Danıştay Kararı 2. Daire 2019/3395 E. 2020/3184 K. 03.11.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2019/3395 E.  ,  2020/3184 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/3395
Karar No : 2020/3184

DAVACI : … Birliği
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri Av. …

DAVANIN KONUSU : 08/06/2004 günlü, 25486 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin, 22/10/2009 günlü, 27384 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin,
1-7. maddesi ile 15. maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan değişikliğin,
2- 9. maddesi ile 17. maddesine eklenen son fıkranın,
3- 13. maddesi ile 21. maddesinin son fıkrasında yapılan değişikliğin ve eklenen onikinci fıkranın,
4- 16. maddesi ile 25. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine eklenen “İl müdürlüğü ve başhekimlik unvanlarına atandıktan veya görevlendirildikten sonra başka yere atanma talebinde bulunanlardan; iki yıl süreyle bu görevleri yürütenler bir defaya mahsus olmak üzere talepleri doğrultusunda durumlarına uygun bir kadroya atanırlar.” cümlesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 21. maddesine eklenen onikinci fıkra yönünden;
Yönetmeliğin 21. maddesinin 7. fıkrasının (a) bendinde eş durumu nedeniyle nakil talep edecek personelin eşinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (B) veya (C) bendine göre istihdam edilmemesi koşulu mevcut iken bu düzenlemeden (B) bendi ibaresinin çıkartılarak kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli personel olarak çalışan kişilerin Sağlık Bakanlığında çalışan eşlerinin de eş durumu nedeniyle nakil talebinde bulunabilmelerine olanak sağlanmasına rağmen, uygulama usul ve esaslarının yönetmelik yerine yönerge ile düzenlenmesinin hukuki güvenlik ilkesine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmektedir.

DAVALI İDARENİN SAVUNMASI :
Dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 21. maddesine eklenen onikinci fıkra yönünden;
06/06/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların Ek 1, Ek 2 ve Ek 4 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanan 4/B Sözleşmeli Personelin Yeniden Hizmete Alınması ve Kurum İçi Yer Değişikliğine Dair Yönerge ile personelin yeniden hizmete alınması, karşılıklı yer değişikliği, eş durumu ve sağlık mazereti nedeniyle yer değişikliği ve unvan değişikliğine ilişkin usul ve esasların belirlendiği, bu düzenleme ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesi uyarınca istihdam edilen personelin de tayin talebinde bulunabilmesinin mümkün hale getirildiği, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : İptali istenilen düzenlemelerin yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …

DÜŞÜNCESİ : Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 15. maddesinin dördüncü fıkrasında 22/10/2009 günlü, 27384 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 7. maddesi ile yapılan değişikliğin, 17. maddesine 9. maddesi ile eklenen son fıkranın, 21. maddesinin son fıkrasında 13. maddesi ile yapılan değişikliğin ve eklenen onikinci fıkranın, 25. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine 16. maddesi ile eklenen “İl müdürlüğü ve başhekimlik unvanlarına atandıktan veya görevlendirildikten sonra başka yere atanma talebinde bulunanlardan; iki yıl süreyle bu görevleri yürütenler bir defaya mahsus olmak üzere talepleri doğrultusunda durumlarına uygun bir kadroya atanırlar.” cümlesinin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Beşinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunun 06/06/2012 günlü, E:2009/7695, K:2012/4074 sayılı kararıyla; dava konusu Yönetmeliğin 7. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin “Yeniden Atama” başlıklı 15. maddesinin dördüncü fıkrasında, tabip ve uzman tabiplerin yeniden atanmasında, sırasıyla 6. ve 5. hizmet bölgesi iller ve D ve C hizmet grubu iller ile ilçelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasına göre 6., 5. ve 4. gelişmişlik grubunda yer alan ilçelerde bulunan kadroların ilan edileceği hükmüne yer verildiği ve dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin “Kurumlar Arası Naklen Atama” başlıklı 17. maddesine, “Ancak stratejik personel dönem ve kura şartına bağlı olmaksızın naklen atanabilir.” hükmünü içeren son fıkranın eklendiği; Bakanlık kadrolarında çalışmakta iken çeşitli nedenlerle görevden ayrılıp tabip ve uzman tabiplerin yeniden atanmasında ilan edilecek kadrolar bakımından sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması amacıyla personel ihtiyacı yoğun olan ve sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde güçlük çekilen 6. ve 5. hizmet bölgesi iller ve D ve C hizmet grubu iller ile ilçelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasına göre 6., 5. ve 4. gelişmişlik grubunda yer alan ilçelere öncelik verilmesini öngören Yönetmelik maddesi ile istihdamında güçlük çekilen tabip ve uzman tabiplerin genel atama yöntemi dışında tutularak atamalarının kura yöntemi dışında bırakılmasında hukuka aykırılık görülmediği; dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin “Olağanüstü ve Özel Durumlarda Yer Değişikliği” başlıklı 21. maddesinin son fıkrasında, stratejik personelin atama taleplerinde bu maddenin (a) bendinin uygulanmayacağı düzenlemesine yer verildiği, eşi 217 sayılı KHK kapsamında bir kamu kurum veya kuruluşunda memur olan stratejik personelin atamalarının Yönetmeliğin 20. maddesi çerçevesinde yapılmakta olduğu, tabip ve uzman tabip ihtiyacının yüksek olması ve halkın sağlık hizmetlerinden eşit olarak yararlandırılmasının amaçlanması karşısında, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği; dava konusu Yönetmeliğin 16. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin “Yönetici Atamaları” başlıklı 25. maddesine eklenen cümlede, il müdürlüğü ve başhekimlik unvanlarına atandıktan veya görevlendirildikten sonra başka yere atanma talebinde bulunanlardan, iki yıl süreyle bu görevleri yürütenlerin bir defaya mahsus olmak üzere talepleri doğrultusunda durumlarına uygun bir kadroya atanacakları hususunun düzenlendiği, bu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle verilen davanın reddi yönündeki kararın temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 15.4.2015 günlü, E:2015/547, K:2015/1383 sayılı kararıyla dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 21. maddesine eklenen onikinci fıkra yönünden hüküm kurulmaması ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 25. maddesine dava konusu Yönetmeliğin 16. maddesi ile eklenen cümle yönünden davanın reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, davacının temyiz isteminin kısmen reddi ile anılan kararın, Yönetmeliğin, Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 15. ve 17. maddeleri ile 21. maddesinin son fıkrasında yapılan değişiklikler yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmının onanmasına karar verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka aykırı karar verilmesi ve usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması, sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı; 4’üncü fıkrasında, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50’nci madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı, hükme bağlandığından; ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılan davaların temyiz incelemesi sonucu ilgili dava daireleri kurulunca; usul veya esas bakımından yeninden bir araştırma, inceleme yapılmasını veya maddi ve hukuki olayın yeninden yorumlanmasını gerektirmeyecek şekilde verilen bozma kararlarına karşı, ilk kararı veren Danıştay dava dairesine “ısrar hakkı” tanınmamıştır. Dolayısıyla, kararı bozulan Danıştay dava dairesinin bu tür bozma kararlarına uyması yasa gereği olduğundan, savcılık düşüncesinin de bu çerçevede irdelenmesi gerekliliği açıktır.
Bu durumda İdari Dava Daireleri Kurulunun kararına uyulması yasal mecburiyet olduğundan kısmen bozma yönünde verilen kararda belirtilen gerekçeler doğrultusunda uyuşmazlığa konu Yönetmeliğin 16.maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 25.maddesine eklenen cümlenin iptaline, dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 21. maddesine eklenen ve Dairesince sehven hüküm kurulmayan düzenlemede ise hukuka, hizmet gereklerine, üst normlara aykırılık ve iptali gerektirecek bir husus bulunmadığından bu kısma yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci ve Onikinci Daireleri’nce; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’na 3619 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile eklenen Ek 1. maddesi hükmü uyarınca yapılan müşterek toplantıda; Danıştay Beşinci Dairesinin 30/09/2019 günlü, E:2018/1814, K:2019/5083 sayılı kararıyla Dairemize iletilen dosyada, Danıştay Beşinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulu’nun 06/06/2012 günlü, E:2009/7695, K:2012/4074 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 15/04/2015 günlü, E:2013/547, K:2015/1383 sayılı kararıyla kısmen onanması, kısmen bozulması üzerine, bozulan kısım yönünden karara uyularak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten sonra işin gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Danıştay Beşinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunun 06/06/2012 günlü, E:2009/7695, K:2012/4074 sayılı kararıyla; dava konusu Yönetmeliğin 7. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin “Yeniden Atama” başlıklı 15. maddesinin dördüncü fıkrasında, tabip ve uzman tabiplerin yeniden atanmasında, sırasıyla 6. ve 5. hizmet bölgesi iller ve D ve C hizmet grubu iller ile ilçelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasına göre 6., 5. ve 4. gelişmişlik grubunda yer alan ilçelerde bulunan kadroların ilan edileceği hükmüne yer verildiği ve dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin “Kurumlar Arası Naklen Atama” başlıklı 17. maddesine, “Ancak stratejik personel dönem ve kura şartına bağlı olmaksızın naklen atanabilir.” hükmünü içeren son fıkranın eklendiği; Bakanlık kadrolarında çalışmakta iken çeşitli nedenlerle görevden ayrılıp tabip ve uzman tabiplerin yeniden atanmasında ilan edilecek kadrolar bakımından sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması amacıyla personel ihtiyacı yoğun olan ve sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde güçlük çekilen 6. ve 5. hizmet bölgesi iller ve D ve C hizmet grubu iller ile ilçelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasına göre 6., 5. ve 4. gelişmişlik grubunda yer alan ilçelere öncelik verilmesini öngören Yönetmelik maddesi ile istihdamında güçlük çekilen tabip ve uzman tabiplerin genel atama yöntemi dışında tutularak atamalarının kura yöntemi dışında bırakılmasında hukuka aykırılık görülmediği; dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin “Olağanüstü ve Özel Durumlarda Yer Değişikliği” başlıklı 21. maddesine eklenen son fıkrada, stratejik personelin atama taleplerinde bu maddenin (a) bendinin uygulanmayacağı düzenlemesine yer verildiği, eşi 217 sayılı KHK kapsamında bir kamu kurum veya kuruluşunda memur olan stratejik personelin atamalarının Yönetmeliğin 20. maddesi çerçevesinde yapılmakta olduğu, tabip ve uzman tabip ihtiyacının yüksek olması ve halkın sağlık hizmetlerinden eşit olarak yararlandırılmasının amaçlanması karşısında, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği; dava konusu Yönetmeliğin 16. maddesi ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin “Yönetici Atamaları” başlıklı 25. maddesine eklenen cümlede, il müdürlüğü ve başhekimlik unvanlarına atandıktan veya görevlendirildikten sonra başka yere atanma talebinde bulunanlardan, iki yıl süreyle bu görevleri yürütenlerin bir defaya mahsus olmak üzere talepleri doğrultusunda durumlarına uygun bir kadroya atanacakları hususunun düzenlendiği, bu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Anılan kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 15/04/2015 günlü, E:2013/547, K:2015/1383 sayılı kararıyla; Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 15. ve 17. maddeleri ile 21. maddesinin son fıkrasında yapılan değişiklikler yönünden davanın reddi yolunda verilen kararın onanmasına; 21. maddesine eklenen onikinci fıkra yönünden hüküm kurulmaması ile 25. maddesine eklenen cümle yönünden davanın reddine ilişkin kısmının ise esastan bozulmasına hükmedilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :
08/06/2004 günlü, 25486 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin, 22/10/2009 günlü, 27384 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 13. maddesi ile 21. maddesine eklenen onikinci fıkrada yer alan “Bu maddenin yedinci fıkrasının (a) bendi hükümlerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (B) bendine göre istihdam edilen personelin eşine uygulanma usul ve esasları yönerge ile düzenlenir.” hükmünün ve 16. maddesi ile 25. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine eklenen “İl müdürlüğü ve başhekimlik unvanlarına atandıktan veya görevlendirildikten sonra başka yere atanma talebinde bulunanlardan; iki yıl süreyle bu görevleri yürütenler bir defaya mahsus olmak üzere talepleri doğrultusunda durumlarına uygun bir kadroya atanırlar.” cümlesinin iptali istemi yönünden;
Dava konusu edilen 08/06/2004 günlü, 25486 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin, 26/03/2013 günlü, 28599 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırıldığı; Yeni Yönetmeliğin “Olağanüstü ve özel durumlarda yer değişikliği” başlıklı 21. maddenin 5. fıkrasında yer alan, “Eşleri 657 sayılı Kanunun 4/B maddesi kapsamında görev yapan personelin eş durumu atamaları yönergeyle düzenlenir.” hükmünün 04/04/2015 günlü, 29316 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklikle yürürlükten kaldırıldığı, “Yönetici atamaları” başlıklı 25. maddesinde yer alan; “İl müdürlüğü ve müdürlük unvanlarına atandıktan veya görevlendirildikten sonra başka yere atanma talebinde bulunanlardan; en az bir yıl süreyle bu görevleri yürütenler bir defaya mahsus olmak üzere talepleri doğrultusunda durumlarına uygun bir kadroya atanabilirler. Bir yıldan az bu görevleri yürütenler ise, önceki kadrolarının bulunduğu ildeki durumlarına uygun bir kadroya atanırlar.” düzenlemesinin ise 02/03/2018 günlü, 30348 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklikle mülga olduğu göz önüne alındığında, bu istemlere yönelik olarak davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davacının iptalini talep ettiği söz konusu düzenlemeler yürürlükte bulunmadığından, istem hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
Yargılama giderleri ve vekalet ücretine yönelik olarak ise;
Dava konusu Yönetmeliğin 25. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine eklenen cümleye ilişkin olarak davanın reddi yolunda verilen Danıştay Beşinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunun 06/06/2012 günlü, E:2009/7695, K:2012/4074 sayılı kararının, İdari Dava Daireleri Kurulunun 15/04/2015 günlü, E:2013/547, K:2015/1383 sayılı kararıyla bozulduğu ve dava konusu hükmün hukuka aykırılığının yargı kararı ile saptandığı hususunda duraksama bulunmamaktadır.
Bu durumda; yargı yerince hukuki incelemesi yapılarak hukuka aykırılığı tespit edilen ancak, daha sonra yürürlükten kaldırılması nedeniyle hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilen Yönetmelik hükmünün iptali istemine ilişkin işbu davada, davacının haksızlığından ve bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu olacağından söz edilemeyeceği açıktır.
Öte yandan; aynı kararın Yönetmeliğin 15. ve 17. maddeleri ile 21. maddesinin son fıkrasında yapılan değişiklikler yönünden davanın reddine ilişkin kısmının İdari Dava Daireleri Kurulunca onanarak kesinleştiği dikkate alındığında, davanın anılan Yönetmelik hükümleri yönünden hukuka uygunluğunun kesinleşen yargı kararı ile saptandığı hususunda da duraksama bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Konusu kalmayan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA;
2. Aşağıda dökümü yapılan …-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre yarısı olan …-TL’nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, diğer yarısı olan …-TL’nin ise davacı üzerinde bırakılmasına, davalı idare tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre yarısı olan …-TL’nin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, diğer yarısının ise davalı idare üzerinde bırakılarak, artan posta ücretinin davacıya iadesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı davalar için belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine; bakılan davanın, kesinleşen kısmı için davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedildiğinden, bu aşamada davalı idare lehine yeniden vekalet ücretine hükmedilmemesine;
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 03/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Yargısal denetim, hukuka uygunluk denetimine dayanır. Yargı yerlerince hukuka aykırı olduğu tespit edilen işlemlerin iptali esas olup, yargı denetiminden beklenen budur. Dava konusu edilmiş bulunan bir düzenlemenin yargısal denetim tamamlanmadan idare tarafından kaldırılması ise, işlemin kaldırıldığı tarihe kadar hüküm ifade etmesini etkilemeyip, gelecekte yaratacağı etkiler açısından önem taşır.
Bireysel ya da düzenleyici işlemin iptali talebiyle açılan davalarda, işlem geri alınmadığı sürece işleme yönelik hüküm kurulması esastır. Dava süreci içinde işlemin kaldırılmasına yönelik yeni bir işlemin kurulmuş olması, iptal davasının konusuz kalması sonucunu doğurmaz. Zira, yeni kurulan işlem ile dava konusu edilen işlemin sadece ileride doğuracağı hukuki etkiler giderilmiş olur. Oysa, dava konusu işlemin kurulduğu tarih ile kaldırıldığı tarih arasındaki sürede doğurduğu hukuki sonuçlar ortadadır. İşlemin kurulduğu tarih itibariyle gerçekleştirilecek yargısal denetimle, eğer varsa işlemin neden olduğu hukuka aykırı sonuçların giderilmesi amaçlanır.
Yargısal denetimden amaç “hukuka uygunluk” denetimi olduğuna ve yargısal denetim işlemin kurulduğu tarih itibarıyla gerçekleştiğine göre, Yönetmeliğin 21. maddesine eklenen onikinci fıkranın hukuka uygunluğunun denetlenerek bir karar verilmesi ve 25. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine eklenen cümle yönünden İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak iptal kararı verilmesi gerekmekte iken, sonradan yürürlüğe giren Yönetmelik ile dava konusu Yönetmeliğin yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı yolunda verilen karara karşıyız.