılığı tespit edilerek iptal edilmiş olması karşısında, söz konusu hukuka aykırı düzenlemelere dayanılarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
III- DAVACININ YOKSUN KALDIĞI MAAŞ FARKLARININ YASAL FAZİYLE BİRLİKTEÖDENMESİ İSTEMİ YÖNÜNDEN:
Davacının sözlü sınavda başarısız sayılması işleminin hukuka aykırı olduğuna ilişkin yukarıda yer verilen gerekçemizin davacının sözlü sınavda başarılı olduğu sonucunu doğurmayıp yeniden yapılacak sözlü sınavda değerlendirilmesine yönelik olması nedeniyle bu aşamada davacının yoksun kaldığı maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi talebine ilişkin karar verilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in; 17. maddesinde yer alan ”… liyakat koşullarını belirlemek …” ibaresinin, 20. maddesinde yer alan ”… belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek …” ibaresinin ve 28. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE oybirliğiyle,
2. Anılan Yönetmelik’in 28. maddesinin 3. fıkrasının iptali istemine ilişkin olarak oybirliğiyle, 29. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemine ilişkin olarak oyçokluğuyla KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3. Davacının bir üst rütbeye terfi için katıldığı sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin İPTALİNE oybirliğiyle,
4. Yoksun kaldığı maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemine ilişkin olarak KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA oybirliğiyle,
5. Aşağıda dökümü yer alan ve davacı tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin yarısı olan …TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı olan …-TL’nin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, davalı … Bakanlığı tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin yarısı olan …-TL’nin davalı idarelerin üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı olan …TL’nin davacıdan alınarak davalı İçişleri Bakanlığına verilmesine, posta giderinden artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya ve davalı idarelerden İçişleri Bakanlığına iadesine,
6. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
7. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 13/12/2022 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY :
İdari Yargı denetiminin amacının “hukuka uygunluk” olduğu ve bu denetimin de dava konusu işlemin kurulduğu tarih itibarıyla gerçekleştirilmesi gerektiği İdare hukukunun ve idari yargının bilinen en temel ilkeleridir. Bu nedenle, 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 29. maddesinin 1. fıkrasının hukuka uygunluğunun denetlenerek bir karar verilmesi gerekmekte iken, dava konusu edilen düzenlemenin daha sonra yürürlüğe giren Yönetmelik maddesiyle kaldırılması nedeniyle anılan düzenleme bakımından davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen kararın bu kısmına katılmıyorum.