Danıştay Kararı 2. Daire 2008/1382 E. 2010/4958 K. 20.12.2010 T.

2. Daire         2008/1382 E.  ,  2010/4958 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No :2008/1382
Karar No:2010/4958

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı – ANKARA
İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E: …, K: … sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi: Dava, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı … Müdürlüğünde teknisyen olup döner sermaye saymanlığı görevini vekaleten yürüten davacı tarafından, Maliye Bakanlığı personeline Gelir İdaresini Geliştirme Fonundan yapılan ek ücret ödemesinden yararlandırılmamasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin “Görev” başlıklı 2. maddesinin (d) bendinde, Devlet hesaplarını tutmak ve saymanlık hizmetlerini yapmak Bakanlığın görevleri arasında sayılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Ek 13. maddesinde ise, Gelir İdaresini Geliştirme Fonunun, Maliye Bakanlığı personeline yapılacak ek ödemelerde kullanılacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, Döner Sermaye Sayman vekilliğine Maliye Bakanlığının onayı ile vekaleten atanan davacının, Gelir İdaresini Geliştirme Fonundan yapılan ek ücret ödemesinden kadrosu Bakanlığa ait olmadığı gibi izin, sicil ve terfi işlemleri de Bakanlıklarınca yürütülmediği ileri sürülerek yararlandırılmadığı anlaşılmaktadır.
Ancak, yukarıda açıklandığı üzere, devlet hesaplarını tutmak ve saymanlık hizmetlerini yapmak görevinin Maliye Bakanlığına ait bulunması, bu görevin saymanlar eliyle yürütülmesi, Gelir idaresini Geliştirme Fonunun Maliye Bakanlığı personeline yapılacak ek ödemelerde kullanılması karşısında kadroları Maliye Bakanlığında bulunan ve diğer döner sermaye saymanları ile aynı işi yaptığı tartışmasız olan davacının Maliye Bakanlığı personeline yapılacak ek ödemelerden yararlandırılmamasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla dava konusu işlemin iptali gerekirken davanın reddi yolundaki temyize konu mahkeme kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı … Müdürlüğünde Teknisyen olarak görev yapmakta iken Döner Sermaye Saymanlığı görevini yürütmek üzere vekaleten atanan davacı tarafından, Maliye Bakanlığı personeline Gelir İdaresini Geliştirme Fonundan yapılan ek ücret ödemesinden yararlandırılmamasına ilişkin 22.9.2003 günlü,44142 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla; 15.5.2003 günlü Maliye Bakanlığı Personeline Yapılacak Ek Ödemeye İlişkin Usul ve Esasların 4. maddesinin ( g ) bendinde, başka bir göreve vekalet edenlere, vekalet ettikleri kadro için öngörülen ek ödemenin asli kadroları için öngörülen ek ödemeden fazla olması halinde, vekalet ettikleri kadro için öngörülen oranların, vekalet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve bu görevin fiilen yapıldığı sürece ödeneceği, ancak, bu ödemenin yapılabilmesi için vekalet eden personelin asaleten atanmada aranan şartları (sınav şartı hariç) taşımasının zorunlu olduğu hükmüne yer verildiği, Maliye Bakanlığı Personeli Atama ve Görevde Yükselme Yönetmeliğinin 39. maddesinde, kadrosu Bakanlığa ait olmayan Sayman (Döner Sermaye) ve Fon Saymanı kadrolarına atanabilmek için Fakülte veya Yüksekokulların lisans programlarını bitirmiş olanların en az 6 yıl, meslekle ilgili 4 yıldan az süreli yüksek öğrenimi bitirenlerin en az 8 yıl Devlet memuriyetinin bulunması gerektiğinin belirtildiği, dosyanın incelenmesinden, Maliye Bakanlığı’nca Döner Sermaye Saymanlığı görevine vekaleten atanan davacının kadrosu Bakanlığa ait olmadığı gibi, izin, sicil ve terfi işlemlerinin de Bakanlıkça yürütülmediği, ayrıca bitirmiş olduğu okul nedeniyle asaleten atama şartlarını da taşımadığı anlaşıldığından kendisine ödeme yapılmamasında mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, kadrosu Maliye Bakanlığı’na ait saymanlarla aynı şartlarda ve aynı görevi yürütmekte olduğunu, yaptığı işten dolayı emsalleri ile aynı derecede mali, nakdi ve ayni sorumluluğu taşıdığı için 657 sayılı Yasa uyarınca aynı haklardan yararlandırılması gerektiğini öne sürmekte ve Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Dava konusu olayda öncelikle, kadrosu Maliye Bakanlığı’nda olmayan döner sermaye saymanları ile bu görevi vekaleten yürütenlerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Ek 13. maddesi uyarınca verilen ek ödemeden yararlanıp yararlanamayacağının açıklığa kavuşturulması gerekmekte olup, kadroları Maliye Bakanlığı bünyesinde olan saymanlarla, kadroları bu Bakanlık bünyesinde olmamakla birlikte disiplin, sicil ve yargılanmalarına karar verilme gibi personel işlemleri anılan Bakanlık tarafından yürütülen saymanların, yaptıkları görevlerin nitelikleri, sorumlulukları, personel işlemleri ve Sayıştay’a hesap verme konularındaki durumları aynı olduğundan aynı yasa kurallarına tabi tutulmalarının Anayasa’nın eşitlik ilkesinin bir gereği olduğu, dolayısıyla kadroları Maliye Bakanlığı’nda bulunmayan, ancak, yukarıda belirtilen personel işlemleri yönünden anılan Bakanlıkla ilgisi bulunan saymanlar ile bu göreve vekaleten atanan memurların, kadroları Maliye Bakanlığı’nda bulunan saymanların yararlandıkları ek ödemeden Anayasa’nın 10. maddesi uyarınca yararlandırılmaları gerektiği tartışmasızdır.
Nitekim, 17.9.2004 günlü, 5234 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen 4.1.1961 günlü, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Ek 13. maddesinin (4) numaralı fıkrasının (a) bendindeki “Maliye Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında…” ibaresi, 5.7.2008 günlü, 26927 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 20.3.2008 günlü, E:2006/109, K:2008/82 sayılı kararıyla; kadroları Maliye Bakanlığı bünyesinde olan saymanlarla, kadroları bu Bakanlık bünyesinde olmamakla birlikte disiplin, sicil ve yargılanmalarına karar verilme gibi personel işlemleri anılan Bakanlık tarafından yürütülen saymanların; yaptıkları görevlerin nitelikleri, sorumlulukları, personel işlemleri ve Sayıştay’a hesap verme konularındaki durumları aynı olduğundan aynı yasa kurallarına tabi tutulmalarının Anayasa’nın eşitlik ilkesi gereği olduğu, bu nedenle kadroları Maliye Bakanlığında bulunmayan, ancak, yukarıda belirtilen personel işlemleri yönünden anılan bakanlıkla ilgisi bulunan saymanların, sadece kadro ölçütünden hareketle kadroları bu Bakanlıkta bulunan saymanların yararlandıkları ek ödemeden yararlandırılmamalarının Anayasa’nın 10. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir.
Ancak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86. maddesinde vekalet görevi ve aylık verilmesinin şartları düzenlemiş olup, maddenin ilk paragrafında “Memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedeniyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabilir.” hükmüne yer verildikten sonra, Kanunun 174. maddesinde vekalet aylıklarının ödenebilmesi için görevin fiilen yapılmasının şart olduğu, aynı Kanun’un 175. maddesine 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 5. maddesi ile eklenen paragrafta da kurum içinden veya diğer kurumlardan vekalet edenlere vekalet aylığı ödenebilmesi için, vekilin asilde aranan şartları taşımasının zorunlu olduğu hükümleri yer almıştır.
17.5.1987 günlü, 19463 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 99 sayılı Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği’nde ise;
“1- Bir görevin vekaleten yürütülmesi halinde görevin gerekleri ve nitelikleri değişmeyeceğinden bu görevi vekaleten yürütecek olanların asil memurda aranan şartlara sahip olmaları gerekmektedir. Bu sebeple;
a) 1-4. dereceli kadrolara vekalet edeceklerin 657 sayılı Kanun’un 68. maddesinde belirtilen şartları haiz olmaları,
b) 5-15. dereceli kadrolara vekalet ettirileceklerin öğrenim durumları itibariyle tesbit olunan yükselinebilecek dereceyi aşmamak kaydıyla vekalet ettirilecekleri kadronun derecesinin, kazanılmış hak aylık derecesinin üç üst derecesinden fazla olmaması gerekmektedir.
2- Asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunamadığı takdirde, hizmetin aksamadan yürütülebilmesi bakımından herhangi bir şekilde boşalmış veya boş bulunan bir görevin öncelikle varsa yardımcıları yoksa asilde aranan şartlara en yakın personel tarafından tedviren gördürülmesi mümkün görülmektedir.
3- 657 sayılı Kanun’un vekalet ücreti ödenmesine ilişkin 175. maddesinde göre, tedvir dolayısıyla herhangi bir ödeme yapılması mümkün bulunmamaktadır.” kuralı yer almıştır.
Danıştay’ın istikrar kazanmış bulunan kararlarına göre, personel rejiminde tedviren görevlendirmenin hukuki bir dayanağı bulunmamakta olup, bir görevin o kadroya atama veya asilde aranan şartlara sahip vekil marifetiyle gördürülmesi ve söz konusu vekalet görevinin de atamaya yetkili amir tarafından verilmiş olması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, Yüksekokul mezunu olan davacının Maliye Bakanlığı’nın 20.6.2001 günlü ve 29.11.2001 günlü Olurları ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86. ve 175. maddelerine istinaden … Müdürlüğü Döner Sermaye Saymanlığı görevini yürütmek üzere vekaleten atandığı, Maliye Bakanlığı … Genel Müdürlüğü’nün 22.9.2003 günlü, 44142 sayılı işleminde, kadrosu Bakanlıklarına ait olmayan, ancak, ataması Bakanlıklarınca yapılan döner sermaye saymanlığı kadrolarına vekalet eden personelin, hangi şartlar altında ek ödemeden yararlanabileceğinin 2003/2 sayılı Genelgenin 2 nci maddesi ile belirlendiği, fakat, 10.6.2003 tarihli Makam Oluru ile Maliye Bakanlığı Personeline Yapılacak Ek Ödemeye İlişkin Usul ve Esasların yeniden tespit edildiği, buna göre kadrosu Bakanlıklarına ait olmayan, ancak atama, izin, sicil, disiplin ve terfi işlemlerinin tümü Bakanlıklarınca gerçekleştirilen döner sermaye saymanlarına ek ödemede bulunulabileceği, bu nedenle bahsi geçen kadrolara vekaleten atanan başka kurum personelinin atama, izin, sicil ve disiplin gibi özlük işlemleri hariç, diğer özlük işlemlerinin (terfi gibi) Bakanlıklarınca yerine getirilmesi mümkün olmadığından, söz konusu personele ek ödemede bulunulmasının anılan Olur gereğince mümkün bulunmadığının belirtilmesi nedeniyle davacının söz konusu ek ödemeden yararlandırılmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda yer alan hükümler uyarınca, bir görevi yürüten kimseye vekalete ilişkin parasal hakların verilebilmesi için, vekaleten görevlendirmenin, atamaya yetkili amirce yapılması ve vekilin asilde aranan şartları taşıması gerekmektedir.
Dava konusu olayda, davacının vekaleten atanmasına dair işlemlerin atamaya yetkili amir tarafından usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği görülmekle birlikte, 29.5.2002 günlü, 24769 sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren Maliye Bakanlığı Personeli Atama ve Görevde Yükselme Yönetmeliği’nin 39. maddesinin birinci fıkrasında, kadrosu Bakanlığa ait olmayan Sayman (Döner Sermaye) ve Fon Saymanı kadrolarına atanabilmek için ilgilinin; fakülte veya yüksek okulların lisans programlarını bitirmiş olanların en az 6 yıl, meslekle ilgili 4 yıldan az süreli yüksek öğrenimi bitirenlerin en az 8 yıl Devlet memuriyeti bulunması, 32 nci maddenin birinci fıkrasının 2 nci bendinde belirtilen şartları taşıması ve yapılacak görevde yükselme sınavında başarılı olması gerektiğinin belirtildiği, davacının ise; kendi kurumunda Ziraat Teknisyeni olarak görev yaptığı ve Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Tarım Önlisans ( Tarım Teknikerliği ) Programından mezun olduğu, dolayısıyla asilde aranan şartları taşımadığı görülmüştür.
Bu durumda vekaleten yürütmekte olduğu Döner Sermaye Saymanlığı kadrosuna atanmak için asilde aranan şartları taşımayan davacının, söz konusu görev nedeniyle Maliye Bakanlığı personeline Gelir İdaresini Geliştirme Fonundan yapılan ek ücret ödemesinden yararlandırılmamasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddiyle … İdare Mahkemesi’nin hüküm fıkrası itibariyle hukuka uygun bulunan … günlü, E: …, K: … sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, 20.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.