Danıştay Kararı 2. Daire 2020/396 E. 2020/3074 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2020/396 E.  ,  2020/3074 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/396
Karar No : 2020/3074

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci Dairesinin 21/02/2019 günlü, E:2016/4149, K:2019/720 sayılı usulden bozma kararına uyularak … Kurumunun hasım mevkiinden çıkarılması ve … Valiliğinin hasım konumuna alınması suretiyle dava konusu işlemin iptali yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; … ili, … ilçesi, 5 nolu Aile Sağlığı Merkezinde aile hekimi olarak görev yapan davacı tarafından, Aile Hekimliği Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ile Sözleşme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 14. maddesi uyarınca Ek-2’de tanımlanan “mevzuatta verilen diğer görevleri yapmamak” fiilinin karşılığı olan (5) ihtar ceza puanı ile tecziyesine ilişkin 22/07/2013 günlü, 679/016514 sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nin 18. maddesinde; “Tabip ve diş tabibi, acil yardım, resmi veya insani vazifenin ifası halleri hariç olmak üzere, mesleki veya şahsi sebeplerle hastaya bakmayı reddedebilir.” hükmünün yer aldığı, Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 25. maddesinde de; “Hekim, ancak tıbbi bilgisini gerektiği gibi uygulayamayacağına karar verdiğinde ve hastasının başvurabileceği başka bir hekim bulunduğu durumlarda, hastanın bakımını ve tedavisini üstlenmeyebilir veya tedaviyi yarım bırakabilir. Yukarıdaki koşullarda tedaviyi bırakacak hekim, bu durumu ve hastanın sağlığının tehlikeye düşmeyeceğini hastaya veya yakınlarına anlatır ve onları tıbbi yardımla ilgili başka olanaklar konusunda bilgilendirir. İkinci hekim bulunmadan hekim hastasını bırakamaz. Hekim, tedaviyi üstlenen meslektaşına hasta hakkındaki tüm bilgileri aktarmakla yükümlüdür.” kuralına yer verildiği, dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile davacı hakkında yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen 18/01/2013 tarihli rapor birlikte değerlendirildiğinde; davacının, hastası …’yi, anılan hastanın eşiyle yaşadığı şahsi sorunlar nedeniyle 21/11/2012 tarihinde muayene etmeyerek, başka bir aile hekimine gitmesini tavsiye ettiği, anılan tarihte …’nin muayene olabileceği başka aile hekimlerinin olduğu, hasta ile ilgili bilgilerin elektronik ortamda kayıt altına alınıyor olması sebebiyle hastanın başvuru yapacağı yeni hekimin hastanın bilgilerine ulaşabileceği anlaşıldığından, davacının bu davranışının “hastayı başka bir hekime yönlendirmesi ve hasta hakkındaki bilgileri tedaviyi üstlenen meslektaşına aktarmadan tedaviyi üstlenmeme ve yarıda bırakma” olarak değerlendirilemeyeceğinden, mevzuatta verilen diğer görevleri yapmadığından bahisle 5 ihtar ceza puanı ile tecziyesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; davacının, daha önce hastanın eşiyle yaşadığı tatsız olay nedeniyle tedaviyi reddettiği yönündeki beyanının gerçekçi olmadığı, söz konusu gerginliğin subjektif olarak davacı tarafından hissedilen bir gerginlik olduğu, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nin 2. maddesinde; ”Tabip ve diş tabibinin başta gelen vazifesi, insan sağlığına, hayatına ve şahsiyetine ihtimam ve hürmet göstermektir. Tabip ve diş tabibi; hastanın cinsiyeti, ırkı, milliyeti, dini ve mezhebi, ahlaki düşünceleri, karakter ve şahsiyeti, içtimai seviyesi, mevkii ve siyasi kanaati ne olursa olsun, muayene ve tedavi hususunda azami dikkat ve ihtimamı göstermekle mükelleftir.”, 7. maddesinde ise; ”Tabip ve diş tabibi sanat ve mesleğinin icrası dışında dahi olsa, meslek ahlak ve adabı ile telif edilemeyen hareketlerden kaçınır.” kuralına yer verildiği, Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği’nin 8. maddesinde; “Kişilerin aile hekimlerine ilk kaydı, müdürlük tarafından ikamet ettikleri bölge göz önünde bulundurularak yapılır. Yenidoğanlar ile henüz nüfusa kayıtlı olmayan bebek ve çocuklar annelerinin kayıtlı olduğu aile hekimine kaydedilir. Her ilçe ve 10/07/2004 tarihli 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na tabi olmayan il merkezleri ayrı bir bölgedir. Kişiler aile hekimini bölge sınırlaması olmaksızın serbestçe seçebilirler. Zorunlu haller dışında aile hekimi üç aydan önce değiştirilemez. Aile hekimi değişikliği, kişilerin yazılı talebi üzerine hizmet almak istediği aile hekimince, ilgili toplum sağlığı merkezince veya elektronik ortamda kendilerince yapılır. Aile hekimince yapılan değişiklik talep belgesi ile birlikte 5 iş günü içerisinde ilgili toplum sağlığı merkezine ulaştırılır. Sağlık Hizmeti sunumu sırasında meydana gelen şiddet olayının adli veya mülki idare makamlarınca verilen belgeyle belgelendirilmesi durumunda, aile hekimi veya aile sağlığı elamanına şiddet uygulayan kişinin müdürlükçe mevcut aile hekiminden kaydı silinir. Bu şekilde kaydı silinen kişinin aynı iş günü içerisinde yeni aile hekimi seçmemesi durumunda ikamet ettiği bölge göz önünde bulundurulmak suretiyle kayıtlı nüfusu en düşük aile hekimine kaydı yapılır…” şeklinde düzenlemenin yer aldığı, aile hekiminin nasıl değiştirileceğinin, alıntısı yapılan Yönetmelik hükümleriyle düzenlendiği, aile hekiminin, Yönetmelik’te belirtilen şartlar dışında hizmet vermeyi reddetmek sureti ile başka bir aile hekimine kayıt olunmasını istemek gibi bir hakkının bulunmadığı, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek, Mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.