Danıştay Kararı 2. Daire 2021/7213 E. 2023/2155 K. 13.04.2023 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2021/7213 E.  ,  2023/2155 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/7213
Karar No : 2023/2155

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın onanmasına dair Danıştay Beşinci Dairesinin 22/11/2017 günlü, E:2016/30214, K:2017/23338 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Dava; davacının, Mersin İl Emniyet Müdürlüğü emrinde Polis Memuru olarak görev yaptığı dönemde, … isimli şahsın iletişiminin dinlenmesi olayına ilişkin olarak mahkeme kararlarına gerekçe teşkil eden belgeleri gerçeğe aykırı olarak onaylamak/düzenlemek suretiyle “kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” fiilini işlediğinden bahisle, Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü’nün 8/12. maddesi uyarınca “meslekten çıkarma” cezasıyla tecziyesine dair İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun … günlü, … sayılı kararının (40) no’lu olaya yönelik kısmının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı maaş ve diğer parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi neticesinde, davacının, koşulları oluşmadığı halde belge düzenlemek suretiyle telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişime müdahale edilmesine yol açtığı, sübuta eren bu fiilinin, kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek disiplin suçu kapsamında olduğu anlaşıldığından, meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin davaya konu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı; öte yandan; davacı tarafından dinleme kararlarının hakim tarafından verildiği, kendisinin bir sorumluluğunun bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, davacının bizzat imzaladığı ve hakim kararına gerekçe alınan belgelerin doğruluğundan ve gerçekliğinden sorumlu olduğu, dinlemeyi gerektiren makul veriler olmamasına rağmen, varmış gibi belge düzenlediği, dinleme kararlarının hakim tarafından verilmiş olmasının davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; ayrıca, dava konusu disiplin cezası haricindeki soruşturmaya konu diğer dinlemelerin (dinlenen kişiler arasında bir çok emniyet mensubu olduğu) tamamına yakınının makul veriler olmadan yapıldığı, dolayısıyla dinlemelere esas alınan bilgi ve belgelerin içeriği bilinerek ve istenerek hazırlandığı, bu nedenle, belgelerin hazırlanmasında davacının bir hatasından, ihmalinden, özensizliğinden değil, kastından söz edilmesi gerektiği hususunun da izahtan vareste olduğu gerekçeleriyle, davanın reddine hükmedilmiştir.
Daire Kararının Özeti: Davacının temyiz başvurusu üzerine, Danıştay Beşinci Dairesinin 22/11/2017 günlü, E:2016/30214, K:2017/23338 sayılı kararıyla, İdare Mahkemesi kararı onanmıştır.

KARAR DÜZELTME TALEBİNDE
BULUNANIN İDDİALARI : Davacı tarafından; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün yasal dayanağının Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, bu sebeple Tüzük hükümlerine göre disiplin cezası verilemeyeceği; disiplin soruşturmasının usule ve hukuka aykırı şekilde yürütüldüğü, dinlemelerin mahkeme kararlarına istinaden yapıldığı, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiği; savunma hakkı, ceza sorumluluğunun şahsiliği ile masumiyet karinesi ilkelerinin ihlal edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Beşinci Dairesince verilen karar kaldırılarak, davanın reddi yolundaki ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Beşinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen davada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, davacının karar düzeltme istemin kabulü ile Danıştay Beşinci Dairesinin 22/11/2017 günlü, E:2016/30214, K:2017/23338 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlığın esası yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden; Mersin İstihbarat Şube Müdürlüğünce terör örgütleri ve organize suçlarla mücadele kapsamında usulsüz dinlemeler yapıldığı yönündeki iddiaların araştırılması, gerekirse kusuru tespit edilecek personel hakkında soruşturma yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanlığının 02/01/2014 tarihli onayı doğrultusunda başlatılan soruşturmada; K.D isimli şahsın, 23/11/2011 – 06/07/2012 tarihleri arasında … nolu GSM hattı üzerinden haberleşmesinin dinlenmesi işleminin, “Örgütlü bir yapı içerisinde bir araya gelerek baskı, cebir, şiddet ve silahlı tehdit yolu ile çek senet tahsilatı yaparak haksız kazanç elde eden, A.Y. ve S.Ö. isimli şahıslarla birlikte hareket ettiği yönünde istihbari mahiyette bilgiler elde edilen … K.D. isimli şahsın … … GSM hattını kullandığı …” şeklindeki, polis memuru davacının da imzasının bulunduğu Teknik Takip ve Talep Formuna istinaden yapıldığı, davacının, söz konusu iletişimin dinlenmesi ile ilgili hakim kararlarına gerekçe teşkil eden Teknik Takip ve İzleme Talep Formlarına dayalı talep yazılarını imzalaması şeklindeki davranışıyla “kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” fiilini işlediği kanaatine varılarak getirilen teklif doğrultusunda, İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun … günlü, … sayılı kararıyla, Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü’nün 8/12. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla tecziye edilmesi üzerine temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü’nün (26/6/2015 tarihli ve 2015/7911 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Tüzüğün 1. maddesiyle, bu Tüzüğün adı “Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü” olarak değiştirilmiştir.) 8/12. maddesinde yer alan “Kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” fiili, meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar arasında sayılmıştır.
08/03/2018 günlü, 30354 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatı mensuplarına ilişkin disiplin kurallarını yeniden düzenleyen 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un “Disiplin cezası verilecek fiiller” başlıklı 8. maddesinin, meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiillerin sayıldığı 6. fıkrasının (h) bendinde, “Kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” düzenlemesi; Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/3/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezaları bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunur.” şeklindeki geçiş hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kamu görevlilerinin disiplin cezasıyla cezalandırılabilmeleri için; disipline aykırı eylem veya işlemlerinin sübut bulup bulmadığının usulüne uygun olarak yapılacak soruşturma ile ortaya konulması, soruşturma aşamasında kamu görevlisinin lehinde ve aleyhinde olan her türlü bilgi ve belgenin toplanması, bilahare disipline aykırı davranış olarak tespit edilen eylemin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanarak bu eyleme uygun olan disiplin cezası maddesinin tayini ve uygulanması gerekmektedir.
Belirtilen hususlarla birlikte; Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun, Karar Tarihi:…, Başvuru Numarası:… olan “…” dosyasında verdiği kararın 56. paragrafında; “Ceza muhakemesi hukuku ve disiplin hukuku farklı kural ve ilkelere tabi disiplinlerdir. Disiplin hukuku kurumun iç düzenini korumayı amaçlayan ve bunun için kamu görevlilerinin mevzuata, çalışma düzenine, hizmetin gereklerine aykırı fiillerine yönelik olarak uygulanacak yaptırımları ve bu yaptırımların uygulanmasındaki usul ve esasları düzenleyen bir hukuk alanıdır. Bazı hâllerde ise kamu görevlisinin fiili ceza hukuku kapsamında suç tanımına uymasının yanı sıra disiplin hukuku yönünden de sorumluluk gerektiren bir mahiyet taşıyabilir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Özcan Pektaş, B. No: 2013/6879, 2/12/2015, § 25; Kürşat Eyol, § 30).”, 57. paragrafında; “Cezai sorumluluğunun bulunmadığı tespit edilmiş veya ceza sorumluluğu ortadan kalkmış olsa dahi aynı olaylar nedeniyle -daha hafif bir ispat külfeti temelinde- kişi hakkında başka tür bir sorumluluğun tesis edilmesinin önünde bir engel bulunmamaktadır. Bu bağlamda ceza yargılamasına konu maddi olay ve olguların disiplin hukuku esasları çerçevesinde diğer kamu makamlarınca (idari/adli) ayrıca değerlendirilmesi ve bu değerlendirme sonucunda ulaşılacak kanaate göre işlem/karar tesis edilmesi mümkündür (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Özcan Pektaş, § 25; Kürşat Eyol, § 30, Galip Şahin, § 48).”, 58. paragrafında ise; “Adli ve idari makamların kendi görev sınırlarını aşarak kişiyi suçlu ilan etmesi veya bu bağlamda birtakım çıkarımlarda bulunması masumiyet karinesinin ihlaline yol açabilir. Masumiyet karinesi kapsamındaki güvencelerin sağlanıp sağlanmadığının tespiti yapılırken ise kararın gerekçesinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir (Galip Şahin, § 48; M.I., B. No: 2012/1268, 30/12/2014, § 50). Bu kapsamda karar vericilerin kullandıkları dil kritik önem taşır (Mustafa Kıvrak, B. No: 2013/3175, 20/2/2014, § 36). Kamu makamlarının işlem ya da kararlarında belirttikleri gerekçeler veya kullandıkları dil nedeniyle bireye cezai sorumluluk yüklememeleri, ceza mahkemeleri tarafından suçlu bulunmamış bireyin masumiyeti üzerine gölge düşürülmesine sebebiyet vermemeleri gerekmektedir (Galip Şahin, § 47).” değerlendirmelerine yer verildiği görülmektedir.
Bu bağlamda, yapılan soruşturma sonucunda disiplin cezası verilebilmesi için, suça esas fiilin sübuta erdiğine ilişkin tespitin, hukuken geçerli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delillere dayanması gerektiği; aksi durumda; Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve yargı kararları ile güvence altına alınmış bulunan masumiyet karinesinin ihlali sonucunun doğabileceği açıktır.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden gerçekleştirilen incelemelerde; davacının, disiplin cezasıyla cezalandırılmasına dayanak gösterilen (40) no’lu olaydaki (K.D. isimli şahsın iletişiminin dinlenmesi) fiiline yönelik yargılandığı ceza davasında, … Ağır Ceza Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla, “… müştekinin kendi ad soyadı ve kendi iletişim aracı üzerinden dinlenmiş olması, önleme dinlemesi tedbiri kararı alınmasına esas teşkil eden “Teknik Takip ve İzleme Talep Formu”nda yazılı gerekçelerin mevcut olup olmadığı, dinleme yapılmasını gerektirecek emarelerin varlığına veyahut yokluğuna dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilememiş olması, dinlemenin yasada öngörülen süre şartını ihlal etmeyecek şekilde gerçekleştirilmiş olması, her ne kadar dönemin Mersin İstihbarat Şube Müdürü …’nin Mersin’den tayinen ayrılması tarihi ile uyumlu bir şekilde erken çıkış yapıldığı görülmüş ise de, bu durumun tek başına dinlemenin usule aykırı yapıldığını ispatlamaya elverişli bulunmaması, yapılan dinleme işleminin istihbari amaçla önleme dinleme olması sebebiyle yoğun suç şüphesine ihtiyaç duyulmaması, önleme dinlemesinde amaç suç işlenmesinin ve kamu düzeninin bozulmasının önlenmesi amacıyla başvurulan bir yol olması ve önleme amacıyla yapılan iletişimin tespiti ve denetlenmesi sonucunda ulaşılabilen bulgular da, yasanın ön gördüğü amaçlar dışında ve bu arada bir ceza soruşturması veya kovuşturmasında delil olarak kullanılamayacak olması, yasada herhangi bir suç şüphesi derecesi de öngörülmediğinden yapılan iletişimin tespiti ve denetlenmesi işleminin usulüne aykırı olduğu yönünde her türlü şüpheden uzak kesin bir kanaate varılamamıştır. …” gerekçesiyle, “kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması”, “özel hayatın gizliliğini ihlal”, “kişisel verilerin kaydedilmesi” ve “iftira” suçlarından, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)’nun 223/2-a maddesinden; “resmi belgede sahtecilik” suçundan ise, üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle CMK 223/2-e maddesinden beraatine karar verildiği; anılan kararın bu kısmına yönelik yapılan istinaf başvurusunun da, … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla esastan reddedildiği görülmektedir.
Dava konusu uyuşmazlıkta, idare mahkemesinin karar tarihinde ve bu kararın temyizi safhasında davacı hakkında verilen bir beraat kararının bulunmadığı, ancak karar düzeltme aşamasında davacının disiplin cezasıyla cezalandırılmasına sebep olan fiilleri nedeniyle adli yargı yerince yapılan yargılamada beraatine hükmedildiği görülmekle, ortaya çıkan bu yeni hukuki durum karşısında, ceza mahkemesi kararının sonucu ve gerekçeleri ile bu karara ilişkin kanun yolu aşamaları da dikkate alınmak suretiyle yeniden değerlendirme yapılması gereği ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Bu durumda; idare mahkemesince yukarıda değinilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verileceğinden, temyize konu mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin 3622 sayılı Kanun ile değişik 3. fıkrası uyarınca ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 13/04/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.