Danıştay Kararı 2. Daire 2020/1101 E. 2020/3092 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2020/1101 E.  ,  2020/3092 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/1101
Karar No : 2020/3092

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … mirasçıları …, …,
…, …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; İstanbul ili, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde … uzmanı olarak görev yapan davacının, Amasya Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde … görevini yürüttüğü dönemde kamu zararına sebebiyet verdiğinden bahisle 32.430,04.-TL’nin 1 (bir) ay içerisinde rızaen ve sulh yoluyla ödenmesi, aksi takdirde 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yasal işlem başlatılacağına ilişkin Amasya İl Sağlık Müdürlüğünün … günlü, … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…; K:… sayılı kararla davanın incelenmeksizin reddine hükmedilmiş; davacının temyiz istemi üzerine anılan karar, Danıştay Beşinci Dairesinin 12/04/2016 günlü, E:2016/1812, K:2016/2186 sayılı kararıyla husumet yönünden bozulmuştur.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…; K:… sayılı kararıyla; Danıştay Beşinci Dairesinin bozma kararına uyulmuş, dava yetki yönünden reddedilerek dava dosyası, idari işlemi tesis eden yerin yargı çevresinde bulunan … İdare Mahkemesine gönderilmiştir.
… İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiş; davalı idarenin temyiz istemi üzerine Danıştay İkinci Dairesinin 13/05/2019 günlü, E:2019/520, K:2019/2884 sayılı kararıyla, davanın görüm ve çözümünde, davacının görev yaptığı yerin idari yargı yetkisi bakımından bağlı olduğu yer idare mahkemesi olan İstanbul İdare Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle anılan karar bozulmuştur.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…; K:… sayılı kararıyla; Danıştay İkinci Dairesinin bozma kararına uyulmak suretiyle, dava yetki yönünden reddedilerek, dava dosyası, davacının görev yaptığı yerin idari yargı yetkisi bakımından bağlı olduğu … İdare Mahkemesine gönderilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : …. İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davalı idarece, hukuk aleminde etki doğuracak biçimde “32.430,04 TL’nin yasal faiziyle birlikte 1 (bir) ay içerisinde rızaen ve sulh yoluyla ödenmesi, aksi takdirde 6183 sayılı Yasa hükümleri uyarınca tahsil işlemlerine başlanacağı”na dair bir işlem tesis edildiği, başka bir ifadeyle kamu gücüne dayanılarak tahsil yoluna başvurulacağının ifade edildiği; bu durumda, davalı idarenin davacıdan, ortaya çıktığı iddia olunan zarara ilişkin olarak Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte belirlenen usule uygun biçimde, (borcun miktarı, sebebi, doğuş tarihi, faiz başlangıç tarihi ödeme yeri, yedi günlük itiraz süresi, itiraz mercii belirtilerek) söz konusu tutarın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesinin istenmesi, ödemeyi kabul etmemesi halinde davacı hakkında genel hükümlere göre dava açılmak üzere ilgili mercilere durumun iletilmesinin gerekmesine karşın, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu uyarınca yürürlüğe giren, yukarıda anılan Yönetmelik’te gösterilen usule uyulmaksızın ve bambaşka bir hukuki yola girilerek tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı; kaldı ki 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 1. maddesinde de haksız fiilden doğan alacakların bu Kanun’un kapsamı dışında tutulduğu gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu işlemin idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülebilir bir işlem niteliğinde olmadığı, davanın gerek usul gerekse esas yönünden reddedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Temyize konu kararın usul ve hukuka uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerektiği ileri sürülmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hâkimi’nin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
İstanbul ili, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde … uzmanı olarak görev yapan davacı tarafından, Amasya Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde … görevini yürüttüğü dönemde kamu zararına sebebiyet verdiğinden bahisle oluştuğu tespit edilen 32.430,04-TL’nin 1 (bir) ay içerisinde rızaen ve sulh yoluyla ödenmesi, aksi takdirde 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yasal işlem başlatılacağı yolunda tesis edilen Amasya İl Sağlık Müdürlüğünün … günlü, … sayılı işleminin iptali istemiyle temyizen incelenmekte olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından iptal davası açılabileceği belirtilmiş, aynı Kanun’un 14. maddesinde; dava dilekçeleri üzerinde yapılacak ilk incelemede idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlemin dava konusu olup olmadığının inceleneceği, 15. maddesinin, 1. fıkrasının, (b) bendinde ise; kesin ve yürütülmesi gereken nitelikte olmayan işleme karşı açılan davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 1. maddesinde; Kanun’un amacının; kalkınma planları ve programlarda yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak üzere kamu mali yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve mali kontrolü düzenlemek olduğu belirtilmiş, 71. maddesinde; kamu zararı, kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel ve eksilmeye neden olunması olarak tanımlanmış, kamu zararının belirlenmesinde, iş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması, mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması, transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması, iş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması, idare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması ile mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılmasının esas alınacağı; kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararının, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte ilgililerden tahsil edileceği, kamu zararının, bu zarara neden olan kamu görevlisinden veya diğer gerçek ve tüzel kişilerden tahsiline ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Yasa hükmüne dayanılarak yürürlüğe konulan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan şekliyle, 7. maddesinin 1. fıkrasında; kamu zararlarının 6. maddede belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle a) Kontrol, denetim veya inceleme, b) Sayıştayca kesin hükme bağlama, c) Adlî, idarî veya askerî yargılama sonucunda tespit edileceği, 4. fıkrasında; yargı kararları ve Sayıştay ilâmlarıyla tespit edilen kamu zararı alacakları ile değerlendirme sonucunda takip ve tahsiline karar verilen alacakların, merkezde strateji geliştirme birimlerince, taşrada ise takibe yetkili idare birimince takip edileceği; aynı Yönetmeliğin 12. maddesinde; kamu zararından doğan alacakların, sorumlulardan ve/veya ilgililerden, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte tahsil edileceği, tespit edilen kamu zararlarının a) Rızaen ve sulh yolu ile ödenmek, b) 22/04/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre takas yapılmak, c) 2004 sayılı Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle tahsil edileceği, 22. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde ise; kamu zararından doğan alacakların sorumlularca ve/veya ilgililerce rızaen veya sulhen ödenmemesi halinde alacak takip dosyasının, genel hükümlere göre takibat yapılmak ve dava açılmak üzere, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerince o yerdeki muhakemat müdürlüğüne veya hazine avukatlığına gönderileceği, hazine avukatı bulunmayan yerlerde dava ve icra işleri kamu idaresi yöneticileri tarafından takip edileceği, genel bütçe dışındaki diğer kamu idarelerinde söz konusu dosyanın hukuk birimine gönderileceği düzenlemelerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdari işlemin icrai (yürütülebilir) nitelikte olması için ilgililerin hukuksal durumunu değiştirmesi, ilgilileri hukuksal yönden etkilemesi gerekmektedir. İdari işlemin icrailik unsurunu değerlendirirken işlemin “kesin” ve “nihai” olması hususları üzerinde de durulması gerektiği belirgindir.
Danıştayın yerleşik içtihatlarında, kesin ve yürütülmesi zorunlu, idari davaya konu edilebilecek işlemlerin; idarenin kamu gücüne dayanarak, tek yanlı irade beyanıyla tesis ettikleri, hukuk düzeninde değişiklik yapan, başka bir deyişle ilgililerin hukukunu etkileyen işlemler olduğu kabul edilmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, kamu zararından doğan alacakların, sorumlularca ve/veya ilgililerce rızaen veya sulhen ödenmesi suretiyle ya da genel hükümlere göre takibat yapılarak ve dava açılarak tahsil edileceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, somut uyuşmazlıkta, … görevini yürüttüğü dönemde aynı zamanda harcama yetkilisi olan davacının yargı kararı sonucu ortaya çıkan faiz nedeniyle kamu zararına sebebiyet verdiğinden bahisle, oluşan kamu zararının talep edilmesine ilişkin dava konusu işlemin, Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik uyarınca tesis edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Buna göre, dava konusu işlemin, oluştuğu iddia edilen zararın rızaen ödenmesine çağrı niteliği taşıdığı, davacının istenen tutarı rızaen ödememesi halinde ise söz konusu miktarın resen tahsilinin mümkün bulunmadığı ve ancak genel hükümler uyarınca tahsil edilebileceği göz önüne alındığında, dava konusu işlemin idari davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte bir işlem olmadığı anlaşıldığından, davanın incelenmeksizin reddi yolunda karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilmesi suretiyle verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. Aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası uyarınca, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Yasa’nın (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.