Danıştay Kararı 2. Daire 2020/365 E. 2020/3421 K. 18.11.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2020/365 E.  ,  2020/3421 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/365
Karar No : 2020/3421

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü, … Sosyal Güvenlik Merkezi arşivinde hemşire olarak görev yapan davacı tarafından; kendisine uygulanan mobing nedeniyle uğradığı elem ve acının karşılığı olarak 100.000,00 TL manevi tazminatın mobingin uygulanmaya başladığı tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; … İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı temyiz ve karar düzeltme aşamalarından da geçerek kesinleşen davanın reddi yolunda verilen kararına karşı, davacı tarafından yargılamanın yenilenmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 53. maddesinin 1. fıkrasında Danıştay ile Bölge İdare, İdare ve Vergi Mahkemelerinden verilen kararlar hakkında;
a) Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,
b) Karara esas olarak alınan belgenin sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkında hüküm karardan evvel verilmiş olup da, yargılanmanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan haberi bulunmamış olması,
c) Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması,
d) Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,
e) Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması,
f) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması,

g) Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar verilmiş olması,
h) Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması halinde yargılanmasının yenilenmesinin istenebileceği düzenlemesinin yer aldığı; yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin yukarıda zikredilen Kanun maddesinde sınırlı sayıda sayılmış olduğu, davacı tarafından iddia edilen hususların ise bu kapsamda olmadığı gerekçesiyle davacının yargılamanın yenilenmesine ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; davada karar veren idare mahkemesi üyesi hakimin ve temyiz safhasında kararda bulunan hakimlerin fetö terör örgütüne üye oldukları gerekçesiyle kamu görevinden çıkarıldığı, aynı şekilde görev yaptığı kurumda kendisine mobing uyguladığını iddia ettiği kişilerin de aynı gerekçeyle açığa alındıkları, kendisine uygulanan mobing sonucunda adli tıp kurumundan aldığı raporun kurumca düzenlenen inceleme raporunda yok sayıldığı, adil yargılanma hakkı ile Anayasa’dan kaynaklanan haklarının bu şekilde ihlal edildiği, Mahkemece verilen kararın hukuka ve usule aykırı olduğu ileri sürülerek, temyiz incelemesine konu Mahkeme kararının bozulması istenilmiştir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/11/2020 tarihinde esasta oybirliğiyle, yargılama giderlerinden vekalet ücretinin, davacı aleyhine hükmedilmesi yönünden oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü, … Sosyal Güvenlik Merkezi arşivinde hemşire olarak görev yapan davacı tarafından; kendisine uygulanan mobing nedeniyle uğradığı elem ve acının karşılığı olarak 100.000,00 TL manevi tazminatın mobingin uygulanmaya başladığı tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kesinleşen kararı hakkında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 53. maddesindeki şartlar oluştuğundan bahisle yargılamanın yenilenmesi istemiyle açılan davada; yargılamanın yenilenmesi talebinin reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararda, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davacı tarafından anılan kararın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle temyizen incelenerek bozulması talep edildiğinden, yargılamanın yenilenmesi isteminin reddi halinde istemde bulunan aleyhine vekalet ücretine hükmedilip, hükmedilmeyeceği hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmekte olup, bu bağlamda idari yargılama usulüne göre; yargılamanın yenilenmesi müessesesinin niteliği, Avukatlık Kanunu ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerinin 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri ile birlikte değerlendirilmesi gerekmiştir.
a) İdari Yargıda Yargılamanın Yenilenmesi Müessesesinin Niteliği:
Hem 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda (Madde 45 ve devamı) hem de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (madde 374 ve devamı) yargılamanın yenilenmesi kanun yolları arasında sayılmış, kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşı gidilebilen bir yol olması nedeniyle de gerek hukuk yazınında gerekse yargısal içtihatlarda “olağanüstü kanun yolu” olarak nitelendirilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. maddesinin (2) numaralı bendinde; “yargılamanın iadesi davasında” ibaresine, 379. maddesinin son fıkrasında; “Bu koşullardan biri eksik ise hâkim davayı esasa girmeden reddeder.” hükmüne, 381. maddesinin ilk cümlesinde ise, “Yargılamanın iadesi davası, hükmün icrasını durdurmaz.” ifadesine yer verildiğinden Hukuk Muhakemelerinde yargılamanın iadesi kurumunun, bir “dava” olduğu, hem bilimsel görüşlerde hem de yargı içtihatlarında kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda ise yargılamanın yenilenmesi kurumu, “istem” veya “istek” kelimeleri ile ifade edilmiş; “dava” olarak nitelendirilmemiştir. İdare Hukukunun kendine has özellikleri nedeniyle idari yargılama usullerinin münhasır bir kanun olan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda düzenlenmesi ve 6100 sayılı Kanun hükümlerinin, sadece 2577 sayılı Kanunda hüküm bulunmaması şartıyla anılan Kanun’un 31. maddesinde sınırlı olarak sayılan “hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde” uygulanabilmesi karşısında 2577 sayılı Kanun’da ayrıntılı olarak düzenlenen ve 31. madde ile hakkında herhangi bir atıf yapılmamış olan “yargılamanın yenilenmesi” sürecinde, 6100 sayılı Kanun hükümlerine ve bu Kanun’a göre oluşturulan içtihatlara göre hüküm kurulması mümkün değildir, aksi düşünce idari yargının özgün niteliğini bir kenara bırakıp Hukuk Davalarının ilke ve usullerinin doğrudan idari yargıya taşınması anlamına gelir.
Diğer bir ifadeyle, idari yargıda yargılamanın yenilenmesi, ayrı bir dava değildir, olağanüstü kanun yoludur, kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının Kanunda sayılan şartlar gerçekleştiği zaman yeniden incelenmesine imkan tanıyan süreçtir.
b) Avukatlık Kanunu hükümleri;
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde;
“Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.
…..
Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir. Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.” hükümleri yer almıştır.
Madde hükmünde avukatlık ücretinin avukatın sağladığı hukuki yardımın karşılığı olduğu belirtilmiş ise de hukuki yardımın tekerrüründen bahsedilmemiş olup, bir davanın başlangıcından itibaren kanun yolları dahil sonuna kadar avukatın yürütmesi gereken bütün işlemler için tek bir vekalet ücretine hükmedileceği açıktır.
c) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi;
02/01/2019 günlü, 30643 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 2. Maddesinde Avukatlık Ücretinin kapsadığı işlere açıklık getirilmiştir. Buna göre; “Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemez.”
(2) Buna karşılık, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayda temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir.” hükmüne yer verilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine ekli listede; Yargılamanın İadesi için herhangi bir vekalet ücreti öngörülmemiş, Bölge İdare Mahkemeleri ile Danıştayda kanun yolu incelemesi suretiyle görülen işlerden sadece duruşmalı olanlar için vekalet ücreti ödeneceği kabul edilmiştir. Bu durumda Tarifede bulunmayan yargılamanın yenilenmesi süreci için mahkemece vekalet ücreti takdirine gidilmesi mümkün değildir.
Tarifenin 2. maddesindeki; “Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti kesin hüküm elde edilinceye kadar olan, dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır” cümlesi ise temyiz safhasından geçerek kesinleşen kararların yargılamanın yenilenmesine konu olması halinde yeniden vekalet ücretine hükmedilmesini haklı kılmaz, bilakis aynı dava sürecinde birden fazla vekalet ücretine hükmedilmesinin önünü açık bir düzenlemeyle kesme amacına matuftur. Nitekim, aynı maddenin devamında; “Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez.” düzenlemesi yer almaktadır.
d) 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Hükümleri;
659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.” hükmü yolunda yapılan değerlendirmede ise; anılan düzenlemenin özellikle avukat olmayan hukuk birimi amirleri ve hukuk müşavirleri için getirildiği, diğer bir ifadeyle idare adına dava takibinden kimlerin vekalet ücretini hakedeceği ile ilgili olduğu, dolayısıyla hangi iş, takip veya davalarda vekalet ücreti verilip verilmemesi tartışmasında bakılacak hüküm olmadığı, anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin genel gerekçesinden ve madde gerekçesinden anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle düzenlemenin amacı, Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki idarelere ait dava takip yetkisinin, avukatlar yanında, hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri ve muhakemat müdürlerine de verilmesi ve bu kişiler tarafından takip edilen davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilmesinin sağlanmasından ibarettir.
Bu durumda; yargılamanın yenilenmesi istemine konu olan davalarda esas dava hakkında verilen kararda vekalet ücretine hükmedilmiş olduğu, yeniden yargılamaya karar verilmesi halinde de, yeniden yapılacak yargılama sonunda lehine karar verilen taraf lehine vekalet ücretine hükmedileceği, ancak yeniden yargılama yapılmasına karar verilmediği takdirde ortada bir dava olmadığından, sırf -Kanun’un emredici hükmünün yerine getirilmesi için- savunma verildiğinden bahisle vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Zira;
a) İdari yargılama usulünde yargılamanın yenilenmesi süreci, ayrı bir dava olmayıp esas davanın devamı mahiyetindeki olağanüstü bir kanun yoludur.
b) Avukatlık Kanunu’nda kanun koyucu, bir davada (duruşma açılması hali hariç diğer bütün işlemler için) tek bir avukatlık ücretine hükmedilmesi yönündeki temel ilkeyi benimsemiştir.
c) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi eki listede vekalet ücreti verilecek işler, dava ve takipler arasında yargılamanın yenilenmesine yer verilmemiş ve Tarifenin 2. maddesinde Avukatlık Kanunundaki yukarıda sözü edilen ilkeyi tamamlar biçimde bir davada Kanun yolu safhasını da kapsar şekilde tek bir avukatlık ücreti ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
d) 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. maddesi, idari davalarda davasını vekille temsil eden idare personelinden kimlerin vekalet ücretine hak kazanacağına ilişkin düzenlemeleri içermekte olup, vekalet ücretinin hangi hallerde verileceğinin Tarife hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan gerekçelerle; yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine ilişkin mahkeme kararında, idare lehine avukatlık ücretine hükmedilmesi yönünden mevzuata uyarlık bulunmadığından, davacının temyiz isteminin söz konusu kararın vekalet ücretine ilişkin kısmı yönünden kabul edilerek, temyize konu İdare Mahkemesi kararının bu hususa ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla temyiz isteminin bu hususa yönelik olarak reddi yolundaki çoğunluk kararına katılmıyorum.