Danıştay Kararı 2. Daire 2016/14500 E. 2019/6859 K. 04.12.2019 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2016/14500 E.  ,  2019/6859 K.
T.C.

D A N I Ş T A Y

İKİNCİ DAİRE

Esas No : 2016/14500

Karar No : 2019/6859

TEMYİZ EDEN (DAVALI): Milli Eğitim Bakanlığı

VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava Konusu İstem : Dava; … ili, … ilçesi, Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi Müdürlüğünde hizmetli olarak görev yapan davacının, … Üniversitesi Hukuk Fakültesinde lisans eğitimi gördüğünden bahisle eğitim özrü kapsamında … Milli Eğitim Müdürlüğü emrine naklen atanması istemiyle yapmış olduğu başvurusunun reddine ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: … İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; dava konusu işleme dayanak olarak Milli Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmelikte, özür grubu atamaları arasında eğitim mazeretine yer verilmediği görülmekle birlikte, eğitim ve öğrenim hakkının Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve hürriyetler arasında bulunduğu dikkate alındığında, davalı idarece, davacının atanma talebinde bulunduğu … ilinde çalıştırılabileceği boş kadro bulunup bulunmadığı husunda bir değerlendirme yapılmak suretiyle işlem tesis edilmesi gerekirken, bu yönde bir değerlendirme yapılmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; Milli Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmelikte eğitim özrüne yer verilmediği, aynı zamanda 657 sayılı Yasa’da da, öğrenim özrüne dayalı olarak memurun görev yerinin değiştirilmesi veya görev yerinde bırakılması yönünde talepte bulunmasına olanak tanıyan bir düzenlemenin bulunmadığı, mevzuatta öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenildikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :

Dava dosyasının incelenmesinden; … ili, … ilçesi, Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi Müdürlüğünde hizmetli olarak görev yapan davacının, … Üniversitesi Hukuk Fakültesinde lisans eğitimi görmesi sebebiyle eğitim mazeretinden dolayı … İl Milli Eğitim Müdürlüğüne naklen atanma istemiyle başvuruda bulunduğu, anılan başvurunun reddi üzerine temyizen bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin, bir hukuk devleti olduğu; 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu; 90 maddesinde, usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunların hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı; 141. maddesinde ise, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı belirtilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesinde, “Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, hakkaniyete uygun ve kamuya açık olarak makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir. …” hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararlarda bulunacak hususlar” başlıklı 24. maddesinde, “Kararlarda:

a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları yahut unvanları ve adresleri,

b) Davacının ileri sürdüğü olayların ve dayandığı hukuki sebeplerin özeti istem sonucu ile davalının savunmasının özeti,

c) (Değişik: 10/6/1994-4001/11 md.) Danıştayda görülen davalarda tetkik hakimi ve savcının ad ve soyadları ile düşünceleri,

d) Duruşmalı davalarda duruşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hazır bulunan taraflar ve vekil veya temsilcilerinin ad ve soyadları,

e) Kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hüküm: tazminat davalarında hükmedilen tazminatın miktarı,

f) Yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiği,

g) Kararın tarihi ve oybirliği ile mi, oyçokluğu ile mi verildiği,

h) Kararı veren mahkeme başkan ve üyelerinin veya hakiminin ad ve soyadları ve imzaları ve varsa karşı oyları,

ı) Kararı veren dairenin veya mahkemenin adı ve dosyanın esas ve karar numarası,

Belirtilir.” düzenlemesi yer almıştır.

Aynı Kanun’un “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinde de, temyiz incelemesi sonunda Danıştayın, usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması durumunda, incelenen kararı bozacağı hüküm altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde “adil yargılanma hakkı” ilkesi kapsamında, mahkeme kararlarında kullanılan ifadelerin açık, somut ve anlam bütünlüğü yönüyle tam olması zorunluluğu, hukuki güvenlik ilkesi kapsamında değerlendirilmektedir.

Diğer yandan, Anayasanın 141. maddesine göre mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması zorunludur. 2577 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde, kararlarda bulunacak hususlar tek tek sayma yoluyla belirlenmiş olup; davacının ileri sürdüğü olay, kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçenin kararlarda belirtileceği hükme bağlanmıştır. Kararın gerekçesinin ise, maddi olayın hukuki açıdan değerlendirilmesine yönelik olduğu bilinmektedir.

İdari yargılama usulünde yer alan re’sen inceleme görevi nedeniyle, hem maddi olayın, hem de hukuki durumun bütün açıklığıyla ortaya çıkarılmasından Mahkeme sorumludur. Mahkemenin incelenmesine esas aldığı maddi olay ve hukuki düzenlemeler, doğruluğunu ve ilgisini teyit ettiği verilerdir. Maddi olayın, ilgili mevzuatın ve gerekçenin dava konusu olayla ilgili bulunmayan hususlardan hareketle oluşturulması, adil olmayan bir sonuca varılmasını sağlayacaktır ki, bu da yargı kararının uygulanması noktasında birçok sorunu beraberinde getirecektir.

Bu bilgiler ışığında temyize konu İdare Mahkemesi kararı incelendiğinde; davanın özeti kısmının dosyayla ilgili olduğu, buna karşın Mahkemece, davanın hangi istemle açıldığına yönelik tanımlama yapılırken, “Dava, … İli … İlçesi İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde memur olarak görev yapan davacı tarafından, … Milli Eğitim Müdürlüğü emrine eğitim özrü kapsamında naklen atanması istemiyle yapmış olduğu başvurusunun reddine ilişkin olarak tesis edilen … tarih ve … sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.” şeklinde; dosyanın incelenmesi kısmında da, “… İli … İlçesi İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde memur olarak görev yapmakta olan davacı tarafından, 28.09.2014 tarihli dilekçe ile; 2015 Yılı Dikey Geçiş Sınavı’nda başarılı olarak … Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği ( ikinci öğretim ) Bölümü’ne yerleştiği, 2015-2016 öğrenim yılında sözü geçen bölüme kayıt yaptırdığı, bu nedenle eğtim mazeretinden dolayı … İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne naklen atanma istemiyle başvuruda bulunduğu, anılan başvurunun … tarih ve … sayılı işlemle reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.” gibi, dava konusu maddi olaya ilişkin bilgilerin dışına çıkılarak, davacıyla ilgisi bulunmayan bilgilere yer verildiği, istemin ve maddi olayın birbiriyle uyuşmadığı, iptali istenilen dava konusu işlemin tarih ve sayısının, kararın birçok kısmında hatalı yazıldığı anlaşılmaktadır.

Nitekim aynı hataların, yürütmenin durdurulmasının kabulüne ilişkin anılan Mahkemenin … günlü, E:… sayılı kararında da yapıldığı görülmektedir.

Bu durumda; davanın konusuna ve davada uygulanan usul kurallarına ilişkin yeterli belirliliği bünyesinde bulundurmayan, davanın özüne ilişkin olarak ortaya çıkan uyuşmazlığın nihai bir biçimde sona erdirilerek aydınlatılması yapılmayan, tarafların, iddia ve savunmaların, maddi olayın, ilgili mevzuatın ve gerekçenin bütünlüğü ilkesine uygun olarak oluşturulmayan İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE;

2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/c fıkrası uyarınca BOZULMASINA,

3. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin 3622 sayılı Kanun ile değişik 3. fıkrası uyarınca, yeniden bir karar vermek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay’da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.