Danıştay Kararı 2. Daire 2021/5150 E. 2023/525 K. 16.02.2023 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2021/5150 E.  ,  2023/525 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/5150
Karar No : 2023/525

KARŞILIKLI TEMYİZ İSTEMİNDE BULUNANLAR:
1- (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

2- (DAVACI) : … Madencilik ve Turizm A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, taraflarca dilekçelerde yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; Balıkesir ili, Ayvalık ilçesi, … Köyü, … ada, … parsel sayılı, tamamı Hazineye ait 124.615,50 m² yüzölçümlü taşınmaz üzerinde demir cevheri zenginleştirme tesisi yapılmak suretiyle 01/01/2013-28/10/2015 tarihleri arasındaki dönemde fuzulen işgal edildiğinden bahisle düzenlenen 399.234,30-TL ecrimisil tahakkuk ettirilmesine ilişkin … günlü, … sayılı ecrimisil ihbarnamesi ile bu ihbarnameye yapılan itirazın reddine ilişkin … günlü, … sayılı ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda, olayın, mevzuatın ve bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesi neticesinde; 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 46. maddesinin 10. maddesinde (sehven Ek-6 yazılmıştır), “Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerde yapılan madencilik faaliyetleri için bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra kira, ecrimisil alınmaz.” hükmünün bulunduğu, ancak dava konusu taşınmazın maden ruhsatı dahilinde madencilik faaliyeti yapılan alan içerisinde olmayıp, davacı şirket tarafından demir cevheri zenginleştirme alanı olarak kullanılmak suretiyle işgalde bulunulduğunun anlaşılması karşısında fuzuli şagil olan davacı şirketten ecrimisil istenilebileceğinin açık olduğu, bu durumda; fuzuli şagil olan davacıdan, uyuşmazlık konusu dönemde bilirkişi raporu doğrultusunda toplam 232.956,77-TL ecrimisil alınabileceğinin anlaşılması karşısında, dava konusu işlemin 166.277,53-TL’lik kısmının iptaline, davanın 232.956,77-TL’lik kısım yönünden ise reddine hükmedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı temyize konu kararla; olayda, davacının maden ruhsat sahası dışında kalan dava konusu taşınmazın kiralanmasını talep etmesi, anılan Bakanlık nezdinde yapılan yazışmalardan dava konusu taşınmazın ancak kiralanarak kullanabileceğinin anlaşılması ve söz konusu taşınmazın mera vasfının değiştirilmesi nedeniyle Mera Kanunu’na göre düzenlenen kira sözleşmesi adı altındaki sözleşmenin bir kira sözleşmesi olmadığı, anılan sözleşmenin taşınmazın eski vasıf ve kapasitesine getirilmesine ilişkin Mera mevzuatı uyarınca yapılan bir sözleşme olmasından dolayı; davacının araziyi kira veya ecrimisil olarak herhangi bir bedel ödemeden kullanamayacağından, fuzuli şagil konumunda bulunduğunun anlaşıldığı, her ne kadar davacı tarafından 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 46/10. maddesinde yer alan madencilik faaliyetleri için ecrimisil alınmaz hükmü kapsamında, madencilik faaliyetinin tanımının yapıldığı Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’nin 4/hh maddesinde geçen ruhsat sahasındaki stoklama/depolama işlemleri ifadesinden zenginleştirme işlemlerinin de ruhsat sahası dışında da yapılabileceğinden bu yapılan faaliyet için de ecrimisil alınamayacağı iddia edilmiş olsa da; davacının madencilik faaliyeti ile bu faaliyet ile ilgili diğer faaliyetlerini ruhsat dahilinde kendisine kullanım hakkı verilen saha sınırları içerisinde ayrıca bir bedel ödemeden yerine getirebileceği; saha dışına çıkılması durumunda taşınmazın niteliğine göre kira ve ecrimisil ve diğer yasal düzenlemelerden kaynaklanan ödemeleri yapması gerektiğinin kuşkusuz olduğu, (Danıştay Onuncu Dairesinin 05/07/2017 günlü, E:2016/6380, K:2017/3504 sayılı kararı da aynı yöndedir) dava konusu ihbarnamenin içerdiği ecrimisil tutarının hukuka uygun olup olmadığına gelince; davacının işgale konu alandaki kullanımlarının ticari faaliyetinin konusu kullanımlar olduğu gözönünde tutulduğunda; bilirkişi tarafından ilgili belediye ve odanın yaptığı değerlendirmeler esas alınarak rayiç ecrimisil tutarı belirlenmesinde hukuksal aykırılık bulunmamakla birlikte; 2015 yılı için belirlenen rayiç aylık ecrimisil tutarının önceki yıllara güncellenmesinde Y.D.O, oranlarının değil, ÜFE oranlarının kullanılmasının hukuksal olarak kabulü olanağının bulunmadığı, bu bakımdan; bilirkişi raporu ile 2015 yılı için belirlenen 0,70 TL/m² birim ecrimisil tutarının önceki yıllardaki işgal dönemi için Y.D.O. ile güncellenmesi gerektiğinden; bu ilkelerle yapılan hesaplamalarda; 01/01/2013-28/10/2015 dönemi için toplam 225.677,44-TL ecrimisil hesaplanabileceğinin kabulü gerektiğinden; İdare Mahkemesi kararının, iptale ilişkin kısmına karşı davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine, kararın redde ilişkin kısmına yönelik davacı istinaf başvurusunun 225.677,44-TL ecrimisile ilişkin kısma yönelik olarak reddine, 7.279,28-TL ecrimisile yönelik kısmının kabulü ile kararın bu kısmının kaldırılmasına, kaldırılan kısım yönünden dava konusu işlemin 7.279,28-TL ecrimisile ilişkin kısmının daha iptaline hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından; bilirkişi raporunun hatalı olduğu, söz konusu raporda belirtilen bedelin, hangi kriterlere göre belirlendiğine ilişkin somut veri olmadığı ileri sürülerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir.
Davacı tarafından; işgalci olmadığı, Maden Kanunu’nun 46/10. maddesine göre, Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerde yapılan madencilik faaliyetlerinden ecrimisil alınamayacağı, madencilik faaliyetlerinden zenginleştirme tesisinin, ruhsat sahası içinde yapılma zorunluluğunun olmadığı, bilirkişi raporunun hukuka aykırılık teşkil ettiği ileri sürülerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN CEVABI :
Davalı idare tarafından; cevap verilmemiştir.
Davacı tarafından; temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Onuncu Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. TARAFLARIN TEMYİZ İSTEMLERİNİN REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan taraflar üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7035 sayılı Kanun ile değişik 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın, kararı veren … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 16/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Balıkesir ili, Ayvalık ilçesi, … Köyü sınırları içinde yer alan ve davacı şirket uhdesinde bulunan maden işletme ruhsatı ile ilgili olarak, ruhsat kapsamında üretilecek demir cevherinin zenginleştirilerek, satılabilir bir ürün elde edilmesi amacıyla, ruhsat sahası dışında zenginleştirme tesisi kurulması için davacı tarafın … günlü, … sayılı yazısıyla, davalı idareden dava konusu taşınmazın 15 yıllığına şirketlerine kiralanmasının talep edildiği, taşınmazın mera vasfına ayrıldığından, talebinin 15/01/2008 günlü, 133 sayılı yazıyla reddedildiği, bunun üzerine 26/02/2008 günlü dilekçe ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına başvuruda bulunulduğu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca Balıkesir Valiliğine gönderilen … günlü, … sayılı yazıda; “… madencilik faaliyetleri için zorunlu tesisler arasında sayılan zenginleştirme tesisinin, ruhsat alanının Madra Barajı kısa mesafeli koruma alanı içerisinde kalması nedeniyle ruhsat sahası içerisine kurulma imkanının olmaması, … , tesisin ruhsat sahası yakınınında kurulmasının ekonomiklik açısından gerekli olduğunun belirlenmesi … koordinatları verilen 12,47 hektarlık alanın mera tahsis değişikliğinin yapılması …” ifadelerine yer verildiği, daha sonrasında dava konusu taşınmazın mera vasfının değiştirilerek Hazine adına tescil edildiği, davacı şirket ile Balıkesir Valiliği arasında 14/04/2008 günlü kira sözleşmesi adı altında Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 8/b ve c bendine göre geri kazanılan alan/alanlarla ilgili eski vasıf ve kapasitesine getirilmesi sözleşmesinin imzalandığı, bakılmakta olan bu davanın ise, söz konusu 124.615,50 m² yüzölçümlü … ada, … parsel sayılı taşınmazın, üzerinde “demir cevheri zenginleştirme” tesisi yapılmak suretiyle fuzulen işgalinden bahisle, 2886 sayılı Kanun’un 75. maddesi uyarınca, 01/01/2013-28/10/2015 tarihleri arasındaki dönemde fuzulen işgal edildiğinden bahisle düzenlenen 399.234,30-TL ecrimisil tahakkuk ettirilmesine ilişkin … günlü, … sayılı ecrimisil ihbarnamesi ile bu ihbarnameye yapılan itirazın reddine ilişkin … günlü, … sayılı ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
3213 sayılı Maden Kanunu’nun 46/10. maddesinde, “Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerde yapılan madencilik faaliyetleri için bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra kira, ecrimisil alınmaz.” hükmüne yer verilmiş, anılan Kanun’a dayanılarak çıkarılan dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mülga Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’nin 4/hh maddesinde, “Madencilik faaliyetleri: Madenlerin aranması, üretilmesi, sevkiyatı, cevher hazırlama ve zenginleştirme, atıkların bertarafı, ruhsat sahasındaki stoklama/depolama işlemleri, maden işletmelerinin kapatılması ve çevre ile uyumlu hale getirilmesi ile ilgili tüm faaliyetler ve bu faaliyetlere yönelik tesislerin yapılması” olarak tanımlanmış, yine dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan aynı mülga Yönetmelik’in 122/1. maddesinde, “Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerde yapılan madencilik faaliyetleri için kira ve ecrimisil alınmaz. Bu alanlar madencilik faaliyetleri yapıldığı sürece madencilik faaliyetleri için ayrılmış sayılır.” kuralı yer almıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı nezdinde yapılan yazışmalardan, zenginleştirme tesisinin, ruhsat alanının Madra Barajı kısa mesafeli koruma alanı içerisinde kalması nedeniyle ruhsat sahası içerisine kurulma imkanının olmadığı, ruhsat sahası yakınında kurulmasının ekonomiklik açısından gerekli olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır. Öte yandan; 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 46/10. maddesinde yer alan madencilik faaliyetleri için ecrimisil alınmaz hükmü kapsamında, söz konusu maddede ruhsat sahası alanında ya da ruhsat sahası dışında şeklinde herhangi bir ayrımın yapılmadığının görüldüğü, dolayısıyla hem ruhsat sahası alanında hem de ruhsat sahası dışında yapılan madencilik faaliyetleri için ecrimisil alınamayacağı, dolayısıyla, madencilik faaliyetinin tanımının yapıldığı dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan mülga Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’nin 4/hh maddesinde geçen cevher zenginleştirme işlemleri, ruhsat sahası dışında da yapılabileceğinden, bu yapılan faaliyet için ecrimisil alınamayacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda, ruhsat sahası dışında da olsa madencilik faaliyeti yapıldığı sabit olan dava konusu taşınmazın işgali sebebiyle davalı idare tarafından ecrimisil istenilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kısmen bozulması gerektiği oyu ile ile aksi yönde oluşan Daire kararına katılmıyorum.