Danıştay Kararı 2. Daire 2020/1294 E. 2020/3232 K. 04.11.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2020/1294 E.  ,  2020/3232 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/1294
Karar No : 2020/3232

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine ilişkin kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : … Üniversitesinde şef kadrosunda görev yapmakta iken 27/05/2005 tarihli işlem ile … Üniversitesi Sağlık Kültür Spor Dairesi Başkanı olarak atanan davacı tarafından, adı geçen kadro için aranan mezuniyet şartını taşımadığından bahisle bu atamasının iptal edilerek İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı emrine şef olarak atanmasına ve 27/05/2005 tarihinden itibaren daire başkanlığı ile şef kadroları arasındaki maaş farklarının hesaplanarak geri tahsiline ilişkin … Üniversitesi Rektörlüğünün 02/10/2009 günlü ve 6381 sayılı işleminin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılan ve dava konusu işlemin, davacının önceki kadrosu ile daire başkanı kadrosu arasındaki maaş farklarının hesaplanarak kendisinden tahsil edilmesine ilişkin kısmının iptali, davacının daire başkanı kadrosuna yapılan ataması iptal edilerek, atanmadan önceki kadrosu olan şef kadrosuna atanmasına yönelik kısmının iptali isteminin ise reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, davanın reddine yönelik kısmının, yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılarak, yapılacak olan yeniden yargılamada, anılan kısım için de dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.

Uyuşmazlık Hakkında Verilen Yargı Kararları
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının, 18/04/1999 tarihinde kurum kadrosunda bulunduğu, ancak iki yıllık yüksekokul mezunu olmadığı, bu nedenle daire başkanı kadrosuna atanmak için öngörülen öğrenim koşulunu taşımadığı anlaşıldığından, daire başkanı kadrosuna yapılan ataması iptal edilerek, eski kadrosuna atanmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmediği; öte yandan, daire başkanı kadrosuna ataması yapılan ve bu kadronun kendisine yüklediği görevleri fiilen yerine getirdiği tartışmasız olan davacının, söz konusu kadronun karşılığı olan aylık ödemelerden yararlanması zorunlu olduğundan, önceki kadrosu ile daire başkanı kadrosu arasındaki maaş farklarının ayrıca hesaplanarak kendisinden tahsil edilmesine ilişkin dava konusu işlemin bu kısmında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin, davacının önceki kadrosu ile daire başkanı kadrosu arasındaki maaş farklarının ayrıca hesaplanarak kendisinden tahsil edilmesine ilişkin kısmının iptaline, davacının daire başkanı kadrosuna yapılan ataması iptal edilerek atanmadan önceki kadrosu olan şef kadrosuna atanmasına yönelik kısmının iptali isteminin ise reddine hükmedildikten sonra; davacı ve davalı idare tarafından anılan karara karşı yapılan temyiz başvurularının, Danıştay Beşinci Dairesinin 21/02/2013 günlü, E:2010/7816, K:2013/1279 sayılı kararıyla reddedilmesini müteakip davacı tarafından yapılan karar düzeltme başvurusunun da, Danıştay Beşinci Dairesinin 26/11/2013 gün ve E:2013/5396, K:2013/8430 sayılı kararıyla reddedilmesi suretiyle, … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı kesinleşmiştir.
Davacı tarafından, … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararına yönelik olarak yapılan yargılamanın yenilenmesi istemli başvuru, aynı Mahkemenin … günlü, E:…, K:… sayılı temyiz istemine konu kararıyla; yargılamanın yenilenmesi yoluna başvuru sebeplerinin 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinde sayma yoluyla ve tahdidi olarak belirlendiği, söz konusu sebepler dışında yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulamayacağı, davacı tarafından ileri sürülen nedenlerin ise söz konusu maddede belirtilen sebepler arasında yer almadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararında imzası bulunan hakimlerin … terör örgütü soruşturması kapsamında meslekten ihraç edildikleri, bu durumun; karar verilirken belli saiklerle, yasa hükümlerinden uzaklaşılarak hareket edildiğinin kanıtı olduğu, bu nedenle verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek, … İdare Mahkemesince yargılamanın yenilenmesi talebinin reddi yolunda verilen kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. Yargılamanın yenilenmesi isteminin yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/11/2020 tarihinde kararın, esasının onanması yönünden oybirliğiyle, davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin onanması yönünden ise oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

… Üniversitesi Sağlık Kültür Spor Dairesi Başkanı olarak atanan davacı tarafından, adı geçen kadro için aranan mezuniyet şartını taşımadığından bahisle bu atamasının iptal edilerek İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı emrine şef olarak atanmasına ve 27/05/2005 tarihinden itibaren daire başkanlığı ile şef kadroları arasındaki maaş farklarının hesaplanarak geri tahsiline ilişkin İnönü Üniversitesi Rektörlüğünün 02/10/2009 günlü ve 6381 sayılı işleminin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılan ve dava konusu işlemin, davacının önceki kadrosu ile daire başkanı kadrosu arasındaki maaş farklarının hesaplanarak kendisinden tahsil edilmesine ilişkin kısmının iptali, davacının daire başkanı kadrosuna yapılan ataması iptal edilerek, atanmadan önceki kadrosu olan şef kadrosuna atanmasına yönelik kısmının iptali isteminin ise reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kesinleşen kararı hakkında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 53. maddesindeki şartlar oluştuğundan bahisle yargılamanın yenilenmesi istemiyle açılan davada; yargılanmanın yenilenmesi talebinin reddi yolunda …. İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararda, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davacı tarafından anılan kararın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle temyizen incelenerek bozulması talep edildiğinden, yargılamanın yenilenmesi isteminin reddi halinde istemde bulunan aleyhine vekalet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceği hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmekte olup, bu bağlamda idari yargılama usulüne göre; yargılamanın yenilenmesi müessesesinin niteliği, Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Ücret Tarifesi hükümlerinin 659 sayılı KHK hükümleri ile birlikte değerlendirilmesi gerekmiştir.
a) İdari Yargıda Yargılamanın Yenilenmesi Müessesesinin Niteliği :
Hem 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda (Madde 45 ve devamı) hem de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (madde 374 ve devamı) yargılamanın yenilenmesi kanun yolları arasında sayılmış, kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşı gidilebilen bir yol olması nedeniyle de gerek hukuk yazınında gerekse yargısal içtihatlarda “olağanüstü kanun yolu” olarak nitelendirilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. maddesinin (2) numaralı bendinde; “yargılamanın iadesi davasında” ibaresine, 379. maddesinin son fıkrasında; “Bu koşullardan biri eksik ise hâkim davayı esasa girmeden reddeder.” hükmüne, 381.maddesinin ilk cümlesinde ise, “Yargılamanın iadesi davası, hükmün icrasını durdurmaz.” ifadesine yer verildiğinden Hukuk Muhakemelerinde yargılamanın iadesi kurumunun, bir “dava” olduğu, hem bilimsel görüşlerde hem de yargı içtihatlarında kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda ise yargılamanın yenilenmesi kurumu, “istem” veya “istek” kelimeleri ile ifade edilmiş; “dava” olarak nitelendirilmemiştir. İdare Hukukunun kendine has özellikleri nedeniyle idari yargılama usullerinin münhasır bir kanun olan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda düzenlenmesi ve 6100 sayılı Kanun hükümlerinin, sadece 2577 sayılı Kanunda hüküm bulunmaması şartıyla anılan Kanunun 31.maddesinde sınırlı olarak sayılan “hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde” uygulanabilmesi karşısında 2577 sayılı Kanun’da ayrıntılı olarak düzenlenen ve 31.madde ile hakkında herhangi bir atıf yapılmamış olan “yargılamanın yenilenmesi” sürecinde, 6100 sayılı Kanun hükümlerine ve bu Kanuna göre oluşturulan içtihatlara göre hüküm kurulması mümkün değildir, aksi düşünce idari yargının özgün niteliğini bir kenara bırakıp Hukuk Davalarının ilke ve usullerinin doğrudan idari yargıya taşınması anlamına gelir.
Diğer bir ifadeyle, idari yargıda yargılamanın yenilenmesi, ayrı bir dava değildir, olağanüstü kanun yoludur, kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının Kanunda sayılan şartlar gerçekleştiği zaman yeniden incelenmesine imkan tanıyan süreçtir.
b) Avukatlık Kanunu hükümleri
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164.maddesinde;
“Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.
…..
Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir. Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.” hükümleri yer almıştır.

Madde hükmünde avukatlık ücretinin avukatın sağladığı hukuki yardımın karşılığı olduğu belirtilmiş ise de hukuki yardımın tekerrüründen bahsedilmemiş olup bir davanın başlangıcından itibaren kanun yolları dahil sonuna kadar avukatın yürütmesi gereken bütün işlemler için tek bir vekalet ücretine hükmedileceği açıktır.
c) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi
30/12/2017 tarih ve 30286 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2.maddesinde Avukatlık Ücretinin kapsadığı işlere açıklık getirilmiştir. Buna göre; “Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemez.”
(2) Buna karşılık, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay ve Sayıştayda temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir.” hükmüne yer verilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine ekli listede; Yargılamanın İadesi için herhangi bir vekalet ücreti öngörülmemiş, Bölge İdare Mahkemeleri ile Danıştay’da kanun yolu incelemesi suretiyle görülen işlerden sadece duruşmalı olanlar için vekalet ücreti ödeneceği kabul edilmiştir. Bu durumda Tarifede bulunmayan yargılamanın yenilenmesi süreci için mahkemece vekalet ücreti takdirine gidilmesi mümkün değildir.
Tarifenin 2.maddesindeki; “Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti kesin hüküm elde edilinceye kadar olan, dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır” cümlesi ise Temyiz safhasından geçerek kesinleşen kararların yargılamanın yenilenmesine konu olması halinde yeniden vekalet ücretine hükmedilmesini haklı kılmaz, bilakis aynı dava sürecinde birden fazla vekalet ücretine hükmedilmesinin önünü açık bir düzenlemeyle kesme amacına matuftur. Nitekim, aynı maddenin devamında; “Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez.” düzenlemesi yer almaktadır.
d) 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Hükümleri
659 sayılı KHK’nın 14. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.” hükmü yolunda yapılan değerlendirmede ise; anılan düzenlemenin özellikle avukat olmayan hukuk birimi amirleri ve hukuk müşavirleri için getirildiği, diğer bir ifadeyle idare adına dava takibinden kimlerin vekalet ücretini hakedeceği ile ilgili olduğu, dolayısıyla hangi iş, takip veya davalarda vekalet ücreti verilip verilmemesi tartışmasında bakılacak hüküm olmadığı, anılan KHK’nın genel gerekçesinden ve madde gerekçesinden anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle düzenlemenin amacı, KHK kapsamındaki idarelere ait dava takip yetkisinin, avukatlar yanında, hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri ve muhakemat müdürlerine de verilmesi ve bu kişiler tarafından takip edilen davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilmesinin sağlanmasından ibarettir.
Bu durumda; yargılamanın yenilenmesi istemine konu olan davalarda esas dava hakkında verilen kararda vekalet ücretine hükmedilmiş olduğu, yeniden yargılamaya karar verilmesi halinde de, yeniden yapılacak yargılama sonunda lehine karar verilen taraf lehine vekalet ücretine hükmedileceği, ancak yeniden yargılama yapılmasına karar verilmediği takdirde ortada bir dava olmadığından, sırf -Kanunun emredici hükmünün yerine getirilmesi için- savunma verildiğinden bahisle vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Zira;
a) İdari yargılama usulünde yargılamanın yenilenmesi süreci, ayrı bir dava olmayıp esas davanın devamı mahiyetindeki olağanüstü bir kanun yoludur.
b) Avukatlık Kanunu’nda kanun koyucu, bir davada (duruşma açılması hali hariç diğer bütün işlemler için) tek bir avukatlık ücretine hükmedilmesi yönündeki temel ilkeyi benimsemiştir.
c) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi eki listede vekalet ücreti verilecek işler, dava ve takipler arasında yargılamanın yenilenmesine yer verilmemiş ve Tarifenin 2. maddesinde Avukatlık Kanunundaki yukarıda sözü edilen ilkeyi tamamlar biçimde bir davada Kanun yolu safhasını da kapsar şekilde tek bir avukatlı ücreti ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
d) 659 sayılı KHK’nın 14. maddesi, idari davalarda davasını vekille temsil eden idare personelinden kimlerin vekalet ücretine hak kazanacağına ilişkin düzenlemeleri içermekte olup, vekalet ücretinin hangi hallerde verileceğinin Tarife hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan gerekçelerle yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine ilişkin Mahkeme kararında, idare lehine avukatlık ücretine hükmedilmesi yönünden mevzuata uyarlık bulunmadığından, davacının temyiz isteminin, söz konusu kararın vekalet ücretine ilişkin kısmı yönünden kabul edilerek, temyize konu Mahkeme kararının bu hususa ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla temyiz isteminin bu hususa yönelik olarak reddi yolundaki çoğunluk kararına katılmıyorum.