Danıştay Kararı 2. Daire 2004/1545 E. 2005/1886 K. 01.06.2005 T.

2. Daire         2004/1545 E.  ,  2005/1886 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2004/1545
Karar No: 2005/1886

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı – ANKARA
Karşı Taraf: …
Vekili: …
İsteğin Özeti: Davacının Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürü iken, 616 sayılı KHK’nin Geçici 1 inci maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca Müsteşarlık Makamına danışmanlık yapmak üzere görevlendirilmesine ilişkin 6.10.2000 günlü işlemin; dava konusu işlemin Sosyal Sigortalar Kurumunu, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı’na dönüştüren 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 1 inci madesinin 4 üncü fıkrası uyarınca tesis edilmiş olduğu, davacı tarafından 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptali ve yürürlüğün durdurulması için itirazen Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi istenilmekte ise de, 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin dayanağı olan 4588 sayılı Yetki Yasasının 5.10.2000 gün ve 24191 Resmi Gazetede yayımlanan E:2000/45, K:2000/5 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptaline karar verilmiş bulunduğundan, söz konusu Yetki Yasasına istinaden çıkarılan 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname de Anayasa Mahkemesinin 10.11.2000 gün ve 24226 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 31.10.2000 gün ve E:2000/65, K:2000/38 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup, iptal hükmünün Resmi Gazetede yayımlanmasından başlıyarak 1 yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği; bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak da bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasanın 153 üncü maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin olayda olduğu gibi hak veya menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olması halinde iptal hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerekeceğinin açık olduğu; davalı idare tarafından ise, 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlük kadrosunun iptal edildiği, bu nedenle davacının bu görevinden alınarak Müsteşarlık Makamında Danışmanlık yapmak üzere atandığı, yazılı ve görsel basında açıklandığı üzere söz konusu Kanun Hükmünde Kararnamenin Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiği, ancak yürürlüğü durdurulmayıp yasa çıkarılması için 1 yıl süre tanındığı, bu nedenle icra kabiliyeti olan Kanun Hükmünde Kararnamenin mevcut olduğu, dolayısıyla bu Kanun Hükmünde kararnamenin yürürlüğünün duracağı tarihe kadar yapılacak bütün tasarrufların hukuken geçerli olacağı ileri sürülmüşse de, Anayasa’nın itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması durumunu düzenleyen 152 nci maddesinin 1 inci fıkrasında, bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun ya da kanun hükmünde kararname hükümlerini Anayasa’ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı hükmüne yer verildiği; 3 üncü fıkrasında da, Anayasa Mahkemesinin işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını vereceği ve açıklayacağı, bu süre içinde karar vermezse mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağı ancak, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkemenin buna uymak zorunda olduğuna işaret edildiği; böylece, Anayasa koyucunun, Anayasaya aykırılığı ciddi görülen ve kişilerin öznel (subjektif) hakları üzerinde etki yapan bir kanun hükmünün, davanın taraflarına uygulanmasını Anayasa Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar durdurduğu ve kişilerin bu yolla Anayasanın üstünlüğü prensibinin doğal sonucu olarak, Anayasaya aykırı bir kanunun uygulanmasından korunduğu ve Anayasanın himayesi altına alınmış olduğu; her ne kadar, Anayasanın 153 üncü maddesinde, Kanun Hükmünde Kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü ya da bunların hükümlerinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihin ayrıca kararlaştırılabileceği, bu tarihin Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak 1 yılı geçemeyeceği; 5 inci fıkrasında ise, iptal kararları geriye yürümez kuralını taşımakta ise de, iptal hükmünün yürürlük tarihi konusunda bir süre belirlenmesi yasama organına bu konuda yeni bir düzenleme yapması için tanınmış bir süre olup, bu zaman zarfında iptal edilmiş olan bir Kanun ya da Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre idarenin tasarrufta bulunabilme hakkını öngören bir süre olmadığı; bu nedenle, Anayasa Mahkemesince Kanun Hükmünde Kararnamenin tamamının Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiği mahkemece bilindiği halde dava konusu uyuşmazlığın Anayasa’ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görülüp çözümlenmesinin Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemeyeceği; öte yandan, Anayasanın 153 üncü maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplumun huzurunun bozulmasına yol açacak sorunları önlemek amacıyla kabul edilmiş olup, bu kuralın mutlak anlamda anlaşılıp uygulanamayacağının açık olduğu; bu durumda Anayasa Mahkemesince iptal edilen 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye dayalı olarak tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptali yolunda … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlıdır…. İdare Mahkemesi’nce verilen…günlü, E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına, 1.6.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.