Danıştay Kararı 2. Daire 2004/7423 E. 2005/113 K. 12.01.2005 T.

2. Daire         2004/7423 E.  ,  2005/113 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2004/7423
Karar No: 2005/113

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Karşı Taraf: Milli Eğitim Bakanlığı – ANKARA
İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E: …, K: … sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti: Temyizi istenen kararın yöntem ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi: Davacının … İl emrine yolluksuz olarak naklen atanmasına ilişkin dava konusu işlem…tarihinde tesis edildiğinden, bu tarihten sonra 12.8.2003 günlü, 25197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 22.7.2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 4969 sayılı Kanunun olaya uygulanmasının mümkün olmadığı; 4833 sayılı 2003 Mali Yılı Bütçe Kanununun 51 inci maddesinin (f) bendinin uygulanması gibi bir durum sözkonusu ise de, anılan Kanun hükmünün de Anayasa Mahkemesi’nin 17.7.2003 günlü, E:2003/41, K:2003/8 sayılı kararıyla yürürlüğünün durdurulduğu anlaşıldığından, olayda 10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun ilgili hükümleri uygulanmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken; dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten sonra yürürlüğe giren mevzuat hükmü esas alınarak davanın reddi yolunda verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava, … İli, … İlçesi, … İlköğretim Okulunda Öğretmen olarak görev yapan davacının, isteği üzerine … İline atanmasına ilişkin işlemin yolluksuz kısmının iptali ve yolluğun yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … günlü, E: …, K: … kararıyla; 12.8.2003 günlü, 25197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4969 sayılı Kanunun 22.7.2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 1 inci maddesinin (a) bendi ile değiştirilen 6245 sayılı Harcırah Kanununun 10 uncu maddesinde, “Yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yer değiştirme masrafı aşağıdaki hallerde verilir, 1- Kendi yazılı talebi üzerine gönderilenler hariç olmak üzere; yurt içinde veya dışındaki daimi bir vazifeye naklen tayin olunanlarla yabancı memleketlerdeki memuriyet merkezi tebdil olunan veyahut bu yerlerden yurt içinde diğer bir daimi vazifeye tayin edilen memur ve hizmetlilere yeni vazife mahalline kadar” hükmünün yer aldığı; anılan Yasa hükmü ile kendi isteğiyle mazeretsiz olarak naklen atanma talebinde bulunanlara harcırah ödenmeyeceğinin kurala bağlandığı; incelenen uyuşmazlıkta, davacının kendi isteği üzerine İli, … İlçesinden … İl emrine ve oradan da … İlköğretim Okuluna naklen atandığı ve eski görev yeri ile ilişiğini 2.9.2003 tarihinde kestiği; bu durumda, davacının atandığı tarih itibariyle herhangi bir özrü, zorunluluğu ve hizmet gereği olmadan kendi yazılı talebiyle… İl emrine atamasının yapıldığı açık olduğundan, yolluksuz atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Dava dilekçesinin incelenmesinden, davacı … günlü, … sayılı işlemin iptalini istediğini belirtmekle birlikte, içeriğinde … İli … İlçesi … İlköğretim Okulu’ndaki görevinden kendi isteğiyle … İli emrine atanması yolundaki işlemin yolluksuz kısmının iptali istemine de yer verdiği ve esasen menfaatini ihlal eden eden işlemin de bu olduğu anlaşıldığından, … günlü, … sayılı bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın esasının incelenmesine geçildi.
Her şeyden önce, bir idari işlemin iptal davasına konu edilebilmesi için; o işlemin, ilgililerin hukuksal durumlarında değişiklik yapması sonucunu doğuran nitelikte olması gerekeceği, bunun da ancak ilgilisine tebliğ ile mümkün olacağı tartışmasızdır.
Ancak, idari işlemin ilgilisine tebliği sadece onun hukuk aleminde doğmasına, yani etkili hale gelmesine neden teşkil etmektedir.
Oysa, idari işlemin, günün yasal düzenlemeleri esas alınarak açıklanmış bir irade beyanı olduğu; bunun da tesis edildiği tarih itibariyle açıklığa kavuştuğu, dolayısıyla bu tarihten sonra yürürlüğe giren yasal düzenlemelerden veya yapılan değişikliklerden etkilenmeyeceğinin de kabulü gerekmekte olup, idari işlemin tebliğinin; sadece, ilgilisinin hukuksal durumunda değişiklik yapması nedeniyle etkili hale bürünmesini sağlamak amacına yönelik olduğu, yani iptal davasına konu edilebilmesine imkan yarattığının bilinmesi gerekmektedir.
Buna göre, davacının … İl emrine yolluksuz olarak naklen atanmasına ilişkin dava konusu işlemin … tarihinde tesis edildiği dikkate alındığında; bu tarihten sonra 12.8.2003 günlü, 25197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 22.7.2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 4969 sayılı Kanunun olaya uygulanması mümkün bulunmamaktadır.
Bu bağlamda, olaya uygulanması gereken yasal düzenlemenin 10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu olacağı tartışmasız ise de; 4833 sayılı 2003 Mali Yılı Bütçe Kanununun 51 inci maddesinin (f) bendinde, “Yukarıda belirtilen kurum ve kuruluşlarda istihdam edilen personelden kendilerinin yazılı talebi üzerine 1.4.2003 tarihinden itibaren bu kurum ve kuruluşlar arasında veya bunların başka yerlerdeki birimler arasında naklen ataması yapılanlar ile başka yerlerde sürekli veya geçici olarak görevlendirilenlere, 10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Kanunda veya özel mevzuatlarında bu atama veya görevlendirilmeler için öngörülen harcırah ödenmez. Bu amaçla başka bir adla dahi olsa herhangi bir ödeme yapılamaz.” hükmüne yer verilerek anılan 10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun uygulama alanının daraltıldığı da görülmektedir.
Nitekim, 4833 sayılı Kanunun sözü edilen maddesinin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi’nin 17.7.2003 günlü, E:2003/41, K:2003/8 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.
2709 sayılı Kanunla kabul edilen T.C. Anayasası’nın 153 üncü maddesinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu, kararların Resmi Gazete’de hemen yayınlanacağı ve yasama, yürütme organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı; “İtiraz Yolu” başlıklı 152 nci maddesinde de, Mahkemelerin, uygulanmakta olan Kanun veya Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Anayasa’ya aykırı görürse veya tarafların bu konuda ileri sürdükleri iddiayı ciddi bulursa Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı, Anayasa Mahkemesi’nin işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verip açıklayacağı, bu süre içinde karar verilmezse mahkemenin yürürlükteki Kanun hükümlerine göre davayı sonuçlandıracağı, ancak Anayasa Mahkemesi kararının esas hakkındaki karar verilinceye kadar gelmesi durumunda mahkemenin buna uymak zorunda olduğu kuralı yer almıştır.
Anılan hükme göre, mahkemelerce bakılmakta olan davalarda; uygulanan Kanun ya da Kanun Hükmünde Kararname hükmünün Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiği veya yürürlüğünün durdurulduğu durumlarda söz konusu Kanun ya da Kanun Hükmünde Kararname hükmüne göre hüküm kurma imkanı bulunmamaktadır. Aksine bir durum, Anayasa’nın 153 üncü maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını bağlayacağını belirten hükme aykırılık teşkil edecektir.
Kaldı ki, iptali istenilen Kanun ya da Kanun Hükmünde Kararname hakkında Anayasa Mahkemesi’nce yürütmenin durdurulması kararı verilmesindeki amaç da, Anayasa’ya aykırılığı saptanan Kanun ya da Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre karar tesis edilmesinin önlenmesi ve kamu düzeninin korunmasının sağlanmasıdır.
Bu durumda, davacının … İl emrine yolluksuz olarak naklen atanmasına ilişkin dava konusu işlem … tarihinde tesis edildiğinden, bu tarihten sonra 12.8.2003 günlü, 25197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 22.7.2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 4969 sayılı Kanunun olaya uygulanmasının mümkün olmadığı; 4833 sayılı 2003 Mali Yılı Bütçe Kanununun 51 inci maddesinin (f) bendinin uygulanması gibi bir durum sözkonusu ise de, anılan Kanun hükmünün de Anayasa Mahkemesi’nin 17.7.2003 günlü, E:2003/41, K:2003/8 sayılı kararıyla yürürlüğünün durdurulduğu anlaşıldığından, olayda 10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun ilgili hükümleri uygulanmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken; dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten sonra yürürlüğe giren mevzuat hükmü esas alınarak davanın reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, 12.01.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.