Danıştay Kararı 2. Daire 2018/2954 E. 2020/3346 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2018/2954 E.  ,  2020/3346 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/2954
Karar No : 2020/3346

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava; Gelir İdaresi Başkanlığında Devlet Gelir Uzman Yardımcısı olarak görev yapan davacının, davalı idarece 15-16 Aralık 2015 tarihlerinde yapılan Devlet Gelir Uzmanlığı Yeterlik Sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali ile yoksun kaldığı hakların iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı karar ile dava konusu işlemin iptaline, işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların tazmini istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş olup; bu kararın davacı tarafından istinaf yoluyla incelenmesinin istenilmesi üzerine, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla istinaf başvurusunun kabulü ile istinafa konu kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Tetkik Hâkimi …’nun açıklamaları dinlenildikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinde, “1) İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir.

6) Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bahsi geçen Kanun’un, 6545 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle değiştirilen “Temyiz” başlıklı 46. maddesinde, “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir:
a) Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları.
b) Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar.
c) Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları.
d) Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları.
e) Müşterek kararnameyle yapılan atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri ile daire başkanı ve daha üst düzey kamu görevlilerinin atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri hakkında açılan iptal davaları.
f) İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar.
g) Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
h) Maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mevzuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar.
ı) Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da bir meslek veya sanatın icrası veyahut kamu hizmetine giriş amacıyla yapılan sınavlar hakkında açılan davalar.
i) Liman, kruvaziyer limanı, yat limanı, marina, iskele, rıhtım, akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı boru hattı gibi kıyı tesislerine işletme izni verilmesine ilişkin mevzuatın uygulanmasından doğan davalar.
j) 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanunun uygulanmasından ve 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan davalar.
k) 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
l) 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
m) Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara karşı açılan davalar.” kuralına yer verilmiş olmakla temyiz edilebilecek uyuşmazlıklar sayma yoluyla belirlenmiştir.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince her ne kadar Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmişse de; temyiz istemine esas teşkil eden kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesi, (e) bendi kapsamında olmadığı ve temyiz yolu açık olmayan “kesin” kararlardan olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin incelenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, temyiz edilen … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararına konu uyuşmazlığın, 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesi, 1/c bendinde yer alan belli bir meslekten çıkarılma sonucunu doğuran işlemler kapsamında olmadığı ve anılan kararın bu bent kapsamında da değerlendirilemeyeceği açıktır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine 11/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Dava; davacının, Gelir İdaresi Başkanlığı’nca 15-16 Aralık 2015 tarihlerinde yapılan Devlet Gelir Uzmanlığı Yeterlik Sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali ile yoksun kaldığı hakların iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Dava konusu işlem nedeniyle açılan idari davanın, 2577 sayılı Yasa’nın 46/c maddesi hükmü gereği, temyiz kanun yolunun açık olması gerekmektedir. Şöyle ki;
Genel anlamda, kavramsal olarak meslek, belli bir eğitim ile kazanılan, sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal ve hizmet üretmek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirli iş şeklinde tanımlanmakta olup, (TDK – Güncel Türkçe Sözlük) belirli bir mesleği, sınırları yasal olarak çizilmiş mensuplarının haricinde icra etme imkanı bulunmamaktadır. Belirtilen tarife göre; tabiplik, öğretmenlik, mühendislik v.b. birer meslek sayılmaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Temel ilkeler” başlıklı 3. maddesinde; Sınıflandırma, Kariyer ve Liyakat olarak ilkeleri temellendirilen “devlet memurluğu” da, bu anlamda, hukuken bir meslek kabul edilmektir.
Diğer yandan; genel anlamda “meslek” kabul edilen memurluk mesleğinin içerisinde de; Cumhurbaşkanlığı, Bakanlıklar, başkanlık ve/veya bağımsız genel müdürlükler düzeyindeki kamu kurumları ve kuruluşlarına özel yarışma sınavıyla girilen ve belirli bir yetişme programı sonrası yeterlik sınavına tabi tutulan mesleklerin de (kariyer meslekler), dar anlamda meslek kabul edilmesi gerekmektedir. Zira; örneğin, 657 sayılı Yasa’nın 36/A-11 maddesinde sayılan meslekler gözönüne alındığında; anılan mesleklerin de mensupları dışında icra edilmeleri hukuken olanaksızdır. Hatta; aynı sınıf içerisinde kalınarak dahi, belirli bir meslekten (idari kararla) çıkarılma sözkonusu olabilmektedir. Örneğin; Mülki İdare Amirliği hizmetleri sınıfı içerisinde yer almakla birlikte, “Kaymakamlık” görevinden “Hukuk İşleri Müdürlüğü” görevine tayin kılınma gibi.
Belirtilen nedenle; kariyer bir meslek niteliğini haiz olduğu açık olan göreve alınma/alınmama ve bu görevden alınarak, başka bir unvana veya kadroya atanma veya mesleğini kamuda icra edememe sonucunu doğuran işlemler aleyhine açılan davaların da, 2577 sayılı Yasa’nın 46/c maddesi hükmü uyarınca, temyiz kanun yolunun açık olması gerektiği düşüncesiyle karara katılmıyorum. 11/11/2020