Danıştay Kararı 2. Daire 2020/2237 E. 2020/3350 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2020/2237 E.  ,  2020/3350 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2237
Karar No : 2020/3350

KARŞILIKLI KARARIN DÜZELTİLMESİNİ İSTEYENLER :
DAVACI : …

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın onanmasına ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin 07/07/2020 günlü, E:2019/3594, K:2020/2099 sayılı kararının; taraflarca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Emlak ve İstimlak Dairesi Başkanlığında makine teknisyeni olarak görev yapmakta iken … İlçesi … Mahallesindeki imara aykırı yapıların yıkımı için görevlendirilen ve 06/07/2008 (Pazar) günü görev mahallinde meydana gelen trafik kazası sonucunda yaralanıp malulen emekliye ayrılan davacı tarafından, 100.000,00-TL maddi ve 100.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 200.000,00-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tazmini istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : …. İdare Mahkemesinin, Danıştay Beşinci Dairesinin 13/06/2016 günlü, E:2015/89, K:2016/3790 sayılı bozma kararına uyularak verilen kararıyla; uyuşmazlık konusu olayda, davacının, yaralandığı ve malulen emekli olmasıyla sonuçlanan trafik kazasını geçirdiği 06/07/2008 Pazar gününde, mesai günü olmamasına rağmen, idarece görevlendirildiği yıkım işi nedeniyle kaza ortamında bulunduğu tartışmasız ve bu hususun görevden kaynaklandığı açık olup; görevinden kaynaklanan, görevi sebebiyle uğradığı zararların kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca idare tarafından karşılanması gerektiği; davacının iş gücü kaybı ve maluliyeti nedeniyle oluşan zararın maddi yönden tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davacının mevcut uyuşmazlıktaki kusur oranı, maluliyet oranı ve SGK indirimi gibi nedenler de göz önünde bulundurularak davacının hizmet kusuru sonucu yaralanması nedeniyle geçici iş gücü kaybı zararının 8.229,80-TL, hizmet kusuru sonucu yaralanması nedeniyle sürekli iş gücü kaybı zararının ise 115.531,71-TL olmak üzere toplamda 123.761,51-TL zarar oluştuğunun saptandığı, davacı tarafından …. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava sonucunda, 73.950-TL maddi, 30.000-TL manevi tazminatın faiziyle birlikte ödenmesine karar verildiğinin görüldüğü; bu durumda, işbu davada yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda belirtilen toplamda 123.761,51-TL tazminat miktarından davacıya …. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada verilen tazminat miktarının düşülmesi suretiyle elde edilen 49.811,51-TL tazminatın davacının idareye başvurduğu 03/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı;
Davanın manevi tazminat talebine ilişkin kısmına gelince;
Davacıya her ne kadar … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada 30.000,00-TL manevi tazminatın faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiş ise de; işbu davada tazminat talebinin, idarenin kusursuz sorumluluk ilkesine dayanması göz önünde bulundurularak davacının 18 aya kadar uzayan tedavi süresi, maluliyet oranı, bu süreçte yaşanan olumsuz durumlar ve daha önce aldığı tazminat miktarı da dikkate alınmak suretiyle takdiren 30.000 TL manevi tazminatın davacının tazminat istemiyle idareye başvurduğu 03/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesinin uygun görüldüğü gerekçesiyle davacının maddi tazminat talebinin 49.811,51-TL’lik kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin kısmının reddine, bu miktar paranın davacının idareye başvurduğu 03/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, davacının manevi tazminat talebinin 30.000,00-TL’lik kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin kısmının reddine, bu miktar paranın davacının idareye başvurduğu 03/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmiştir.
Daire Kararının Özeti : Tarafların karşılıklı temyiz başvurusu üzerine, Danıştay İkinci Dairesince verilen 07/07/2020 günlü, E:2019/3594, K:2020/2099 sayılı kararla, temyize konu karar onanmıştır.

KARAR DÜZELTME TALEBİNDE
BULUNANLARIN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından; idarenin kusursuz sorumluluğunun, kamu hizmetlerinden doğan zararların karşılanıp giderilmesini amaçlayan hukuki bir kurum olarak tanımlandığı; idarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek için ortada bir zararın bulunması ve bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, yani idari zarar ile faaliyet arasında illiyet bağı bulunması gerektiği; olayda da zarar, üçüncü kişi olan sürücünün davacıya çarpması sonucu gerçekleştiğinden idarenin sorumluluğunun ortadan kalktığı ileri sürülerek, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
Davacı tarafından; uğradığı zararın maddi yönden tespiti amacıyla Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, kazada 5/8 oranında kusurlu olduğu varsayımına dayanılarak maddi zararın hesabında indirim yapılmasının hukuka aykırı olduğu; bu şekilde yapılan hesaplamanın, idarenin sorumluluk türünün kusursuz sorumluluk olması ile çeliştiği; Pazar günü çalıştırılmaması gerektiği; yaşadığı elem ve ızdırap dikkate alındığında, Mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının da yeterli olmadığı; ayrıca, nispi karar harcından peşin alınan harcın düşülmesinden sonra kalan harcın tamamının tarafların haklılığı oranına bakılmaksızın kendisine tamamlatılmasına hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın esas ve yargılama giderleri yönünden düzeltilmesi istenilmektedir.

TARAFLARIN CEVAPLARI : Taraflarca cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Danıştay dava daireleri ile idari veya vergi dava daireleri kurulları tarafından verilen kararların düzeltme yolu ile yeniden incelenebilmelerini gerektiren nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesinin 1. fıkrasında gösterilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise, anılan daire ve kurulların kararın düzeltilmesi isteminde ileri sürülen nedenlerle bağlı oldukları belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinde;
“1. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar.
b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar.
2. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması, sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozar.” hükmüne yer verilmiştir.
Temyiz incelenmesinde incelemeye tabi karardaki gerekçenin değiştirilmesi veya maddi hata ve yanlışlıkların düzeltilmesi, eksikliklerin tamamlanması olanaklı olmakla birlikte, hükmün sonucunu, kapsamını değiştirecek şekilde düzeltme yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değişik “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştayın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanun maddesinin gerekçesinde ise; temyiz incelemesinde sadece maddi hatalarda değil, aynı zamanda yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen eksiklik ya da yanlışlıklarda da düzelterek onama kararı verilmesinin sağlandığı, uygulamada, vekâlet ücretine, yargılama giderlerine ya da faize hükmedilmesinin unutulması ya da bunların yanlış hesaplanması gibi, kararın asli olmayan unsurlarında görülen bir kısım eksiklik ya da yanlışlıklar nedeniyle bozma kararları verildiği, bunun mahkeme tarafından tekrar karara bağlandığı ve yine bu kararlara karşı yeniden kanun yollarına başvurulabilmesi nedeniyle hem zaman hem de emek kaybına neden olunduğunun görüldüğü, bu suretle esasa etkili olmayan konularda Danıştayın kesin karar vermesi sağlanarak uyuşmazlığın hızla sonuçlandırılmasının amaçlandığı hususlarına yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 326. maddesinin 1. fıkrasında “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” hükmü; 2. fıkrasında ise “Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmü yer almıştır.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde, yargı işlemlerinin Kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tâbi bulunduğu; 15. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı; 16. maddesinde, değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas olduğu; 21. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınması gerektiği; 28. maddesinde ise, (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar harcının dörtte birinin peşin, geri kalanının kararın verilmesinden itibaren bir ay içinde ödeneceği kurala bağlanmıştır. Anılan Kanun’un, yargı harçlarının gösterildiği (1) sayılı tarifesinde, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden, binde 68,31 oranında nispi karar harcı alınacağı belirtilmiştir.
Konusu belli bir miktarı içeren davalarda, yargılama gideri içinde yer alan kalemlerden olan ve davanın sonunda kabul edilerek hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden hesaplanacak nispi karar harcının, hükmedilen miktar yönünden haksız çıkmış olan davalı idareye yükletilmesi; ancak bakiye nispi karar harcının önce davacıya tamamlattırılması, daha sonra tamamının davalı idareden tahsili ile davacıya ödenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, nispi karar harcı da dahil edilerek tüm yargılama giderlerine haklılık oranı uygulanmak suretiyle hüküm kurulmasında hukuka uyarlık bulunmayacaktır. Zira nispi karar harcı hükmedilen miktar üzerinden hesaplanmakta olup, bu miktar da davacının davada kısmen değil tamamen haklı çıktığı kısma tekabül ettiğinden, nispi karar harcının yargılama giderlerine dahil edilerek haklılık oranına göre paylaştırılması hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin her birinin kısmen kabulü yolundaki kararın hüküm fıkrasında Mahkemece, “hüküm altına alınan tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.451,92 TL nispi karar harcından peşin alınan 683,10 TL harcın düşülmesinden sonra kalan 4.768,82 TL harcın davacıdan tamamlatılması için ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına (…)” karar verilmiştir. Söz konusu nispi harç tutarı Mahkeme tarafından, davacı lehine hükmedilen tazminat miktarı üzerinden, başka bir ifadeyle, davacının davada haklı çıktığı kısım üzerinden hesaplanarak belirlenmiş; bununla birlikte nispi harcın, davanın bu kısmı yönünden haksız çıkan taraf olması nedeniyle davalı idareye yüklenmesi gerekirken, bu hususa hüküm fıkrasında yer verilmemiştir.
Her ne kadar bu durum esasen kararın bozulmasını gerektiren bir hukuka aykırılık teşkil etmekte ise de; incelenen uyuşmazlıkta, davalı idareye yüklenmesi gereken nispi harç tutarının, Mahkemece, kabul edilen toplam tazminat miktarı üzerinden hesaplandıktan sonra peşin alınan harcın düşülmesi suretiyle belirli bir miktar olarak ortaya konulmuş olduğu da dikkate alındığında; belirtilen husus, bu aşamada yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan ve düzeltilmesi mümkün olan eksiklik olarak görülmüştür.
Bu itibarla, davacının kararın düzeltilmesi isteminin kısmen kabul edilerek, hüküm fıkrasına “5.451,92 TL nispi harcın davanın kabul edilen kısmı yönünden haksız çıkan taraf olması nedeniyle davalı idareden alınarak davacıya verilmesine” ifadesi eklenmek suretiyle, kararın belirtilen yönden kısmen düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı, davalı idarece görevlendirildiği 06/07/2008 (Pazar) günü görev mahallinde meydana gelen trafik kazası sonucunda yaralanıp malulen emekliye ayrılmıştır.
Bunun üzerine, 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 200.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tazmini istemiyle incelenmekte olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde, yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tâbi bulunduğu; 11. maddesinde, genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca konu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerin ödemekle mükellef olduğu; 15. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı; 16. maddesinde, değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas olduğu; 21. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınması gerektiği; 28. maddesinde ise, (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar harcının dörtte birinin peşin, geri kalanının kararın verilmesinden itibaren bir ay içinde ödeneceği kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanun’un, yargı harçlarının gösterildiği (1) sayılı tarifesinde ise, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden nispi karar harcı alınacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 326. maddesinin 1. fıkrasında “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” hükmü; 2. fıkrasında ise “Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Davanın; davacının maddi tazminat talebinin 49.811,51-TL’lik kısmının kabulü, fazlaya ilişkin kısmının reddi ile bu miktar paranın davacının idareye başvurduğu 03/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve davacının manevi tazminat talebinin 30.000,00-TL’lik kısmının kabulü, fazlaya ilişkin kısmının reddi ile bu miktar paranın davacının idareye başvurduğu 03/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine yönelik kısımlarının onanmasına dair Dairemizin 07/07/2020 günlü, E:2019/3594, K:2020/2099 sayılı kararına karşı taraflarca işin esasına yönelik olarak ileri sürülen karar düzeltme iddiaları yönünden;
Danıştay dava daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararların düzeltme yolu ile yeniden incelenebilmelerini gerektiren nedenler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun düzeltilmesi talep edilen kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan 54. maddesinin 1. fıkrasında gösterilmiş; aynı maddenin 2. fıkrasında ise, anılan daire ve kurulların kararın düzeltilmesi isteminde ileri sürülen nedenlerle bağlı oldukları belirtilmiş bulunmakta olup; davacı ve davalı idare tarafından bu kısımlara yönelik olarak ileri sürülen düzeltme nedenleri, anılan maddede sayılan nedenlerden hiçbirisine uymadığından düzeltme istemlerinin reddi gerekmektedir.
Buna karşılık, davacının mahkeme kararının yargılama giderlerine ilişkin kısmına yönelik düzeltme talebi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun düzeltilmesi talep edilen kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 54. maddesinin 1/c fıkrasına uygun bulunduğundan, davacının karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 07/07/2020 günlü, E:2019/3594, K:2020/2099 sayılı kararı bu yönüyle kaldırılarak; uyuşmazlık yargılama giderleri yönünden yeniden incelendi:
Yukarıda aktarılan Kanun hükümleri karşısında; Mahkemece, eksik nispi harcın davacıya tamamlatılması ve toplam nispi harç tutarı yargılama giderleri dökümüne dahil edilerek tüm yargılama giderinin tarafların haklılık oranında paylaştırılması gerekirken, davacıdan tamamlanması istenen nispi harç tutarının yargılama giderlerine dahil edilerek toplam yargılama giderinin haklılık oranında paylaştırılmadığı görüldüğünden, Mahkeme kararında bu yönden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ KARAR DÜZELTME İSTEMİNİN KISMEN KABULÜNE;
2. …. İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın yargılama giderleri ve taraflar arasında paylaştırılmasına ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Mahkeme kararının verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan hâliyle 49. maddesinin 1/c fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. DAVACININ ESASA YÖNELİK KARAR DÜZELTME İSTEMİNİN ve DAVALI İDARENİN KARAR DÜZELTME İSTEMİNİN REDDİNE,
4. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası uyarınca bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 11/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.