Danıştay Kararı 2. Daire 2020/627 E. 2020/2072 K. 02.07.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2020/627 E.  ,  2020/2072 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/627
Karar No : 2020/2072

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : Sağlık Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:…, Temyiz No:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; … ili … Devlet Hastanesinde sağlık memuru olarak görev yapan davacının, iş sağlığı ve iş güvenliği uzmanı olarak atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 20/10/2014 günlü, 5148 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 6. maddesi ile, mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işverenin çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve on ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde diğer sağlık personeli görevlendireceği hükmünün düzenlendiği, anılan hükmün yürürlük tarihinin ise, aynı Kanun’un 38. maddesi, 1/(a) fıkrası uyarınca kamu kurumları için 01/07/2016 tarihi olarak belirlendiği, davacının atamasının yapılmasını istediği kadronun bu nedenle davalı idarece ihdas edilmediği, iş sağlığı ve güvenliği birimi kurulmakla beraber bu birimde gönüllülük esası uyarınca görevlendirme yapıldığı, ihdas edilmemiş bir kodroya davacının atamasının yapılamayacağı gibi söz konusu birimde görevlendirme yapılması yönünde davalı idarenin yargı kararı ile zorlanamayacağı, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Anılan kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Danıştay İkinci Dairesinin 25/04/2019 günlü, E:2016/8063, K:2019/2338 sayılı kararı ile onanmasına karar verildiği; davacı tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması sonucu … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:…, Temyiz No:… sayılı temyize konu kararla; 15 günlük karar düzeltme süresi geçirildikten sonra 14/02/2020 tarihinde kayda giren dilekçe ile davacı tarafından karar düzeltme isteminde bulunulduğu gerekçesiyle karar düzeltme istemi süre yönünden reddedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, şahsıyla ilgisi olmayan başka bir Avukata tebliğ yapılması nedeniyle usulsüz tebliğin söz konusu olduğu, onama kararını davacının 07/02/2020 tarihinde kalemden öğrenmesi üzerine kendisine bildirdiği ve öğrenme üzerine süresinde karar düzeltme yoluna başvurulduğu, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY : Davacının … Devlet Hastanesinde sağlık memuru olarak görev yaptığı, aynı zamanda A sınıfı iş güvenliği uzmanı sertifikasının bulunduğu, iş sağlığı ve iş güvenliği uzmanı olarak atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 20/10/2014 günlü, 5148 sayılı işlemin iptali istemiyle temyizen bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT :
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebligatın yapılması” başlıklı 1. maddesinde; “Kazaî merciler, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler, (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlar, (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile vakıf yükseköğretim kurumları, il özel idareleri, belediyeler, köy hükmî şahsiyetleri, barolar ve noterler tarafından yapılacak elektronik ortam da dâhil tüm tebligat, bu Kanun hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılır.” hükmünü haizdir.
Aynı Kanun’un “Elektronik Tebligat” başlıklı 7/a maddesinde ise;
“ Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
1. 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar.
2. 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahallî idareler.
3. Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları.
4. Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri.
5. Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar.
6. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları.
7. Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri.
8. Noterler.
9. Baro levhasına yazılı avukatlar.
10. Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler.
11. İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birim.
Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.
Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.
Bu Kanun uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemleri, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden yürütülür. Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, sistemin güvenliğini ve bu sistemde kayıtlı verilerin muhafazasını sağlayacak her türlü tedbiri alır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir“ hükümlerine yer verilmiştir.
Söz konusu maddenin son fıkrası uyarınca hazırlanan ve 06/12/2018 günlü, 30617 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektronik Tebligat Yönetmeliği‘nin “Elektronik tebligat adresinin oluşturulması ve teslimi” başlıklı 8. maddesinde;
“(1) PTT, başvurunun yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde elektronik tebligat adresini, gerçek kişiler için kimlik bilgilerini, tüzel kişiler için ise tabi oldukları sistem bilgilerini esas almak suretiyle tek ve benzersiz olacak şekilde oluşturur ve UETS’ye kaydeder.
(2) PTT, 5 inci maddenin birinci fıkrası kapsamında kalanlar için oluşturduğu elektronik tebligat adresini, adres sahibine teslim edilmek üzere ilgili kurum, kuruluş veya birliğe gönderir. Teslim işleminin gerçekleştiği bilgisi kendisine iletildikten sonra bu adresi tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercilerin kullanımına derhâl sunar.
(3) PTT, 5 inci maddenin ikinci fıkrası kapsamında kalanlar için oluşturduğu elektronik tebligat adresini ilgilisine teslim eder ve bu adresi tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercilerin kullanımına derhâl sunar.” hükmü mevcuttur.
Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyize konu kararın verildiği tarih itibariyle yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/c bendinde yer alan, “Usul hükümlerine uyulmamış olunması” hususu, temyiz incelemesi sırasında Mahkeme kararını bozma nedenleri arasında gösterilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Uyuşmazlık konusu olayda, Danıştay İkinci Dairesinin 25/04/2019 günlü, E:2016/8063, K:2019/2338 sayılı onama kararının, yukarıda belirtilen elektronik tebligata ilişkin hükümler çerçevesinde davacının temsile yetkili vekilinin elektronik tebligat adresine tebliğ edilmesi gerekirken, İdare Mahkemesince 13/06/2019 tarihinde temsil yetkisi bulunmayan başka bir Avukata yapıldığı, bu durumun ise, ilgililerin herhangi bir hak kaybına uğramamaları bakımından sıkı şekil şartlarına bağlı olan tebligat esaslarına aykırı olduğu, somut olayda bu sıkı şekil şartlarına uyulmamasının karar düzeltme yoluna başvurmamış sayılma gibi hak düşürücü bir neticeye yol açtığı anlaşılmaktadır.
İlgililerin mahkemeye erişim haklarının ve adil yargılanma haklarının ulusal ve ulusal üstü düzenlemeler ile korunan temel haklardan olduğu göz önüne alındığında; tebligata ilişkin iş ve işlemlerin mevzuatına uygun ve tam olarak yapılmasının önemi ortadadır.
Bu şekilde yapılmış olan tebligatın, 7201 sayılı Kanun uyarınca avukata yapılmış usulüne uygun bir tebligat olarak kabul edilmesine imkan bulunmaması karşısında, temyize ilişkin Danıştay kararının, davacı vekilinin beyan ettiği 07/02/2020 tarihinde tebliğ edildiğinin kabulü gerektiğinden, anılan tarihte tebliğ edilen karara karşı 14/02/2020 tarihinde yapılan karar düzeltme isteminde süre aşımı bulunmadığından, usulsüz olarak yapılmış tebliğ evrakı esas alınmak suretiyle süre aşımı nedeniyle karar düzeltme isteminin reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:…, Temyiz No:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/c fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. Dosyanın, tekemmülü sağlandıktan sonra karar düzeltme incelemesi için Dairemize iletilmek üzere … İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Yasa’nın (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.