Danıştay Kararı 2. Daire 2019/3657 E. 2020/2763 K. 01.10.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2019/3657 E.  ,  2020/2763 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/3657
Karar No : 2020/2763

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Sanayii A.Ş
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii Anonim Şirketi’nde Üretim Planlama ve Koordinasyon … olarak görev yapan davacının, mevcut görevinden alındıktan sonra, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 18. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin (2) numaralı alt bendi gereğince, TÜLOMSAŞ Teftiş Kurulu Başkanlığı bünyesinde … kadrosuna atanmasına ilişkin … günlü, … sayılı Yönetim Kurulu kararının ilgili kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla; … olarak görev yapmakta iken … kadrosuna ataması yapılan davacının, 375 sayılı KHK’nin Ek-18. maddesinin (c) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca atamasının yapıldığı, belirtilen KHK’nin ilgili fıkrasının iptali için yapılan başvurunun Anayasa Mahkemesi’nce reddedildiği, atamaya dayanak mevzuatın yürürlükte olduğu, davacının görevden alınarak … kadrosuna atamasının yapıldığı, ek göstergesi 3600 (dahil) ila 6400 (hariç) olarak tespit edilen yönetici kadro veya pozisyonunda çalıştığı, müfettişlik kadrosunun 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. maddesinin “Ortak hükümler” bölümünün (A) fıkrasının 11. bendindeki kadrolardan olduğu anlaşıldığından, davacının 1. derece … kadrosuna atama işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı; öte yandan, yasalarla kendisine verilen görevleri rasyonel, etkin, süratli ve verimli bir biçimde yürütme ve bu amaçla gereken önlemleri almakla yükümlü olan idarenin, personelini bulunduğu kadro derecesine eşdeğer bir kadroya hizmet gereği atama hususunda takdir yetkisine sahip olması ve Mahkemenin 30/03/2017 tarihli ara kararına verilen cevap ekindeki belgelerin davacının …ndan alınması için yeterli neden oluşturması karşısında davacının … kadrosuna atanmasına yönelik dava konusu işlemde de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla; davacının Üretim Planlama ve Kontrol Daire Başkanlığında 8 yılı aşan süre … yapması nedeniyle, gerekli tecrübe ve Daire yapılanması için yeterli zamana sahip olduğu halde, üretim planlamasının hazırlanması, izlenmesi ve raporlanması konularında yetersiz kaldığı; bu nedenle hâlâ davacının sorumluluğunda olan üretim sürecinde her ürüne uygun olarak detay üretim planlamasının yapılamadığı; Üretim Planlama ve Kontrol Daire Başkanlığı’nın planlama ile ilgili görevlerini gereğince yerine getiremediğinden bu görevlerin bir kısmının APK Daire Başkanlığı’nca yürütülmek zorunda kalındığı; birimler arası koordinasyon ve eşgüdüm konularında davacının yetersiz kalarak idarenin üretim faaliyetlerde beklenen katkıyı sağlayamadığı yönünde idarece tespitlerde bulunulduğu; söz konusu hususların varit olduğunu geniş ölçüde doğrulayan bilgi ve belgelerin dava dosyasına da ibraz edildiği; bu hususlar ile davacının yürütmekte olduğu hizmetin niteliği ve önemi birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu işlemin davacının … görevinden alınmasına ilişkin kısmında hukuka, kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemin, davacının Üretim Planlama ve Kontrol …ndan alınmasında ilişkin kısmı yönünden, davacının istinaf başvurusunun kısmen reddine; Davacı … ile davalı idarede Sağlık ve Sosyal İşler Dairesi … olan …’in yürütmekte oldukları … görevlerinden alınmaları sonrasında 375 sayılı KHK’nin Ek-18. maddesi, (c) fıkrası, (2) numaralı bendi gereğince … kadrolarına atanmalarına ilişkin dava konusu Yönetim Kurulu kararının … Derneği tarafından da ayrı bir davaya konu edildiği; bu davanın … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ile reddedildiği; anılan karara yönelik istinaf incelemesi sonucunda, … günlü, E:…; K:… sayılı karar ile bu Mahkeme kararı kaldırılarak, adı geçenlerin davalı idare … atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptal kararı verildiği anlaşıldığından, davaya konu Yönetim Kurulu kararının, davacının kurum … atanmasına ilişkin bölümü hakkında daha önce verilmiş bir yargı kararı bulunması nedeniyle yeniden hüküm kurulması imkanı bulunmadığı belirtilerek, dava konusu işlemin, davacının kurum … atanmasına ilişkin kısmı yönünden ise istinaf başvurusunun kısmen kabulüne ve bu işlem yönünden anılan Mahkeme kararının kaldırılmasına; dava konusu işlemin davacının kurum … atanmasına ilişkin kısmı yönünden daha önce verilmiş bir yargı kararı bulunması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Söz konusu kararın taraflarca temyizi üzerine, Danıştay İkinci Dairesi’nin 17/01/2019 günlü, E:2017/4455; K:2019/250 sayılı kararıyla; davacı hakkındaki iddiaların araştırılmasına yönelik herhangi bir soruşturma açılmadığı ve idari işlem tesis edilmediği, davacının görevinde başarısız veya yetersiz olduğuna ilişkin dava dosyasına sunulan bilgi ve belgelerin de, davacı hakkındaki iddiaları kanıtlayacak somut nitelikte bilgi ve belgeler olarak değerlendirilmesi imkânı bulunmadığı, davacının yazılı olarak uyarılmasına ilişkin işleminin, dava konusu işlemden yaklaşık 5 yıl önceki bir tarihe ait olduğu ve bu haliyle davacının … görevinden alınmasına ilişkin işleme dayanak teşkil edecek nitelikte bulunmadığı, … Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği tarafından; Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii Anonim Şirketi’nde Sağlık ve Sosyal İşler … olarak görev yapan … ve Üretim Planlama ve Koordinasyon … olarak görev yapan davacı …’ın, mevcut görevlerinden alındıktan sonra, müfettişlik kadrolarına atanmalarına dair … günlü, … sayılı Yönetim Kurulu kararının ilgili kısmının iptali istemiyle açılan başka bir davada; davanın reddi yolunda … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla kabul edilerek, … İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına; 2577 sayılı Yasanın 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, esastan incelenen davada, dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İkinci Dairesi’nin 17/01/2019 günlü, E:2017/4451, K2019/251 sayılı kararı ile anılan karar bozulmuş olup; bozma kararı üzerine anılan dosyada yeniden verilecek karar, bakılmakta olan uyuşmazlığın sonucunu etkileyecek nitelikte olduğundan, bu yönüyle de kararın bozulması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Danıştay İkinci Dairesi’nin 17/01/2019 günlü, E:2017/4455; K:2019/250 sayılı bozma kararına uyularak … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla; davacı hakkındaki iddiaların araştırılmasına yönelik herhangi bir soruşturma açılmadığı ve idari işlem tesis edilmediği, davacının görevinde başarısız veya yetersiz olduğuna ilişkin dava dosyasına sunulan bilgi ve belgelerin de, davacı hakkındaki iddiaları kanıtlayacak somut nitelikte bilgi ve belgeler olarak değerlendirilmesi imkânı bulunmadığı, davacının yazılı olarak uyarılmasına ilişkin işleminin, dava konusu işlemden yaklaşık 5 yıl önceki bir tarihe ait olduğu ve bu haliyle davacının … görevinden alınmasına ilişkin işleme dayanak teşkil edecek nitelikte bulunmadığı, davacı ile davalı idarede Sağlık ve Sosyal İşler … olan M. D.’in yürütmekte oldukları … görevlerinden alınmaları sonrasında 375 sayılı KHK’nin Ek-18. maddesi, (c) fıkrası, (2) numaralı bendi gereğince … kadrolarına atanmalarına ilişkin dava konusu Yönetim Kurulu kararının … Derneği tarafından da ayrı bir davaya konu edildiği; bu davanın … İdare Mahkemesi’nin … gün ve E:…, K:… sayılı kararı ile reddedildiği; anılan karara yönelik istinaf incelemesinin ise Danıştay İkinci Dairesi’nin 17/01/2019 gün ve E.2017/4451, K:2019/251 sayılı bozma kararı üzerine Dairelerinin 2019/1880 esas sayılı dosyasında halen devam ettiği, dava konusu atama işleminin, davacının … görevinden alınmasına ilişkin kısmında yukarıda belirtilen nedenlerle hukuka uyarlık bulunmadığı için, anılan işlemin ilgilinin … kadrosuna atanmasına ilişkin kısmının da dayanaksız hale geldiği açık ise de, işlemin bu kısmı hakkında daha önce verilmiş bir yargı kararı bulunduğu için esasa ilişkin yeni bir karar verilmesi olanağı bulunmadığı, dava konusu işlemin davacının … görevinden alınmasına ilişkin kısmı hukuka aykırı bulunduğu için, ilgilinin bu görevden alma sonrasında … kadrosuna atanmasına ilişkin kısmının idarece uygulanma imkanı kalmadığı gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü E:…, K:… sayılı kararın kaldırılmasına; dava konusu işlemin davacının … görevinden alınmasına ilişkin kısmının iptaline; anılan işlemin davacının … atanmasına ilişkin kısmı yönünden ise daha önce verilmiş bir yargı kararı bulunması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına; yargılama giderleri ile …-TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı İdarece; davacının kendisini avukat ile temsil ettirmediği halde lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu, dava konusu işlemin idarenin takdir yetkisi kapsamında liyakat ilkesi dikkate alınarak tesis edildiği, davacıya tevdi edilen görevlerin tam olarak yerine getiremediği, ileri sürülerek … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararının esasına yönelik temyiz isteminin reddine, vekili olmadığı halde davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmadığından, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü ile kararın vekalet ücretine yönelik kısmının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesi’nce, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
1- Kararın esasına yönelik olarak;
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkün olup; davalı idare tarafından ileri sürülen hususlar … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararının esasına yönelik kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2- Kararın vekalet ücretine ilişkin kısmına yönelik temyiz istemine gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değişik “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştayın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanun maddesinin gerekçesinde ise; temyiz incelemesinde sadece maddi hatalarda değil, aynı zamanda yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen eksiklik ya da yanlışlıklarda da düzelterek onama kararı verilmesinin sağlandığı, uygulamada, vekâlet ücretine, yargılama giderlerine ya da faize hükmedilmesinin unutulması ya da bunların yanlış hesaplanması gibi, kararın asli olmayan unsurlarında görülen bir kısım eksiklik ya da yanlışlıklar nedeniyle bozma kararları verildiği, bunun mahkeme tarafından tekrar karara bağlandığı ve yine bu kararlara karşı yeniden kanun yollarına başvurulabilmesi nedeniyle hem zaman hem de emek kaybına neden olunduğunun görüldüğü, bu suretle esasa etkili olmayan konularda Danıştayın kesin karar vermesi sağlanarak uyuşmazlığın hızla sonuçlandırılmasının amaçlandığı hususlarına yer verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince, dava konusu işlemin iptali yolunda hüküm kurularak, davacı lehine lehine vekalet ücretine hükmedilmiş ise de; davacının, davayı vekili aracılığıyla takip etmediği görüldüğünden, davacı lehine, avukatlık ücretine hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu husus, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan, düzeltilmesi mümkün eksiklik olarak görüldüğünden, hüküm fıkrasında yer alan “… karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacı tarafa verilmesine …” ibaresi çıkarılmak suretiyle, kararın belirtilen şekilde vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN KISMEN REDDİ ile … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararının; dava konusu işlemin davacının … görevinden alınmasına ilişkin kısmının iptali yönünden oyçokluğuyla, işlemin davacının … atanmasına ilişkin kısmı yönünden karar verilmesine yer olmadığı yolundaki kısmı bakımında oybirliğiyle, ONANMASINA,
2. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN KISMEN KABULÜ ile … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, vekalet ücretine yönelik hüküm fıkrasının yukarıda belirtildiği şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA oyçokluğuyla,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’un 7035 sayılı Kanun ile değişik 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 01/10/2020 tarihinde tarihinde kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değişik “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinde; “1. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar.
b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar.” hükmüne yer verilmiştir.
Temyiz incelemesinde; incelemeye tabi karardaki gerekçenin değiştirilmesi veya maddi hata ve yanlışlıkların düzeltilmesi, eksikliklerin tamamlanması mümkün olmakla birlikte, hükmün sonucunu, kapsamını değiştirecek şekilde düzeltme yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Temyiz istemine konu, dava konusu işlemin iptali yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında, vekil ile temsil edilmeyen davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu husus, yukarıda belirtildiği üzere 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında bulunmayıp; kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil etmektedir.
Bu sebeple, Bölge İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Bölge İdare Mahkemesince yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla, aksi yönde oluşan düzeltilerek onama kararına katılmıyorum.

(XX) KARŞI OY :
Uyuşmazlık; davalı idare bünyesinde … olarak görev yapan davacının, bu görevinden alınarak müfettişlik kadrosuna atanmasına ilişkin işlemden kaynaklanmaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesinin birinci fıkrasında, “Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Dolayısıyla; idarelerin kamu hizmetlerini etkin ve verimli bir şekilde yürütebilmek için personelini 657 sayılı Kanun’un 76. maddesi kapsamında kazanılmış hak aylık derecelerine ve 68. maddedeki esaslara uygun olmak şartı ile başkaca bir sınırlama olmaksızın hangi yer ve görevde çalıştıracağını belirlemek hususunda takdir yetkisine sahip olduğu muhakkaktır. 657 sayılı Kanunun 76. maddesi kapsamında idarelere tanınan bu takdir yetkisinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının ispatlanması ya da bu hususun idari yargı merciince saptanması halinde dava konusu idari işlemin neden ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptali sözkonusu olacaktır.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin bir kararında; “…daire başkanı… kadroları idareci (yönetici) kadroları olup idarenin bu kadrolara bir kere atadığı kişileri meslek hayatları boyunca bu kadrolarda çalıştırma zorunluluğunun bulunmayacağı açıktır. Dolayısıyla bu kadrolara atanan kişiler yönünden, bulundukları statülerden doğan, tahakkuk etmiş, kendileri yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haklardan yahut bu durumun devam edeceği yönündeki haklı beklentiden söz edilemez. Bu nedenle kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alınarak bu kişilerin idarecilik görevlerine son verilmesi ve kariyer meslek kadrolarından gelenlerin kendi kadrolarına, kariyer mesleklerden gelmeyenlerin ise bazı koşulları taşımak kaydıyla, geldiği kadrodan daha üst bir görev olan Sosyal Güvenlik Uzmanlığı kadrolarına atanmaları mümkün olup bunu düzenleyen kuralın kazanılmış hakları veya genel olarak hukuk güvenliği ilkesini ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.” denilerek bu husustaki idarenin takdir yetkisi vurgulanmıştır.(AYM 8.12.2015 tarih, 2014/87 E. 2015/112 K.)
Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idare bünyesinde Üretim Planlama ve Kontrol … olarak görev yapmakta olan davacının bu görevden alınarak … kadrosuna atanmasına dair … tarih ve … sayılı Yönetim Kurulu kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Kamu İktisadi Teşebbüslerinin, işin gerektirdiği nitelikleri haiz elemanları işe almak ve yetiştirmek, verimlilik ve karlılık ilkelerine bağlı olarak çalıştırmakla yükümlü olduğu; kurum üst düzey yöneticilerinin de kurumların ileriye dönük plan ve politikalarını saptayarak, bu plan ve politikalardaki hedefleri gerçekleştirmek için gerekli takip ve uygulamayı yapan kişiler olduğu dikkate alındığında, yönetici pozisyonundaki bu kişilerin atanması ve görevden alınması konusunda kurum yönetimine tanınan takdir yetkisinin daha geniş olduğunun kabulü ve bu kişilerin bulundukları görevlerden başka görevlere atanmasına ilişkin işlemlerin kazanılmış hakları ihlal eden bir yönü bulunmadığı açıktır.
Bu durumda, hizmetin etkin ve verimli yürütülmesinin sağlanması ve kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek takdir yetkisi kapsamında gerçekleştirilen dava konusu işlemde, davacının daire başkanlığından alınmasına ilişkin kısım yönünden Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.