Danıştay Kararı 2. Daire 2020/1868 E. 2020/3341 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2020/1868 E.  ,  2020/3341 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/1868
Karar No : 2020/3341

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; EÜAŞ … Linyitleri İşletme Müdürlüğünde görev yapan davacı tarafından, 2004 – 2009 yılları arasında gerçekleşen bazı idari işlem ve eylemlerden söz edilerek zincirleme bir şekilde keyfi ve kanunsuz uygulamalar neticesinde uğradığını iddia ettiği maddi ve manevi zarar ile ızdıraba karşılık olarak 20.000,00-TL maddi ve manevi tazminatın; 23/05/2015 günlü ıslah dilekçesiyle de 30.000,00-TL manevi, 10.000,00-TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Danıştay Beşinci Dairesinin 22/01/2015 günlü, E:2014/6558, K:2015/352 sayılı usul yönünden bozma kararına uyularak … İdare Mahkemesince davanın reddi yoluda verilen … günlü, E:…, K:… sayılı karar, Danıştay İkinci Dairesinin 07/01/2019 günlü, E:2018/3988, K:2019/88 sayılı kararıyla davacının maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmı yönünden onanmış, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmı yönünden bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; “mobbing”in, işyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar bütünü olarak tanımlandığı; nitelikli iş verilmemesi, anlamsız işler verilip sürekli yer değiştirilmesinin de psikolojik tacizin (mobbing) bariz örneklerinden olduğu; davacının iddialarının fiziksel ve manevi etkileri, süresi ve yoğunluk derecesi gibi unsurlar değerlendirildiğinde; 2004 ile 2009 yılları arasında davalı idare tarafından davacının yer değiştirmeye tabi tutularak işyerinden ve çalıştığı birimden uzaklaştırıldığı, yapılması gereken ödemelerin çeşitli gerekçeler ileri sürülerek ilgili personel tarafından geç yapıldığı veya hiç yapılmadığı; davacı tarafından bu konulara ilişkin şikayetlerinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına iletilmesi üzerine Teftiş Kurulu Başkanlığınca düzenlenen 07/04/2010 günlü, 47 sayılı Bakan Olurunda, davacının iddialarının soruşturma raporu ile teyit edildiği; davacı hakkında tesis edilen işlemlerin kişilik haklarını ihlal ederek, davacı üzerinde fiziki ve ruhsal olumsuz etkilere yol açtığı, davacıya yönelik olarak belirli bir süre sistematik biçimde devam eden yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan bu işlemler nedeniyle, olayda, adı geçene manevi tazminat ödenmesini gerektiren koşulların oluştuğu sonucuna varıldığı; manevi zararın, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, ölüm veya uğranılan diğer cismani zarar nedeniyle duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran belli ağırlıktaki her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade ettiği; manevi tazminatın, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracı olduğu; manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışının manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kıldığı; manevi tazminatın, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçladığı; belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerektiği; bu durumda, davacının duyduğu elem ve üzüntünün kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, davacıya takdiren 15.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, 30.000,00-TL manevi tazminat isteminin 15.000,00-TL’lik kısmının kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın, … Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açma tarihi olan 26/10/2009 gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, manevi tazminat isteminin kalan 15.000,00-TL’lik kısmının ise reddine hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idarece; idarelerine tanınan takdir yetkisinin yasal sınırlar dahilinde, kamu yararı amacı doğrultusunda, hizmetin daha etkin ve verimli şekilde yürütülmesi amacıyla kullanıldığı; davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesini gerektirecek herhangi bir uygulama yapılmadığı; davacının, bu davada ileri sürdüğü hususların hiçbirini daha önce dava konusu etmediği; gerek rahatsızlıkları, gerek ailevi durumu nedeniyle talep ettiği atama ve geçici görevlendirmelerin idareleri tarafından iyiniyetli şekilde yerine getirildiği; davacının ise bu durumu kötüye kullandığı; kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında hiçbir çalışanın kendi inisiyatifi ile iş yapma yetkisine sahip olmadığı; davacının iddialarının soyut ve asılsız olduğu, bu nedenle davanın tamamının reddi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde Danıştay’da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Bakılan uyuşmazlıkta; davacı tarafından talep edilen 30.000 TL tutarındaki manevi tazminat isteminin İdare Mahkemesince kabul edilen 15.000 TL’lik bölümü yönünden, davalı idarece karar temyiz edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin maddi varlığında (patrimuanında) meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, kişinin manevi değerlerinde oluşan bir eksilmenin, duyulan acı, elem ve sarsıntının kısmen de olsa hafifletilmesini sağlamak amacına yönelik bir manevi tatmin aracıdır.
Manevi tazminata hükmedilmesi için; kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi veya idarenin hukuka aykırı bir işlem yahut eylemi sonucunda, ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması gerekir.
Belli bir zarar karşılığı olmayan manevi tazminatın, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden duyulan ağır elem ve üzüntüden kaynaklanması; idarenin her hukuka aykırı işleminden dolayı duyulan elem ve üzüntünün idare tarafından tazminen giderilmesi sonucunu doğurmaz. Aksi bir düşünce, idarenin her hukuka aykırı işlem ve/veya eylemi nedeniyle açılacak idari davalarda, idari yargı mercilerince tazminata hükmedilmesi sonucunu doğurur ki, bunun idare hukuku ve idari tazminat hukuku teorisi ile ve manevi tazminatın amacıyla bağdaşması olanaksızdır.
Tüm bu açıklamalar ışığında; idari eylem ve işlemler nedeniyle açılacak idari tazminat davalarında; manevi tazminata hükmedilmesi için oluşan “zararın”, kişilerin veya yakınlarının kişilik haklarına saldırı, vücut bütünlüğünün zarar görmesi ve ölüm hallerinde oluşacak manevi zarar olarak tanımlanması söz konusu olabilecektir.
Bakılan uyuşmazlıkta; davacının talep ettiği tazminata gerekçe olan manevi zararların doğmasına neden olduğu öne sürülen işlemler ve/veya eylemler nedeniyle, idarece tesis edilen atama işlemleri ve/veya davacının farklı birimlerde görevlendirilmesine dair işlemlerden (2004 ila 2008 ve sonrasındaki tarihlerdeki) dolayı açılan davada; doğduğu öne sürülen manevi zararların, davacıya yönelik özel/kişisel bir tutumdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, söz konusu işlem ve eylemlerden davacının ne gibi kişilik haklarının ihlal edildiği, hangi işlemden veya eylemden ne miktarda zarar gördüğü ve bedeni zarar görüp görmediği kanıtlanamamakta olup; böylece davacının ağır bir elem ve üzüntü duyup-duymadığını kanıtlama ve derecesini ölçümleme mümkün olmadığından, soyut iddialar nedeniyle, idareyi sorumlu tutma; diğer bir ifade ile; manevi tazminat ödenmesi için gerekli genel koşulların oluşmadığı açık olan davada idareyi tazminata mahkum etmek hukuka uygun düşmemiştir.
Belirtilen nedenlerle; davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile; temyize konu İdare Mahkemesi kararının “kabule ilişkin kısmının” yukarıda belirtilen gerekçe ile “BOZULMASINA” hükmedilmesi gerekirken, aksi yönde oluşan karara katılmıyorum. 11/11/2020