Danıştay Kararı 2. Daire 2021/492 E. 2022/7059 K. 29.12.2022 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2021/492 E.  ,  2022/7059 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/492
Karar No : 2022/7059

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Paz. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

MÜDAHİL (DAVALI YANINDA): … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava, İstanbul ili, Çatalca ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … parsel sayılı taşınmazda bulunan ve davacı şirket tarafından akaryakıt istasyonu olarak faaliyet gösteren işyerinin, mühürlenmesine ilişkin 30/11/2011 günlü işlemin iptali ile işyerinin mühürlenmesi nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 800.000,00 TL maddi ve 200.000,00 TL manevi olmak üzere 1.000.000,00 TL zararın dava tarihinden itibaren yürütülecek ticari faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacı şirket tarafından, 19/06/2007 tarihinde gayri sıhhi müessese ruhsatı ve Deşarj Kalite kontrol ruhsatı başvurusunda bulunulması üzerine; İSKİ Genel Müdürlüğünün, 01/08/2007 günlü GSM görüş yazısında, … günlü … sayılı Yönetim Kurulu kararıyla kabul edilen İçmesuyu Havzaları Yönergesinin 15.6 maddesinde, “Kısa mesafeli koruma alanlarında; Atıksuların Kanalizasyona Deşarjı Yönetmeliğinde belirtilen önlemleri almak şartıyla, sadece evsel nitelikli atık suyu bulunan tesislere izin verilebilir. Bu tesisler üst yapı ve faaliyetlerden bağımsız değerlendirilerek (yapılaşma ve faaliyet yönünden Yönetmeliğe uygunluk şartı aranmaksızın) ve sadece atıksu karakteri dikkate alınarak, yapıya meşruiyet kazandırmayacağı da belirtilerek, GSMR görüşü (Gayrisıhhi müessese ruhsat görüşü) ve HAKB (Havza Atıksu Kontrol Belgesi) verilebilir. GSMR görüşü ve HAKB verilmesi yapıya meşruiyet kazandırmaz” düzenlemesi belirtilerek davacının henüz faaliyette bulunmadığı, faaliyete geçilmesi durumunda yeniden müracaat etmesi gerektiği belirtilmiş olup, anılan İSKİ değerlendirmesinde, davacı şirkete ait tesisin atıksuyunun olmadığının belirtildiği, tesisin içmesuyu havzasında yasaklanan yapı ve tesis olup olmadığı hususunda bir değerlendirme içermediği, akaryakıt istasyonuna ait yapılaşmaya ilişkin olarak davacı şirket tarafından İSKİ’den alınmış bir GSMR görüşünün bulunmadığı; akaryakıt istasyonunun bulunduğu taşınmazın, Büyükçekmece gölü kısa mesafeli koruma alanında kaldığı ve bu alanda, akaryakıt istasyonu kurulmasına, bir şekilde kurulmuş olanların da çalışmasına izin verilemeyeceği; dava konusu işlemin, İSKİ Genel Müdürlüğü’nün işyerinin çevre ve toplum sağlığı açısından tehlike arz ettiğine ilişkin yazısının da dikkate alınarak tesis edildiği gözönüne alındığında, faaliyetten men işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı; olayda davacı şirketin beyanı üzerine işyeri açma ve çalışma ruhsatının verildiği, ancak sonradan yapılan incelemede işletmenin İSKİ’nin olumlu görüşü olmadan faaliyete başladığı ve verilen süre içerisinde de bu aykırılığın giderilmediği ve esasen giderilmesinin de mümkün olmadığı; işletmenin faaliyetten men’ine dair işlemin hukuka uygun olduğunun Mahkeme kararları ile de ortaya konulması karşısında davacı şirketin uğradığını ileri sürdüğü maddi ve manevi zararların, davalı idarece ödenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; mühürleme işleminin dayanağı olan İSKİ Genel Müdürlüğünün, davacının faaliyetine son verilmesine ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali istemiyle dava açtıklarını ancak kararın henüz kesinleşmediği, anılan davanın sonuçlanması beklenilmeden işyerinin mühürlenmesinin hukuka aykırı olduğu, ruhsatlandırma aşamasında ve sonrasında tamamen iyiniyetli oldukları ve tüm yasal yükümlülüklerini yerine getirdikleri, buna karşın; kazanılmış haklarının ihlal edildiği ve hukuka güvenlerinin sarsıldığı, nitekim; … günlü ve … sayılı geçiş yolu izin belgesi, 07/05/1992 günlü yapı ruhsatı, … günlü ve … sayılı 2. sınıf gayri sıhhi müessese ruhsatı, … günlü ve … sayılı Gayri Sıhhi Müesseler İnceleme Kurul kararı, … günlü ve … sayılı işyeri açma ve çalışma ruhsatı, … günlü, … sayılı bayilik lisansları, … günlü, … sayılı rapora istinaden verilen … sayılı işletme belgesi yönünden kazanılmış hakları bulunduğu, kısa mesafeli koruma alanı yönünden sakınca teşkil edebilecek nitelikte atık sularının bulunmadığının İSKİ raporlarından tetkik edilebileceği, ayrıca su faturalarının istenilmesi halinde en fazla bir mesken kadar tüketimlerinin olduğunun da anlaşılabileceği, iş akitleri sona erdirilen çalışanlarına kıdem ve ihbar tazminatı ödemek zorunda kaldıkları gibi dağıtım firmasıyla 1 yıl 4 ay daha sözleşmeleri bulunduğundan bu süreye ilişkin kardan da mahrum kaldıkları, bu süreçte ticarı itibarlarının da zedelendiği ileri sürülerek, usule ve yasaya aykırı olan mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Davalı idare tarafından; temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş olup, müdahil tarafından cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Büyükçekmece gölü barajı, 1983 yılında inşaa edilmeye başlanılmış ve göl çevresi; 13/03/1984 tarihinde İçme Suyu Havzası ve barajın inşasının bitmesini müteakiben 01/10/1988 tarihinde de Büyükçekmece Baraj Gölü İçme ve Kullanma Suyu Havzası olarak ilan edilmiştir. Anılan havzanın kısa mesafeli koruma alanında akaryakıt istasyonu kurulmasında ve ruhsatlandırılmasında, idarenin hizmet kusurunun bulunduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Bununla birlikte; davacı, Türk Ticaret Kanununa tabi bir tacir olup, basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlüdür; kısa mesafeli koruma alanı içinde inşa edilen akaryakıt istasyonun, gerek inşasının ve gerekse faaliyete geçmesinin hukuka aykırı olduğunu bilmemesi, gerek hayatın olağan akışına ve gerekse Ticaret Kanununda öngörülen yükümlülüklerine aykırıdır. İçme ve kullanma suyu temin edilen sahalara ilişkin getirilen kısıtlamaların; sadece belirtilen sahada taşınmazı veya işyeri bulunanların zararı değil, o sahadan elde edilecek sulardan faydalanacak olan tüm toplumun- kamunun zararı dikkate alınarak düzenlenmiş olduğu ve buna ek olarak davacının; İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 6/3 ve 23/1. maddeleri ile Ticaret Kanunundan kaynaklı yükümlülükleri dikkate alındığında, anılan taşınmazda herhangi bir yatırıma başlamadan önce, taşınmazın yüklü bulunduğu (hukuki) kısıtlamaları araştırması gerekmekte iken; havzanın, akaryakıt istasyonu faaliyetine yasaklı olan, kısa mesafeli koruma alanında bulunan işletmenin; hukuka uygun olduğu yargı kararıyla da sabit görülen faaliyetten men edilmesine ilişkin işlemin uygulanması mahiyetindeki mühürleme işlemiyle, mühürlemeden kaynaklandığı ileri sürülen zararlarının tazmini istemli davanın, reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Sekizinci Dairesi tarafından Danıştay Onyedinci Dairesine, Danıştay Onyedinci Dairesi tarafından Danıştay Onuncu Dairesine ve Danıştay Onuncu Dairesi tarafından ise, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, davacının duruşma istemi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17/2. maddesi uyarınca yerinde görülmeyerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü;

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
İstanbul ili, Çatalca ilçesi, … pafta, … parsel sayılı taşınmazda; … Nak. San. ve Turizm A.Ş adına, Çatalca Belediye Başkanlığınca; … günlü, … sayılı geçiş yolu izin belgesi, … günlü, … sayılı tadilat ilave ruhsatı ve 07/05/1992 tarihinde de yapı kullanma izin belgesi düzenlendiği; İstanbul Valiliği Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğünce; … günlü, … sayılı 2. sınıf gayri sıhhi müesseselere ait açılma ruhsatı düzenlendiği; Çatalca Belediye Başkanlığı’nın … Akaryakıt Dağ. Paz. ve Tic. Ltd. Şti. adına akaryakıt satış yeri unvanlı … gün ve … sayılı işyeri açma ve çalışma ruhsatı düzenlendiği anlaşılmaktadır.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Gayrisıhhi Müesseseler İnceleme Kurulu’nun … günlü, … sayılı kararıyla …A.Ş adına düzenlenen 29/04/1993 günlü ruhsatın, davacı şirkete devrinin uygun görüldüğü ve davacı şirket adına … günlü, …-… sayılı akaryakıt satış istasyonu faaliyet konulu işyeri açma ve çalışma ruhsatının düzenlendiği; 04/02/2011 tarihinde, İSKİ Genel Müdürlüğünce yerinde yapılan incelemede davacıya ait akaryakıt satış istasyonunun, Büyükçekmece İçme Suyu Havzası Kısa Mesafeli Koruma Alanında kaldığının tespiti üzerine, … günlü, … sayılı işlem ile faaliyetine son verildiği; davacı şirketçe, anılan işlemin iptali istemiyle dava açılmış ise de … İdare Mahkemesinin … günlü, E…., K…. sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği ve anılan kararın, kanun yolu aşamalarından geçerek kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
İSKİ Genel Müdürlüğünün, … günlü, … sayılı yazısıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından; şirketin faaliyette bulunduğu yerin, Büyükçekmece İçme Suyu Havzası Kısa Mesafeli Koruma Alanında kaldığı, kısa mesafeli koruma alanlarında, endüstriyel nitelikte atıksuyu bulunmasa bile, İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği’nin 5. ve 6. maddeleri ile Su Kirliliği Yönetmeliği’nin 18-ı. maddesi gereği akaryakıt istasyonu faaliyetine izin verilemeyeceğinden, gereğinin yapılmasının istenilmesi üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının … günlü, … sayılı yazısıyla, çevre ve toplum sağlığı açısından tehlike arz ettiği gerekçesiyle işyerinin 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 80. maddesi ile İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 21. maddesine istinaden faaliyetten men edilmesine olur verildiği ve işletmenin, 30/11/2011 tarihinde mühürlenmesi üzerine; mühürleme işleminin iptali ile mühürleme işlemi nedeniyle;
– iş akitleri sona erdirilen personellerine ödemek zorunda kaldıkları 11.849,43 TL kıdem ve ihbar tazminatı,
– işletmenin faaliyete devam edeceği inancıyla “özel tabanca kılıfı, pompalar, pompa yazar kasa, Alüminyum Küpeşte yapımı, alüminyum kompozit levha, saha elektrik işleri, konapi elektrik işleri, gaz dedektör sistemi Vinç Çalışması, Servis Ücreti, yol yaklaşım tabelası, bakım iskelesi, elektronik yazar kasa vs.” yatırım yaptıklarını ve toplam 167.559,73 TL yatırım harcaması,
– 2011 yılı brüt karlarının 466.634,89 TL olduğu ve bayilik sözleşmelerinin 24/04/2013 tarihine değin devamının kararlaştırılmış olması nedeniyle 1 yıl, 4 ay için ortalama (466.634,89 TL + 155.544,96 TL=) 622.179,85 TL kardan mahrum kaldıkları aynı işlemler nedeniyle ticari itibarlarının zedelendiği ileri sürülerek toplam 800.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi olmak üzere 1.000.000,00 TL zararın, dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle, temyizen bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
I. Temyiz istemine konu mahkeme kararının, 30/11/2011 günlü mühürleme işleminin iptali talebininin reddine ilişkin kısmı yönünden incelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

II. Temyiz istemine konu mahkeme kararının, maddi tazminat talebininin reddine ilişkin kısmı yönünden incelenmesi:
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü; zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de; bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare hukukunda, idarenin hukuki sorumluğunun kabul edilebilmesi için -kusursuz sorumluluk halleri dışında- idarenin yürütmekle yükümlü olduğu hizmetin kusurlu şekilde işletilmiş olması gerekmektedir. Kusura dayalı sorumluluk hallerinden olan hizmet kusuru, idarenin bir işlem veya eyleminden doğabileceği gibi, yasal görevlerin beklendiği ya da gerektiği gibi yerine getirilmemiş olmasından da kaynaklanabilir. Bir başka ifadeyle, idarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü veya geç işlemesi ya da hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
3572 sayılı Kanun’un 4. maddesinde, işyeri açma ve çalışma ruhsatı vermeye yetkili mercilerin başvurular üzerine yapacağı incelemelerde; insan sağlığına zarar vermeme, çevre kirliliğine yol açmama, yangın, patlama, genel güvenlik, iş güvenliği, işçi sağlığı, trafik ve karayolları, imar, kat mülkiyeti ve doğanın korunması ile ilgili düzenlemelere aykırı davranmama olarak belirlenen genel kriterlere göre düzenlenecek yönetmeliği esas alacakları, 6. maddesinde ise; ruhsat verilen işyerlerinin, ruhsatın veriliş tarihini izleyen bir ay içinde kontrol ettirileceği, yapılacak bu kontrol ve denetimlerde, 4. maddede belirtilen yönetmelikte öngörülen kriterlere aykırı beyan ve durumun tespiti halinde; ruhsatın iptal edilerek işyerinin kapatılarak ilgililer hakkında ayrıca işlem yapılacağı hükme bağlanmıştır. Kanunda atıf yapılan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik hükümleri gereğince, iş yeri ruhsatı verildikten sonra yapılacak denetimlerde mevzuata uygun olmayan eksikliklerin tespiti halinde de bu eksikliklerin giderilmesi için ilgililere belirli bir süre tanınarak işletmenin Yönetmelik hükümlerine uygun olarak faaliyette bulunmasının sağlanması gerekmektedir.

Mahkemece, davacıya ruhsat verildiği tarih itibarıyla, ruhsat verilebilmesi için gerekli koşulları taşıyıp taşımadığının tesbit edilmesi, ruhsat alma koşullarını taşımadığının anlaşılması durumunda, ruhsat verme konusunda yetkili olan davalı idarenin, Yönetmeliğe aykırı olarak gerekli denetim ve incelemeleri yapmamak ve hukuka aykırı olarak anılan işyerinin faaliyete başlamasına yol açmak suretiyle kusurlu bulunduğu sonucuna ulaşılması halinde; davacının zarara uğrayıp uğramadığı, uğramış ise zarar ile hukuka aykırı bulunan ruhsata konu faaliyet arasında nedensellik bağı bulunup bulunmadığının araştırılması ve nedensellik bağının bulunması halinde ise, zararın miktarının, davacının istemiyle bağlı olarak ve kalemler halinde tespiti amacıyla gerekli araştırma ve incelemelerle, bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle ve olayda tarafların kusurları da değerlendirilmek suretiyle, bir karar verilmesi gerekmektedir.

III. Temyiz istemine konu mahkeme kararının, manevi tazminat talebinin reddine ilişkin kısmı yönünden incelenmesi :
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik olmayıp, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan gerçek kişilerin ve ticari itibarı ve güvenilirliği sarsılan tüzel kişilerin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi ve manevi huzuru sağlamayı amaçlar. Bu niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak miktarda, fakat idarenin olaydaki kusurunun niteliğini ve ağırlığını ifade edecek ölçüde saptanması zorunlu bulunmaktadır.
Tüzel kişilerin kişilik haklarını, saygınlık, ticari itibar, sosyal ilişkiler bakımından sahip olunan değer, diğer kurumlar nezdinde algılanış, mesleki çevrelerdeki konum, güvenilirlilik gibi değerlerin oluşturduğu, tüzel kişiliğin, saygınlığını yitirmesine, itibar kaybına uğramasına veya amaçlarını gerçekleştirmek bakımından zor duruma düşürülmesine yol açan hukuka aykırı tasarrufların manevi zarara yol açtığı kabul edilerek bu tür zararların tazmin edilmesinin idare hukukunun temel prensiplerinden olduğu, uyuşmazlık konusu somut olayda da manevi tazminata ilişkin koşulların oluştuğu sonucuna varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ticari itibar kaybına dayalı manevi zararın kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, Mahkemece takdir edilecek manevi tazminatın, manevi tatmin aracı olmasından dolayı zenginleşmeye yol açmayacak miktarda, fakat aynı zamanda işletmenin niteliği dikkate alınarak oluşan ticari itibara dayalı manevi zararı giderecek oranda tazminat tutarı saptanarak davalı idare tarafından davacıya ödenmesine hükmedilmesi gerektiğinden, temyize konu İdare Mahkemesi kararının, manevi tazminat isteminin reddine yönelik kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KISMEN REDDİ, KISMEN KABULÜ ile … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının, 30/11/2011 günlü, mühürleme işleminin iptali talebininin reddine ilişkin kısmının ONANMASINA,
2. Temyize konu kararın, maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. Aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası uyarınca, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Yasa’nın (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay’da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi