Danıştay Kararı 2. Daire 2021/817 E. 2022/6414 K. 13.12.2022 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2021/817 E.  ,  2022/6414 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/817
Karar No : 2022/6414

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; İstanbul ili, Gaziosmanpaşa ilçesi, … Mahallesi … Mevkiinde bulunan 12459 parsel sayılı mülkiyeti Hazineye ait taşınmazın 136,00 m²’lik kısmının 5 katlı betonarme yapı yapılmak suretiyle fuzulen işgal edildiğinden bahisle 01/01/2004-03/03/2009 tarihleri arasındaki dönem için 12.072,50-TL ecrimisil istenilmesine ilişkin … günlü, … sayılı ecrimisil ihbarnamesinin iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : Danıştay (Kapatılan) Onyedinci Dairesinin 23/02/2015 günlü, E:2015/747, K:2015/125 sayılı bozma kararına uyularak verilen … İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi kararı alınmış ise de davacının keşif ve bilirkişi incelemesi masraflarını yatırması için verilen sürede keşif ve bilirkişi masraflarının yatırılmadığından yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına imkan bulunmadığından bir önceki bilirkişi raporundaki tespitler esas alınarak ve Danıştayın bozma gerekçeleri de gözönünde bulundurularak uyuşmazlığın çözülmeye çalışıldığı, söz konusu bilirkişi raporunda “taşınmazın, Gaziosmanpaşa ilçesinde, ilçe merkezine ve ana arterlere yakın bir konumda bulunduğu, ticari sirkülasyonunun orta seviyede olduğu, çevrede yapılan araştırmalarda 2009 yılı normal daire kiralarının 450-700-TL civarında olduğu, belirtilen hususlarla birlikte taşınmazın konumu, yüzölçümü, bulunduğu yer, arsa olarak kiralanabilme durumu ve getirebileceği kira değeri, emsal ecrimisil değerleri ile ecrimisil tespitine artı eksi yönde diğer veriler birlikte değerlendirilerek, işgalli arsa nitelikli 136,00 m² alanlı taşınmazın 2009 yılı arsa ecrimisil bedelinin 1.800,00 (aylık 150,00-TL, 1 m²’sinin ecrimisil bedeli 13,24-TL/m²) olarak belirlendiği, bu değerler baz olarak alınmak ve TÜİK-ÜFE artış oranlarından yararlanmak suretiyle, işgalli taşınmaz için ecrimisil talep edilen 01/01/2004-03/03/2009 tarihleri arasında 7.284,46-TL ecrimisil getirisi olabilceği kanaatine varıldığı”nın belirtildiği, ancak rapor hazırlayan bilirkişilerin taşınmaz ile aynı/benzer nitelikteki diğer taşınmazların emsal kira bedellerini dikkate almadıkları anlaşıldığından ve nitekim Danıştayın bozma kararında da bu hususa vurgu yapıldığından mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yapılmak ve emsal kira bedelleri de dikkate alınmak suretiyle yeniden bir hesaplama yoluna gidilmesinin daha isabetli olacağı düşünüldüğünden, mezkur bilirkişi raporuna itibar edilmediği, ne varki davacı, bilirkişi ücreti yatırmadığından yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına da imkan bulunmadığından emsal kira bedellerine göre ecrimisil hesaplanmasının işin mahiyetine daha uygun olacağı kanaatine varılmış olup taşınmazın bulunduğu civardaki ortalama 450-700-TL civarındaki emsal kira bedelleri ile mukayese edildiğinde davalı idarece takdir edilen ecrimisilde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle , davanın reddine hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; davalı idarenin somut araştırma ve inceleme yapmadığı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Danıştay Onuncu Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesiyle yollamada bulunulan 1080 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nu yürürlükten kaldıran ve 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 288. maddesinde, Hâkimin, uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebileceği belirtilmiş aynı Kanunun 325. maddesinde de, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından resen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verileceği, belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedileceği kurala bağlanmıştır.
İdari yargıda re’sen araştırma ilkesi esas olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesinde, Danıştay, İdare ve Vergi Mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapmaları gerektiği hükme bağlanarak, hakimin bakmakta olduğu davanın çözümü için gerekli bütün delillere kendiliğinden başvurma yetkisine sahip olduğu açıklanmıştır.
Diğer taraftan, İdare Mahkemesince keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek duyulması üzerine, bu işlemlere ait giderleri karşılayacak avansın, ara kararı ile davacıdan istenilmesi; verilecek bu ara kararında, avansın davacı tarafından yatırılmaması halinde davalı idareden, davalı idarece yatırılmaması durumunda Hazineden isteneceğinin ve davanın aleyhine sonuçlanması halinde, kullanılan avans tutarının yargılama giderleri kapsamında davacıya yükletileceğinin davacıya bildirilmesi; uyuşmazlığının çözümü için keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın dosyadaki bilgi ve belgelere göre karar verilmesini isteme hakkı da aynı ara kararında tanınmalıdır.
Dosyanın incelenmesinden, mahkemece istenildiği halde keşif ve bilirkişi avansı yatırılmaması nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın dosya içeriğinde mevcut bilgi ve belgelere göre karar verildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, ecrimisile konu işgal edilen alanın, işgal süresinin ve bunun için takdir olunan ecrimisilin gerçeğe uygun olup olmadığının saptanabilmesi için keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması zorunlu olup; her ne kadar davacı tarafından keşif ve bilirkişi avansı yatırılmamış ise de, re’sen araştırma ilkesi gereği avansın davalı idareden alınmak suretiyle keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, avansın mahkeme veznesine yatırılmadığı gerekçesiyle keşif kararından vazgeçilerek davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmediğinden, temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile Daire kararına katılmıyorum.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 18/05/2016 günlü, E:2015/4227, K:2016/2103 sayılı kararı da bu yöndedir.