Danıştay Kararı 2. Daire 2008/849 E. 2010/255 K. 29.01.2010 T.

2. Daire         2008/849 E.  ,  2010/255 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No :2008/849
Karar No:2010/255

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): Tarım ve Köyişleri Bakanlığı – ANKARA
Karşı Taraf: …
İsteğin Özeti : … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle, temyizen incelenerek bozulması isteminden ibârettir.
Cevâbın Özeti: Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi : …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesince; işin gereği düşünüldü:
Dava; davacı tarafından, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı, Personel Genel Müdürü ve Genel Müdür Yardımcısı’nın görevlerini kötüye kullandıkları gerekçesiyle haklarında yasal muâmele yapılarak cezalandırılmaları yönünde yapılan başvuruya karşılık, “İlgililer hakkında yapılacak herhangi bir işlem bulunmadığının” belirtilmesine ilişkin 23.1.2007 tarihli Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Hukuk Müşâvirliği görüşünün iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararla; 4483 sayılı Yasa hükümlerine göre kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında bu Yasa hükümlerinin uygulanması gerektiği, suç duyurusu niteliğinde bir şikâyet dilekçesi veren davacının; bu şikâyeti üzerine, anılan Kanun kapsamında şikâyetin izin vermeye yetkili merciye iletilmesi, yetkili merci tarafından bir ön inceleme başlatılması, ön incelemeci konumunda yer alan kimsenin; yaptığı tetkikin ardından görüşlerini içeren bir rapor düzenlemesi, bu rapora göre ilgili makam tarafından; soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesine dâir karar alması ve söz konusu kararın şikâyetçiye bildirilerek itiraz hakkını kullanmasının sağlanması gerekirken, doğrudan hukuk müşâvirliği yazısıyla işlem tesisine gidilmesinde ve bu sûretle aynı Kanun’da öngörülmüş itiraz yolunun kapatılmasında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare; idareye gelen her şikâyet dilekçesiyle birlikte ön inceleme başlatılamayacağını, idarî mercilerin; ancak Cumhuriyet Başsavcılıklarınca kendilerine intikâl ettirilen ve 4483 sayılı Kanun hükümleri uyarınca incelenmesi talep edilen hususlar hakkında işlem yaptıklarını, ayrıca; Hukuk Müşâvirliğinin mütâlâası niteliğinde olan dava konusu işlemin; kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem niteliğinde bulunmayıp idarî davaya konu edilemeyeceğini, aksi yönde verilmiş İdare Mahkemesi kararının usûl ve yasalar ile yerleşik içtihatlara aykırılık taşıdığını öne sürmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi (a) bendinde; iptal davalarının idarî işlemler hakkında açılabileceği, 14/3-d maddesinde; dilekçelerin, idarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, 15/1-a maddesinde de; dava konusu işlemin, idarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığı takdirde davanın reddedileceği öngörülmüştür.
Kesin ve yürütülebilir işlem kavramı; işlemin tamamlanmasına yönelik idarî usûl kuralları uygulanarak yetkili kamu görevlisi veya görevlileri tarafından imzalanıp bu durumuyla uygulamaya konulan ve kendi başına hukukî sonuçlar doğurarak idarenin tek taraflı ve emredici gücüne dayanan işlem anlamına gelmekte olup, yukarıda yer verilen Kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere; idarî yargı yerinde iptal davası açılabilmesi için, idarî işlemin kesin ve yürütülebilir (icraî) özellik göstermesi zorunluluk arzetmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’na hitâben müştekî sıfatıyla 19.12.2006 tarihli bir dilekçe verip “… Tarım İl Müdürlüğü’nde yürütülen teftiş çalışmaları esnâsında bir kısım personelin kollandığını, kendisine ise haksızlık yapıldığını” ifade ederek Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı, Personel Genel Müdürü ve Genel Müdür Yardımcısı’nın görevlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla haklarında kanunî işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını istediği, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca; söz konusu dilekçenin 29.12.2006 tarihinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na iletilmesinin ardından Kurum Hukuk Müşâvirliği tarafından incelendiği ve “anılan üç kişi hakkında yapılacak herhangi bir işlem bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığının” belirtildiği anlaşılmıştır.
Olayda, dava konusu işlemin; ilgili kamu görevlileri hakkında varılmış kanaati bildiren, görüş mâhiyetinde bir yazı olduğu, kendisine tebliği üzerine davacı tarafından 4483 sayılı Kanun’da öngörülmüş prosedür takip edilmeyip kesin ve yürütülebilir idarî işlem niteliğinde bulunmayan bu yazıya karşı idarî dava açıldığı, İdare Mahkemesi’nce de davanın esastan karara bağlandığı görülmektedir.
Bu durumda; idarî davaya konu edilebilecek nitelikte olmayan işleme karşı açılan davanın 2577 sayılı Kanunun 15/1-b maddesine göre incelenmeksizin reddi gerekirken, işin esasına girerek işlemi iptal eden idare Mahkemesi kararında hukukî isâbet bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1/c fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine 29.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.