Danıştay Kararı 2. Daire 2007/270 E. 2008/2222 K. 02.05.2008 T.

2. Daire         2007/270 E.  ,  2008/2222 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2007/270
Karar No: 2008/2222
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : … Kaymakamlığı
Diğer Davalı : Maliye Bakanlığı – ANKARA
Karşı Taraf: 1- …
2- …
İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti: Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi:İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcıs: …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava, öğretmen olan davacının serbest avukat olarak çalışan eşi için kendisinden dolayı sağlık yardımından yararlandırılması ve sağlık karnesi verilmesi talebinin reddine ilişkin 26.5.2005 günlü işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 86. maddesi gereğince Barolar ile Sosyal Sigortalar Kurumu arasında sözleşme yapılması gerektiği, olayda serbest avukat olarak çalışan eşin sağlık yardımı vermeyen zorunlu topluluk sigortası üyesi olduğu, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 186/1. maddesinde hastalık sigortasına girmenin, avukatların isteğine bağlı tutulması ve bu konuda yalnızca kendisinin başvurusunun da yeterli bulunmaması, ayrıca Baro ile Sosyal Sigortalar Kurumu arasında bu konuda bir sözleşmenin imzalanmasının gerektiği, bunun da olmaması nedeniyle davacının eşinin herhangi bir sağlık yardımından yararlanmayan eş konumunda bulunduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idarelerden … Kaymakamlığı, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun ilgili hükümlerinin birlikte incelenmesinden, avukatların sağlık yardımından yararlanamayan kişiler olarak değerlendirilemeyeceğini öne sürmekte ve idare mahkemesi kararının bozulmasını istemektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan 4905 sayılı Kanunla değişik 209. maddesinde; Devlet memurları ile herhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlanmayan eşlerinin veya bakmakla yükümlü oldukları ana baba ve ikiden fazla dahi olsa aile yardımı ödeneğine müstehak çocuklarının hastalanmaları halinde, evlerinde veya resmi veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında ayakta veya yatarak tedavilerinin kurumlarınca sağlanacağı öngörülmüş; Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinin 3. maddesinin A/b fıkrasında, Devlet memurlarının herhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlanamayan eşinin tedavi ve yol giderlerinden yararlanacağı hükme bağlanmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 186. maddesinde; “188. maddede yazılı olanlar dışında kalan avukatların 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 86. maddesinde gösterilen “Topluluk Sigortasına” girmelerinin zorunlu olduğu, ancak bu zorunluluğun malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası ile sınırlı olup, iş kazaları ve meslek hastalıkları, hastalık ve analık sigortalarına girmenin avukatın isteğine bağlı olduğu, 191. maddesinde de 86 ncı madde gereğince barolarla Sosyal Sigortalar Kurumu arasında yapılacak sözleşmelere esas teşkil eden tip sözleşmenin Çalışma Bakanlığı, Türkiye Barolar Birliği ve Sosyal Sigortalar Kurumu arasında yapılacak görüşmelerle tespit edileceği, tip sözleşmede yapılacak değişiklikte de bu fıkra hükmünün uygulanacağı öngörülmüştür.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Topluluk Sigortası başlıklı 86. maddesinde ise, Kurumun 2 nci ve 3 üncü maddelere göre sigortalı durumunda bulunmayanların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onanacak genel şartlarla (İş kazalarıyla meslek hastalıkları),(Hastalık), (Analık), (Malullük, yaşlılık ve ölüm) sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulmaları için, işverenlerle veya dernek, birlik, sendika ve başka teşekküllerle sözleşmeler yapabileceği hükmü bulunmaktadır.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 27.4.2005 tarih ve 25798 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5335 sayılı Kanunun 28 inci maddesiyle değişik 61 inci maddesinde; 17.6.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal sigortalar Kanununun 86 ncı maddesi çerçevesinde topluluk sigortası kapsamında olanlardan, kendi istekleri ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık ve analık sigortalarına tâbi tutulmamış olanların tedavi giderlerinin Devlet memuru ile diğer personel kanunlarına tabi kamu personeli olan eşlerinin kurumlarınca karşılanmayacağı kuralı yer almaktadır.
Memurları Kanununun 209. maddesinde eş üzerinden tedavi yardımından yararlanmanın koşulu “herhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlanmamak” olarak işaret edilmiş ise de; 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 5335 sayılı Kanunla değişik 61. maddesi incelendiğinde, düzenlemenin açık lafzından, topluluk sigortasına tabi olan ancak isteğe bağlı olan iş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık ve analık sigortasına tabi tutulmamış kimselerin eşleri üzerinden sağlık yardımı almaları imkanının ortadan kaldırıldığı, bu düzenleme ile yasa koyucunun, isteğe bağlı olarak hastalık ve sair sigorta kapsamına girme imkanı bulunduğu halde ek prim ödemekten imtina ederek kendisini sağlık yardımı bulunmayan kişi konumuna sokan kişilerin Devlet memuru olan eşi üzerinden sağlık yardımı almasının önüne geçilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Olayda, serbest çalışan ve zorunlu topluluk sigortasına tabi avukat olan davacının eşinin kendi iradesiyle tip sözleşme kapsamında prim ödemek suretiyle sağlık sigortasına girmediği, buna göre 4447 sayılı Kanun’un değişik 61. maddesi uyarınca memur olan eşin sağlık yardımından yararlandırılmaması, dolayısıyla eşi üzerinden kendisine sağlık karnesi düzenlenmemesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık, bu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararında da yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı … Kaymakamlığının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, 2.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.