Danıştay Kararı 2. Daire 2021/18084 E. 2023/17 K. 10.01.2023 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2021/18084 E.  ,  2023/17 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/18084
Karar No : 2023/17

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; ecrimisil alacağının tahsili için 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen 344.025,00-TL tutarlı, … günlü, … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; uyuşmazlıkta, dernek tarafından ödenmeyen ve ödenme imkanı bulunmayan amme alacağının 153.739,21-TL’lik kısmının yargı kararları ile iptal edildiği hususu göz önüne alındığında, iptal edilen kısım yönünden asıl borçlu dernek hakkında takip ve tahsil işlemleri yapılamayacağı gibi derneğin kanuni temsilcileri hakkında da bu kısım yönünden takip ve tahsil işlemlerinin yapılamayacağının açık olduğu, diğer yandan, dava konusu ödeme emrine dayanak amme alacağının 01/11/2011-22/12/2014 dönemini kapsadığı ve davalı idarenin dosyaya sunduğu belgelerden, …Spor Kulübü Derneğinin 11/05/2017 tarihli Genel Kurul Sonuç Bildiriminde davacının yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğunun görüldüğü, anılan dernek tarafından ödenmeyen ve ödenme imkanı bulunmayan amme alacağının kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan takip ve tahsili için amme alacağına ilişkin dönemlerde davacının yönetim kurulu asil üyesi olduğunun tespiti üzerine mükerrer tahsilata sebebiyet verilmeyecek şekilde ödeme emri düzenlenmesi gerekirken, amme alacağının iptal edilen kısımları ve amme alacağı dönemlerinde davacının kanuni temsilci sıfatına haiz olup olmadığı değerlendirilmeden tüm borcun tahsili için düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti : …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı temyize konu kararla; 2886 sayılı Kanun’un 75. maddesi kapsamında taşınmazın fuzulen işgali üzerine 15/01/2015 tarihli ihbarnameyle borçlu …Spor Kulübü Derneğine 15/01/2015 tarihinde tebliğ edilmek suretiyle tarh ve tahakkuk ettirilen ecrimisilin ödenmesi gereken zamanlarda asıl borçlu Derneğin kanuni temsilcilerine ilişkin Dairelerinin … esas sayılı dosyasında mevcut bilgi ve belgelerden, Derneğin 21/05/2014 ve 02/05/2017 tarihli yönetim kurulu kararlarıyla, Dernek Yönetim Kurulu Başkanı …, Genel Sekreter … ve Sayman …’a imza ve temsil yetkisinin verildiğinin anlaşıldığı, bu durumda; asıl borçlu tüzel kişiden tahsil edilemeyen ecrimisil alacağının 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca kanuni temsilcisinden tahsil edilebilmesi için alacağın ödenmesi gerektiği zamanlarda ilgilinin kanuni temsilci olması gerektiği; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca dernek yönetim kurulunca temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerinden birine veya bir üçüncü kişiye verilmesi halinde bu kişilerin verilen süre içinde kanuni temsilci olacağı, iş bu ecrimisil ihbarnamesinin tebliğ tarihinden sonraki ödenmesi gereken zamanlarda davacı yönetim kurulu üyesi olmakla birlikte, yönetim kurulunca alınan kararla temsil yetkisinin üyelerden diğer üçüne verildiği, dolayısıyla davacının ecrimisil alacağının ödenmesi gerektiği zamanlarda asıl borçlu Derneğin kanuni temsilcisi olmadığından, davacı adına 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca düzenlenen dava konusu ödeme emri işleminde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilerek, davalı idarenin istinaf başvurusunun gerekçeli reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; davacının yönetim kurulu asil üyesi olduğu, derneğin yönetim kurulu asil üyelerinin, dernek tüzel kişiliğini temsile yetkili olmaları nedeniyle ödenmeyen kamu alacağından sorumlu tutulmalarının hukuka aykırı olmadığı ileri sürülerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Ecrimisil alacağının tahsili için 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen 344.025,00-TL tutarlı, … günlü, … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle temyizen incelenmekte olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle 55. maddesinde, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere 15 gün içerisinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları hususunda bir ödeme emri tebliğ olunacağı, 58. maddesinde ise, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği ya da zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde dava açabileceği hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun’un dava konusu işleme dayanak sağlayan ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle “Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” başlıklı mükerrer 35. maddesinin 1. fıkrasında, “Tüzel Kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir.” hükmüne yer verilmiş, bu maddenin beşinci fıkrasındaki, ”(Ek fıkra: 4/6/2008-5766/4 md.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur.” kuralı, ” … Ancak amme alacağının doğduğu veya ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilcilerin farklı kişiler olabileceği gerçeği göz önüne alındığında, kural ile getirilen düzenleme vergi ve diğer mali ödev ve sorumluluklarını zamanında ve eksiksiz olarak yerine getiren kanuni temsilcilerin, sonradan kendilerinin görevde olmadığı ve müdahale şanslarının bulunmadığı bir dönemde gerçekleşen bir eylemden müteselsilen sorumlu tutulmaları sonucunu doğurmaktadır. Adalet ve hakkaniyet ilkeleri karşısında, bireyin bu şekilde belirsiz ve güvencesiz bir biçimde kendi kusurundan kaynaklanmayan bir nedenle, başkalarının eylem veya ihmali sonucu oluşacak sorumluluğa ortak olması adalet ve hakkaniyetle bağdaşmaz …” gerekçesiyle ve altıncı fıkrasındaki, ”(Ek fıkra: 4/6/2008-5766/4 md.) Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 231 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz.” şeklindeki düzenleme ise, ” … 213 sayılı Kanun’un 10. maddesinde, kanuni temsilcilerin sorumluluklarına ilişkin hükümlerin düzenlenmiş olması, bu Kanun kapsamındaki amme alacaklarının takibinin itiraz konusu kurala göre yapılmasına engel teşkil teşkil etmemektedir. Dolayısıyla itiraz konusu kural nedeniyle, 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacakları da dahil olmak üzere tüm amme alacakları için takip yapılması mümkündür. Bu durumda her iki kanunun aynı maddi olaya uygulanabilmesi nedeniyle, iki ayrı kanuni düzenlemeden hangisinin uygulanacağı konusunda belirsizlik oluşmaktadır. Dolayısıyla itiraz konusu kural, hukuk devleti ilkesi de bağdaşmamaktadır …” gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesinin 19/03/2015 günlü, E:2014/144, K:2015/29 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Bu durumda; amme alacağının doğduğu veya ödenmesi gerektiği zamanlarda temsilci olanlardan; sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine getirenlerin, kendilerinin görevde olmadıkları dönemlerde gerçekleşen eylemlerden müteselsilen sorumlu tutulamayacağı açıktır.
Öte yandan; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 74. maddesinin 2. fıkrasında, dernek olağan genel kurul toplantılarının en geç üç yılda bir yapılmasının zorunlu olduğu; 84. maddesinde, yönetim kurulunun, beş asıl ve beş yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluştuğu; 85. maddesinde, derneklerin yönetim kurulunun, derneğin yürütme ve temsil organı olduğu; temsil görevinin, yönetim kurulunca üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebileceği hükmü yer almaktadır.
Anılan madde uyarınca dernek tüzel kişiliğini temsil yetkisi yönetim kuruluna ait olup; dernek yönetim kurulunca temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerinden birine veya bir üçüncü kişiye verilmesi halinde bu kişiler, kanuni temsilci sıfatını taşımaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dava konusu ödeme emrine konu borcun, … Spor Kulübü Derneğinin 01/11/2011-22/12/2014 tarihleri arasındaki döneme ilişkin ecrimisil borcu olduğu, Derneğin 29/04/2011 ve 21/05/2014 tarihli yönetim kurulu kararlarıyla, imza ve temsil yetkisinin dava dışı yönetim kurulu üyelerinden bir kısmına verildiğinin anlaşıldığı, bu durumda; asıl borçlu tüzel kişiden tahsil edilemeyen ecrimisil alacağının 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi gereğince kanuni temsilcisinden tahsil edilebilmesi için borcun doğduğu dönemde ilgilinin kanuni temsilci olması gerektiği; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca dernek yönetim kurulunca temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerinden birine veya bir üçüncü kişiye verilmesi halinde bu kişilerin verilen süre içinde kanuni temsilci olacağı, davacı borcun doğduğu dönemde yönetim kurulu üyesi olmakla birlikte, yönetim kurulunca alınan kararlarla temsil yetkisi dava dışı üyelerden bir kısmına verildiğinden, davacının borcun doğduğu dönemde asıl borçlu derneğin kanuni temsilcisi olmadığı, kamu alacağının doğmasında bir sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından, sorumlu olmadığı dönemi kapsayacak şekilde 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu durumda, davalı idarenin istinaf başvurusunun gerekçeli reddi yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7035 sayılı Kanun ile değişik 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın, kararı veren … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 10/01/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.