Danıştay Kararı 2. Daire 2018/4093 E. 2020/4128 K. 30.12.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2018/4093 E.  ,  2020/4128 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/4093
Karar No : 2020/4128

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hazine Avukatı …

DAVANIN KONUSU :
1- Vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından; “vergi müfettişi” kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin,
2- 31/10/2011 günlü, 28101 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği’nin “Atanma” başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Yeterlik sınavında başarı gösterenler vergi müfettişi olarak atanırlar.” düzenlemesinin iptali,
3- Vergi müfettişliği kadrosuna atanmaya hak kazandığını ileri sürdüğü tarihten itibaren yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine ve 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarece tarafına ödenmesine hükmedilmesi istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Vergi müfettişliği yeterlik sınavında başarılı olduğu halde dava tarihi itibarıyla henüz müfettişlik kadrosuna atamasının yapılmamasının hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu;
Yeterlik sınavından başarılı olan müfettiş yardımcılarının müfettişliğe atanmalarında, idarenin takdir yetkisinin bulunmadığı;
Bu tür atamaların geçmiş yıllarda makul süre içerisinde gerçekleştirilmesine rağmen, atamasının uzun zamandır yapılmamasının idari istikrar ve öngörülebilirlik ilkelerini ihlal ettiği;
Müfettişliğe atanması noktasında haklı ve makul bir beklenti içerisinde olduğu, dava konusu işlemin haklı beklenti ve idareye güven ilkesini zedelediği;
İdarenin makul sürede atamaları gerçekleştirmekle yükümlü olmasına karşın, bu yükümlülüğü haklı bir gerekçesi bulunmaksızın yerine getirmediği;
Yönetmeliğin dava konusu 34. maddesinde, idarenin atamayı ne kadar süre içerisinde yapacağına ilişkin bir belirlemenin yapılmamasının, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırı olduğu,
Vergi müfettişi kadrosuna atamasının yapılmaması nedeniyle önemli miktarda maddi zarara uğradığı, ayrıca acı ve üzüntü duyduğu ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI :
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığınca yeterlik yazılı ve sözlü sınavında başarılı olan müfettiş yardımcılarının vergi müfettişi kadrolarına terfien tayinlerinin karara bağlanmasının istenildiği; anılan listede davacının adına da yer verildiği;
15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında, başta FETÖ/PDY olmak üzere terör örgütleri ile irtibatı, iltisakı olan kamu görevlileri ile ilgili meslekten çıkarma işlemlerinin tesis edildiği; bu nedenle de darbe girişimi sonrası yapılacak olan atamalarda yeniden değerlendirme sürecinde yürütülen hazırlık çalışmaları nedeniyle, davacı ve aynı durumda olanların atama sürecinin, idarenin elinde olmayan nedenlerle sekteye uğradığı;
Davacının atamasına ilişkin sürecin devam ettiği ve atamasının yapılmaması gibi bir durumun bu aşamada söz konusu olmadığı;
Davacının henüz vergi müfettişliğine atamasının yapılmamış olması nedeniyle, mali haklarıyla ilgili herhangi bir işlemin yapılamadığı;
Vergi müfettişliği atamalarının Cumhurbaşkanı onayı ile yapılması nedeniyle, davalı idarece, atamalarda süre kısıtlaması koymanın mümkün olmadığı;
Dava konusu edilen Yönetmelik maddesi ile davacı hakkında tesis edilen işlemlerin hukuka uygun olduğu ve iptallerini gerektirecek hiçbir isabetsizlik taşımadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : 31/10/2011 günlü, 28101 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği’nin “Atanma” başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Yeterlik sınavında başarı gösterenler vergi müfettişi olarak atanırlar.” düzenlemesinin iptali istemi yönünden davanın reddine, davacının vergi müfettişi kadrosuna atanmak istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptaline, davacının yoksun kaldığı parasal haklarının davalı idareye başvuru tarihinden itibaren ve yine bu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine; başvuru tarihinden öncesine ilişkin parasal hak talebi ile davacının atamaya hak kazandığı tarihten atamasının yapılacağı tarihe kadar oluşan maaş farklarının ve yasal faizlerinin, Anayasa Mahkemesinin 26/07/2017 günlü, E:2017/141; K:2017/123 sayılı iptal kararı ve mevzuat hükümleri doğrultusunda ödenmesi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yaparken vergi müfettişliği yeterlik sınavından başarılı olan davacı tarafından; “vergi müfettişi” kadrosuna atanması istemiyle yaptığı … günlü, … sayılı başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlem ile 31/10/2011 günlü, 28101 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği’nin, vergi müfettişi kadrolarına yapılacak atamaların süresine ilişkin hususları düzenlemediğinden bahisle “Atanma” başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yeterlik sınavında başarı gösterenler vergi müfettişi olarak atanırlar.” düzenlemesinin iptali ve işlem nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 40.000.00-TL manevi zarar ile yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine, müfettiş kadrosuna bağlı tüm özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
31/10/2011 günlü, 28101 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği’nin dava konusu “Atanma” başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Yeterlik sınavında başarı gösterenler vergi müfettişi olarak atanırlar.” düzenlemesinin iptali istemi yönünden;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 124. maddesinde; Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkartabileceği hüküm altına alınmıştır.
Uygulanmasına devam edilen 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Vergi Denetim Kurulu Başkanlığında atama, yükselme ve yer değişikliği” başlıklı Ek 29. maddesinin 6. fıkrasında; “Vergi Müfettiş Yardımcıları, fiilen üç yıl çalışmak ve yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartıyla yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Yeterlik sınavında her bir grup başkanlığı itibarıyla yer alacak sınav konuları ile ortak sınav konuları ve sınava ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Yapılacak yeterlik sınavında başarılı sayılabilmek için giriş sınavında alınan puanın yüzde otuzu ile yeterlik sınavında alınan puanın yüzde yetmişinin toplamının yüz puan üzerinden en az altmışbeş puan olması şarttır. Yeterlik sınavında başarılı olanlar Vergi Müfettişi olarak atanırlar. 20 nci maddenin ikinci fıkrasının (a) ve (d) bentlerinde belirtilen grup başkanlıklarında görev yapmakta iken Vergi Müfettişi olarak atananlardan yeterlik sınavındaki başarı sırasına göre en başarılı yüzde beşi, 20 nci maddenin ikinci fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentlerinde belirtilen grup başkanlıklarında görevlendirilir. Yeterlik sınavına girmeye hak kazanamayanlar ile yeterlik sınavında başarılı olamayanlar ise Bakanlıkta derecelerine uygun memur kadrolarına atanırlar.” hükmü yer almaktadır.
Anılan maddeye dayanılarak çıkarılan ve 31/10/2011 günlü, 28101 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği’nin; “Vergi Müfettiş Yardımcılığına giriş” başlıklı 10. maddesinde; “Vergi Müfettişliği mesleğine özel yarışma sınavıyla Vergi Müfettiş Yardımcısı olarak girilir.”,”Vergi müfettiş yardımcılığı giriş sınavı” başlıklı 11. maddesinde; “Vergi Müfettiş Yardımcılığına atanmak için, vergi müfettiş yardımcılığı giriş sınavını kazanmak şarttır……Giriş sınavı yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamalı bir sınavdır. Yazılı sınavda başarılı olamayanlar sözlü sınava alınmazlar……”, “Vergi Müfettiş Yardımcılarının yeterlik sınavı” başlıklı 30. maddesinde; “Vergi Müfettiş Yardımcıları, fiilen üç yıl çalışmak ve yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartıyla yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Aylıksız izinler ile raporlu gün sayıları fiilen çalışılan sürenin hesabında dikkate alınmaz.
Yeterlik sınavı ile Vergi Müfettiş Yardımcılarının görev ve yetki alanlarına giren yürürlükteki mevzuat ve bu mevzuatın uygulamasını; inceleme, teftiş ve soruşturma yöntemleri hakkındaki bilgilerini; mesleğin gerektirdiği diğer bilgi ve nitelikleri kazanıp kazanmadıkları ölçülür.
Başkanlıkça belirlenen esaslar çerçevesinde yapılan yeterlik sınavı, yazılı ve sözlü olmak üzere iki bölümden oluşur.”, “Atanma” başlıklı 34. maddesinde; “Yeterlik sınavında başarı gösterenler Vergi Müfettişi olarak atanırlar. Vergi Müfettişi olarak atananlardan; a) 32 nci maddede yer alan sınav konularından yapılan yeterlik sınavında başarılı olanlar, b) 31 inci maddede yer alan sınav konularından yapılan yeterlik sınavında başarılı olanlardan başarı sırasına göre en başarılı %5’i, (B), (C) ve (Ç) Grup Başkanlıklarından birinde ihtiyaçlar gözetilerek Bakan tarafından görevlendirilir. Vergi Müfettişi olarak atananlardan, 31 inci maddede yer alan sınav konularından yapılan yeterlik sınavında başarılı olanlardan başarı sırasına göre en başarılı %5 dışında kalanlar ile 31 inci maddede yer alan sınav konularından yapılan ikinci yeterlik sınavında veya mazeret sınavında başarılı olanların tamamı (A) Grup Başkanlıklarından birinde ihtiyaçlar gözetilerek Başkanlık tarafından görevlendirilir. ” düzenlemeleri yer almıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Vergi Denetim Kurulu Başkanlığında atama, yükselme ve yer değişikliği” başlıklı Ek 29. maddesinin 6. fıkrasında; “…. Yeterlik sınavında başarılı olanlar Vergi Müfettişi olarak atanırlar. ….” hükmü yer almaktadır.
Teftiş hizmetleri niteliği nedeniyle diğer idari hizmetlerden ayrı bir şekilde kariyer meslek grubu olarak belirlenmiştir. Bu doğrultuda, kamu kurum ve kuruluşlarında teftişin etkin bir şekilde yürütülmesi ve denetim hizmetlerinde birliğin sağlanabilmesi amacıyla müfettişlerin sınavla alınmaları ve bu kariyer içinde yetiştirilmeleri esastır.
Bu esaslar çerçevesinde dava konusu edilen düzenlemenin; dayanağı olan Kanun Hükmünde Kararname’de yer verilen hükümle aynı nitelikte olduğu dikkate alındığında, kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan norma aykırı veya bunu değiştirici, daraltıcı nitelikte bir hüküm getirmediği ve kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi amacına yönelik olduğu anlaşıldığından söz konusu düzenlemede hukuka ve mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Davacının, “vergi müfettişi” kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali istemi yönünden ise ;
Yukarıda yer verilen mevzuatın ve olayın birlikte değerlendirilmesinden; vergi müfettiş yardımcılığı giriş sınavında başarılı olarak anılan kadroya ataması yapılan vergi müfettiş yardımcılarının, fiilen üç yıl çalışmaları ve yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre başarılı olmaları kaydıyla, yeterlik sınavına katılmaya hak kazanacakları anlaşılmaktadır.
Yazılı ve sözlü kısımlardan oluşan yeterlik sınavına tabi tutulan vergi müfettiş yardımcılarının, bu sınavda başarı göstermeleri durumunda, müfettişlik kadrolarına atamalarının öngörülmüş olduğu dikkate alındığında; yeterlik sınavında başarılı olan davacının, vergi müfettişliğine atanma hususunda haklı beklenti içerisine girdiği; ancak, aradan geçen zamana rağmen müfettişlik kadrosuna atanamadığı görülmektedir.
Bu durumda, hem bireylerin tüm eylem ve işlemlerde devlete güven duyabilmesi ilkesini ifade eden hukuki güvenlik ilkesine; hem de idarenin yaptığı iş ve eylemlerde makul süre içerisinde hareket ederek bireylerin mağduriyetini engelleme işlevi olan hukuki belirlilik ilkesine aykırı olacak şekilde; davalı idarenin gerekli kadro çalışmasını yapmayarak, aradan uzun bir süre geçmesine karşın davacıyı vergi müfettişi olarak atamadığının anlaşılması karşısında, vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacının “vergi müfettişi” kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Ayrıca; Anayasanın 125. maddesi uyarınca idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğundan, davacının maddi tazminat isteminin karşılanması gerektiği sonucuna da varılmıştır.
Diğer yandan; “manevi tazminat”, malvarlığında meydana gelen bir eksilme ya da artışta meydana gelen bir azalmayı, diğer bir deyişle, yoksun kalmayı karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, ilgililerin duyduğu elem, ızdırap, sarsıntı ve yaşama zevki azalması nedeniyle ödenmesi gereken değeri ifade eden bir tatmin aracıdır. Bir idari işlemin hukuka aykırılığı kural olarak hizmet kusuru sayılmakta ise de, manevi tazminatın niteliği itibariyle her hizmet kusuru manevi tazminat verilmesini gerektirmemekte, dolayısıyla ilgilileri haksız şekilde rencide etmek kastıyla işlem tesis edilmediği hallerde manevi zararın varlığından söz etme olanağı bulunmamaktadır. Bu itibarla; somut olayda da manevi tazminata hükmedilmesi için gereken koşulların mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; 31/10/2011 günlü, 28101 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği’nin “Atanma” başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Yeterlik sınavında başarı gösterenler vergi müfettişi olarak atanırlar.” düzenlemesine yönelik olarak davanın reddine, davacının vergi müfettişliği kadrosuna atanmamasına ilişkin dava konusu işlemin iptaline ve bu işlem sonucu yoksun kalınan tüm parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine, müfettişl kadrosuna bağlı tüm özlük haklarının davacıya iadesine, manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesince; Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
07/03/2013 tarihinde davalı Hazine ve Maliye Bakanlığı, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı emrinde Vergi Müfettiş Yardımcısı olarak göreve başlayan davacı, 30-31 Mayıs/01-02 Haziran 2016 tarihleri arasında yazılı bölümü, 16-27/01/2017 tarihleri arasında sözlü bölümü yapılan yeterlik sınavında başarılı olmuş, sınav sonuçları ilan edilerek 09/02/2017 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir.
Davacı tarafından; davalı idare nezdinde yapılan başvuruda; aradan geçen süre zarfında atama işleminin yapılmadığı belirtilerek, ilgili mevzuat gereği vergi müfettişliği kadrosuna atamasının yapılması, atamaya hak kazandığı tarihten atamasının yapılacağı tarihe kadar oluşan maaş farklarının ve yasal faizlerinin Anayasa Mahkemesinin 26/07/2017 günlü, E:2017/141 K:2017/123 sayılı kararı ve diğer mevzuat hükümlerine göre hesaplanarak ödenmesi istenilmiştir.
Davalı idarece anılan başvuruya yanıt verilmemesi üzerine; başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin, bu işlemin dayanağı olarak ileri sürülen ve 31/10/2011 günlü, 28101 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği’nin “Atanma” başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Yeterlik sınavında başarı gösterenler vergi müfettişi olarak atanırlar.” düzenlemesinin iptali ile vergi müfettişliği kadrosuna atanmaya hak kazandığı 09/02/2017 tarihinden itibaren yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ve 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarece tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Yönetmelikler” başlıklı 124. maddesinde; “Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmü yer almaktadır.
Dava konusu Yönetmelik, 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 29. maddesine dayalı olarak, bu maddenin uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılmıştır.
178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Vergi Denetim Kurulu Başkanlığında atama, yükselme ve yer değişikliği” başlıklı Ek 29. maddesinin 6. fıkrasında; “Vergi Müfettiş Yardımcıları, fiilen üç yıl çalışmak ve yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartıyla yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Yeterlik sınavında her bir grup başkanlığı itibarıyla yer alacak sınav konuları ile ortak sınav konuları ve sınava ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Yapılacak yeterlik sınavında başarılı sayılabilmek için giriş sınavında alınan puanın yüzde otuzu ile yeterlik sınavında alınan puanın yüzde yetmişinin toplamının yüz puan üzerinden en az altmışbeş puan olması şarttır. Yeterlik sınavında başarılı olanlar Vergi Müfettişi olarak atanırlar. …”” hükmü yer almakta iken, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin tamamı, 09/07/2018 günlü, 30473 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 703 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 13. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve aynı gün, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 178. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye, 178 sayılı KHK’nin Ek 29. maddesinde yer alan kurallarla aynı nitelik ve içerikte kurallar getiren, “Vergi Müfettişi İstihdamı” başlıklı Ek 32. madde eklenmiştir.
10/07/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Geçici 1. maddesinde yer alan; “2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile teşkilatlarına ilişkin kanun veya kanun hükmünde kararnameleri yürürlükten kaldırılan kamu kurum ve kuruluşlarından münhasıran devir ve geçiş hükümleri düzenlenenler dışında kalanlar hakkında ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleme yapılıncaya kadar yürürlükten kaldırılan hükümlerin uygulanmasına devam olunur.” hükmü dikkate alındığında, “vergi müfettişi istihdamına” ilişkin kuralları düzenleyen 178 sayılı KHK’nin ilga edilmesinin ardından, aynı konuyu düzenleyen 375 sayılı KHK’nin yürürlüğe girmesiyle, artık eski kuralların uygulanmasına devam olunamayacağı hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
Bu itibarla, vergi müfettişi istihdamına yönelik kuralları içeren ve yürürlükteki yegane yasal düzenleme olan 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 32. maddesinin somut uyuşmazlıkta “dayanak norm” olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Başka bir ifadeyle, her ne kadar, dava konusu Yönetmelik, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 29. maddesine dayalı olarak çıkarılmış ise de, anılan Yönetmeliğin ve buna dayalı işlemlerin hukuki denetiminin; yürürlükten kaldırılmış olan 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname değil, pozitif hukukta yer alan 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname esas alınmak suretiyle yapılması gerekmektedir.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin -dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle- Ek 32. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Vergi Müfettiş Yardımcıları, fiilen üç yıl çalışmak ve yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartıyla yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar… Yapılacak yeterlik sınavında başarılı sayılabilmek için giriş sınavında alınan puanın yüzde otuzu ile yeterlik sınavında alınan puanın yüzde yetmişinin toplamının yüz puan üzerinden en az altmışbeş puan olması şarttır. Yeterlik sınavında başarılı olanlar Vergi Müfettişi olarak atanırlar. ..” hükmüne yer verilmiştir.
31/10/2011 günlü, 28101 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği’nin;
“Vergi Müfettiş Yardımcılığına giriş” başlıklı 10. maddesinde;
“Vergi Müfettişliği mesleğine özel yarışma sınavıyla Vergi Müfettiş Yardımcısı olarak girilir.”,
“Vergi müfettiş yardımcılığı giriş sınavı” başlıklı 11. maddesinde;
“Vergi Müfettiş Yardımcılığına atanmak için, vergi müfettiş yardımcılığı giriş sınavını kazanmak şarttır.
(…..)
Giriş sınavı yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamalı bir sınavdır. Yazılı sınavda başarılı olamayanlar sözlü sınava alınmazlar. (…..)”,
“Vergi Müfettiş Yardımcılarının yeterlik sınavı” başlıklı 30. maddesinde;
“Vergi Müfettiş Yardımcıları, fiilen üç yıl çalışmak ve yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartıyla yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Aylıksız izinler ile raporlu gün sayıları fiilen çalışılan sürenin hesabında dikkate alınmaz.
Yeterlik sınavı ile Vergi Müfettiş Yardımcılarının görev ve yetki alanlarına giren yürürlükteki mevzuat ve bu mevzuatın uygulamasını; inceleme, teftiş ve soruşturma yöntemleri hakkındaki bilgilerini; mesleğin gerektirdiği diğer bilgi ve nitelikleri kazanıp kazanmadıkları ölçülür.
Başkanlıkça belirlenen esaslar çerçevesinde yapılan yeterlik sınavı, yazılı ve sözlü olmak üzere iki bölümden oluşur.”,
“Atanma” başlıklı 34. maddesinde;
“Yeterlik sınavında başarı gösterenler Vergi Müfettişi olarak atanırlar.
Vergi Müfettişi olarak atananlardan;
a) 32 nci maddede yer alan sınav konularından yapılan yeterlik sınavında başarılı olanlar,
b) 31 inci maddede yer alan sınav konularından yapılan yeterlik sınavında başarılı olanlardan başarı sırasına göre en başarılı %5’i, (B), (C) ve (Ç) Grup Başkanlıklarından birinde ihtiyaçlar gözetilerek Bakan tarafından görevlendirilir.
Vergi Müfettişi olarak atananlardan, 31 inci maddede yer alan sınav konularından yapılan yeterlik sınavında başarılı olanlardan başarı sırasına göre en başarılı %5 dışında kalanlar ile 31 inci maddede yer alan sınav konularından yapılan ikinci yeterlik sınavında veya mazeret sınavında başarılı olanların tamamı (A) Grup Başkanlıklarından birinde ihtiyaçlar gözetilerek Başkanlık tarafından görevlendirilir. ” düzenlemeleri yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
I- 31/10/2011 günlü, 28101 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği’nin dava konusu “Atanma” başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Yeterlik sınavında başarı gösterenler vergi müfettişi olarak atanırlar.” düzenlemesinin iptal istemi yönünden;
Dava konusu Yönetmelik’in hukuki denetiminde esas alınacak dayanak norm olarak kabul edilen 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin -dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle- Ek 32. maddesinin üçüncü fıkrasında; ” … Yeterlik sınavında başarılı olanlar Vergi Müfettişi olarak atanırlar. ..” hükmü yer almaktadır.
Bir hiyerarşik normlar sistemi olan hukuk düzeninde, alt düzeydeki normların, yürürlüklerini üst düzeydeki normlardan aldığı kuşkusuzdur. Normlar hiyerarşisinin en üstünde evrensel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunmakta, daha sonra gelen kanunlar ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yürürlüğünü Anayasa’dan, yönetmelikler ise yürürlüğünü kanun ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinden almaktadır. Dolayısıyla; bir normun, kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan bir norma aykırı veya bunu değiştirici nitelikte bir hüküm getirmesi mümkün bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin dava konusu edilen düzenlemesinin, dayanağı olan Kanun Hükmünde Kararname’de yer verilen hükümlerle aynı nitelikte olduğu; kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan norma aykırı veya bunu değiştirici, daraltıcı nitelikte bir hüküm getirmediği; idarenin, mevzuat yapma konusunda sahip olduğu takdir yetkisini, kamu yararı ve hizmet gereklerini gözeterek üst hukuk normlarına aykırı olmayacak şekilde kullandığı sonucuna varıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
II – Davacının, “vergi müfettişi” kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile yoksun kalınan parasal haklarının ödenmesi istemi bakımından;
Yukarıda yer verilen mevzuatın ve olayın birlikte değerlendirilmesinden; vergi müfettiş yardımcılığı giriş sınavında başarılı olarak anılan kadroya ataması yapılan vergi müfettiş yardımcılarının, fiilen üç yıl çalışmaları ve yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre başarılı olmaları kaydıyla, yeterlik sınavına katılmaya hak kazanacakları anlaşılmaktadır.
Yazılı ve sözlü kısımlardan oluşan yeterlik sınavına tabi tutulan vergi müfettiş yardımcılarının, bu sınavda başarı göstermeleri durumunda, müfettişlik kadrolarına atamalarının öngörülmüş olduğu dikkate alındığında; yeterlik sınavında başarılı olan davacının, vergi müfettişliğine atanma hususunda haklı beklenti içerisine girdiği; ancak, aradan geçen zamana rağmen müfettişlik kadrosuna atanamadığı görülmektedir.
Bu durumda, hem bireylerin tüm eylem ve işlemlerde devlete güven duyabilmesi ilkesini ifade eden hukuki güvenlik ilkesine; hem de idarenin yaptığı iş ve eylemlerde makul süre içerisinde hareket ederek bireylerin mağduriyetini engelleme işlevi olan hukuki belirlilik ilkesine aykırı olacak şekilde; aradan uzun bir süre geçmesine karşın davacının vergi müfettişi olarak atanmadığının anlaşılması karşısında, vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacının “vergi müfettişi” kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında öngörülen “İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” kuralı uyarınca; dava konusu bireysel işlemin iptaline karar verildiğinden, işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerekmekte olup; davacının vergi müfettişliğine atanması için davalı idareye başvurduğu ve böylece dava konusu işlemin tesisine yol açtığı tarihin, vergi müfettişi kadrosuna ilişkin parasal hak kayıplarının ve buna ilişkin faizin hesaplanmasına da başlangıç teşkil edeceği açıktır.
Davacının, dava konusu işlem nedeniyle oluşan parasal kayıplarının idareye başvuru tarihi olan 04/07/2018 tarihinden itibaren ve yine bu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi; buna karşılık, başvuru tarihinden öncesine yönelik parasal hak talebinin reddi gerekmektedir.
III – Davacının “atamaya hak kazandığı tarihten atamasının yapılacağı tarihe kadar oluşan maaş farklarının ve yasal faizlerinin Anayasa Mahkemesinin 26/07/2017 günlü, E:2017/141; K:2017/123 sayılı iptal kararı ve mevzuat hükümleri doğrultusunda ödenmesi” istemi yönünden;
02/11/2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen Ek 10. ve Geçici 12. maddelerde; madde metninde sayılan unvanlara yapılacak ücret ve tazminat ödemelerinin esasları belirlenmiş ve anılan hükümler 15/01/2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Öte yandan, 07/09/2016 günlü, 29824 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 77. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 10. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ve (III) sayılı Cetvel yeniden düzenlenmiştir.
Başka bir kamu görevlisi tarafından açılan davada, Anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunarak; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 10. maddesinin 1. fıkrasının 20/08/2016 tarihli, 6745 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik öncesinde yürürlükte bulunan (c) bendinde yer alan “müfettiş” ibaresinin iptali için yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesince verilen 26/07/2017 günlü, E:2017/141; K:2017/123 sayılı kararla; anılan düzenlemede yer alan “müfettiş” ibaresinin ve (III) sayılı ücret ve tazminat Gösterge Cetveli’nin 6745 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik öncesinde yürürlükte bulunan (1) numaralı sırasında yer alan “müfettiş” ibaresinin, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptallerine karar verilmiştir.
Davacının başvuru dilekçesinde, “atamaya hak kazandığı tarihten atamasının yapılacağı tarihe kadar oluşan maaş farklarının ve yasal faizlerinin Anayasa Mahkemesinin 26/07/2017 günlü, E:2017/141,K:2017/123 sayılı iptal kararı ve mevzuat hükümleri doğrultusunda ödenmesi” de istenilmiş ise de; yukarıda anılan kararda söz edilen kuralların “müfettiş” ibaresini de kapsayacak şekilde hükme bağlandığı 6745 sayılı Kanun’un 07/09/2016 tarihinde yürürlüğe girdiği, başka bir ifadeyle Anayasa Mahkemesi kararında bahsi geçen kuralların anılan iptal kararından önce, kanun hükmü ile yeniden düzenlendiği göz önüne alındığında, davacıya yapılacak ödemelerde Anayasa Mahkemesi kararının esas alınmasına imkân bulunmamakta olup, davacının bu yöndeki isteminin de reddi gerekmektedir.
IV- Davacının manevi tazminat istemi yönünden;
Manevi tazminat, malvarlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin değil, manevi tatmin aracı olup, başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişinin fiziki yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi veya idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması ya da şeref ve haysiyetin rencide edilmiş olması gerekmekte olup; uyuşmazlıkta anılan şartlar oluşmadığından, davacının manevi tazminat isteminin de reddi gerekmektedir.

V- Vekalet ücreti yönünden;
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde; avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade edeceği belirtilmiş; anılan Kanun’un 168. maddesine dayanılarak çıkarılan ve 24/11/2020 günlü, 31314 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 2. maddesinde, bu Tarifede yazılı avukatlık ücretinin kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemlerin ücreti karşılığı olduğu; 3. maddesinde ise, avukatlık ücretinin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi, niteliği ve davanın süresinin göz önünde tutulacağı kuralı getirilmiştir.
Uyuşmazlıkta; davanın, davacı asil tarafından açıldığı, savunma dilekçesi, yürütmenin kısmen durdurulmasına ilişkin karar ve savcı düşüncesinin davacı asile tebliğ edildiği, dosyanın tekemmülünün sağlanmasının ardından avukat tarafından dava dosyasına 15/12/2020 havale tarihli “davaya dair birtakım beyanlar ile eki vekaletname” konulu dilekçe sunulduğu, ancak dosyanın esasını etkileyebilecek, yahut davacı lehine bir hak doğurabilecek bilgi veya belgenin dava dosyasına sunulmadığı, vekilin dava aşamalarında herhangi bir katkısının olmadığı görülmüş olup; davaya katkısı bulunmayan avukat lehine anılan Tarife uyarınca vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 31/10/2011 günlü, 28101 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği’nin dava konusu “Atanma” başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Yeterlik sınavında başarı gösterenler vergi müfettişi olarak atanırlar.” düzenlemesinin iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE;
2. Davacının, “vergi müfettişi” kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin İPTALİNE;
3. Dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının davalı idareye başvuru tarihi olan 04/07/2018 tarihinden itibaren ve yine bu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ÖDENMESİNE, istemin başvuru tarihinden öncesine yönelik kısmının REDDİNE;
4. Davacının, atamaya hak kazandığı tarihten atamasının yapılacağı tarihe kadar oluşan maaş farklarının ve yasal faizlerinin, Anayasa Mahkemesinin 26/07/2017 günlü, E:2017/141; K:2017/123 sayılı iptal kararı ve mevzuat hükümleri doğrultusunda ödenmesi isteminin REDDİNE;
5. Davacının manevi tazminat isteminin REDDİNE;
6. Aşağıda dökümü yapılan …-TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranına göre …-TL’lik kısmının davacı üzerinde bırakılmasına, geriye kalan …-TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
7. Davalı idare tarafından yapılan …-TL posta giderinin davalı idare üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin karar kesinleştikten sonra aidiyetine göre taraflara iadesine;
8. Davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen …-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine;
9. Davacının manevi tazminat isteminin de reddedilmesi nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
10. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 30/12/2020 tarihinde davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısım yönünden oyçokluğuyla, diğer kısımlar yönünden oybirliğiyle karar verildi.

(X) KARŞI OY :

24/11/2020 günlü, 31314 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 1. maddesinde, tüm hukuki yardımlarda, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sonlandıran her türlü merci kararlarında ve ayrıca kanun gereği mahkemelerce karşı tarafa yükletilmesi gereken avukatlık ücretinin tayin ve takdirinde, Avukatlık Kanunu ve bu Tarife hükümlerinin uygulanacağı; 2. maddesinde, bu tarifede yazılı avukatlık ücretinin kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemlerin ücreti karşılığı olduğu; 3. maddesinde, yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, ekli Tarifede yazılı miktardan az ve üç katından çok olamayacağı; bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi, niteliği ve davanın süresinin göz önünde tutulacağı; “Ücretin tümünü haketme başlıklı” 5. maddesinde, hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukatın, Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanacağı; 15. maddesinin 1. fıkrasında, idare mahkemelerinde davaya cevap verme sürelerinin bitimine kadar anlaşmazlığın feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda tarifede yazılı ücretin yarısına, diğer durumlarda tamamına hükmedileceği; 21. maddesinde, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı vekilinin yargılama devam ederken 15/12/2020 havale tarihli beyan dilekçesi ve vekaletname sunduğu görülmektedir.
Taraf vekillerinin hangi aşamada olursa olsun dava takibi ile görevlendirilmesi halinde, vekille temsil edilme hukukunun ve vekilin de yasal yetki ve sorumluluklarının devreye gireceği, bu muhataplık ve vekalet ilişkisinin yargılamanın seyrini değiştirebileceği, ayrıca uyuşmazlığın teorik olarak kanun yolları aşamasını takip sorumluluğu da göz önüne alındığında, avukatlık asgari ücret tarifesinde öngörülen ücrete hak kazanılacağı açıktır.
Bu itibarla; vekil ile temsil olunan davacı lehine yukarıda yer verilen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına katılmıyorum.