Danıştay Kararı 2. Daire 2004/5642 E. 2005/116 K. 12.01.2005 T.

2. Daire         2004/5642 E.  ,  2005/116 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2004/5642
Karar No: 2005/116

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : …Valiliği
Karşı Taraf:
İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E: …, K: … sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava, … İli, … İlçesi Malmüdürlüğünde Hizmetli olan davacının, olumsuz düzenlenen 2000 yılı sicil raporunun iptali ve olumsuz sicil nedeniyle eksik almış olduğu ek ücretinin tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla; “dava konusu işleme dayanak alınan … Malmüdürlüğünün 18.4.2001 günlü, 156 sayılı yazısında, davacının görevini yaparken sorumluluk duygusunun olmadığı, mesai arkadaşlarına karşı tutum ve davranışlarında kusurlu olduğu, disipline gerekli özeni göstermediği, görevini yerine getirmede verimsiz olduğu, borçlarını kasden ödemeyerek hakkında yasal yollara başvurulmasına sebep olduğu ve sürekli şikayet telefonlarının geldiği, bu durumun çalışma düzenini bozduğu, yıl boyunca kendisinde hiçbir yenilik ve gelişme görülmediği, sürekli yalan söylediği, tasarrufa riayet etmediği, temizliğe gerekli özeni göstermediği ve kurumun güven ve itibarını zedelediği hususlarına yer verildiği, davacının 27.11.2000 tarihinde davalı idarenin savunmasında belirttiği üzere borçlarını kasden ödememesi nedeniyle kınama cezası ile cezalandırıldığı, yapmış olduğu itiraz sonucunda davacının cezasının genel, ailevi ve sosyal durumu dikkate alınarak uyarma cezasına çevrildiği, 1997 yılı sicilinin 82 puanla iyi, 1998 yılı sicilinin 95 puanla çok iyi, 1999 yılı sicilinin 65 puanla orta, 2000 yılı sicilinin 1. sicil amirince 52, 2. sicil amirince 70 puanla doldurulduğu, 1 ve 2. sicil amirlerinin verdikleri puanlar arasında 10 puandan fazla fark olması nedeniyle 3. sicil amirinin değerlendirmesinin alındığı ve sicilinin 55 puanla olumsuz olarak doldurulduğunun anlaşıldığı; olayda, dava konusu işleme dayanak alınan … Malmüdürlüğü yazısında belirtilen hususlardan gözlem ve kanaate dayalı tespitler konusunda bu durumun somut bilgi ve belgelerle kanıtlama yükümlülüğü idareye yüklenemez ise de, gözlem ve kanaate dayalı konular dışındaki iddiaların somut bilgi ve belgelerle kanıtlanamaması nedeniyle dava konusu işleme dayanak alınamamasının düşünülemeyeceği; davacının borçlarını kasden ödemediği ve bu nedenle uyarma cezası ile cezalandırıldığı sabit olmakla beraber, sicilinin olumsuz olarak doldurulmasına dayanak alınan diğer hususların somut bilgi ve belgelerle kanıtlanamaması, sabit olan bir eylemi nedeniyle bu olaydan etkilenmeyecek sicil hanelerinin de olumsuz olarak doldurulmasında hukuka uyarlık görülmediği” gerekçesiyle iptali ve davacının ek ücret tazminine yönelik isteminin kabulüne mahrum kaldığı ek ücretin davalı idarece tazminen davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare, dava konusu sicilin yetkili amirlerce ve objektif esasla çerçevesinde doldurulduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 111. maddesinde, Devlet memurlarının ehliyetlerinin tespitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye çıkarma veya hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde özlük ve sicil dosyalarının başlıca dayanak olduğu; 113. maddesinde, sicil amirlerinin belli zamanlarda düzenleyecekleri sicil raporlarında, memurların liyakat derecesini not esasına göre kıymetlendirerek tespit edecekleri; 115. maddesinde, sicil amirlerinin maiyetlerindeki memurların sicil raporları ile birlikte, bunların genel durum ve davranışları bakımından da olumlu ve olumsuz nitelikleri, kusur ve eksiklikleri hakkında mütalaalarını bildirecekleri; 119. maddesinde de, sicil raporlarındaki sicil notu ortalaması 100 üzerinden 60 ve daha yukarı olanların olumlu sicil almış sayılacağı, sicil raporlarındaki sicil notu ortalaması 60’ın altında olanların olumsuz sicil almış sayılacağı belirtilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 121. maddesi hükmü uyarınca çıkarılan Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği’nde de benzer düzenlemelere yer verilmiştir. Anılan Yönetmeliğin 17. maddesinde, sicil amirlerinin sicil raporunu doldurdukları her memuru;
a) dış görünüşü (kılık, kıyafet),
b) zeka derecesi ve kavrayış kabiliyeti,
c) azim ve sebatkarlık, dürüstlük, sır saklamada güvenirlilik ve beşeri münasebetlerdeki başarısı,
d) alkol, kumar, vb. alışkanlıkları memuriyetle bağdaşmayacak ölçüde sürdürme, dedikodu yapma, kıskançlık, kin tutma gibi kötü huy davranışları, bakımından genel bir değerlendirmeye tabi tutacakları, sicil döneminde edinilen bilgi ve müşahadelerden yararlanılarak yapılacak değerlendirme sonuçlarına göre memurların olumlu ve olumsuz yönleri, kusur ve noksanları hakkındaki düşüncelerin sicil raporunun şahsiyet değerlendirilmesine ait bölümüne ayrı ayrı açık ve gereğine göre kısa veya teferruatlı olarak yazılacağı, sicil amirlerinin memurların genel durum ve davranışları hakkındaki düşüncelerinin, not takdirlerinde dikkate alınacağı; 19. maddesinde, sicil amirlerinin sicil raporlarını itinalı, doğru ve tarafsız bir şekilde düzenlerken, Devlete sadakat ve bağlılığı, memuriyet sıfatının gerektirdiği şeref ve itibar ile hizmetlerin süratli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini, güvenilir ve yetenekli memurların yükselmelerini, diğerlerinin ise kamu hizmetlerinden uzaklaştırılmaları gerektiğini esas alacakları; 20. maddesinde de, her derecedeki sicil amirlerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak memurlar hakkında sicil raporlarında yaptıkları değerlendirmelerin birbirinden bağımsız ve 16 ncı madde hükümlerine göre etkili ve geçerli olduğu hükme bağlanmıştır.
Değerlendirme bir sistem olarak, personele ilişkin uygulamaların dayanağını oluşturmakta olup, personelin değerlendirilmesi ise; personelin yükseltilmesi, gelecekte göstereceği gelişme potansiyeli, eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi, başarı durumunun ortaya çıkması, ödüllendirilmesi, ücretinin artırılması, görev yerinin değiştirilmesi, görevine son verilmesi, emekliye ayrılması gibi amaçlara hizmet etmektedir.
Yukarıda belirtildiği şekilde yetkili sicil amirlerince düzenlenen sicil raporlarının doğurduğu hukuki sonuçların ağırlığı dikkate alındığında; her yıl için yeniden düzenlenmek suretiyle ilgili memurun o yıl içindeki mesleki bilgisini, deneyimini, tutum ve davranışlarını ortaya koyan ve tüm bu hususların değerlendirilmesinden sonra oluşan hukuki bir belge niteliği taşıyan sicil raporlarında, “Sicillerin Objektifliği” ilkesi çerçevesinde yetkili sicil amirlerinin kanaatinin oluşmasına etki eden hususların somut bilgi ve belgeye dayandırılmasının bir zorunluluk arzedeceği tartışmasızdır.
Sicil Raporunun Sicil Amirlerinin Memurun Mesleki Ehliyeti Hakkındaki Notları bölümünde yer alan hususların gözlem ve kanaate dayandığı ve bunların cevaplandırılması sırasında da sicil amirlerinin memur hakkındaki olumsuz düşüncelerini muhakkak belgelendirmesi gerektiği memur sicil hukukunun genel ilkelerinden olup, yargısal içtihatlar da bu yöndedir.
Ancak, memur hakkındaki olumsuz düşüncelerin sicilin tüm hanelerini ilgilendirecek şekilde her zaman belgelendirilmesi de mümkün olamamaktadır. Böylesi durumlarda, davalı idarenin sicilin olumsuz düzenlenmesine dayanak aldığı en az bir olmak üzere birkaç somut olayın ilgili olduğu hanenin dışındaki diğer haneleri de etkileyip etkileyememesi yönünden bir değerlendirme yapılması gerektiği zaman, sicil amirinin düşüncesinde neler yazdığı ve ilgilisinin geçmiş yıl sicilleri gibi diğer karinelerle birlikte olayın ele alınarak bir yargıya varılmasının hukuka daha uygun olacağı kaçınılmazdır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 2000 yılı sicilinin; 1. sicil amirince “maliye teşkilatına yakışmayan biri olup, güvenirliği yoktur, yetersizdir.” görüşüyle 52 puanla, 2. sicil amirince “ailevi sorunlarından dolayı sıkıntılar çekmekte ve uygun olmayan davranışlarda bulunmaktadır.” görüşüyle 70 puan ile değerlendirilmesi sonrasında, 3. sicil amirinin takdir etmiş olduğu 55 puan esas alınarak olumsuz düzenlendiği; bütün bu hususların yanında davalı idare savunmasında sicilin olumsuz olarak düzenlenmesinin sebebi olarak davacının sicil amiri olan Malmüdürü Vekili tarafından Defterdarlığa yazılan 18.4.2001 günlü, 156 sayılı yazıda bahsi geçen ve davacının görevini yaparken sorumluluk duygusunun olmadığı, mesai arkadaşlarına karşı tutum ve davranışlarında kusurlu olduğu, disipline gerekli özeni göstermediği, görevini yerine getirmede verimsiz olduğu, borçlarını kasden ödemeyerek hakkında yasal yollara başvurulmasına sebep olduğu ve sürekli şikayet telefonlarının geldiği, bu durumun çalışma düzenini bozduğu, yıl boyunca kendisinde hiçbir yenilik ve gelişme görülmediği, sürekli yalan söylediği, tasarrufa riayet etmediği, temizliğe gerekli özeni göstermediği ve kurumun güven ve itibarını zedelediği gibi hususların gerekçe gösterildiği gibi, borçlarını kasden ödememesi nedeniyle kınama cezası ile cezalandırıldığı, yapmış olduğu itiraz sonucunda cezasının genel, ailevi ve sosyal durumu dikkate alınarak uyarma cezasına çevrildiği noktasında somut bir olayı da ortaya koyduğu, davacının aynı eylemi 1995 yılında da işlediği yönünde bir bilgiye de yer verildiği; öte yandan, dava konusu 2000 yılı sicilinden bir önceki 1999 yılı sicilinin de yine aynı sicil amirince ve 65 puanla orta olarak düzenlendiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacının olumsuz olarak düzenlenen siciline dayanak olarak gösterilen eylemi 1995 yılında da işlemiş olması ve … Malmüdürlüğünün söz konusu yazısında işaret edilen olumsuz tutum ve davranışların bu eylemin doğal sonuçlarından olduğu, dava konusu sicil ile bir önceki yıl sicili arasında açık bir farklılık olmaması ve davacının sürekli bir performans düşüklüğü içerisinde bulunması gibi hususların birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu sicilin “Sicillerin Objektifliği” ilkesi çerçevesinde düzenlendiği ve hukuka aykırı olmadığı sonucuna varıldığından, işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E: …, K: … sayılı sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, 12.1.2005 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuka ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, anılan kararın onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.