Danıştay Kararı 2. Daire 2012/923 E. 2012/2270 K. 04.05.2012 T.

2. Daire         2012/923 E.  ,  2012/2270 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No :2012/923
Karar No:2012/2270

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalılar) :1 – Milli Eğitim Bakanlığı – Ankara
Vekili: …
2 – Karaman Valiliği
Karşı Taraf: …
Vekili: …
İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E: …, K: …sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti: Temyiz istemlerinin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemlerin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Öğretmen olup Kariyer Basamaklarında Yükselme Sınavı’ndan yeterli puanı alan, ancak yapılan değerlendirme sonucunda uzman öğretmenlik sertifikası almaya hak kazanamayan davacı tarafından, Anayasa Mahkemesi’nin 21.05.2008 günlü, E:2004/83, K:2008/107 sayılı kararından bahisle 2006 yılında yapılan değerlendirme sonucunda söz konusu unvanı elde eden öğretmenlerle aynı tarihten geçerli olmak üzere, uzman öğretmenlik unvanı verilmesi ve aynı tarihten geçerli olmak üzere mali haklardan yararlanabilmek için yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla; Anayasa Mahkemesi’nce, 5204 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesiyle, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesinin sonuna eklenen 2. fıkrada yer alan hizmet içi eğitim ibaresinin, Yönetmelikle düzenlenecek hususların sayıldığı 6. fıkranın, toplam serbest öğretmen kadrosu içinde, uzman öğretmenlik kontenjan oranının %20, başöğretmenlik kontenjan oranının %10 ile sınırlanmasına ilişkin 7. fıkranın iptal edildiği göz önünde bulundurulduğunda, yasal dayanağının kalmadığı anlaşılan davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin, davacının idareye başvurduğu tarihten ileriye yönelik kısmının iptali, idareye başvuru tarihinden öncesine yönelik kısmı yönünden ise davanın reddine hükmedilmiştir.
Davalı idareler, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını ve davanın reddedilen kısmı için Milli Eğitim Bakanlığı lehine vekalet ücreti ödenmesine hükmedilmediğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmı ile vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, davalı idarelerce ileri sürülen hususlar mahkeme kararının, dava konusu işlemin, davacının idareye başvurduğu tarihten ileriye yönelik kısmının iptali ile ilgili kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamıştır.
İdare Mahkemesi kararının vekalet ücretine hükmedilmemesine yönelik davalı Milli Eğitim Bakanlığı temyiz istemine gelince;
02.11.2011 günlü, 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin “Davalardaki temsilin niteliği ve vekalet ücretine hükmedilmesi ve dağıtımı” başlıklı 14. maddesinin 1. fıkrasında, “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan kuralda bahsi geçen “ilgili mevzuat”tan da, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile söz konusu Kanun’un 168. maddesinde değinilen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ni anlamak gerekeceği, Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinin son fıkrasında ise, avukatlık ücretinin takdirinde hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı hükme bağlandığından, anılan 659 sayılı KHK’nin yürürlüğe girmesinden önce tekemmül etmiş olsa dahi, avukatlık vekalet ücretine hükmedilip edilmeyeceği hususunda hükmün verildiği tarihteki hukuki durumun esas alınması gerektiği açıktır.
Diğer taraftan, 2577 sayılı Yasa’nın 31. maddesinin gönderme yaptığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesinde; yargılama giderlerinin, davayı kaybeden tarafa yükleneceği; 330. maddesinde vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin, taraf lehine hükmedileceği; 323. maddesinde vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu hükme bağlanmıştır.
03.12.2010 günlü, 27774 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve bu günden itibaren karar verilen davalarda uygulanacak olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 2. maddesinde, tarifelerde yazılı avukatlık ücretinin, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemlerin karşılığı olduğu, 3. maddesinde de, yargı yerlerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, tarifelerde yazılı miktardan az ve üç katından çok olamayacağı, bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi ve niteliğinin gözönünde tutulacağı kuralı getirilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, hukuk müşaviri olan davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekilinin süresinde savunmasını yaptığı ve avukatlık ücretine hak kazanmış olduğu görülmektedir.
Bu durumda, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı Milli Eğitim Bakanlığı lehine avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin dava konusu işlemin, davacının idareye başvurduğu tarihten ileriye yönelik kısmının iptaline ilişkin kısmına yönelik temyiz istemlerinin reddiyle, … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E: …, K: … sayılı kararının bu kısmının oybirliğiyle onanmasına, buna karşılık kararın redde ilişkin kısmı nedeniyle davalı idarelerden Milli Eğitim Bakanlığı vekili için avukatlık ücreti ödenmesine hükmedilmemesine ilişkin kısmı yönünden davalı Milli Eğitim Bakanlığı’nın temyiz isteminin kabulüyle bu kısmın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/c fıkrası uyarınca oyçokluğuyla bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek bozulan kısım hakkında yeniden karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde Danıştay’a kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 04.05.2012 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

02.11.2011 günlü, 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin “davalardaki temsilin niteliği ve vekalet ücretine hükmedilmesi ve dağıtımı” başlıklı 14. maddesinin (1). fıkrasında, tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edileceği yönünde düzenlemeye yer verilmiştir.
Buna göre, hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri ve hukuk müşavirlerinin idarelerin vekili sıfatıyla davaları takip etme yetkisinin, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğe girdiği 2.11.2011 tarihinden sonrası için geçerli olduğu dikkate alındığında, madde metninde yer alanların, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğe girmesinden sonra bizzat katılarak takip ettikleri davaların idareler lehine sonuçlanması halinde söz konusu idareler lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra karar verilmekle birlikte, anılan KHK’nın yürürlüğe girmesinden önce tekemmül etmiş olan ve “kısmen ret” hükmü ile sonuçlanan davada, davalı Milli Eğitim Bakanlığı lehine vekalet ücreti verilmemesi gerektiği oyuyla aksi yönde verilen çoğunluk kararına bu kısmı itibarıyla katılmıyorum.