Danıştay Kararı 2. Daire 2009/432 E. 2009/1697 K. 21.04.2009 T.

2. Daire         2009/432 E.  ,  2009/1697 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No :2009/432
Karar No:2009/1697

Temyiz İsteminde Bulunanlar (Davalılar) : 1-Milli Eğitim Bakanlığı – ANKARA
2-… Kaymakamlığı – …
Karşı Taraf: …
İsteğin Özeti: Danıştay İkinci Dairesi’nin usule ilişkin 4.12.2007 günlü, E:2007/3186, K:2007/4730 sayılı bozma kararına uyularak … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti: Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının gerekçesi değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava, … İli, … İlköğretim Okulu’nda öğretmen olarak görev yapmakta olan davacının, Uzman Öğretmenlik ünvanını elde etmek amacıyla yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay İkinci Dairesi’nin usule ilişkin 4.12.2007 günlü, E:2007/3186, K:2007/4730 sayılı bozma kararına uyularak … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla; davacı tarafından sunulan beş adet hizmetiçi eğitim belgesinden dördünün kariyer basamaklarında yükselmeye ilişkin değerlendirmede esas alınmamasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak, davacının katıldığı 75 saatlik Bilgisayar ve İnternet Kullanımı Kursunun Milli Eğitim Bakanlığı Hizmetiçi Eğitim Daire Başkanlığı’nın 2003/75 sayılı genelgesi kapsamında organize edilerek düzenlenen bir kurs olması nedeniyle bu kurs sonucunda verilen belgenin kabul edilmemesine ilişkin işlemde ise hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle puanlamaya esas alınmayan anılan Bilgisayar ve İnternet Kullanımı Kursuna ilişkin belge yönünden, dava konusu işlemin bu kısmı iptal edilmiş, diğer belgelerin değerlendirmeye alınmamasına ilişkin kısım yönünden ise dava reddedilmiştir.
Davalı idareler, söz konusu belgenin kariyer basamaklarında yükselmeye ilişkin değerlendirmede kabul edilemeyeceğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
5204 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 1. maddesiyle, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 43. maddesinin sonuna eklenen 2. fıkrada, “Kariyer basamaklarında yükselmede kıdem, eğitim (hizmet içi eğitim, lisansüstü eğitim), etkinlikler (bilimsel, kültürel, sanatsal ve sportif çalışmalar) ve sicil (iş başarımı) puanları ile sınav sonuçları esas alınır. Değerlendirme 100 tam puan üzerinden yapılır. Değerlendirme puanının % 10’unu kıdem, %20’sini eğitim, %10’unu etkinlikler, % 10’unu sicil (iş başarımı) ve %50’sini de sınav puanı oluşturur.” hükmüne yer verilmiştir.
Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin 18.3.2009 günlü, 27173 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 21.5.2008 günlü, E:2004/83, K:2008/107 sayılı kararıyla, anılan hükümde yer alan “hizmet içi eğitim” ibaresinin, “Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez. Kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz. Durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilir. Anayasa’nın amaçladığı eşitlik eylemli değil hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla, kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında, yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz. Durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar, kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı uygulamalar getirilmesi durumunda Anayasa’nın eşitlik ilkesinin çiğnendiği sonucu çıkarılamaz.
Kariyer basamaklarında yükselmedeki ölçütlerden olan “hizmet içi eğitim” ile ilgili olarak 1739 sayılı Yasa’nın 48. maddesinde, “Öğretmenlerin daha üst öğrenim görmelerini sağlamak üzere yaz ve akşam okulları açılır veya hizmet içinde yerleştirilmeleri maksadıyle kurslar ve seminerler düzenlenir. Yaz ve akşam okulları öğretmen yetiştiren kurumlarca açılır; bunlara devam ederek yeterli krediyi dolduran öğretmenlere o kurumun belge ve diploması verilir. Milli Eğitim Bakanlığınca açılan kurs ve seminerlere devam edenlerden başarı sağlayanlara belge verilir. Bu belgelerin, öğretmenlerin atama, yükselme ve nakillerinde ne ölçüde ve nasıl değerlendirileceği yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı yıllık hizmet içi eğitim planına göre eğitim alacak öğretmenler ve sayıları belirlenerek hizmet içi eğitim gerçekleştirilmektedir. Uygulamada mahalli hizmet içi eğitim faaliyetlerine katılacak öğretmenler valilik, Bakanlık tarafından yapılan hizmet içi eğitim faaliyetlerine katılacak olanlar ise Bakanlık onayı ile tespit edilmektedir.
Bu düzenlemelerden kariyer basamaklarında yükselmedeki değerlendirme puanının %20’lik eğitim kısmı içerisinde yer alan hizmetiçi eğitime katılmada öğretmenin iradesinin belirleyici olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumun, hizmetiçi eğitim almak üzere görevlendirilmiş öğretmenlerin, bu kapsama alınmayanlara göre kariyer basamaklarındaki değerlendirmede öne geçmelerine ve aynı hukuksal konuma sahip öğretmenler arasında eşitsizliğe yol açacağı açıktır.Hizmetiçi eğitime katılacakların saptanmasında bu eşitsizliği giderici objektif kriterlerin yasada yer almaması nedeniyle kuraldaki “hizmetiçi eğitim” ibaresi Anayasanın 10. maddesine aykırıdır.” gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, öğretmenlik kariyer basamaklarında yükselme sınavında başarılı olan davacının, değerlendirme sürecinde sunduğu beş adet hizmetiçi eğitim belgesinin puanlamaya dahil edilmemesi nedeniyle uzman öğretmenlik unvanını almaya hak kazanamaması üzerine, söz konusu belgelerin geçerli sayılarak gereğinin yapılmasını istediği, bu istemin reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Anılan Anayasa Mahkemesi kararına göre, hizmet içi eğitim faaliyetlerine ilişkin belgelerin, kariyer basamaklarında yükselmeye ilişkin değerlendirmede belirleyici kıstaslardan biri olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Ancak olay tarihi itibariyle, bu belgelerin, değerlendirmeye tabi tutulması suretiyle, davacının dışında bazı kişilerin, puanlamada öne geçerek uzman öğretmen unvanını almaya hak kazandıkları da kuşkusuzdur.
Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesi’nce verilen kararın, olaya uygulanması halinde, hizmet içi eğitim belgelerinin dikkate alınması suretiyle puanlamada öne geçerek uzman öğretmen olan kişilerle davacı arasında oluşan eşitsizliğin giderilmesi açısından, davalı idarece, davacı ile emsallerinin olay tarihi itibariyle hizmet içi eğitim belgeleri puanlamaya dahil edilmeksizin durumlarının ele alınıp yeniden bir değerlendirme yapılması gerektiği açıktır.
Buna göre, davacının uzman öğretmenlik unvanını almaya hak kazanıp kazanamadığının tespiti açısından yukarıda belirtildiği şekilde yeniden bir değerlendirme yapılması gerektiğinden, söz konusu belgenin puanlamaya dahil edilemeyeceğinden bahisle tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddiyle … İdare Mahkemesi’nce verilen ve hüküm fıkrası itibariyle hukuka uygun bulunan … günlü, E:…, K:… sayılı kararın iptale ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idareler üzerinde bırakılmasına, 21.4.2009 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU(X) :1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesine, kariyer basamaklarında yükselmeye ilişkin olarak 5204 sayılı Kanun’la eklenen bazı fıkra ve ibareler, 18.3.2009 günlü, 27173 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 21.5.2008 günlü, E:2004/83, K:2008/107 sayılı kararıyla iptal edilmişse de, aynı kararla, iptal edilen fıkra ve ibarelerin doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa’nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince iptal hükümlerinin kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.

Bu durumda, Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren bir yıl sonra yürürlüğe gireceği dikkate alındığında, bu aşamada, temyiz istemi hakkında mevcut düzenlemelere göre değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.