Danıştay Kararı 2. Daire 2011/4692 E. 2011/5030 K. 28.10.2011 T.

2. Daire         2011/4692 E.  ,  2011/5030 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No:2011/4692
Karar No:2011/5030
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Karşı Taraf: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı – ANKARA
Vekili: …
İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın; dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Laborant kadrosunda görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na ekli I sayılı Cetvelin III-Sağlık Hizmetleri Sınıfı bölümünün ( c ) bendi uyarınca 800 ek gösterge rakamından yararlandırılması yolundaki işlemin iptali ile söz konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … günlü, …, … sayılı kararıyla; uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin davacıya 1.7.2010 tarihinde tebliğ edildiği ve davacının 6.7.2010 tarihinde davalı idareye başvurarak söz konusu işlemin yeniden değerlendirilmesini talep ettiğinin görüldüğü, bu başvuruya davalı idarece cevap verilmemesinin zımni ret işlemi sayılacağı ve anılan işlemin iptali istemiyle açılan davanın da, en geç zımni ret işleminden itibaren 60 günlük dava açma süresinden arta kalan 55 gün içinde açılması gerekirken, bu süreler geçirildikten çok sonra 18.1.2011 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle süre aşımı nedeniyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Davacı; 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında yapmış olduğu başvurunun 23.11.2010 günlü işlemle reddi üzerine açmış olduğu davanın süresinde olduğunu öne sürmekte ve Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesinde idari işlemlerden doğan zararların karşılanması amacıyla açılacak tam yargı davalarının açılma yöntem ve süresi gösterilmiştir.
“İptal ve Tam Yargı Davaları” başlığını taşıyan 12. maddede; “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” hükmü yer almakta olup, anılan maddenin yollamada bulunduğu ve “Üst makamlara başvurma”yı düzenleyen 11. maddede; “İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, … İl Müdürlüğünde Laborant kadrosunda görev yaptığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı İnsan Kaynakları Daire Başkanlığının 11.6.2010 günlü işlemi ile, davacı her ne kadar biyolog unvanına haiz ise de, daha önce ve halen bu kadroda hiç istihdam edilmediğinden, 657 sayılı Yasa’ya ekli I sayılı Cetvelin III-Sağlık Hizmetleri Sınıfı bölümünün (c) bendinin 1. sırasına göre 800 ek gösterge oranından yararlandırılması gerektiğinin bildirilmesinden sonra davacının ek göstergesinin anılan rakam üzerinden ödenmeye başlanıldığı, bunun üzerine, ek göstergesinin 657 sayılı Yasa’ya ekli I sayılı Cetvelin III-Sağlık Hizmetleri Sınıfı bölümünün (b) bendine göre düzeltilmesi amacıyla 6.7.2010 günlü dilekçe ile başvurduğu, söz konusu başvurusuna her hangi bir cevap verilmemesi nedeniyle 28.9.2010 tarihinde aynı istemle yapmış olduğu ikinci başvurunun 6.12.2010 tarihinde tebliğ edilen 23.11.2010 günlü işlemle reddi üzerine de 18.1.2011 tarihinde kayda giren dilekçe ile; “Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı İnsan Kaynakları Daire Başkanlığının 11.6.2010 günlü yazısına istinaden … İl Müdürlüğünün ek göstergesini 657 sayılı Yasa’ya ekli I sayılı Cetvelin III-Sağlık Hizmetleri Sınıfı bölümünün (c) bendinin 1. sırasına göre vermesi kararının iptali ve söz konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi” istemiyle görülmekte olan davayı açtığı anlaşılmıştır.
Yukarıda yer alan hükümlerle, bir idari işlemin uygulanmasından dolayı ortaya çıkan zararın tazmini istemiyle, zararın doğduğu tarihten itibaren altmış gün içinde doğrudan ya da 11. madde gereğince idareye başvurularak, verilecek cevap üzerine tam yargı davası açılabilmesine olanak tanınmıştır.
Dava konusu olayda öncelikli olarak uyuşmazlığın, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı İnsan Kaynakları Daire Başkanlığının 11.6.2010 günlü işleminin … İl Müdürlüğünce uygulanması neticesinde davacının ek göstergesinin 657 sayılı Yasa’ya ekli I sayılı Cetvelin III-Sağlık Hizmetleri Sınıfı bölümünün (c) bendinin 1. sırasına göre verilmesi yolundaki uygulama işleminin iptali isteminden kaynaklandığının bilinmesi gerekmektedir.
Buna göre, uyuşmazlık konusu olayda olduğu üzere, “ek gösterge”den kaynaklanan ve süreklilik arzeden parasal ödemeler ile ilgili olarak belli bir uygulama tarihi esas alınarak istekte bulunulan davalarda, 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesine göre uygulama tarihinden itibaren 60 gün içinde; uygulama üzerine davacı idareye başvurmuş ise 12. maddenin göndermede bulunduğu 11. maddeye göre idarenin bu başvuruya cevap vermemiş olduğu hallerde uygulama tarihinden itibaren en geç 120 gün, idarenin cevap verdiği durumlarda ise uygulama tarihinden başvuru tarihine kadar geçen süre de hesaba katılmak koşuluyla cevabın davacıya tebliğ tarihinden itibaren toplam 60 gün içinde idari davanın açılmış olması gerekir.
Başka bir anlatımla dava, başvuruya cevap verilmeyen hallerde davacının idareye başvurduğu tarihten önceki son uygulama tarihinden itibaren 120 gün geçirilmeden açılmış ise, davanın açıldığı tarihten geriye doğru 120 günü geçmemek koşuluyla, başvuru tarihinden geriye doğru 60 günlük süre içindeki “ilk uygulama” esas alınarak davacı isteminin esasının incelenmesi gerekecek; davacının idareye başvurduğu tarihten önceki son uygulama tarihinden itibaren 120 günlük, ya da idarenin cevabının tebliğ tarihinden itibaren, başvuru tarihine kadar işlemiş süreyle birlikte 60 günlük süreler geçtikten sonra açılmış olan davalarda ise ancak, dava tarihinden geriye doğru 60 günlük süre içinde kalan ilk uygulamadan başlayan zararın tazminine ilişkin istek incelenebilecektir.
Bu durumda, davacının ek göstergesinin, 657 sayılı Yasa’ya ekli I sayılı Cetvelin III-Sağlık Hizmetleri Sınıfı bölümünün (b) bendi uyarınca hesaplanmaması halinin her ay itibariyle devam ettiği, anılan bentte yer alan ek gösterge oranından yaralanmak amacıyla 28.9.2010 tarihinde yaptığı başvurunun 23.11.2010 tarihli işlemle reddi üzerine de 18.1.2011 tarihinde kayda giren dilekçe ile açtığı davanın yukarıda yapılan açıklamalara göre süresinde olduğu sonucuna varıldığından, davayı süre aşımı nedeniyle reddeden İdare Mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen husus gözetilmek suretiyle dosya tekemmül ettirilerek, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 28.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.