Danıştay Kararı 2. Daire 2020/574 E. 2020/3209 K. 04.11.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2020/574 E.  ,  2020/3209 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/574
Karar No : 2020/3209

KARŞILIKLI TEMYİZ İSTEMİNDE BULUNANLAR : …
DAVALILAR : 1- … Bakanlığı – ANKARA
VEKİLİ : …
2- … Genel Müdürlüğü – ANKARA
VEKİLİ : …

DAVACI : …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi, … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca taraflarca karşılıklı olarak temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; Personel ve Eğitim Dairesi Başkanı olan davacı tarafından, bu görevden alınmasına ilişkin 10/11/2016 günlü, 267 sayılı Bakan Onayı ile bu Onaya istinaden mali hizmetler uzmanı olarak atanmasına ilişkin 24/11/2016 günlü, 7630 sayılı işlemin iptali ve dava konusu işlemler nedeniyle uğradığı zararların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının Personel ve Eğitim Dairesi Başkanı iken bu görevden alınmasına ilişkin 10/11/2016 günlü, 267 sayılı Bakan onayı yönünden yapılan incelemede: davacının yürütmekte olduğu hizmetin niteliği ve önemi birlikte değerlendirildiğinde, Devlet memurunun tarafsızlığı ilkesi gereği ve idarelerin hangi personel ile çalışacağı veya hangi personeli hangi görevde istihdam edeceği konusunda takdir yetkisi de bulunduğundan davacının daire başkanlığı görevinden alınmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı; davacının mali hizmet uzmanı olarak atanmasına yönelik 24/11/2016 günlü, 7630 sayılı işlem yönünden yapılan incelemede: 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 18. maddesinin, idarelere görevden alma konusunda takdir hakkı vermediği, yalnızca görevden alınan kamu yöneticilerinin atanabileceği kadroları belirlediği, bu durumda davacının avukat olarak görev yapmaktayken görevde yükselme sınavı ile hukuk müşaviri kadrosuna atanmış olması, daire başkanlığı görevinde üç yıldan fazla süre ile bulunması ve daire başkanlığından alınmasına yönelik Bakan onayındaki “durumuna uygun başka göreve” atanması gerekirken müktesebine ve mezuniyetine uymadığı halde doğrudan mali hizmet uzmanı olarak atanmasına yönelik işlemde işlem tarihi itibarıyla hukuka uygunluk bulunmadığı; davacının dava konusu işlemler nedeniyle uğradığı zararların yasal faiziyle birlikte ödenmesine yönelik isteminin incelenmesinden ise: davacı, 2 yıldan uzun süreyle 3600 ek göstergeli daire başkanlığı görevinde bulunduğu için, yeni atandığı kadrodaki mali haklarının 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 18.maddesi uyarınca 2 yıl boyunca önceki kadrosu olan daire başkanlığı kadrosuna ait ödeme unsurları dikkate alınarak ödenmesi gerektiği, şu aşamada mali haklarında da bir kayıptan söz edilemeyeceğindan davacının bu talebinin kabulüne imkan bulunmadığı gerekçesiyle, davacının daire başkanlığından alınmasına yönelik işlem yönünden davanın reddine, davacının mali hizmet uzmanı olarak atanmasına yönelik işlemin iptaline, davacının maddi haklarının yasal faiziyle ödenmesine yönelik isteminin ise reddine hükmedilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin temyize konu kararıyla; istinaf başvurusuna konu mahkeme kararı usul ve hukuka uygun bulunduğundan ve kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVALI İDARELERİN İDDİALARI :
‘nın Temyiz Dilekçesinde; İdarelerce kadrolara atama yapılırken kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda hukuka uygun olarak kullanıldığı varsayılan takdir yetkisinin aynı kadrolardan başka kadrolara yapılan atamalarda da hukuka uygun olarak kullanıldığının kabul edilmesi gerektiği, dava konusu işlemin idarenin takdir yetkisi sınırları dahilinde tesis edildiği, davacı hangi usulle atandı ise aynı usulle de görevinden alındığı ileri sürülerek, idare mahkemesince verilen kararın iptale ilişkin kısmı yönünden yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki bölge idare mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
… ‘nün Temyiz Dilekçesinde; Davacının 375 sayılı KHK’nın Ek 18. maddesi kapsamında atanması nedeniyle herhangi bir mali hak kaybının oluşmadığı, daire başkanlığında iki yıldan fazla süre çalıştığı için emeklilik halinde de mali ve özlük hakları bakımından mağdur olmayacağı, dilekçesi doğrultusunda daire başkanlığı görevinden önceki görevi olan hukuk müşaviri kadrosuna atamasının gerçekleştirildiği ileri sürülerek, idare mahkemesince verilen kararın iptale ilişkin kısmının kaldırılarak davanın tümüyle reddine karar verilmesi istemiyle yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki bölge idare mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından; sosyal medyada paylaşılan yazının ulusal bir gazetedeki köşe yazarı yazısı olduğu, fotoğrafın ise lise arkadaşlarıyla birlikte olan bir yemek esnasında bilgisi ve haberi olmaksızın paylaşıldığı, idarelerin takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığı, keyfi kullanımının da mümkün olmadığı gibi hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkeleriyle bağdaşmayacağı, dava dosyası içeriğinde davalı idarece, görev yaptığı dönemde tarafsızlık ilkesine aykırılık oluşturacak ya da Devlet memurluğuyla bağdaşmayacak tutum ve davranışlarda bulunduğuna ilişkin hiçbir somut delil sunulmadığı, böyle bir iddiaya da yer verilmediği ileri sürülerek, idare mahkemesince verilen kararın davanın reddine ve maddi haklarının tazmini talebinin reddine ilişkin kısımlarına yönelik yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki bölge idare mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN CEVAPLARI :
… Bakanlığı’nın Cevabı: Davacının temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
… Genel Müdürlüğü’nün Cevabı: Cevap verilmemiştir.
Davacının Cevabı : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge İdare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. TARAFLARIN KARŞILIKLI TEMYİZ İSTEMLERİNİN REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi, … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan taraflar üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi, … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 04/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Dava; Personel ve Eğitim Dairesi Başkanı olan davacının, bu görevden alınmasına ilişkin 10/11/2016 günlü, 267 sayılı Bakan Onayı ile mali hizmetler uzmanı olarak atanmasına ilişkin 24/11/2016 günlü, 7630 sayılı işlemin iptali ve dava konusu işlemler nedeniyle uğrayacağı zararların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; meslek hayatına zabıt katibi olarak başladıktan sonra Hukuk Fakültesini bitiren ve avukat olan davacının, hukuk işleri müdürü, hukuk müşaviri olarak görev yaptığı, 21/11/2013 tarihinde ‘nde 3600 ek gösterge ile Personel ve Eğitim Dairesi Başkanı olduğu, bu görevi yürütmekte iken, sosyal paylaşım sitesinde, katıldığı yemekli bir ortamda … flaması önünde çektirilen fotoğrafının bulunması, siyasi içerikli gazete yazıları ve şiir paylaşımı nedeniyle hakkında başlatılan soruşturma sonucunda düzenlenen raporda idari yönden getirilen teklife istinaden, tarafsızlığını kaybettiği gerekçesiyle 10/11/2016 tarihli Bakan Onayıyla daire başkanlığından alınması ve akabinde 24/11/2016 tarihli işlemle 2200 ek göstergeli mali hizmetler uzmanı olarak atanmasına yönelik dava konusu işlemlerin tesis edildiği, ancak soruşturma raporu ve eki belgeler irdelendiğinde; naklen atamanın dayanağını teşkil eden soruşturma konusu eylemleri nedeniyle ceza verme yetkisi zamanaşımına uğradığından davacıya ceza verilmediği, sözü edilen sosyal medya paylaşımlarının dava konusu işlemden çok önceki döneme ait olduğu, görevini yerine getirirken tarafsızlığını yitirdiğine ve görevinde yetersiz ve başarısız olduğuna ilişkin başka bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının görevden alınmasına ilişkin işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri ile hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Ayrıca, davacı Daire Başkanlığından alınması üzerine 375 sayılı KHK’nın 18. maddesi uyarınca iki yıl süre ile aynı mali haklardan yararlanmaya devam edecek olsa da, netice itibariyle bu süreden sonra mali kaybının olacağı açık olduğundan, Daire Başkanlığından alınmasında hukuka uyarlık bulunmadığı tespitine bağlı olarak, davacının yoksun kaldığı parasal haklarının da tazmini gerekmektedir.
Bu durumda; İdare Mahkemesi kararının davanın reddi yolundaki kısmına yönelik itiraz istemini reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığından; … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce verilen temyize konu kararın bu kısım yönünden bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.