Danıştay Kararı 2. Daire 2021/9255 E. 2022/6425 K. 13.12.2022 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2021/9255 E.  ,  2022/6425 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/9255
Karar No : 2022/6425

DAVACI : …

DAVALILAR : 1- …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. V. …
3- … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Davacı tarafından;
1- Emniyet amiri olarak görev yapmakta iken, 25-29 Haziran 2015 tarihleri arasında emniyet amirlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavları ile sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin,
2- Bu işlemlerin dayanağı olan 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in;
a- 20. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Birinci fıkranın (d) bendi kapsamında yapılacak değerlendirmede; soruşturma açılmasına neden olan ihbar ve şikâyetlerin personeli mağdur etmek amacıyla yapıldığı yönünde Kurul üyelerinde kanaat oluşması halinde, yapılan soruşturma ve kovuşturmalar dikkate alınmaz.” hükmünün,
b- 28. maddesinin,
c- 29. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ”Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla” ibaresinin ,
d- 31. maddesinin iptali istemiyle dava açılmıştır

DAVACININ İDDİALARI :
Davacı tarafından; rütbe terfi yazılı sınavında 85 puan aldığı, sözlü sınavda 44 puan verilerek başarısız sayıldığı,
Çok sayıda takdir ve taltifle ödüllendirildiği, sicillerinin ve performans puanlarının çok iyi olduğu,
Sözlü sınavda sorulan sorunun nitelik ve kapsamı itibarıyla Yönetmelik’in 28. maddesinde belirtilen kriterlerin ölçümüne uygun olmadığı, bu kriterlere yönelik objektif değerlendirmenin mümkün olmadığı,
Sözlü sınavda verilen puanların gerekçelendirilmediği, takdir yetkisinin keyfi kullanıldığı,
Yönetmelik’in 28. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen komisyon üyelerinin yeterli uzmanlığıklarının olmaması nedeniyle kriterlere uygun karar verilemediği,
Yönetmelik’in 28. maddesinin 3. fıkrasının yer alan kriterlerin sözlü sınavda ölçülebilmesinin mümkün olmadığı,
Yönetmelik’in 29. maddesinde yer alan düzenlemenin hukuka aykırı olduğu, sözlü sınava öncelik ve üstünlük tanındığı,
Sözlü sınavda sorulan birkaç soru ile personelin liyakatinin ve yeterliliğinin değerlendirilemeyeceği, sorulara doğru cevap vermesine rağmen başarısız sayıldığı, adil değerlendirme yapılmadığı, kurul üyelerince aynı notların verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, sözlü sınav sorularının mevzuata uygun olmadığı,
Yönetmelik’in 20. maddesine göre ihbarların sadece kurul üyelerinin kanaatine göre değerlendirileceği, bu durumunu keyfiyeti beraberinde getireceği, yaratacağı sonuçlar itibarıyla haksızlığa ve adaletsizliğe sebebiyet vereceği
Yönetmelik’in 31. maddesinde sözlü sınava itiraz hakkı tanınmadığı, anılan düzenleme uyarınca sadece yazılı sınav sonuçlarına itiraz edilebileceği, hak arama özgürlüğünün sınırlandırıldığı, düzenlemeyle mülakat komisyonun keyfi karar vermesinin sağlandığı ve yargı denetimin sınırlandırılmasının amaçlandığı,
Sözlü sınavın ve sınav sonucunda tesis edilen işlemin yargısal denetimi için gerekli tüm unsurların oluşturulmasını sağlamanın idarenin görevi olduğu, sözlü sınavda sesli veya görüntülü kayıt alınmadığı, bu durumun Danıştay içtihatlarına aykırı olduğu, etkin ve verimli bir yargısal denetimin yapılmasının engellendiği ileri sürülmektedir.

DAVALI İDARELERİN SAVUNMALARI :
Cumhurbaşkanlığı (kapatılan Başbakanlık) ve İçişleri Bakanlığı tarafından; Kanun ve yönetmelik hükümleri uyarınca sınavların belirli bir zaman aralığında gerçekleştirilmesi gerektiği, binlerce personelin tek bir komisyon tarafından sözlü sınava tabi tutulmasının ve işlemlerin zamanında tamamlanmasının mümkün olmayacağı, bu nedenle personel sayısı da dikkate alınarak ihtiyaç halinde idareye birden fazla komisyon oluşturma yetkisi verildiği, 3201 sayılı Kanun’a göre idarenin yazılı ve sözlü yapmak zorunda olduğu, sözlü sınavın tek başına belirleyici olmadığı, adayların lehine bir düzenleme getirdiği ve yazılı sınavın tamamlayıcısı olduğu, Yönetmelik’te sözlü sınav için objektif kriterler belirlendiği, dolayısıyla dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından; dava konusu sözlü sınavda barajın aday lehine düşük tutulduğu, 50 puan alma şartı konulmasının kamu yararı ve hizmet gereği olduğu, daha fazla katılımı sağlamanın objektiflik ve hakkaniyet açısından makul olduğu, sözlü sınava girenlere önceden bastırılan sorular arasından soru kartı çektirilmek suretiyle soru sorularak sınavların icra edildiği, dolayısıyla dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 26. maddesinin 2 ve 3. fıkraları, 28. maddenin 2. fıkrası ve 31. maddesi yönünden davanın reddine, davacının bir üst rütbeye terfi için katıldığı sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptaline, diğer istemler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, eski Emniyet Amiri olan davacının 25-29 Haziran 2015 tarihleri arasında Emniyet Amirlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmak suretiyle bir üst rütbeye terfi ettirilmemesine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olan 10.5.2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin “Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurullarının değerlendirme ve karar usulü” başlıklı 20. maddesinin 2. fıkrasının; “Sözlü sınav” başlıklı 28. maddesinin; “Sınav listelerinin düzenlenmesi” başlıklı 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, …” ibaresinin ve “Sınav sonuçlarına itiraz” başlıklı 31. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Usul yönünden yapılan inceleme sonucunda, davalı idarelerden (mülga) Başbakanlığın husumetten çıkartılarak Cumhurbaşkanlığı’nın hasım mevkine alınması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin “Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurullarının değerlendirme ve karar usulü” başlıklı 20. maddesinin 2. fıkrası yönünden yapılan değerlendirme :
Uyuşmazlık konusu fıkra hükmünde, terfi edecek personel hakkında devam eden soruşturma bulunması ve bu soruşturmanın açılmasına neden olan ihbar ve şikâyetlerin personeli mağdur etmek amacıyla yapıldığı yönünde Kurul üyelerinde kanaat oluşması halinde, anılan soruşturmanın terfi değerlendirmesinde dikkate alınmayacağı belirtilmiştir.
Anılan fıkra düzenlemesinin Emniyet personeli hakkında devam eden soruşturmanın ilgilinin kusur yada sorumluluğu sabit görülmeden doğrudan terfisine engel olmasının önlenmesi ve bu suretle mağduriyete yol açılmaması amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Yönetmeliğin 20. maddesinin 2. fıkrasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin “Sözlü sınav” başlıklı 28. maddesi yönünden yapılan değerlendirme :
Uyuşmazlık konusu maddenin 1. fıkrasında, “Yazılı sınava giren adaylar, sicil numarası küçük olandan başlamak üzere sözlü sınava tabi tutulur.” kuralı yer almıştır.
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun “Terfi ve Atama” başlıklı 55. maddesinin dava tarihinde yürürlükte bulunan hükmünde emniyet personelinin rütbe terfiinin görüşülebilmesi için “yazılı sınavda başarılı olma” şartının aranması karşısında, yazılı sınava katılan adayların tamamının herhangi bir başarı kriteri aranmadan sözlü sınava çağrılması anılan yasal düzenlemeye aykırı bulunmaktadır. Bu nedenle Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar, …” cümlesinde hukuka uyarlık olmadığı sonucuna varılmıştır.
Buna karşılık, yazılı sınava giren adayların belli bir sıralama dahilinde sözlü sınava tabi tutulmasının eşitlik ilkesine aykırı bir yönünün bulunmadığı dikkate alındığında, anılan Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “… sicil numarası küçük olandan başlamak üzere sözlü sınava tabi tutulur.” ibaresinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Uyuşmazlık konusu maddenin 2. fıkrasında ise “Sözlü sınav için oluşturulan komisyon üyeleri, sınava girecek personelden en az bir üst rütbede olmak zorundadır.” kuralına yer verilmiştir.
Söz konusu düzenleme uyarınca sözlü sınava çağrılan adayların yeterliliğinin tespiti amacıyla yapılan sınavda görevlendirilen personelin sınava girenlere göre daha üst rütbede olmasının, sınava girecek personelin objektif değerlendirilmesi bakımından memur güvencesine hizmet ettiği gibi, değerlendirmeyi yapacak personel açısından da kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olduğu görülmektedir. Bu nedenle Yönetmeliğin 28. maddesinin 2. fıkrasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Uyuşmazlık konusu maddenin 3. Fıkrasında da; “Sözlü sınav komisyonları üst rütbeye terfi edecek personeli;
a) Bir konuyu kavrama ve ifade edebilme yeteneği,
b) Temsil ve maiyetindeki personelini sevk ve idare kabiliyeti,
c) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı,
ç) Analitik düsünme, problem çözme ve doğru karar verebilme yeteneği,
d) Planlama, eşgüdüm ve denetim becerileri,
konularında yüz tam puan üzerinden değerlendirir. Her üyenin vermiş olduğu puanların aritmetik ortalaması alınarak adayların sözlü sınav puanı tespit edilir.” kuralına yer verilmiştir.
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesinin dava tarihinde yürürlükte olan 11. fıkrasının (c) bendinde ve Yönetmeliğin 28. maddesinin başlığında “sözlü sınav” ifadesine yer verildiği halde, anılan Yönetmelik maddesinin içeriğinde ancak mülakata konu olabilecek değerlendirme kriterlerine yer verildiği, buna karşılık sözlü sınavın amacı olan bilgi ölçmeye yönelik değerlendirme kriterlerine ise hiç yer verilmediği tespit edildiğinden, anılan fıkranın dayanılan Yasaya aykırı olarak düzenlendiği anlaşılmıştır. Bu nedenle Yönetmeliğin 28. maddesinin 3. fıkrasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin “Sınav listelerinin düzenlenmesi” başlıklı 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, …” ibaresi yönünden yapılan değerlendirme :
Anılan Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinde yer alan, başarı puanının, yazılı ve sözlü sınavlarda alınan puanların aritmetik ortalaması ile belirleneceği şeklindeki düzenleme de dikkate alındığında, Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan ”Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, …” ibaresinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin “Sınav sonuçlarına itiraz” başlıklı 31. maddesi yönünden yapılan değerlendirme :
Uyuşmazlık konusu madde hükmünde, “(1) Yazılı sınav sonuçlarına, maddi hata bulunduğu iddiasıyla neticelerin ilanından itibaren en geç yirmidört saat içinde Polis Akademisi Başkanlığında oluşturulan sınav komisyonlarına doğrudan veya bu komisyona gönderilmek üzere kadrosundaki birimine yazılı itirazda bulunulabilir.
(2) Sınav komisyonu, maddi hata olup olmadığını inceler ve sonucunu bir gün içinde duyurur.
” hükmüne yer verilmiştir.
İdarenin takdir yetkisini kullanarak sadece yazılı sınav sonuçlarına yönelik olarak getirdiği itiraz yolunun, yazılı sınavdaki maddi hatalar nedeniyle meydana gelebilecek hak kayıplarının önüne geçilebilmesi bakımından ilgililere dava açma hakkı öncesinde tanınmış bir başvuru yolu olarak öngörülmüş olduğu açıktır. Madde metninde sözlü sınav yönünden ilgililere ayrıca itiraz hakkı tanınmamış olması, yazılı ve sözlü sınav sonuçlarına karşı yargı yolunun açık olması karşısında hukuki bir eksiklik olarak nitelenemez. Bu nedenle Yönetmeliğin 31. maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacının katıldığı sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlem yönünden yapılan değerlendirme :
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin yukarıda yer verilen 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, …” ibaresinde yukarıda yer verilen gerekçeler doğrultusunda herhangi bir hukuka aykırılık görülmemiş ise de, anılan Yönetmeliğin dava konusu bireysel işlemin dayanağı hükümlerinden olan 28. maddesinin sözlü sınavın içeriğine ilişkin 3. fıkrası ile 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar” ibaresinin iptal edilmiş olması karşısında, söz konusu sınavda puanların belirlenmesinde dayanak Kanun hükmünde öngörüldüğü şekilde ölçme ve değerlendirme esaslarına uygun bir değerlendirme yapıldığından söz edilmez. Bu nedenle, davacının sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacının sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmemiş ise de, bu tespitin davacının anılan sınavda başarılı olduğu anlamına gelmediği; adı geçenin 17/08/2016 tarihinde yayımlanan 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılmış olmasının ise yeni yapılacak sözlü sınava giriş koşulları kapsamında İdaresince zaten değerlendirileceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerden (mülga) Başbakanlığın husumetten çıkartılarak Cumhurbaşkanlığı’nın hasım mevkine alınması gerektiği;
2. Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar, …” ibaresinin ve aynı maddenin 3. fıkrasının iptali gerektiği; ancak anılan Yönetmelik hükümlerinin aynı konuda açılan başka bir davada Danıştay Beşinci Dairesi’nin 26/03/2019 gün ve E:2016/21855; K:2019/2232 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerektiği;
3. Anılan Yönetmeliğin 20. maddesinin 2. fıkrasında yer alan ”Birinci fıkranın (d) bendi kapsamında yapılacak değerlendirmede; soruşturma açılmasına neden olan ihbar ve şikâyetlerin personeli mağdur etmek amacıyla yapıldığı yönünde Kurul üyelerinde kanaat oluşması halinde, yapılan soruşturma ve kovuşturmalar dikkate alınmaz.” hükmünün, 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “… sicil numarası küçük olandan başlamak üzere sözlü sınava tabi tutulur.” ibaresi ile aynı maddenin 2. fıkrasının, 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, …” ibaresinin ve 31. maddesinin iptali istemi yönünden davanın reddi gerektiği;
4. Davacının 29.06.2015 tarihinde katıldığı sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali gerektiği
Düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Danıştay (Kapatılan) Onaltıncı Dairesi tarafından Danıştay Başkanlık Kurulunun 01/08/2016 günlü, K:2016/32 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 1. fıkrası uyarınca ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Danıştay Beşinci Dairesine, Danıştay Beşinci Dairesi tarafından ise Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 6. fıkrası uyarınca ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 337. maddesi uyarınca vesayet görevi sona eren davacı vasisinin, Dairemizin 03/03/2021 tarihli yazısı üzerine posta giderini yatırdığı da dikkate alınarak adli yardım isteminin reddine karar verilerek gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY :
Davacı, emniyet amiri olarak görev yapmakta iken, 2015 yılında bir üst rütbeye terfi için katıldığı rütbe terfi yazılı sınavında 85 puan almıştır. Ardından rütbe terfi sözlü sınavına katılmış ve tarafına 44 puan verilerek başarısız sayılmıştır.
Bunun üzerine davacı, emniyet amiri olarak görev yapmakta iken, bir üst rütbeye terfi için katıldığı sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin, 25-29 Haziran 2015 tarihleri arasında emniyet amirlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarının, 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in; 26. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının; 28. maddesinin, 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, …” ibaresinin ve 31. maddesinin iptali istemiyle bakılan davayı açmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :

İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın -davanın açıldığı tarihteki haliyle- 124. maddesinde, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun “Terfi ve Atama” başlıklı 55. maddesinin -davanın açıldığı tarihteki haliyle- 11. fıkrasında, “Kurullarda personelin rütbe terfiinin görüşülebilmesi için;
a) Bulunulan rütbelerdeki en az bekleme sürelerinin tamamlanması,
b) Bekleme süresi içindeki yıl sayısı kadar iyi veya çok iyi performans değerlendirme puanının alınması,
c) Yönetmeliğe uygun olarak yapılacak yazılı ve sözlü sınavda başarılı olunması,
d) Polis Akademisi Başkanlığınca düzenlenecek yöneticilik ile ilgili hizmet içi eğitimde başarılı olunması,
şarttır.”;
18. fıkrasında, “Rütbe terfileri ve sınavlar ile meslek içi yöneticilik eğitim kursları, eğitim tarih ve süreleri ile değerlendirme kurullarının çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
I- 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in;
20. maddesinin 2. fıkrasının incelenmesi :
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, yasa koyucunun düzenleyeceği konularda genel prensipleri belirlediği ve bunun uygulanmasını, yürütmeye bir başka ifadeyle idarelere bıraktığı görülmektedir. Bu asli düzenleme yetkisinin Yasama organına ait olmasının doğal bir sonucudur. Ancak, idarelerin düzenleme yapma yetkisi yasama organının çizdiği sınırlar içinde, başta Anayasa olmak üzere, Kanun, Tüzük gibi üst hukuk normlarına aykırı olmamak kayıt ve şartına bağlı olarak gerçekleşebilir.
Normlar hiyerarşisi kuramına göre hukuk düzeni, farklı kademede yer alan Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Bu nitelikleri gereği, dayandıkları üst hukuk normlarına aykırı hüküm ihtiva etmeleri mümkün değildir. Bu kuramın en belirgin özelliklerinden biri de, bir düzenlemenin hiyerarşik sıralamada daha altta bulunan bir düzenleme ile değiştirilememesi ve kaldırılamamasıdır. Dolayısıyla normlar hiyerarşisinde kanunlardan alt sırada gelen yönetmeliklerin de üst norm olan kanunlara aykırı olamayacağı açıktır.
Dava konusu Yönetmelik’in 20. maddedesinde; “(1) Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurulları, terfi edecek personel hakkında;
a) Bulunduğu rütbedeki performans değerlendirme, başarı ve üstün başarı belgesi bilgilerini,
b) Mesleki bilgi, beceri ve davranışları ile geçmiş hizmetlerini,
c) Bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, adli mercilerce verilen cezalarını,
ç) Bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, verilen disiplin cezalarını,
d) Hakkında devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturma bilgilerini,
e) Bu yönetmelikte belirtilen sınavlar sonucunda elde ettiği başarı durumlarını, dikkate alarak belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek, edinecekleri kanaate göre oyçokluğu ile karar verirler
(2) Birinci fıkranın (d) bendi kapsamında yapılacak değerlendirmede; soruşturma açılmasına neden olan ihbar ve şikâyetlerin personeli mağdur etmek amacıyla yapıldığı yönünde Kurul üyelerinde kanaat oluşması halinde, yapılan soruşturma ve kovuşturmalar dikkate alınmaz.” hükmü yer almıştır.
Uyuşmazlık konususu 20. madde, 3201 sayılı Kanun’un rütbe terfilerinde dikkate alınacak “Liyakat” şartının aynı Yönetmelik’in 4. maddesinde belirlenmiş olan tüm unsurlarını kapsayan bir düzenleme getirmiş olup, bu düzenleme anılan Yasa’da idareye tanınan yetkinin ne şekilde kullanılacağını da açıklar mahiyettedir.
Öte yandan dava konusu 20. maddenin 2. fıkrasında, “Birinci fıkranın (d) bendi kapsamında yapılacak değerlendirmede; soruşturma açılmasına neden olan ihbar ve şikayetlerin personeli mağdur etmek amacıyla yapıldığı yönünde Kurul üyelerinde kanaat oluşması halinde, yapılan soruşturma ve kovuşturmalar dikkate alınmaz.” hükmüne yer verildiğinden, personel ile ilgili devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturma bilgilerinin mutlak surette terfie engel oluşturmayacağı, anılan bilginin doğruluğunun ve ciddiyetinin Kurul tarafından değerlendirileceği ve oluşan kanaate göre bir karar verileceği açıktır.
Bu nedenle, 3201 sayılı Kanun’un ve Yönetmelik’in rütbe terfilerde dikkate alınacak unsurlarının “Liyakat” yönünden değerlendirilmesinde gerekli araştırmanın yapılması amacına hizmet eden ve Kanunu açıklama mahiyetine sahip Yönetmelik’in 20. maddesinin 2. fıkrasının üst hukuk normlarına ve hukuka aykırı bir yönü bulunmamaktadır.

28. maddesinin 1. fıkrasının incelenmesi:
10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sözlü sınav” başlıklı 28. maddesinin 1. fıkrasında, “Yazılı sınava giren adaylar, sicil numarası küçük olandan başlamak üzere sözlü sınava tabi tutulur.” kuralına yer verilmiş olup, Danıştay Beşinci Dairesinin 20/06/2018 günlü, E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararıyla anılan düzenlemede yer alan “Yazılı sınava giren adaylar, …” ibaresinin “…3201 sayılı Kanun’da emniyet personelinin rütbe terfiinin görüşülebilmesi için liyakat ve kariyer ilkelerinin gereği olarak “yazılı sınavda başarılı olma” şartının aranması karşısında, anılan yasal düzenlemeye aykırı olarak, yazılı sınava katılan adayların tamamının herhangi bir başarı kriteri aranmadan sözlü sınava çağrılmasına ilişkin uyuşmazlık konusu düzenlemede ilgili Kanun hükmüne uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle iptal edildiği, anılan kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/11/2020 günlü, E:2019/179, K:2020/2522 sayılı kararıyla onandığı ve iptal kararının kesinleştiği görüldüğünden, anılan düzenleme yönünden bu davada yeniden bir karar verilmesine gerek görülmemiştir.

28. maddesinin 2. fıkrasının incelenmesi:
10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sözlü sınav” başlıklı 28. maddesinin 2. fıkrasında, “Sözlü sınav için oluşturulan komisyon üyeleri, sınava girecek personelden en az bir üst rütbede olmak zorundadır.” kuralına yer verilmiştir.
Anılan düzenlemede sözlü sınav için oluşturulan komisyon üyelerinin sınava girecek personelden en az bir üst rütbede olmak zorunda olduğu kuralına yer verildiği, söz konusu düzenleme uyarınca sözlü sınava çağrılan adayların yeterliliğinin tespiti amacıyla yapılan sınavda görevlendirilen personelin sınava girenlere göre daha üst rütbede olmasının, sınava girecek personelin objektif değerlendirilmesi bakımından memur güvencesine hizmet ettiği gibi değerlendirmeyi yapacak personel açısından da kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, idarenin 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendi uyarınca kendisine verilmiş olan sözlü sınav yapma görev ve yetkisini yerine getirebilmesi amacıyla anılan Kanun’a uygun olarak yönetmelikle düzenleme yapma konusunda takdir yetkisi bulunmakta olup, bu kapsamda söz konusu yönetmelik hükmü ile sınava girenlere göre daha üst rütbedeki kişilerin sınavda görevlendirilmesi öngörülmek suretiyle takdir yetkisinin objektiflik ilkesine uygun olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle, Yönetmelik’in 28. maddesinin 2. fıkrasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
28. maddesinin 3. fıkrasının incelenmesi:
10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sözlü sınav” başlıklı 28. maddesinin 3. fıkrasında, “(3) Sözlü sınav komisyonları üst rütbeye terfi edecek personeli; a) Bir konuyu kavrama ve ifade edebilme yeteneği, b) Temsil ve maiyetindeki personelini sevk ve idare kabiliyeti, c) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, ç) Analitik düşünme, problem çözme ve doğru karar verebilme yeteneği, d) Planlama, eşgüdüm ve denetim becerileri, konularında yüz tam puan üzerinden değerlendirir. Her üyenin vermiş olduğu puanların aritmetik ortalaması alınarak adayların sözlü sınav puanı tespit edilir.
” kuralına yer verilmiş olup, Danıştay Beşinci Dairesinin 20/06/2018 günlü, E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararıyla anılan düzenlemenin “…dava konusu Yönetmelik’in dayanağı olan Yasa hükmünde açıkça “sözlü sınav” şeklinde yapılan düzenlemeye uygun olarak Yönetmelik’in 28. maddesinin başlığında da “sözlü sınav” ibaresine yer verildiği halde madde içeriğinde sadece mülakata yönelik değerlendirmelere yer verilmiş olup, sözlü sınavının amacı olan bilgi ölçmeye yönelik hususlara yer verilmediğinden anılan maddenin 3. fıkrasında eksik düzenleme nedeniyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle iptal edildiği, anılan kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/11/2020 günlü, E:2019/179, K:2020/2522 sayılı kararıyla onandığı ve iptal kararının kesinleştiği görüldüğünden, anılan düzenleme yönünden bu davada yeniden bir karar verilmesine gerek görülmemiştir.
29. maddesinin 1. fıkrasının 2.cümlesinde yer alan “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla” ibaresinin incelenmesi :
10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sınav listelerinin düzenlenmesi” başlıklı 29. maddesinin 1. fıkrasında; “Başarı puanı, yazılı ve sözlü sınavlarda alınan puanların aritmetik ortalaması ile belirlenir. Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, yazılı ve sözlü sınav puanlarının aritmetik ortalamasının elli ve üstü olması şarttır.” kuralı yer almakta olup, anılan düzenlemenin, 05/05/2016 günlü, 29703 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 11/04/2016 günlü, 2016/8770 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 2. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığı görüldüğünden, bu isteme yönelik olarak davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davacının iptalini talep ettiği düzenleme yürürlükte olmadığından, düzenlemenin iptaline ilişkin istem hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
31. maddesinin incelenmesi :
10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sınav sonuçlarına itiraz” başlıklı 31. maddesinde, “(1) Yazılı sınav sonuçlarına, maddi hata bulunduğu iddiasıyla neticelerin ilanından itibaren en geç yirmidört saat içinde Polis Akademisi Başkanlığında oluşturulan sınav komisyonlarına doğrudan veya bu komisyona gönderilmek üzere kadrosundaki birimine yazılı itirazda bulunulabilir.
(2) Sınav komisyonu, maddi hata olup olmadığını inceler ve sonucunu bir gün içinde duyurur.
” kuralına yer verilmiştir.
İdarenin takdir yetkisini kullanarak sadece yazılı sınav sonuçlarına yönelik olarak getirdiği itiraz yolunun, yazılı sınavdaki maddi hatalar nedeniyle meydana gelebilecek hak kayıplarının önüne geçilebilmesi bakımından ilgililere dava açma hakkı öncesinde tanınmış bir başvuru yolu olarak öngörülmüş olması, ayrıca yazılı ve sözlü sınav sonuçlarına karşı yargı yolunun da açık olması karşısında, sözlü sınav yönünden ilgililere itiraz hakkı tanınmaması yönünden Yönetmelik’in 31. maddesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
III – DAVACININ RÜTBE TERFİ SÖZLÜ SINAVINDA BAŞARISIZ SAYILMASINA İLİŞKİN İŞLEMİN İNCELENMESİ :
Dava konusu sözlü sınav işleminin dayanağı olan 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in ilgili maddelerinin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Beşinci Dairesinin 20/06/2018 günlü, E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararıyla Yönetmelik’in 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar,” ibaresinin “…3201 sayılı Kanun’da emniyet personelinin rütbe terfiinin görüşülebilmesi için liyakat ve kariyer ilkelerinin gereği olarak “yazılı sınavda başarılı olma” şartının aranması karşısında, anılan yasal düzenlemeye aykırı olarak yazılı sınava katılan adayların tamamının herhangi bir başarı kriteri aranmadan sözlü sınava çağrılmasına ilişkin uyuşmazlık konusu düzenlemede yukarıda alıntısı yapılan Kanun hükmüne uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle; Yönetmelik’in 28. maddesinin 3. fıkrasının ise “…dava konusu Yönetmelik’in dayanağı olan Kanun hükmünde açıkça “sözlü sınav” şeklinde yapılan düzenlemeye uygun olarak Yönetmelik’in 28. maddesinin başlığında da “sözlü sınav” ibaresine yer verildiği halde madde içeriğinde sadece mülakata yönelik değerlendirmelere yer verilmiş olup, sözlü sınavının amacı olan bilgi ölçmeye yönelik hususlara yer verilmediğinden anılan maddenin 3. fıkrasında eksik düzenleme nedeniyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle iptaline karar verildiği, anılan kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/11/2020 günlü, E:2019/179, K:2020/2522 sayılı kararıyla onandığı ve iptal kararının kesinleştiği görülmektedir.
Bu durumda, davacının rütbe terfi sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin dayanağı olan Yönetmelik hükümlerinin Danıştay Beşinci Dairesinin 20/06/2018 günlü, E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararı ile hukuka aykırılığı tespit edilerek iptal edilmiş olması karşısında, söz konusu hukuka aykırı düzenlemelere dayanılarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

IV – 25-29 HAZİRAN 2015 TARİHLERİ ARASINDA EMNİYET AMİRLERİNE YÖNELİK YAPILAN RÜTBE TERFİ SÖZLÜ SINAVLARININ İPTALİ İSTEMİNİN İNCELENMESİ :
Danıştay Beşinci Dairesinin 21/10/2020 günlü, E:2016/21882, K:2020/4584 sayılı kararıyla 25-29 Haziran 2015 tarihleri arasında emniyet amirlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarının iptal edildiği, anılan kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 21/02/2022 günlü, E:2021/2271, K:2022/553 sayılı kararıyla onandığı ve iptal kararının kesinleştiği görüldüğünden, 25-29 Haziran 2015 tarihleri arasında emniyet amirlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarının iptali istemine ilişkin olarak bu davada yeniden bir karar verilmesine gerek görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 6100 sayılı Kanun’un 337. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen usule uygun şekilde itiraz yolu açık olmak üzere ADLİ YARDIM İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in; 20. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Birinci fıkranın (d) bendi kapsamında yapılacak değerlendirmede; soruşturma açılmasına neden olan ihbar ve şikâyetlerin personeli mağdur etmek amacıyla yapıldığı yönünde Kurul üyelerinde kanaat oluşması halinde, yapılan soruşturma ve kovuşturmalar dikkate alınmaz.” hükmünün, 28. maddesinin 2. fıkrasının ve 31. maddenin iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE oybirliğiyle,
3. Anılan Yönetmelik’in 28. maddesinin 1. ve 3. fıkrasının iptali istemine ilişkin olarak oybirliğiyle, 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla” ibaresinin iptali istemine ilişkin olarak oyçokluğuyla KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4. Davacının bir üst rütbeye terfi için katıldığı sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin İPTALİNE oybirliğiyle,
5. 25-29 Haziran 2015 tarihleri arasında emniyet amirlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarının iptali istemine ilişkin olarak KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA oybirliğiyle,
6. Aşağıda dökümü yer alan ve davacı tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin yarısı olan …-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı olan …TL’nin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
7. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
8. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 13/12/2022 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY :
İdari Yargı denetiminin amacının “hukuka uygunluk” olduğu ve bu denetimin de dava konusu işlemin kurulduğu tarih itibarıyla gerçekleştirilmesi gerektiği İdare hukukunun ve idari yargının bilinen en temel ilkeleridir. Bu nedenle, 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla” ibaresinin hukuka uygunluğunun denetlenerek bir karar verilmesi gerekmekte iken, dava konusu edilen düzenlemenin daha sonra yürürlüğe giren Yönetmelik maddesiyle kaldırılması nedeniyle anılan düzenleme bakımından davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen kararın bu kısmına katılmıyorum.