Danıştay Kararı 2. Daire 2017/167 E. 2019/6639 K. 27.11.2019 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2017/167 E.  ,  2019/6639 K.Avukatlık vekalet ücreti – savunma dilekçesinin süresinde verilmemesi
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/167
Karar No : 2019/6639

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …
VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın vekalet ücreti yönünden, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava Konusu İstem : Dava; … ili, … Çok Programlı Anadolu Lisesinde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni olarak görev yapan davacı tarafından, Milli Eğitim Bakanlığının 2015 yılı yaz tatili il içi ve iller arası mazeret durumuna bağlı yer değiştirme duyurusunun “Aile Birliği Mazereti” kapsamında … iline naklen atamasının yapılması istemiyle yapılan başvurunun, aday öğretmen olarak 30 Eylül 2015 tarihi itibarıyla atandığı yerde bir yıllık çalışma süresini doldurmadığından bahisle reddedilmesine ilişkin 17/08/2015 tarihli işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacının 30 Eylül 2015 tarihi itibarıyla bir yıllık çalışma süresini tamamlamadığı ve dolayısıyla tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup, davalı idarenin savunma dilekçesini süresinde vermemesi nedeniyle davalı idare lehine avukatlık vekalet ücretine de hükmedilmemiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesi, 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 19. maddesi ile 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6. ve 14. maddeleri uyarınca, vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
İdare Mahkemesi kararının temyiz edilen kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri, İdare Mahkemesi kararının temyiz edilen kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:.., K:… sayılı kararın vekalet ücreti yönünden ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde Danıştay’da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/11/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ve 141. maddesinin son fıkrasında, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi, 1. fıkrasında, herkesin, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul süre içinde görülmesini isteme hakkına sahip olduğu hususu düzenlenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda (İYUK), yargılamanın hızlandırılması ve en kısa sürede tamamlanması amacıyla konulan hükümler yer almaktadır. İYUK’un “Tebligat ve cevap verme” başlıklı 16. maddesinde, dava dilekçesi ve eklerinin birer örneğinin davalıya, davalının vereceği savunmanın davacıya tebliğ olunacağı, tarafların yapılacak tebliğlere karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebileceği, bu sürenin, ancak haklı bir sebep bulunması halinde, otuz günü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabileceği, “Dosyaların İncelenmesi” başlıklı 20. maddesi, 5. fıkrasında ise, dosyaların tekemmül ettikten sonra, tekemmül sırasına göre incelenerek karara bağlanacağı hükmüne yer verilmiştir. Dava ve cevap hakkının kullanımına yönelik olarak sürelerin belirlenmesinde amaç, uyuşmazlıkların biran evvel yargı mercileri önüne getirilerek karara bağlanmasının teminini sağlamaya matuf bulunmaktadır.
Anayasa Mahkemesi de, 16/01/2014 günlü E.2013/92 K.2014/6 sayılı kararında Anayasa’nın 141. maddesinde düzenlenen makul sürede yargılama ilkesi uyarınca, devletin yargılamaların gereksiz yere uzamasını engelleyecek etkin çareler oluşturmak zorunda olduğunu, ancak bu amaçla alınacak kanuni tedbirlerin ve öngörülen çarelerin, yargılama sonucunda işin esasına yönelik adil ve hakkaniyete uygun bir karar verilmesine engel oluşturmaması gerektiğini, bu ilkelere uygun olmak kaydıyla, yargılama yöntemini belirlemenin kanun koyucunun takdirinde olduğunu belirtmiştir.
Makul sürede yargılamaya ilişkin bu düzenlemelerin yanısıra 21/12/2015 tarihli ve 29569 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 1. maddesinde, bütün hukuki yardımlarda, avukat ile iş sahipleri arasında geçerli ücret sözleşmesi yapılmamış olan veya avukatlık ücretinin kanun gereği karşı tarafa yükletilmesi gereken durumlarda, Avukatlık Kanunu ve bu Tarife hükümlerinin uygulanacağı; 2. maddesinde, bu tarifede yazılı avukatlık ücretinin kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemlerin ücreti karşılığı olduğu, 3. maddesinde, yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, ekli Tarifede yazılı miktardan az ve üç katından çok olamayacağı, bu ücretin belirlenmesinde , avukatın emeği, çabası, işin önemi, niteliği ve davanın süresinin göz önünde tutulacağı; “Ücretin tümünü haketme başlıklı” 5. maddesinde, hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukatın, Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanacağı; 15. maddesi, 1. fıkrasında, idare mahkemelerinde davaya cevap verme sürelerinin bitimine kadar anlaşmazlığın feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda tarifede yazılı ücretin yarısına, diğer durumlarda tamamına hükmedileceği; 21. maddesinde, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; … İdare Mahkemesinin … tarihli ara kararı ile savuma ve ara kararı cevabı süresinin yedi gün olarak belirlendiği, ara kararı ve dava dilekçesinin 03/09/2015 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiği, dava dosyasına sunulmak üzere savunma dilekçesi ve eklerinin, 11/09/2015 tarihinde Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesine verildiği ve mahkemesince 30/06/2016 tarihinde karar verildiği görülmektedir.
Her ne kadar davalı tarafça savunmanın (7) günlük süre içerisinde verilmediği görülmekteyse de, makul sürede yargılama ilkesinin gereği olarak belirlenmiş olan sürelerin, davaların kesin hüküm elde edilinceye kadar vekil aracılığıyla takibini kısıtlayıcı şekilde yorumlanamayacağı ve taraf vekillerinin hangi aşamada olursa olsun dava takibi ile görevlendirilmesi halinde avukatlık asgari ücret tarifesinde öngörülen ücrete hak kazanacağına ilişkin açık düzenleme karşısında, vekil ile temsil olunan davalı idare lehine yukarıda yer verilen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca vekalet ücreti takdir edilmemiş olması nedeniyle, … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının bu kısmının, davalı idarenin temyiz istemi kabul edilerek bozulması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.