Danıştay Kararı 2. Daire 2016/8803 E. 2018/2823 K. 26.04.2018 T.

2. Daire         2016/8803 E.  ,  2018/2823 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/8803
Karar No : 2018/2823

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İsteğin Özeti : …. İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti : Temyizi istenen kararın yöntem ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce; Danıştay Beşinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulu’nun 01/08/2016 günlü, K:2016/32 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 1. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin, Dairemize iletilen dosyada işin gereği düşünüldü:
Dava; Aile hekimi olarak görev yapan davacının, 01/08/2010 ile 31/08/2014 tarihleri arasında tutmuş olduğu adli icap nöbetleri için nöbeti ücreti ödenmesi istemiyle Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne 23/07/2015 tarihli dilekçe ile yapmış olduğu başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile söz konusu döneme ilişkin nöbet ücretlerinin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesi’nin… günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda, 2577 sayılı Yasanın 7 ve 11. maddeleri ile dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davacının, son olarak nöbet görevini ifa ettiği 31/08/2014 tarihinden itibaren 60 gün içinde nöbet ücretlerinin ödenmesi istemiyle başvurması, isteminin reddi halinde yasal süresinde dava açılması gerekirken; davacı hakkında yeni bir hukuki durum ortaya çıkmamasına rağmen bu süre geçirildikten çok sonra 23/07/2015 tarihinde yapılan başvuruya cevap verilmeyerek zımnen reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemin iptali ve tutulan nöbetler sebebiyle ödenmeyen ücretlerin işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi gereğince süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı, davanın süresinde açıldığını ileri sürerek İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu belirtilmiş, 10. maddesinde; ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylem yapılabilmesi için idari makamlara başvurabileceği, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabileceği, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabileceği öngörülmüştür.
Öte yandan; 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun 3. maddesinin 5. fıkrasına 12/07/2012 günlü, 28351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6354 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle “Entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde artırımlı ücretten yararlananlar hariç olmak üzere, aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına ihtiyaç ve zaruret hasıl olduğunda haftalık çalışma süresi ve mesai saatleri dışında 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü maddesinde belirtilen yerlerde nöbet görevi verilebilir ve bunlara aynı maddede belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde nöbet ücreti ödenir.” cümlesi eklenmiş, anılan düzenlemeye karşı Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davası Anayasa Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Yine 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun 18/01/2014 günlü, 28886 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6514 sayılı Kanun’un 52. maddesi ile değişik 3. maddesinin 5. fıkrasında da benzer nitelikte düzenlemeler yapılmış ve “…Aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü maddesinde belirtilen yerlerde haftalık çalışma süresi ve mesai saatleri dışında ayda asgari sekiz saat; ihtiyaç hâlinde ise bu sürenin üzerinde nöbet görevi verilir. Bunlara entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde artırımlı ücretten yararlananlar hariç olmak üzere, 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü maddesi çerçevesinde nöbet ücreti ödenir….” hükmüne yer verilmiş; bu düzenlemeye karşı da Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusu Anayasa Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… kararıyla reddedilmiştir.
Yukarıda anılan 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun ilgili düzenlemesine göre, 12/07/2012 tarihinden itibaren aile hekimlerine belli şartların oluşması durumunda nöbet ücreti ödeneceği, bu tarihten öncesinde ise aile hekimlerine nöbet ücreti ödenip ödenmeyeceğinin Aile Hekimliği mevzuatı ile genel hukuk kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, doktor olan davacının, 01/08/2010 ile 31/08/2014 tarihleri arasında tutmuş olduğu nöbetlere ilişkin ücretlerin ödenmemesi üzerine, söz konusu döneme ilişkin ücretlerin ödenmesi istemiyle Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne 23/07/2015 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunduğu, bu başvurusunun zımnen reddi üzerine de temyizen incelenen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda; dosyada bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, 01/08/2010 ile 31/08/2014 tarihine kadar İdarenin, davacının tutmuş olduğu nöbetlerin ücretine ilişkin herhangi bir işlem tesis etmeyerek hareketsiz kaldığı, nöbet ücretlerinin ödenme zamanına ilişkin olarak Aile Hekimliği Mevzuatında herhangi bir hükmün bulunmadığı da göz önüne alındığında, davacının 01/08/2010 ile 31/08/2014 tarihleri arasındaki nöbet ücretini ödemesi yönünde bir başvuruda bulunarak davalı İdareyi bir işlem tesis etmeye zorladığı anlaşılmaktadır. Buna göre; davacının 23/07/2015 tarihli başvurusunun, 2577 sayılı Yasanın 10. maddesi kapsamında yaptığı bir başvuru olduğu sonucuna varılmış olup, anılan başvurunun zımnen reddi üzerine 20/10/2015 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile açılan dava süresinde olduğundan, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesince verilen …günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/c fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, tebliğ tarihini izleyen (15) onbeş gün içinde Danıştay’da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
İdare Mahkemesi’nce verilen ve temyiz isteminde bulunulan karar ile dayandığı gerekçe hukuka ve usule uygun olup, temyiz isteminin reddi ile İdare Mankemesi kararının aynen onanması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.