Danıştay Kararı 2. Daire 2008/53 E. 2009/2932 K. 08.07.2009 T.

2. Daire         2008/53 E.  ,  2009/2932 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No :2008/53
Karar No: 2009/2932

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili: …
Karşı Taraf: Aydın Valiliği
İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti: Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46./1 maddesinde Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararları ,başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda temyiz edilebilir hükmüne yer verilmiştir
Temyiz incelemesi, alt derece yargı yerinin kararıyla hukuki menfaati zedelenen kişinin başvurusu üzerine, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen mahkeme kararının denetimi amacıyla yapılır.
Davanın taraflardan her biri, hüküm Mahkemesi kararının kaldırılmasında veya değiştirilmesinde hukuki bir yararının bulunması koşuluyla, bu karar aleyhine hükmü temyiz edebilir. Mahkemenin hükmü ile, hüküm lehine olan tarafın talebi arasında fark varsa, o tarafın hükmü temyiz etmekte hukuki yararının bulunduğu kabul edildiği gibi, hüküm fıkrasına zorunlu bir şekilde bağlı olan ve bu nedenle kesin hüküm teşkil eden gerekçeye karşı da lehine hüküm kurulan tarafın temyiz yoluna başvurması mümkündür.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427’nci maddesinde “davada haklı çıkmış olan taraf da, hukuki yararı bulunmak şartıyla, hükmü temyiz edebilir.” kuralı da bu görüşleri doğrulamaktadır.
Olayda, davacının iptal istemine konu işlem hakkında hüküm kurularak ilgili yıl sicilinin hukuka uygun düzenlenmediği gerekçesiyle iptaline karar verilmekle , hukuki menfaatini zedeleyen işlem ortadan kaldırılmış olduğundan davacı lehine verilen mahkeme kararının temyizen inceleme sinde davacının hukuki yararı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava, … İli, … Çok Programlı Lisesi öğretmeni olarak görev yapan davacının, 2005 yılı sicil raporunun (60) orta olarak düzenlenmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla ”kamu görevlisinin sicil raporunda belirtilen konulara o yıl içindeki hizmete ilişkin bilgi, beceri ve çalışmalarının, diğer bir ifade ile görevinde yeterliliğinin değerlendirilmesinde yetkili amirin gözlem ve kanaati yeterli olmakla birlikte, öteden beri iyi ve çok iyi sicil başarı değerlendirilmesine sahip olan kamu görevlisinin sicil başarı değerlendirme puanının orta düzeyde düşürülmesinde somut bilgi ve belgelere dayanılmasının zorunlu olması karşısında, 1998-2002 yılları arasındaki sicilleri ve 2004 yılı sicili iyi ve çok iyi düzeyde olan orta düzeyde olan 2003 yılı sicili de mahkememizce iptal edilen davacının 2005 yılı sicilinin 60(orta) olarak düzenlenmesine ilişkin dava konusu işlemde; davacı hakkında sicil raporunda belirtilen bir kısım olumsuzlukların mevcut olduğu hakkında sicil amiri gözlemlerine itibar edilmekle birlikte, bu durum sicil raporunda mevcut hanelerinin tamamının orta düzeyde düzenlenmesine yeterli gerekçe olamayacağı nedeniyle hukuka uyarlık görülmediği” gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davacı, İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yönünden temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere; taraflardan her biri, hüküm Mahkemesi kararını veya değiştirilmesinde hukuki bir yararının bulunması koşuluyla, bu karar aleyhine hükmü temyiz edebilir. Hüküm fıkrasına zorunlu bir şekilde bağlı olan ve bu nedenle kesin hüküm teşkil eden gerekçeye karşı da lehine hüküm kurulan tarafın temyiz yoluna başvurması mümkündür. Ayrıca; Mahkemece verilen iptal kararının, aleyhine hukuki sonuç doğurmaya elverişli olması halinde de davacının temyiz isteminde bulunabileceğinin kabulü gerekir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 427’nci maddesinde yer alan ”davada haklı çıkmış olan taraf da, hukuki yararı bulunmak şartıyla hükmü temyiz edebilir.” kuralı bu görüşleri doğrulamaktadır.
Olayda, 1. sicil amiri tarafından dava konusu 2005 yılı sicil raporunun düşünceler kısmına yazılmış olan ”alkole ve kadına aşırı düşkün, paraya karşı aşırı zaafı var, güvenilmez, sır saklamaz, mesleki bilgisi yetersiz, uyumsuz ve saygısız” şeklindeki değerlendirmelerin tamamının, ortaya çıkan her somut olay için açılacak bir soruşturma ile sübuta erdirilmesi gereken nitelikte olduğu, bu nitelikteki konuların gözlem ve kanaate bırakılmasının kamu görevlisinin onur ve haysiyetinin zedelenmesine yol açacağı, geçmiş yıl sicillerinin iyi ve çok iyi olarak düzenlendiği, çalışmaları olumlu olan davacının bir çok takdir ve teşekkür belgesinin bulunduğu , sicil raporunun düzenlenmesinden sonra yapılan inceleme ve soruşturmaların ise işlemin kurulması sırasında mevcut olmaması nedeniyle işleme dayanak olarak alınamayacağı gerekçeleriyle 60 puanla orta derecede düzenlenen 2005 yılı sicil notunun objektif olarak düzenlenmediği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, ”davacı hakkında sicil raporunda belirtilen bir kısım olumsuzlukların mevcut olduğu hakkında sicil amiri gözlemlerine itibar edilmekle birlikte, bu durumun sicil raporunda mevcut hanelerin tamamının orta düzeyde düzenlenmesine yeterli gerekçe olamayacağı nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığından” bahisle davacının orta düzeyde düzenlenen 2005 yılı sicilinin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile sonucu itibariyle onanmasına, temyiz giderlerinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 8.7.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.