Danıştay Kararı 2. Daire 2008/3440 E. 2008/3121 K. 01.07.2008 T.

2. Daire         2008/3440 E.  ,  2008/3121 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2008/3440
Karar No: 2008/3121

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf: … A.Ş.
Vekilleri: …
İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
: Temyizi istenen kararın yöntem ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: … A.Ş.’nin %55 oranındaki hissesinin blok olarak satışı suretiyle özelleştirilmesi 25.7.2005 gün ve 2005/9146 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kararlaştırılmış olup, bu Karar 2.8.2005 tarih ve 25894 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve fiili devir 14.11.2005 tarihinde gerçekleştirilmiş ise de, 406 sayılı Yasa’nın Ek 29. maddesinin 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı Kanunla değişik birinci fıkrasında yer alan “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda Ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personelin, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılacağı, bu personelin belirtilen süre içinde Türk Telekom’da çalışmaya devam edeceği ve hisse devir tarihinden, nakli için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük haklarının Türk Telekom tarafından karşılanacağı kurala bağlanmıştır.
14.11.2005 tarihinden sonra … A.Ş.’nin kamu kurumu niteliğini sürdürmediği açık olmakla birlikte; uyuşmazlık, davalı idarenin tek yanlı irade beyanı ile tesis edilen ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca sözleşmeli memur statüsünde çalışan davacının, 2005 yılı sicilinin B düzeyinde belirlenmesine ilişkin işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle uğradığı maddi kayıpların Ocak 2006 ‘dan itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi için açılmış olan bu davanın çözümünün, kamu hukuku kural ve mevzuatı çerçevesinde idari yargının görevinde olduğu sonucuna ulaşıldığından, adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle davayı görev yönünden reddeden idare mahkemesi kararında usul hükümlerine uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava, … sözleşmeli memur olarak görev yapmakta olan davacının, 2005 yılı sicilinin (B) düzeyinde belirlenmesine ilişkin işlemin iptali ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 406 sayılı Yasanın değişik 1. maddesinin 7. fıkrası ve 4673 sayılı Yasayla değişik Ek 22. maddesi hükmü doğrultusunda … iş mevzuatına göre çalışan, Bakanlar Kurulu kararıyla ihdas edilen asli ve sürekli görevlere ilişkin bir kadroda bulunmayan davacı tarafından açılan; sicil raporuyla ilgili davanın görüm ve çözümünün adli yargıya ait bulunduğu gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, kendisinin iş mevzuatına tabi olmayıp, halen 399 sayılı KHK’ya tabi sözleşmeli personel olarak çalıştığından bahisle davanın görev yönünden reddinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “dilekçeler üzerine ilk inceleme” başlıklı 14. maddesinin 3/a fıkrasında; dilekçelerin “görev ve yetki” yönünden ilk incelemeye tabi tutulacağı belirtilmiş olup, “İlk inceleme üzerine verilecek karar” başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; Yasanın 14. maddesinin anılan 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddedileceği hükmüne yer verilmiştir.
Konu ile ilgili 406 sayılı “Telgraf ve Telefon Kanunu”nun 1. maddesinin 4502 sayılı Yasa ile eklenen ve 4673 sayılı Yasanın 1. maddesi ile değişikliğe uğrayan 7. fıkrasında; “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz.” şeklindeki hükme; 4502 Sayılı Yasanın 13. maddesi ile getirilen Ek 22. maddesinin birinci fıkrasının “personelin statüsü” başlıklı (a) bendinde ise; “Türk Telekom’daki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartları aranır. Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur.” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 4502 sayılı “Telgraf ve Telefon Kanunu, Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Telsiz Kanunu ve Posta Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un Geçici 3. maddesinde; “… A.Ş.”nin 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ekindeki “B- Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarıldığı belirtilmiş olup, Geçici 4. maddesinde ise; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Türk Telekom’da 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta olanlardan isteyenlerin iş mevzuatına tabi personel statüsüne geçirileceği; iş mevzuatına tabi personel statüsüne geçmek istemeyenlerin mevcut statü, sosyal ve özlük haklarıyla istihdamlarına devam olunacağı; bu kadro ve pozisyonlarda 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri çerçevesinde değişiklik yapılabileceği; kendi istekleri ile iş mevzuatına tabi personel statüsüne geçenler ile emeklilik, istifa, ölüm ve benzeri sebeplerle boşalan kadro ve pozisyonların hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılacağı; bu kadro ve pozisyonlarda bulunanların istekleri halinde 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 22 nci maddesi çerçevesinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilecekleri; 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi uyarınca Özelleştirme İdaresi tarafından yapılması gereken ödemelerin bu madde kapsamındaki personel bakımından Türk Telekom tarafından yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Görüleceği üzere her ne kadar yukarıda yer verilen 406 sayılı Yasanın 1/7 ve Ek 22/1-a ; 4502 sayılı Yasanın Geçici 3. maddesi hükümleri ile Türk Telekom özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket statüsüne dönüştürülerek, bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuata tabi olmadığı vurgulanarak; sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeleri dışında kalan personelin iş mevzuatı uyarınca istihdam edileceği belirtilmiş ve 233 sayılı KHK ekinde yer alan kuruluşlar listesinden de çıkarılmış ise de; 4502 sayılı Yasanın Geçici 4. maddesi ile 399 sayılı KHK’ye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel olarak çalışanlara statülerini seçme olanağı tanınmış olup, iş mevzuatına tabi sözleşmeli personel statüsüne geçmek istemeyenlerin mevcut statü, sosyal ve özlük haklarıyla istihdamlarına devam olunacağı hükme bağlanmıştır.
Bu durumda; davacının, dava konusu sicil raporunun 399 sayılı KHK uyarınca hazırlanarak yürürlüğe giren “Kamu İktisadi Teşebbüsleri Sözleşmeli Personel Sicil ve Başarı Değerlemesi Hakkında Yönetmelik” hükümleri doğrultusunda düzenlendiği anlaşıldığından uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idare mahkemesine ait olduğu sonucuna varılmakta olup, aksi yönde verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, 1.7.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.