Danıştay Kararı 2. Daire 2017/63 E. 2020/1355 K. 05.03.2020 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2017/63 E.  ,  2020/1355 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/63
Karar No : 2020/1355

KARŞILIKLI TEMYİZ İSTEMİNDE BULUNANLAR:
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVACI :
VEKİLİ :
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca, davacı tarafından esas yönünden, davalı idare tarafından ise vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden temyizen incelenerek bozulması istemlerinden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; …’nün 2. Bölge Müdürlüğü bünyesinde yeralan Cer servisinde, genel idare hizmetler sınıfında, müdür yardımcısı olarak görev yapan davacının, hizmet sınıfının teknik hizmetler olarak değiştirilmesi ile mühendis veya başmühendis olarak atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali ve anılan işlem nedeniyle uğradığı hak kayıplarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacının, emekli olmasına kısa bir süre kala mali yönden haklarını artırmak amacıyla Genel İdare Hizmetleri Sınıfından Teknik Hizmetler Sınıfına geçirilmesi istemiyle başvuruda bulunduğu anlaşıldığından, Genel İdare Hizmetleri Sınıfından Teknik Hizmetler Sınıfına geçirilmesi isteminin reddine yönelik dava konusu işlemde idareye tanınan takdir yetkisinin kullanımı açısından kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN TARAFLARIN İDDİALARI :
Davacının iddiaları: Talebi hakkında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü ve Bağlı Ortaklıkları Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği’nin esas alınması gerektiği, Yönetmelik hükümleri dikkate alındığında isteminin görevde yükselme değil tenzili rütbe niteliğinde olduğu, anılan Yönetmelik’in 21. maddesinin sınava tabi tutulmadan atama imkanı verdiği; ekonomik anlamda daha iyi olan çalışma ortamı ve imkanını tercih etme hakkının doğal olduğu ileri sürülmektedir.

Davalı idarenin iddiaları: Mahkeme kararının vekalet ücretine ilişkin kısmının bozulması gerektiği, dosyaya süresi içinde 12/11/2016 tarihinde süre uzatım dilekçesini ve vekaletnamesini sunduğu, anılan dilekçede yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesi isteminde bulunduğu, bu haliyle vekalet ücretine hak kazandığını ileri sürmektedir.

TARAFLARIN CEVABI :
Davacının cevabı: Mahkemenin süre uzatım talebini haklı bulmadığı, bu nedenle davalı idarenin vekalet ücretine dair temyiz istemin reddi gerektiği yolundadır.
Davalı idarenin cevabı: Davacının emekliliğine az bir süre kala sırf mali haklarını yükseltmek için talepte bulunmasının kamu yararı ve hizmet gerekleri ile örtüşmediği için davacının temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ :
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz istemi yönünden; davalı idare vekilinin savunmasını süresinde vermediği için vekalet ücretine hak kazanmayacağı, davacının temiyiz istemi yönünden ise; dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu; sonuç itibarıyla temyiz istemlerinin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
1- Davacının, esasa dair temyiz istemi yönünden:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın redde ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup davacının temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2- Davalı idarenin, Mahkeme kararında vekâlet ücretine hükmedilmemesine dair temyiz istemi yönünden incelenmesi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değişik “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştayın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanun maddesinin gerekçesinde ise; temyiz incelemesinde sadece maddi hatalarda değil, aynı zamanda yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen eksiklik ya da yanlışlıklarda da düzelterek onama kararı verilmesinin sağlandığı, uygulamada, vekâlet ücretine, yargılama giderlerine ya da faize hükmedilmesinin unutulması ya da bunların yanlış hesaplanması gibi, kararın asli olmayan unsurlarında görülen bir kısım eksiklik ya da yanlışlıklar nedeniyle bozma kararları verildiği, bunun mahkeme tarafından tekrar karara bağlandığı ve yine bu kararlara karşı yeniden kanun yollarına başvurulabilmesi nedeniyle hem zaman hem de emek kaybına neden olunduğunun görüldüğü, bu suretle esasa etkili olmayan konularda Danıştayın kesin karar vermesi sağlanarak uyuşmazlığın hızla sonuçlandırılmasının amaçlandığı hususlarına yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 31. maddesinin gönderme yaptığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesinde, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkemece, yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranına göre paylaştırılacağı; 330. maddesinde, vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin, taraf lehine hükmedileceği; 323. maddesinde ise, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu kurala bağlanmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde; avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade edeceği hükmüne yer verilmiştir.
21/12/2015 günlü, 29569 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve temyiz istemine konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan (2016 yılı) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 2. maddesinde, tarifede yazılı avukatlık ücretinin, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemlerin karşılığı olduğu; 3. maddesinde, yargı yerlerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, tarifelerde yazılı miktardan az ve üç katından çok olamayacağı, bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi, niteliği ve davanın süresinin gözönünde tutulacağı; 21. maddesinde ise, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan Tarifenin esas alınacağı kuralı getirilmiş; Tarife’nin “İkinci Bölüm”ünün 16. sırasında; İdare ve Vergi Mahkemelerinde takip edilen davalar için ödenecek ücret duruşmasız ise (a) bendine göre …-TL, duruşmalı ise (b) bendine göre …-TL olarak belirlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; dava dilekçesinin davalı idareye 14/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı idare vekilinin 12/11/2015 havale tarihli dilekçeyle savunma için ek süre isteminde bulunduğu; anılan dilekçeyle aynı zamanda yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılması isteminde bulunduğu, Mahkemece 17/11/2015 tarihinde savunma için ek süre isteminin reddine karar verildiği ve bu kararın davalı idareye 03/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak tebliğden önce 23/11/2015 havale tarihli dilekçeyle süresi geçtikten sonra savunma verildiği görülmüştür.
Uyuşmazlıkta, davalı idare vekilinin, savunma süresi içinde 12/11/2015 havale tarihli dilekçeyle süre uzatım dilekçesi verdiği; süre uzatım isteminin reddi kararı davalı idareye tebliğ edilmeden savunma başlığı altında beyanda bulunduğu ve devamında da davanın takibini yaptığı anlaşıldığından, davalı idare lehine sonuçlanan davada, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. maddesi gereğince, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde öngörülen miktarda davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği açıktır.
Bu husus, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan, düzeltilmesi mümkün eksiklik olarak görüldüğünden, hüküm fıkrasına “… karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine …” ibaresi eklenmek suretiyle, kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın ONANMASINA oybirliğiyle,
3. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
4. Anılan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının davalı idare vekâlet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının yukarıda belirtildiği şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA oyçokluğuyla,
5. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/03/2020 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Uyuşmazlıkta, dava dilekçesinin davalı idareye 14/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak otuz (30) günlük savunma verme süresi içerisinde davalı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünce (TCDD) savunma verilmediği, … İdare Mahkemesi kayıtlarına 23/11/2015 tarihli havale ile giren savunma dilekçesinin verildiği; dolayısıyla, süresinde verilmeyen savunma dilekçesini düzenleyen davalı idare avukatının, dosyaya ve davaya katkısından söz edilemeyeceğinden, hukuki yardımın karşılığı olan avukatlık ücretine de hak kazanamayacağının açık olması karşısında, davalı idarenin vekalet ücretine yönelik temyiz isteminin de reddi ve Mahkeme kararının tümüyle onanmasına karar verilmesi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.