Danıştay Kararı 2. Daire 2020/251 E. 2020/2721 K. 30.09.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2020/251 E.  ,  2020/2721 K.Ö
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/251
Karar No : 2020/2721

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- …
VEKİLİ : …

2- …
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, davacı tarafından, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; … Genel Sekreter olarak görev yapan davacının, iş akdinin feshedilerek görevine son verilmesine ilişkin Yönetim Kurulunun 27/12/2012 tarihli işlemi ile (Mülga) nın 31/12/2012 günlü, … sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davanın görev yönünden reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının, “yargılamanın yenilenmesi” yoluyla kaldırılarak yeniden karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; “yargılamanın yenilenmesi sebeplerin kanunda tek tek sayıldığı, bu kapsamda davacı tarafından, hakkındaki işlem tesis edilir iken hukuka aykırılıklar bulunduğu öne sürülüyor ise de bu durumun tek başına yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden birisi olmadığı, öne sürülen hususların temyiz ve karar düzeltme aşamasında öne sürülebilecek nitelikte hususlar olduğu, yargılamanın yenilenmesi müessesesinin ise olağanüstü bir kanun yolu olduğu ve kanunla belirlenen sebeplerden birisine dayanması gerektiği, yargılamanın yenilenmesi istenilen Mahkememiz kararının ise davanın görev yönünden reddine ilişkin usul nitelikli bir karar olduğu ve davacı tarafından yargılamanın yenilenmesi noktasında ileri sürülen hususların Mahkememiz kararını değiştirir nitelikli iddialar olmadığı” gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmiştir.

Denizli İdare Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı tarafından, istinaf yoluyla incelenmesinin istenilmesi üzerine, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla istinaf başvurusunun reddine temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.

Davacı, anılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararın, temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; görevden alınmasına karşı açtığı davanın idari yargıda görevsizlik kararı ile; adli yargıda ise, işveren vekili olduğu gerekçesiyle usulden reddedildiği, söz konusu işlemin yargı denetimi dışında bırakıldığı, kalkınma ajanslarının kamu tüzel kişiliğine sahip olması sebebiyle, bu kurumlarca tesis edilen görevden alma işlemlerine idari yargı mercilerince bakılması gerektiği, emsal birçok davanın idari yargıda görüldüğü, 2577 sayılı Kanun’da, usule ilişkin kararlar için yargılamanın yenilenmesi başvurusu yapılamaz şeklinde bir kısıtlamaya gidilmediği, kalkınma ajansı genel sekreteri olarak kapsamdışı personel statüsünde olduğundan yargı yolunun idari yargı olduğu ileri sürülerek, İzmir Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesince verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmiştir.
KARŞI TARAFIN CEVABI :
1- Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (Mülga ) tarafından; davacının, temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususların hiçbirinin 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinde sayılan temyiz sebeplerine uymadığı, ileri sürülen hususların savunma ve mahkeme kararlarında karşılandığı, bu nedenle temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
2- tarafından; cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; 13 sayılı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanlığına bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığının kurulduğu; öte yandan, 09/07/2018 günlü, 30743 sayılı (3. Mükerrer) Resmi Gazete’de yayımlanan 703 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1. maddesinin 19. bendi uyarınca kapatılan nın iş ve işlemleriyle ilgili olarak açılmış olan davalarda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının taraf sıfatını kazanacağı kurala bağlandığından, (Mülga) yerine Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı hasım mevkiine alınarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden; nda Genel Sekreter olarak görev yapan davacı tarafından, iş akdinin feshedilerek görevine son verilmesine ilişkin Yönetim Kurulunun 27/12/2012 tarihli işlem ile (Mülga) nın 31/12/2012 günlü, 7241 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada;
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; “davacı ile davalı idare arasında imzalanan sözleşmenin 3. maddesinde, sözleşmenin belirsiz süreli olduğu, 32. maddesinde, kanuni düzenlemelerin bu sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu, sözleşmede düzenlenmeyen konularda 4857 sayılı İş Kanunu ve diğer ilgili iş mevzuatı hükümlerinin uygulanacağı ve 33. maddesinde bu sözleşmeden doğacak ihtilaflarda … ili Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu hükümleri ile 5449 sayılı Yasa’nın 18. maddesi hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, özel hukuka ilişkin dava konusu uyuşmazlığın İş Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği ve anılan kararın temyiz edilmeden kesinleştiği;

Akabinde, davacı tarafın aynı istemle adli yargıda dava açtığı, bu davanın ise … İş Mahkemesinde görüldüğü ve … günlü, E:.., K:…sayılı karar ile; “davacının Başbakanlık gümrük Müsteşarlığında (Ajansta işe başlamadan önceki en son görev unvanı) Gümrük Uzmanı 70.416.145 emekli sicil numarası ile çalışırken 27/08/2009 tarihinde davalı Ajansa başvurduğu, 27/07/2009 tarihinde 657 sayılı Kanun’un 43/b ve 67. maddeleri uyarınca bu görevinden ayrıldığı (görevdeki değişiklik ayrılışı), 27/08/2009 tarihinde davalı Ajansa başvurup 04/12/2009 tarihinde genel sekreter olarak görevlendirilmesinin 5449 sayılı Yasa’nın 4/2-g maddesi gereğince uygun görülüp, 22/12/2009 tarihinde onaylanarak 31/12/2009 tarihinde Ajansta genel sekreter olarak göreve başlayıp, 02/01/2013 tarihinde de görevden alındığı, 5449 sayılı Yasa’nın 5. maddesinde davalı Ajansın görev yetkilerinin, 14. maddesinde genel sekreterin görev ve yetkilerinin ayrı ayrı sayılıp, genel olarak ajansın görev ve yetkileriyle genel sekreterin görev ve yetkilerinin uyuştuğu, davacının genel sekreter olarak yönetim kurulunun sınırlarını da belirterek devrettiği, yönetim kurulu yetkilerini fiilen kullandığı, dolayısıyla davacının yasal olarak işveren konumunda bulunduğu, 5449 sayılı Yasa’nın ajans personelinin nitelik, statü ve hakları başlıklı 18. maddesinin 3. fıkrasında, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlardan bu Kanunda belirtilen nitelikleri taşıyanların kendilerinin isteği ve kurumlarının muvafakati ile Ajansta genel sekreter olarak istihdam edilebileceğinin, bunların kurumlarıyla olan ilişkilerinin iş akdinin yapılmasıyla son bulacağının, bunlara verilecek ücret ile diğer mali ve sosyal hakların yapılacak iş akdi ile belirleneceğinin, bu şekilde istihdam edilenlerin Ajanstaki görevleri sona erdiğinde öğrenim durumları, hizmet yılı ve unvanları dikkate alınarak, önceki kurumlarında kariyerlerine veya durumlarına uygun boş bir kadro veya pozisyona en geç 3 ay içinde atanacaklarının ve herhangi bir işleme gerek kalmaksızın en geç bir ay içerisinde göreve başlatılacaklarının, bu fıkra uyarınca önceki kurumlarına dönen kişilerin ajansta geçen hizmetlerinin kazanılmış hak, aylık, derece ve kademelerinde değerlendirileceğinin, bu durumda kıdem tazminatlarının ödenmeyip, bu sürelerin emeklilik ikramiyesinin hesabında dikkate alınacağının emredici hüküm şeklinde düzenlediği, davacının 657 sayılı Yasa’ya tabi statüden kurumunun da onayıyla davalı Ajansta yasal prosedür gereği hizmet sözleşmesiyle işe başlatılmışsa da, 5449 sayılı Yasa’nın 18/3. fıkrasında yani özel yasasında iş güvencesinin sağlandığı, ajanstaki görevinin sona ermesinden sonra tekrar önceki kurumunda kariyerine veya durumuna uygun boş bir kadro veya pozisyona en geç 3 ay içerisinde atanacağının düzenlenmesi karşısında, 4857 sayılı İş Yasası’ndaki iş güvencesi hükümlerinden yararlandırılmayacağı kanaatiyle” davanın esastan reddine karar verildiği, iş bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine de … Hukuk Dairesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla hükmün onandığı ve kesinleştiği;
Bunun üzerine, görev uyuşmazlığı (adli-idari) iddiası ile davacı tarafından, Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yapıldığı, anılan Mahkemenin 29/12/2014 günlü, E:2014/1155, K:2014/1194 sayılı kararıyla da; “Denizli İdare Mahkemesince verilen kararın, davada, adli yargının görevli olduğuna dair bir görev yönünden ret kararı olmasına karşın, davacının adli yargı yerinde açtığı davasının, Denizli 1. İş Mahkemesince esastan incelendiği ve idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığı, bu nedenle, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığı olduğundan söz etmenin mümkün olmadığı” gerekçesiyle başvurunun reddine karar verildiği;
Davacı tarafın, 10/10/2016 tarihinde, Denizli İdare Mahkemesine sunduğu dilekçe ile de, şahsına idari olarak kumpas kurulduğu, hakkında hüküm verenlerin kamu görevinen çıkarıldığı, birtakım belgelere yeni ulaşıldığı öne sürülerek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Yargılamanın yenilenmesi” başlıklı 53. maddesinin (1.) fıkrasında, “(Değişik birinci cümle:5/4/1990-3622/22 md.) Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir.
a) Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,
b) Karara esas olarak alınan belgenin, sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan haberi bulunmamış olması,
c) Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması,
d) Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,
e) Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması,
f) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması,
g) Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar verilmiş olması,
h) (Değişik:10/6/1994-4001/23 md.) Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması,
ı) (Ek:15/7/2003-4928/6 md.) Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması (Ek ibare : 25/7/2018-7145/4 md.) veya hüküm aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.” nedenlerinden biri ile yargılamanın yenilenmesinin istenebileceği; (2.) fıkrasında, yargılamanın yenilenmesi isteklerinin esas kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanacağı; 4928 sayılı Kanun’la değişik (3). fıkrasında, yargılamanın yenilenmesi süresinin, (1) numaralı fıkranın (h) bendinde yazılı sebep için on yıl, (1) numaralı fıkranın (ı) bendinde yazılı sebep için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl ve diğer sebepler için altmış gün olduğu, bu sürelerin, dayanılan sebebin istemde bulunan yönünden gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak hesaplanacağı kuralına yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 6545 sayılı Kanun ile değişik “Yargılamanın yenilenmesi usulü” başlıklı 55. maddesinde ise, isteğin ilişkin olduğu konu, diğer bir daire veya mahkemenin görevine girmiş ise kararın bu daire veya mahkemece verileceği, karşı tarafın savunması alındıktan sonra isteklerin inceleneceği ve kanunda yazılı sebeplerin varlığı durumunda davaya yeniden bakılarak karar verileceği, yargılamanın yenilenmesi istemlerinin, kanunda yazılı sebeplere dayanmaması durumunda ise istemin reddine karar verileceği ve yargılamanın yenilenmesi istemlerinde duruşma yapılmasının, görevli daire veya mahkemenin kararına bağlı olduğu hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bir yargı kararı, yasalarda belirlenen usullere uygun olarak verildikten, itiraz ya da yasa yollarından geçerek veya bunlara ilişkin başvuru süreleri sona ererek kesinleştikten sonra değişmez bir nitelik kazanır. Yargı kararlarının bu değişmezlik kuvvet ve niteliğine “kesin hüküm” denilmektedir [TELLİ S. Tekin, “İdari Yargıda Kesin Hüküm”, İdare Hukuku ve İdari Yargı ile İlgili İncelemeler I, Ankara 1976, s. 103]. Yargı yerlerinin bu şekilde verdiği kararlar kesin hüküm halini alınca, hukuksal gerçek olarak kabul edilir. Kararı veren mahkeme de dahil olmak üzere hiçbir merci kural olarak (yargılamanın yenilenmesi hariç) bu karara dokunamaz. Bu durum hukuki barışın ve yargıya güvenin amaçlanmasının bir sonucudur. Kesin hükümler, yargılamanın iadesi yoluyla ortadan kaldırılmadıkça tarafları bakımından varlığını ve hukuki sonuçlarını muhafaza eder. Bu yön kamu düzenine taalluk edip re’sen dikkate alınması gereken bir husustur.
Ancak bu kuralın mutlak olarak uygulanması adaletin gerçekleşmesine ters düşebilir. Kararın gerçeğe aykırı olduğu, kesin hükümden sonra yeniden bir muhakemenin yapılmasını haklı gösterecek önemde bir hatanın yapılmış olduğu sonradan anlaşılabilir. Bu durumda ortada bir kesin hüküm vardır denilerek, karara dokunulmaması, başka bir haksızlık teşkil edecektir. Yargılama faaliyeti sonucunda verilen hükümde hata yapılmışsa, hüküm gerçeğe aykırılık teşkil ediyorsa, kesin hüküm, bu gerçeğe tercih edilerek başka bir adaletsizliğe mahal vermek kabul edilemez. İşte bu gibi durumlarda, kanunda sayılmış sebeplere dayanılarak, kesin hükmün ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesini sağlamak üzere, yargılamanın yenilenmesi denilen kanun yolu hukuk sistemlerinde kabul edilmiştir [GÖZÜBÜYÜK A. Şeref/TAN Turgut, İdare Hukuku C. II, İdari Yargılama Hukuku, Ankara 1999, s. 1082].
Yargılamanın yenilenmesi kanun yolu, kesinleşmiş bir karara karşı öngörülmüş olduğu için, gerek literatürde gerekse Danıştayın istikrar kazanan içtihatlarında olağanüstü bir kanun yolu olarak nitelendirilmektedir [aynı yönde bknz. GÖZÜBÜYÜK/TAN, age., s. 1023; KURU Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü El Kitabı, İstanbul 1995, s. 762. ].
Yukarıda yer verilen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 53. maddesinde, yargılamanın yenilenmesi sebepleri sayma yoluyla belirlenmiştir. Öğreti ve yargı içtihatlarında, tahdidi olarak sayılan bu selepler dışında herhangi bir nedenle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulamayacağı gibi, kıyas yoluyla da bu sebeplerin genişletilemeyeceği konusunda fikir birliği bulunmaktadır.
Buna göre, yargılamanın yenilenmesi istemiyle başvuru yapıldığında kanunda yazılı sebepler varsa davaya yeniden bakılarak karar verilecek, yargılamanın yenilenmesi istemleri, kanunda yazılı sebeplere dayanmıyor ise, istemin reddine karar verilecektir. Bununla birlikte yargılamanın yenilenmesi talebi kabul edilmedikçe, daha önce verilmiş ve kesin hüküm niteliğini kazanmış olan karar varlığını sürdürecek, değişmezlik kuvvet ve niteliğini devam ettirecektir.
Bir hüküm kesinleşmedikçe ona karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemeyeceği gibi, kural olarak, sadece esasa ilişkin nihai kararlara karşı, hüküm aleyhine olan tarafça bu yola başvurulabilir.
Nitekim, 2577 sayılı Kanun’un 53/2. maddesinde, “Yargılamanın yenilenmesi istekleri esas kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanır.” hükmü ile, yargılamanın yenilenmesi yoluna başvuru yapılabilecek kararlar açısından bir sınırlandırmaya gidildiği, bir başka ifadeyle, yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulabilmesi için, ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen ve davanın tarafları arasındaki maddi uyuşmazlığı çözümleyen nitelikte bir karar olması gerektiği vurgulanmıştır. (Danıştay Beşinci Dairesinin 19/12/1995 günlü, E:1995/4339, K:1995/4159; Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 11/06/1999 günlü, E:1998/385, K:1999/339; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/02/2015 günlü, E:2013/4669, K:2015/406 sayılı karar gerekçeleri de bu yöndedir.) Kaldı ki, 2577 sayılı Yasa’nın 53. maddesindeki 05/04/1990 günlü, 3622 sayılı Kanun değişikliğinin tasarı gerekçesi, “Kanunun 53 üncü maddesine göre, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı yargılamanın yenilenmesi istenememektedir. Yerine göre işin esası hakkında karar veren bölge idare mahkemesi kararlarına karşı da yargılamanın yenilenmesinin istenebilmesi uygun olacağından 53 üncü maddede bunu sağlayacak değişiklik yapılmaktadır.” şeklinde olup, bu değişiklikten de anlaşıldığı üzere, ancak işin esası hakkında verilen ve maddi uyuşmazlığı çözümleyen kararlara karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilmektedir.
Dava konusu olayda; nda Genel Sekreter olarak görev yapan davacının, iş akdinin feshedilerek görevine son verilmesine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açtığı davada, dava konusunun, özel hukuka ilişkin olduğu ve İş Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle Denizli İdare Mahkemesince verilen ve temyiz edilmeden kesinleşen “Görev Ret” kararının, yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılarak işlemlerin iptaline hükmedilmesinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; yargılamanın yenilenmesi, dava konusu uyuşmazlık hakkında verilmiş bir kararın, aynı mahkemede, tekrar ele alınarak incelenmesine olanak veren, mahkeme kararlarının dayandığı maddi nedenlerin sakatlığının söz konusu edildiği olağanüstü bir kanun yolu olduğundan ve davanın tarafları arasındaki maddi uyuşmazlığı çözümleyen esasa ilişkin kararlara karşı başvurulabildiğinden; … İdare Mahkemesince verilen -usuli nitelikteki- “Görev Ret” kararına karşı yapılan yargılamanın yenilenmesi isteminin incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu hukuki durum karşısında, belirtilen husus göz ardı edilmek suretiyle, yargılamanın yenilenmesi istemine yönelik başvurunun incelenmeksizin reddedilmesi gerekirken, işin esasına girilerek istinaf başvurusunun reddi yolunda verilen …mir Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE;
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 6545 sayılı Kanun’la değişik 2/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’la değişik 50. maddesinin 2. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, kararı veren … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na 6545 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile eklenen Geçici 8. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30/09/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı hukuka ve usule uygun bulunduğundan, anılan kararın onanması gerektiği düşüncesiyle kararın bozulması yolundaki çoğunluk kararına katılmıyorum.