Danıştay Kararı 2. Daire 2018/4404 E. 2020/3305 K. 10.11.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2018/4404 E.  ,  2020/3305 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/4404
Karar No : 2020/3305

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …’ni temsilen …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Vakıflar Genel Müdürlüğü Yatırım ve Emlak Daire Başkanı …’in, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığında boş bulunan 1. derece müfettiş kadrosuna atanmasına ilişkin Vakıflar Genel Müdürlüğünün … günlü, … sayılı işleminin iptali ile bu işlemin dayanağı niteliğindeki, 6639 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen Ek 18. maddenin (c) bendinin 2 numaralı alt bendinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: … İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacı dernek tüzüğünün 3. maddesinde derneğin amacının; üyelerinin ortak, sosyal, ekonomik, dinlenme ve kültürel vb. ihtiyaçlarını karşılamak, haklarını korumak, vakıfçılık ile denetim mesleğinin iktisadi, sosyal ve hukuki gelişimine katkıda bulunmak, üyelerine derneğin tüm faaliyet ve işlemlerinde yol göstermek ve yardımcı olmak, üyelerinin birlikteliğini ve dayanışmasını sağlamak ve geliştirmek olduğu belirtilmiş olup, her ne kadar davacı derneğin, üyelerinin mesleki hak ve menfaatlerini koruma hususunda hukuki girişimde bulunabileceği kabul edilse bile, dava konusu atama işleminin, davacı derneğin hak ve menfaatlerini ihlal etmediği, üyelerinin menfaatinin ihlal edilmesi halinde ise, üyeleri adına dava açılabileceği sonucuna ulaşıldığından, doğrudan dernek adına açılan işbu davada, davacı derneğin dava açma ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, 2577 sayılı Yasanın 15. maddesinin 1/b bendi hükmü uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; Vakıflar Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı olarak görev yapan …’in, müfettişlik kariyerinin bulunmamasına karşın, dava konusu işlemle (açıktan) müfettiş kadrosuna atamasının yapıldığı, bu durumun dernek üyelerinin menfaatini olumsuz etkilediği; Danıştay nezdinde, davacı dernek olarak açtıkları hiçbir davanın ehliyetsizlik nedeniyle reddedilmediği; söz konusu davanın dernek tüzel kişiliği ile ilgili olmadığı, üyelerinin hak ve menfaatlerinin ihlal edilmesi nedeniyle açıldığı, zira, dava konusu atama işlemi ile kıdem sırasının bozulduğu, kıdem esasına göre gerçekleştirilen gerek yurtdışı gerekse de yurtiçi eğitimlere gönderilme, görevlendirme, kamp ve lojman tahsisi konularında, dernek üyelerinin menfaatinin ihlal edildiği, birinci derece kadro bekleyen müfettişler mevcut olmasına karşın, daha önce müfettişlik kadrosunda görev yapmayan …’in doğrudan bu kadroya atanmasının açık menfaat ihlali olduğu, bu nedenlerle, söz konusu davayı açmada meşru, kişisel ve güncel menfaatin bulunduğu ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Dava konusu işlemin mevzuatta öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde tesis edildiği, …’in, 15/07/2004 – 13/05/2015 yılları arasında üç yılı aşkın süreyle, +3600 ek göstergeli daire başkanı kadrosunda görev yapması nedeniyle, 375 sayılı KHK’nın Ek 18. maddesi uyarınca müfettiş kadrosuna atamasının yapıldığı, bu sebeplerle, temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Beşinci Dairesinin 10/10/2018 günlü, E:2016/40579, K:2018/16440 sayılı gönderme kararı ile Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hâkimi’nin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı dernek tarafından, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yatırım ve Emlak Daire Başkanı …’in, … tarihli Olur ile Rehberlik ve Teftiş Başkanlığında boş bulunan 1. derece müfettiş kadrosuna atanmasına ilişkin işlemin, dernek üyelerinin hak ve menfaatlerini olumsuz etkileyeceğinden bahisle iptali ile, anılan işlemin dayanağı niteliğindeki 6639 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen Ek 18. maddenin (c) bendinin 2 numaralı alt bendinin Anayasa’ya aykırı olduğundan iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istemiyle temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 56. maddesinde; derneklerin, gerçek veya tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukları olduğu; 90. maddesinde ise, derneklerin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere, tüzüklerinde belirtilen çalışma konuları ve biçimleri doğrultusunda faaliyette bulunacakları hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun “Dernek Tüzüğü” başlıklı 4. maddesinin (1.) fıkrası (b) bendinde, “Derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için dernekçe sürdürülecek çalışma konuları ve çalışma biçimleri ile faaliyet alanı”nın dernek tüzüğünde yer alacağı belirtildikten sonra, 30. maddesinin (1.) fıkrasının (a) bendinde “Tüzüklerinde gösterilen amaç ve bu amacı gerçekleştirmek üzere sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları dışında faaliyette bulunamayacakları” hüküm altına alınmıştır.
Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü Müfettişleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Tüzüğü’nün “Amacı” başlıklı 3. maddesi “Derneğin amacı, üyelerinin ortak, sosyal, ekonomik, dinlenme ve kültürel vb. ihtiyaçlarını karşılamak, haklarını korumak, vakıfçılık ile denetim mesleğinin iktisadi, sosyal ve hukuki gelişimine katkıda bulunmaktır. Üyelere ve dernek görevlilerine, derneğin tüm faaliyet ve işlemlerinde yol göstermek ve yardımcı olmaktır. Dernek üyelerinin birlikteliğini ve dayanışmasını sağlamak ve geliştirmektir.” şeklinde olup, “Çalışma Konuları ve Biçimleri” başlıklı 4. maddesinin 2. fıkrasında ise “Üyelerinin, mesleğin veya Kurumun yararını korumak amacıyla toplu veya bireysel olarak her türlü hukuki ve yasal girişimde bulunabilir. Bunların sosyal, kültürel ve mesleki gelişmelerini sağlamak hususunda her türlü faaliyette bulunur. Hukuka aykırı düzenleme, işlem ve fiile karşı dava açabilir, açtırabilir, danışmanlık yapabilir veya danışmanlık alabilir. Mesleki yayın ve bilimsel çalışmalar yapar.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu kurala bağlanmıştır. Hukuk devletinde, idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanmaktadır.
İptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı, herkes tarafından iptal davası açılmasının, idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasakoyucu, iptal davaları için “menfaat ihlali”ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.
Danıştayın istikrar bulan kararlarına göre, subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için, idari kararın veya işlemin, davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir. Davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatinin bulunup bulunmadığı ise, açılan davanın özelliklerine göre idari yargı organlarınca değerlendirilmektedir.
Ayrıca, derneklerin, üyelerinin hak ve çıkarlarını korumak maksadıyla ve dernek amacına aykırı olmamak kaydıyla faaliyette bulunabileceklerinde ve bu kapsamda üyelerinin hak ve çıkarları doğrultusunda yargı yoluna başvurabileceklerinde duraksama bulunmamaktadır.
Bu saptamalar çerçevesinde dava konusu uyuşmazlığa bakıldığında, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yatırım ve Emlak Daire Başkanı olarak görev yapmakta iken 657 sayılı Kanun’un 76. maddesi, 5737 sayılı Kanun’un 68. maddesi, 6639 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile Başbakan Yardımcılığı Makamının … günlü, … sayılı Oluru gereğince Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı emrine “Müfettiş” olarak atanan …’in; … Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Jeodezi-Fotogrametri bölümü mezunu olduğu, sırasıyla …. Büyükşehir Belediye Başkanlığında “Harita Kadastro Teknik Elamanı” ve “Mühendis” kadrolarında görev yaptıktan sonra 15/07/2004 tarihinde, Vakıflar Genel Müdürlüğünde “Daire Başkanı” kadrosuna atamasının yapıldığı ve bu görevi de, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihe kadar yürüttüğü görülmektedir.
Davacı derneğin; kariyer mesleklere atanma usulünün özel kanunlarda düzenlendiği, nitekim 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 69 ve 70. maddelerinde, Vakıf Uzmanı ve Vakıf Müfettişi olabilmek için gerekli koşulların ve tamamlanması gereken aşamaların ayrıntılı olarak düzenlediği, buna karşın dava konusu işlemle…’in, kariyer ve liyakat ilkeleri göz ardı edilerek ve müfettişlik kariyerinin bulunmamasına rağmen doğrudan 1. derece müfettiş kadrosuna atamasının yapıldığı, bu durumun ise, müfettişler arasındaki kıdem sırasını bozduğu, kıdem esası dikkate alınarak yapılan yurtiçi ve yurtdışı eğitimlere gönderilme, kamp ve lojman tahsisi, görevlendirmelerde kıdemli müfettişin belirlenmesi, 1. derece kadro bekleyen birçok müfettişin varlığı hususları göz önüne alındığında, dernek üyesi müfettişlerin hak ve menfaatlerinin ihlal edileceği iddialarına yer verdiği anlaşılmaktadır.
Anılan hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile hukuka aykırı olduğu iddia edilen atama işleminin yargısal denetime tabi tutmak, dernek üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla bakılan davanın açıldığı gözetildiğinde, dava konusu işlem ile davacı dernek arasında iptal davasını açmaya yeterli bir menfaat bağının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/c fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. Aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası uyarınca, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Yasa’nın (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay’da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.