Danıştay Kararı 2. Daire 2019/1799 E. 2023/897 K. 02.03.2023 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2019/1799 E.  ,  2023/897 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/1799
Karar No : 2023/897

DAVACI : … Sendikası
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürü …

DAVANIN KONUSU : Davacı Sendika tarafından; 03/05/2019 günlü, 30763 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kurumlar Arası Geçici Görevlendirme Yönetmeliği’nin “Ortak hükümler” başlıklı 8. maddesinin 2. fıkrasındaki “Geçici görevlendirme en fazla bir yıl olarak yapılabilir ve her defasında bir yılı geçmemek üzere uzatılabilir.” ile 3. fıkrasındaki “Kesintili ya da kesintisiz olarak bu Yönetmelik kapsamında toplamda altı ayı geçen geçici görevlendirmelerde personelin muvafakatının alınması şarttır.” ibarelerinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Davacı Sendika tarafından;
Devlet memurlarının kurumlar arası geçici süreli görevlendirilmesinin yasal dayanağını oluşturan 657 sayılı Kanun’un “Kurumlar arası geçici süreli görevlendirme” başlığını taşıyan Ek 8. maddesinde; geçici süreli görevlendirme süresinin bir yılda altı ayı geçemeyeceğinin, yurtdışında görevlendirilen güvenlik görevlileri için geçici görevlendirme süresinin en çok 2 yıl olduğunun, gerekli görülmesi halinde bu sürenin bir katına kadar uzatılabileceğinin; geçici süreli görevlendirmede memurun muvafakatının aranacağının düzenlendiği,
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesinde, kurumların, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurların bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atanabilecekleri hükmü yer almış olmasına karşın, memurların kazanılmış hak derecelerinin altına atanmalarının veya geçici mahiyette görevlendirilmelerinin mümkün bulunmadığı,
Kamu hizmetlerinin; planlılık, belirlilik ve süreklilik esasları ile kamu personelinin çalışma yaşamına dair temel hak ve özgürlükler de dikkate alınarak, kadrolu personelin olağan atama ve nakil işlemleri kapsamında, ihtiyaç duyulan hizmet bölgelerinde süreklilik gösteren bir biçimde görevlendirilmesi yoluyla görüldüğü,
Geçici görevlendirme müessesesinin esas ve usulleri yasalarımızda ayrıca ve açıkça düzenlenmemiş olsa da, kamu hizmetlerinin belirli koşullarla sınırlı olmak üzere, memurun muvafakatinin bulunması ve süreli olmak kaydıyla geçici olarak görevlendirilen personel eli ile de gördürülmesinin mümkün bulunduğu,
Buna göre; dava konusu düzenleyici işlemin, geçici görev süresi ve 6 aya kadar süreli geçici görevlendirmelerde ilgili personelin muvafakatinin alınmayacak olması dolayısıyla açıkça hukuka aykırı olduğu gibi kamu yararı ve hizmet gereklerine de uygun olmadığı,
İstisnai olan geçici görevlendirme uygulamasının, kural halini almaması ve personeli cezalandırma gibi bir amaca hizmet etmemesi gerektiği,
657 sayılı Kanun’un amacını aşar mahiyette olan ve hiçbir kimse veya organın, kaynağını Anayasa’dan almadığı yetkiyi kullanamayacağı ilkesine aykırı olan Yönetmelik düzenlemesinin iptaline karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI :
Davalı idare tarafından;
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin “Kurumlar arası geçici görevlendirme” başlıklı Ek 25. maddesinde; hakim ve savcılar ile bu meslekten sayılanlar hariç olmak üzere, statülerine bakılmaksızın bir kadro veya pozisyona dayalı olarak kamu kurum veya kuruluşlarında istihdam edilenlerin, kurumların muvafakatiyle bir yılı geçmemek üzere diğer kamu kurum veya kuruluşlarında geçici görevlendirilebileceklerinin, bu sürenin birer yıl uzatılabileceğinin; toplamda altı ayı geçen görevlendirmelerde personelin muvafakatinin de alınmasının şart olduğunun düzenlendiği,
Bu çerçevede, dava konusu düzenleyici işlem 375 sayılı KHK’ye dayandığından, 657 sayılı Kanun’un Ek 8. maddesine aykırılık iddiası ile söz konusu düzenleyici işleme karşı iptal davası açılmasının mümkün bulunmadığı,
Alt norm niteliğindeki dava konusu düzenleyici işlemde, üst norm olan 375 sayılı KHK’ye aykırı bir husus bulunmadığı, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Usul yönünden; davacı Sendikanın bakılan davada, davayı açmakta ehliyetinin bulunmadığı,
Keza, uyuşmazlığın çözümünde başvurulacak olan 375 sayılı KHK’nin Ek 25. maddesinde, altı aya kadar olan görevlendirmelerde personelin muvafakatinin alınmasının şart koşulmamış olması; geçici görevlendirmenin bir yılı geçmemek üzere yapılabileceği belirtilmiş olmakla birlikte, birer yıl olarak uzatılabileceği, dolayısıyla geçici görevlendirmelerin yıllarca sürmesine imkan sağlandığı dikkate alındığında; kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, kadro veya pozisyona asaleten atanan personel tarafından ifa edilmesinin, bunun dışındaki görevlendirmelerin geçici olmasının esas olması karşısında, kapsamda olan kamu personeli bakımından belirsizlik doğuran ve farklı uygulamalara sebebiyet verebilecek olan düzenlemenin Anayasa’nın 2., 10. ve 128. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz yoluyla incelenmesi ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği,
Esas yönünden ise; davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, Davacı Sendika tarafından, 03/05/2019 günlü, 30763 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan Kurumlar Arası Geçici Görevlendirme Yönetmeliği’nin; “Ortak hükümler” başlıklı 8. maddesinin 2. fıkrasındaki “Geçici görelendirme en fazla bir yıl olarak yapılabilir ve her defasında bir yılı geçmemek üzere uzatılabilir.” ibaresinin, aynı maddenin 3. fıkrasındaki “Kesintili ya da kesintisiz olarak bu Yönetmelik kapsamında toplamda altı ayı geçen geçici görevlendirmelerde personelin muvafakatının alınması şarttır.” ibaresinin iptali istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde; idari işlem hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden hukuka aykırı oldukları iddiasıyla iptali için dava açılabileceği, 14. maddesinin 3. fıkrasında dilekçeler üzerine ilk incelemenin; a) Görev ve yetki, b) İdari merci tecavüzü, c) Ehliyet, d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, f) Husumet, g) 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönünden sırasıyla inceleneceği, 14. maddenin 6. fıkrasında belirtilen hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı, 15. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde ise; 14. maddenin 3. fıkrasının (c) bendine aykırılık görülürse davanın reddine karar verileceği belirtilmiştir.
25/06/2001 günlü, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 19. maddesinin (f) bendinde; sendika ve konfederasyonların kuruluş amaçları doğrultusunda, üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil edeceği veya ettirebileceği, dava açabileceği ve bu nedenle açılan davalarda taraf olabileceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, sendika ve konfederasyonların, üyelerinin ortak ekonomik ve mesleki hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi amacıyla üyelerini yönetim ve yargı organları önünde temsil etmeye ve dava açmaya yetkili olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Ayrıca, 18/06/2006 günlü, 26202 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 03/03/2006 günlü, E:2005/1, K:2006/1 sayılı kararında; 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 19. maddesinin (f) bendi uyarınca kamu görevlileri sendikalarının ve üst kuruluşlarının üyeleri hakkında tesis edilen bireysel (subjektif) işlemlere karşı üyelerini temsilen dava açma ve bu nedenle açılan davalarda taraf olma hakkı bulunduğu belirtilmiştir.
Bu bağlamda, kamu görevlileri sendika ve üst kuruluşlarının, sendika üyesi olan kamu görevlisinin isteği üzerine, statüsü ve statüsünden kaynaklanan hak, yükümlülük, görev ve sorumlulukları ile atama, nakil, disiplin ve personel hukukuna ilişkin diğer düzenlemelere dayalı olarak, üyeleri hakkında tesis edilen bireysel (subjektif) işlemlere karşı, üyelerini temsilen avukatları aracılığıyla dava açabilecekleri ve bu nedenle açılan davalarda taraf olabilecekleri sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı Memur Sendikaları Konfederasyonu tarafından, 03/05/2019 günlü, 30763 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, Kurumlar Arası Geçici Görevlendirme Yönetmeliği’nin bazı maddelerinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, her ne kadar 4688 sayılı Kanun’un 19/F maddesinde ve Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun yukarıda anılan kararında kamu görevlileri sendikalarının üyeleri adına dava açma ve söz konusu davalarda taraf olma ehliyetinin bulunduğu açık olarak belirtilse de, söz konusu ehliyetin sendika üyeleri hakkında tesis edilen bireysel işlemlere ve üyelerinin ortak hak ve menfaatlerinin korunması kapsamındaki düzenleyici işlemlere karşı var olduğu, bununla birlikte, ortada üyeler adına tesis edilmiş subjektif işlemler bulunduğu ve bu kapsamda üyeler adına ayrı ayrı dava açılabileceği açık olduğundan, davacı Sendikanın, dava konusu istemine ilişkin olarak dava açma ve davada taraf olma ehliyeti bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki bilgi ve belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Üye …’nin; “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin (a) bendinde, idari işlemler hakkında; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davaların iptal davaları olarak tanımlandığı, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucunun, iptal davaları için menfaat ihlalini subjektif ehliyet koşulu olarak getirdiği; dava konusu düzenleme ile ilgili olarak, menfaatleri ihlal edilmiş kişiler ile bu kişilerin üyesi olduğu sendikalar tarafından dava açılabileceği; ancak, sendikanın doğrudan kendisine uygulanma olanağı bulunmayan ve üyelerinin ortak ekonomik ve mesleki hak ve menfaatlerini ihlal etmeyen dava konusu Yönetmelik düzenlemesinin iptalini istemekte doğrudan bir menfaatinin bulunmadığı, dolayısıyla, davacı Sendikanın bakılan davada, dava açma ehliyetinin bulunmadığı”; Üye …’un dava konusu düzenleyici işlemin dayanağı olan yasal düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğu yolundaki karşı oylarına karşılık, davacı Sendikanın bakılan davayı açmakta ehliyetinin bulunduğuna ve Anayasa’ya aykırılık iddiasının uygun olmadığına oyçokluğuyla karar verilerek uyuşmazlığın esasına geçildi:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Maddi Olay :
Kurumlar Arası Geçici Görevlendirme Yönetmeliği’nin; 03/05/2019 günlü, 30763 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmasına müteakip, “Ortak hükümler” başlıklı 8. maddesinin 2. fıkrasındaki “Geçici görelendirme en fazla bir yıl olarak yapılabilir ve her defasında bir yılı geçmemek üzere uzatılabilir.” Ile 3. fıkrasındaki “Kesintili ya da kesintisiz olarak bu Yönetmelik kapsamında toplamda altı ayı geçen geçici görevlendirmelerde personelin muvafakatının alınması şarttır.” ibarelerinin iptali istemiyle incelenmekte olan dava açılmıştır.
İlgili Mevzuat :
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ”Kurumlar arası geçici görevlendirme” başlıklı Ek 25. maddesinin 1. fıkrasında; ”Hâkim ve savcılar ile bu meslekten sayılanlar hariç olmak üzere, statülerine bakılmaksızın bir kadro veya pozisyona dayalı olarak kamu kurum veya kuruluşlarında istihdam edilenler, kurumlarının muvafakatiyle bir yılı geçmemek üzere diğer kamu kurum ve kuruluşlarında geçici görevlendirilebilir. Bu süre birer yıl olarak uzatılabilir.” hükmüne, 6. fıkrasında; “Toplamda altı ayı geçen görevlendirmelerde personelin muvafakatinin de alınması şarttır.”, son fıkrasında ise; ”Bu madde kapsamında görevlendirmeye ilişkin usul ve esaslar Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanarak Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu Yönetmelik’in ”Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde; ”Bu Yönetmelik, personelin kurumlar arasında geçici olarak görevlendirilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla hazırlanmıştır. Bu Yönetmelik, kurumlarda statülerine bakılmaksızın bir kadro veya pozisyona dayalı olarak çalışan personel hakkında uygulanır. Hâkim ve savcılar ile bu meslekten sayılanlar hakkında bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz.” hükümlerine, ”Dayanak” başlıklı 2. maddesinde; ”Bu Yönetmelik, 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 25 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.” hükmüne, ”Yürütme” başlıklı 12. maddesinde ise; ”Bu Yönetmelik hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
” düzenlemesine yer verilmiştir.
Hukuki Değerlendirme :
Bir hiyerarşik normlar sistemi olan hukuk düzeninde, alt düzeydeki normların, yürürlüklerini üst düzeydeki normlardan aldığı kuşkusuzdur. Normlar hiyerarşisinin en üstünde evrensel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunmakta ve daha sonra gelen kanunlar ve kanun hükmünde kararnameler yürürlüklerini Anayasa’dan, yönetmelikler ise yürürlüklerini kanunlardan almaktadırlar.
Dava konusu düzenleyici işlemle, 375 sayılı KHK’nin Ek 25. maddesi hükmü gereğince; geçici görevlendirmelerin en fazla bir yıl olarak yapılabileceği ve her defasında bir yılı geçmemek üzere uzatılabileceği ile kesintili ya da kesintisiz olarak bu kapsamda toplamda altı ayı geçen geçici görevlendirmelerde personelin muvafakatının alınmasının şart olduğuna yönelik düzenleme yapıldığı dikkate alındığında, bu doğrultuda hazırlanmış olan dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına, kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 03/05/2019 günlü, 30763 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kurumlar Arası Geçici Görevlendirme Yönetmeliği’nin “Ortak hükümler” başlıklı 8. maddesinin 2. fıkrasındaki “Geçici görevlendirme en fazla bir yıl olarak yapılabilir ve her defasında bir yılı geçmemek üzere uzatılabilir.” ile 3. fıkrasındaki “Kesintili ya da kesintisiz olarak bu Yönetmelik kapsamında toplamda altı ayı geçen geçici görevlendirmelerde personelin muvafakatının alınması şarttır.” ibarelerinin iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,
2. Aşağıda dökümü yapılan … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin davacıya iadesine,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen …TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 02/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

(X) ANAYASA’YA AYKIRILIK İDDİASI BAKIMINDAN KARŞI OY :
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile kamu personel rejimimize kazandırılan, Devlet örgütü yapısının oluşturulmasında, kamu hizmet ve faaliyetleri ile bunu yürütecek işgücünün planlanmasında kullanılan hukuksal bir araç olan kadro kavramı; memurun çalıştığı görev yerini, yapacağı işi, bir başka ifadeyle yapacağı görevi tanımlaması açısından önemlidir.
657 sayılı Kanun’un 33. maddesinde öngörülen “kadrosuz memur çalıştırılamayacağı” kuralı ile yine aynı Kanun’un 45. maddesinde yer alan “hiçbir memurun sınıfının dışında ve sınıfının içindeki derecesinin altında bir derecenin görevinde çalıştırılamayacağı” yolundaki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, personel hukukumuzda memurun kendi sınıfının içinde ve kadro görevinde çalışmasının temel bir ilke olarak kabul edildiğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Görev yeri ve unvan değişikliğinde naklen atama asıl olmakla birlikte, 657 sayılı Kanun’un Ek 8. maddesinde, ( 31/7/1970 – 1327/74 md. ile gelen Ek 1 inci md. hükmü olup madde
numarası teselsül ettirilmiştir.; Değişik: 13/2/2011 – 6111/115 md.) “Memurlar, geçici görevlendirme yapmak isteyen kurumun talebi ve çalıştıkları kurumun izni ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında aşağıda belirtilen şartlarla geçici süreli olarak görevlendirilebilir:
a) Yurtdışında görevlendirilen güvenlik görevlileri hariç olmak üzere, memurun görevlendirileceği kurumda göreve ilişkin 4 üncü ve daha yukarı bir dereceden boş bir kadronun bulunması şarttır.
b) Geçici süreli görevlendirilen memurlar, geçici süreli olarak görevlendirildikleri kurumların mevzuatına uymakla yükümlüdür.
c) Geçici süreli olarak görevlendirilen memurlar, yurtdışında görevlendirilen güvenlik görevlileri hariç olmak üzere, aylıkları ile diğer malî ve sosyal haklarını kurumlarından alır. Bu memurların kadroları ile ilişkileri, kendi sınıf ve derecelerindeki terfi ve emeklilik hakları devam eder.
d) Geçici süreli görevlendirme süresi bir yılda altı ayı geçemez. Yurtdışında görevlendirilen güvenlik görevlileri için geçici görevlendirme süresi en çok iki yıldır; gerekli görülmesi hâlinde bu süre bir katına kadar uzatılabilir.
e) Geçici süreli görevlendirmenin, memurların göreviyle ilgili olması şarttır.
f) Geçici süreli görevlendirmede memurun muvafakati aranır.
Birinci fıkrada belirtilen hâller dışında memurlar, kamu yararı ve hizmet gerekleri sebebiyle ihtiyaç duyulması hâlinde kurumlarınca, Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü alınarak diğer kamu kurum ve kuruluşlarında altı aya kadar geçici süreli olarak görevlendirilebilir. ” kuralına yer verilmişken;
02/07/2018 tarihli 703 sayılı KHK’nın 178. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen ”Kurumlar arası geçici görevlendirme” başlıklı Ek 25. maddesi ile; “Hâkim ve savcılar ile bu meslekten sayılanlar hariç olmak üzere, statülerine bakılmaksızın bir kadro veya pozisyona dayalı olarak kamu kurum veya kuruluşlarında istihdam edilenler, kurumlarının muvafakatiyle bir yılı geçmemek üzere diğer kamu kurum ve kuruluşlarında geçici görevlendirilebilir. Bu süre birer yıl olarak uzatılabilir.
Kamu kurum veya kuruluşlarının emrine geçici görevlendirilenler mali ve sosyal hak ve yardımlarını kurumlarından alırlar. Bunlar bu şekilde görevlendirildikleri süre boyunca kurumlarından aylıklı izinli sayılırlar.
Kurum veya kuruluşların kadro veya pozisyonlarına geçici görevlendirmenin yapılabilmesi için, görevlendirileceklerin ilgili mevzuat uyarınca kadro veya pozisyona asaleten atanmada aranan, asaleten atanmada sınav şartı aranılan kadro veya görevler için bu sınavlara girebilme hakkının elde edilmiş olması dahil, tüm şartları bir arada taşımaları gerekir. Bu şekilde görevlendirilenler görevlendirildikleri kadro veya pozisyon için öngörülen mali ve sosyal hak ve yardımlardan emsali personel gibi faydalandırılır. Bunlar geçici görevlendirildikleri süre boyunca kurumlarından aylıksız izinli sayılırlar. Bunların Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilişkileri kendi kurumlarındaki statüleri dikkate alınarak devam ettirilir.
Geçici görevlendirilenlerin özlük hakları devam eder ve bu süreler terfi ve emekliliklerinde hesaba katılır. Terfileri başkaca bir işleme gerek kalmaksızın süresinde yapılır. Bunların geçici görevlendirildikleri kurumda geçirdikleri süreler kendi kurumlarında geçirilmiş sayılır. Akademik unvanların kazanılması için gerekli şartlar saklıdır.
Bu maddeye göre görevlendirilenler, görevlendirildikleri kurumların mevzuatına uymakla yükümlüdür.
Toplamda altı ayı geçen görevlendirmelerde personelin muvafakatinin de alınması şarttır.
Kanunlarda yer alan geçici görevlendirme hükümleri saklıdır.
Bu madde kapsamında görevlendirmeye ilişkin usul ve esaslar Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanarak Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirlenir.” düzenlemesi yapılmıştır.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin aktarılan düzenlemesi ile 657 sayılı Kanun’un Ek 8. maddesi yürürlükten kaldırılmadığı gibi, “Kanunlarda yer alan geçici görevlendirme hükümleri saklıdır.” kuralı getirilerek, anılan yasal düzenlemenin yürürlükte olduğu da belirtilmiştir.
Bu durumda; memurların, kamu kurum ve kuruluşlarında, geçiçi olarak görevlendirilmeleri yönünden, Kanun ve Kanun Hükmünde Kararname ile oluşan iki düzenlemenin yürürlükte bulunması sonucu doğmuş; idari işlemin dayanağına göre, memurların geçiçi görevlendirme koşulları ve süreleri farklılaşmıştır. Bu düzenlemelerin kim için ve nasıl kullanılacağı açıklığa kavuşmamıştır.
Anayasa’nın 2. maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”,
11. maddesinde; “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.”,
Anayasa’nın 128. maddesinde; “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” hükümleri yer almıştır.
Bir kamu kurumunun mevzuatla belirlenmiş olan görev alanı içinde yer alan ”geçici” nitelikte bir hizmeti ya da değişen ve gelişen sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sonucu olarak ortaya çıkan, henüz örgütsel altyapısı oluşturulmamış ve bir kadro ile ilgilendirilmemiş olan ”yeni bir kamu hizmetini” yürütmek amacıyla durumu uygun olan kamu görevlilerinin, kadroları ile hukuki bağlarını sürdürmek ve belli süre ile sınırlı olmak üzere yetkili amir tarafından geçici olarak görevlendirilmelerinin olanaklı olduğu; geçici görevlendirme işleminin, kamu görevlilerini, işgal ettikleri kadrodan fiilen uzaklaştırma amacı taşımaması gerektiği, kamu hizmetlerinin yürütülmesinin amaç edinilerek hizmet gereklerine ters düşen bir sonucun amaçlanmaması gerektiği; idarenin süreklilik gösteren hizmetlerinin yerine getirilmesindeki kamu görevlisi ihtiyacını ise, ilgili mevzuat uyarınca tesis edeceği naklen atama yoluyla gidereceği; görevlendirmenin hangi amaçla ve ne kadar bir süre için yapıldığının belirtilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Netice itibariyle, geçici görevlendirme, hizmet gereklerinden kaynaklanan arızi uygulamalar olup; asıl olan, yönetim ve memuriyet kadrolarına, yasal koşulları taşıyanların, “kariyer” ve “liyakat” ilkelerine uyularak atanmalarıdır.
Buna karşın; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ”Kurumlar arası geçici görevlendirme” başlıklı Ek 25. maddesinin geçici görevlendirmeyi aşan, 1 yıllık süreler ile görevlendirme önörmesi ve bu görevlendirmelerin en fazla olacağı süreyi belirleyen düzenleme içermemesi sonucunda; kadro ve pozisyonun şartı aranarak veya bu şartlar aranmadan, yıllık uzatmalar ile naklen atama sonucunu doğuracak şekilde, “geçici görevlendirme” yapılması mümkün olmuştur.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 25. maddesinin “statülerine bakılmaksızın bir kadro veya pozisyona dayalı olarak kamu kurum veya kuruluşlarında istihdam edilenler, kurumlarının muvafakatiyle bir yılı geçmemek üzere diğer kamu kurum ve kuruluşlarında geçici görevlendirilebilir. Bu süre birer yıl olarak uzatılabilir.” kuralının; kamu görevlilerinin özlük haklarının kanunla düzenlenmesi gerektiğine dair Anayasa hükmüne uymaması ve kamu personeli bakımından belirsizlik ve farklı uygulamalara sebebiyet vermesi, geçici görevlendirmeyi aşan nitelikte kurallar içermesi nedeniyle; Anayasa’nın 2., 11. ve 128. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz yoluyla incelenmesi ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Anayasa’ya aykırılık iddiası yönünden çoğunluk kararına katılmıyorum.