Danıştay Kararı 2. Daire 2021/18152 E. 2023/567 K. 21.02.2023 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2021/18152 E.  ,  2023/567 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/18152
Karar No : 2023/567

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
2- … Genel Müdürlüğü
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Ankara ili, … İlçe Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacı, “yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla ya da kin veya dostluk gibi nedenlerle kötüye kullanmak” fiilini işlediğinden bahisle 7068 sayılı Kanun’un 8-6/ç maddesi uyarınca “meslekten çıkarma” cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … günlü, … Esas, … Karar sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu işleminin iptali ile yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti : … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; uyuşmazlığın 09/08/2016 tarihinde … İlçe Emniyet Müdürlüğünde gözaltında olan …’nin saat 20.30 civarında nezarethaneden davacı tarafından çıkarılarak 10/08/2016 günü sabah saatlerinde geri getirilmesi fiilinden kaynaklandığı, davacı hakkında disiplin amiri tarafından … günlü, … sayılı soruşturma emri ile 25/10/2016 tarihinde 6 aylık süre içinde disiplin soruşturmasının başlatıldığı; ancak 09/08/2016 tarihli fiilden itibaren hesaplanan iki yıllık ceza zamanaşımı süresi (09/08/2018) geçirildikten yaklaşık 11 ay sonra 03/07/2019 tarihli Bakanlık Oluru ile verilen cezanın onaylanarak kesinleştiğinin anlaşıldığı, bu durumda, disiplin cezası vermeye ilişkin zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle davacının meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının kabulüne, parasal haklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen temyize konu kararla; 7068 sayılı Kanun’un 29. maddesinde, disiplin cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğrayacağının hüküm altına alındığı, düzenlemede disiplin cezasının kesinleşme tarihinin zamanaşımında esas alınacak tarih olarak öngörülmediği, anılan maddeye göre disiplin cezası verme konusunda mevzuatla yetkili kılınan disiplin amiri veya disiplin kurulunca takdir edilen cezanın verildiği tarihin iki yıllık zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dikkate alınması gerektiğinin açık olduğu, bu durumda, davacının fiilinin 09/08/2016 tarihinde işlediği dikkate alındığında, Yüksek Disiplin Kurulu tarafından davaya konu disiplin cezasının verildiği 07/08/2018 tarihi itibarıyla ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğramadığı, dava konusu işlemin bu gerekçeyle iptali yönünde verilen kararda hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle davalı İdarenin istinaf isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca verilmiş kesin nitelikte bir karar olmadığı, uyuşmazlığın esası temyize tabi olduğu için kesin karar verilemeyeceği, meslekten çıkarma cezalarında Bakan onayı verilmeden işlemin tesis edilmiş sayılamayacağı, kesin ve yürütülebilir nitelik kazanamayacağı, somut olayda zaman aşımının oluştuğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :

Ankara ili, … İlçe Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacı, “yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla ya da kin veya dostluk gibi nedenlerle kötüye kullanmak” fiilini işlediğinden bahisle 7068 sayılı Kanun’un 8-6/ç maddesi uyarınca “meslekten çıkarma” cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … günlü, … Esas, … Karar sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu işleminin iptali ile yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenmekte olan davayı açmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinin 4. fıkrasında; “Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu halde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması halinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir.” hükmüne; aynı maddenin 5. fıkrasında; “Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hakim tarafından bakılmış olması hallerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Yukarıda yer verilen hükmün değerlendirilmesinden; istinaf aşamasında, ilk derece mahkemesince verilen kararda tespit edilen maddi veya hukuki eksikliklerin Bölge İdare Mahkemesi tarafından tamamlanarak nihai kararın Bölge İdare Mahkemesi tarafından verilmesinin genel kural olduğu; ancak, ilk derece mahkemesinin ilk inceleme üzerine vermiş olduğu kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunun haklı görüldüğü veya ilk derece mahkemesindeki davaya görevsiz ya da yetkisiz mahkeme tarafından yahut reddedilmiş ya da yasaklanmış hakim tarafından bakılmış olduğu hallerde, Bölge İdare Mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verileceği yönünde düzenleme getirildiği anlaşılmaktadır.
Bu yasal düzenleme karşısında; yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulması durumunda istinaf başvurusunun reddine; hukuka uygun bulmaması durumunda ise, istinaf başvurusunun kabulü ile kararı kaldırarak işin esası hakkında yeniden bir karar verecek olan Bölge İdare Mahkemelerince, istinaf incelemesine konu kararın ilk inceleme üzerine veya görevsiz ya da yetkisiz mahkeme tarafından yahut reddedilmiş ya da yasaklanmış hakim tarafından bakılmış bir davada verilmiş bir karar olmadığı sürece, dosyanın yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesi mümkün değildir.
Bu durumda; Bölge İdare Mahkemesince -somut uyuşmazlıkta disiplin cezası verme yetkisinin zaman aşımına uğramadığı gerekçesiyle verilen- davalı idarelerin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararın kaldırılmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine iadesine ilişkin temyize konu kararın, ilk inceleme üzerine verilen kararlardan olmadığı ve yukarıda alıntısı yapılan 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 5. fıkrasında sınırlı olarak sayılan haller arasında yer almaması nedeniyle …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 4. fıkrası hükmü uyarınca işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, dava dosyasının Mahkemesine gönderilmesine ilişkin temyize konu kararda usul hükümlerine uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın BOZULMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’la değişik 50. maddesinin 2. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, kararı veren … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na 6545 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile eklenen Geçici 8. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/02/2023 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Polis memuru olarak görev yapan davacının, “yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla ya da kin veya dostluk gibi nedenlerle kötüye kullanmak” fiilini işlediğinden bahisle 7068 sayılı Kanun’un 8-6/ç maddesi uyarınca “meslekten çıkarma” cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … günlü, … Esas, … Karar sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu işleminin iptali ile yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açtığı davada …. İdare Mahkemesinin … günlü, E:…., K:… sayılı kararıyla Bakan onay tarihi esas alınarak disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının kabulüne, parasal haklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı İdare tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ise … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen temyize konu kararla; disiplin cezası verme konusunda mevzuatla yetkili kılınan disiplin amiri veya disiplin kurulunca takdir edilen cezanın verildiği tarihin iki yıllık zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği, uyuşmazlıkta ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğramadığı gerekçesiyle davalı İdarenin istinaf isteminin kabulüne, Mahkeme kararın kaldırılmasına, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (f) bendinde; “Disiplin Cezası : Disiplinsizlik nedeniyle disiplin amirleri veya kurulları tarafından verilen bu Kanunda gösterilen yaptırımları” şeklinde tanımlanmış, Kanun’un 17. maddesinde, Emniyet teşkilatı disiplin kurullarının disiplin cezası verebilecekleri personel ve uygulamaya yetkili oldukları cezalar gösterilmiş; bunlar arasında meslekten çıkarma cezası verme yetkisinin disiplin kurullarına ait olduğuna, “Emniyet teşkilatı disiplin kurullarınca verilen kararların kesinleşmesi” başlıklı 18. maddesinde, disiplin kurullarınca verilen kararlardan; İl polis disiplin kurulunun polis memurları hakkında verdiği meslekten çıkarma cezası dışındaki kararları valinin onayıyla; meslekten çıkarma cezası kararları valinin önerisi, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun görüşü ve Bakanın onayıyla kesinleşeceği, 29. maddesinin 2. fıkrasında da, disiplin cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğrayacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Zamanaşımı” başlıklı 127. maddesinde; “(…) Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.” kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; disiplin cezasına konu eylemin 09/08/2016 tarihinde gerçekleştiği, bu tarihten itibaren iki yıllık zaman aşımı süreci içerisinde, Ankara İl Polis Disiplin Kurulunun 20/04/2017 günlü kararı ile davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve dosyanın Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderildiği; Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 07/08/2018 günlü kararıyla davacının 7068 sayılı Kanun’un 8/6-ç maddesi uyarınca “Meslekten çıkarma” cezasıyla tecziye edilmesine karar verildiği ve anılan kararın 03/07/2019 tarihinde Bakan tarafından onaylandığı görülmektedir.
Yukarıda metinlerine yer verilen Kanun’un maddeleri incelendiğinde; kanun koyucu tarafından Disiplin Kurulunca cezanın teklif edildiği ve Bakanlık makamınca cezanın verildiği bir sistemin öngörülmediği, ceza verme yetkisinin doğrudan disiplin kuruluna ait olduğu; ancak bu noktada sonuç cezanın meslekten çıkarma cezası olması durumunda, personel bakımından ikinci bir incelemeden sonra bu yaptırımın uygulanmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Nitekim, 19/02/1980 günlü, 2261 sayılı Kamu Güvenliğine ve Kolluk Hizmetlerinle İlişkin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bunlara Yeni Hükümler Eklenmesi Hakkında Kanun ile 3201 sayılı Kanun’a “Ek Madde 2” olarak eklenen ve daha sonra 11/09/1987 günlü, 291 sayılı KHK ile “Ek Madde 5” olarak teselsül edilmiş olan; ancak 7068 sayılı Kanun’la yürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte benzer düzenlemeleri içeren maddenin gerekçesinde de: “Emniyet örgütünde kurulacak disiplin kurullarının ceza verebilecekleri personel ve uygulayacakları cezalar bakımından yetki sınırlarını belirlemektedir. Maddeye egemen olan görüşe göre, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundaki, disiplin kurullarını ceza vermek için sadece görüş bildiren bir yer kabul eden ve ceza verme yetkisini merkezdeki atamaya yetkili amire bırakan sistem bırakılmakta ve disiplin kurulları, gösterilen yetki sınırları çerçevesinde disiplin cezası vermede birer karar yeri durumuna getirilmektedir. Böylece 657 sayılı Kanuna göre bugüne kadar uygulamada karşılaşılan, işlerin merkezde toplanması yüzünden disiplin cezalarının geç verilmesinden doğan sakınca giderilecek ve disiplin işleri büyük bir hız kazanmış olacaktır.” şeklinde ifade edilen hususlar ile de bu duruma işaret edilmiş ve işlerin merkezde toplanması yüzünden disiplin cezalarının geç verilmesinden doğan sakınca giderilerek, disiplin işlerine büyük bir hız kazandırılması amaçlanmıştır.
Yukarıda aktarılan mevzuatta, eylem tarihinden itibaren iki yıl içerisinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisinin zaman aşımına uğrayacağı kuralına yer verilmiş olmakla birlikte, olayda disiplin cezası verilebilmesi için Kanun’da öngörülmüş olan iki yıllık zaman aşımı süresi içerisinde doğrudan ceza verme yetkisine sahip Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla davacıya disiplin cezası verildiği açıktır.
Ancak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinin 4 ve 5. fıkra hükümlerinin değerlendirilmesinde; Bölge İdare Mahkemelerince, istinaf incelemesine konu kararın ilk inceleme üzerine veya görevsiz ya da yetkisiz mahkeme tarafından yahut reddedilmiş ya da yasaklanmış hakim tarafından bakılmış bir davada verilmiş bir karar olmadığı sürece, dosyanın yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesi mümkün değildir.
Bu durumda; … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince, disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğramadığının tespitinden sonra 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 4. fıkrası hükmü uyarınca işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, dava dosyasının Mahkemesine gönderilmesine ilişkin temyize konu kararda usul hükümlerine uyarlık görülmediğinden, temyize konu kararın belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.