Danıştay Kararı 2. Daire 2000/3231 E. 2000/3840 K. 13.11.2000 T.

2. Daire         2000/3231 E.  ,  2000/3840 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2000/3231
Karar No: 2000/3840

K A R A R

Tetkik Hakimi: …
Hakkında Soruşturma
İzni İstenenler :1-… – … İli … İlçesi Belediye Başkanı.
2-… -Aynı yerde Belediye Başkanı.
3-… – ” ” ” Meclis Üyesi.
4-… – ” ” ” ” “
5-… – ” ” ” ” “
6-… – ” ” ” ” “
7-… – ” ” ” ” “
8-… – ” ” ” ” “
9-… – ” ” ” ” “
10-… – ” ” ” ” “
11-… – ” ” ” ” “
12-… – ” ” ” ” “
13-… – ” ” ” ” “
14-… – ” ” ” ” “
15-… – ” ” ” ” “
16-… – ” ” ” ” “
17-…- ” ” ” ” “
18-… – ” ” ” ” “
19-… – ” ” ” ” “
20-… – ” ” ” ” “
21-… – ” ” ” ” “
22-… – ” ” ” ” “
23-… – ” ” ” ” “
24-… – ” ” ” ” “
25-… – ” ” ” ” “
26-… – ” ” ” ” “
27-… – ” ” ” ” “
28-… -Aynı yerde Belediye Meclis Üyesi.
29-… -Aynı yerde Belediye Meclis Üyesi.
30-… – ” ” ” ” ”
31-… -Aynı yerde Belediye Meclis Üyesi.
32-… – ” ” ” ” “
33-… – ” ” ” ” “
34-… – ” ” ” ” “
35-… – ” ” ” ” “
36-… – ” ” ” ” “
37-… – ” ” ” ” “
38-… – ” ” ” ” “
39-… – ” ” ” ” “
40-… – ” ” ” ” “
Soruşturulacak Eylemler: …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ile ‘ın :
1- … gün ve … sayılı Meclis Kararı ile; İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 21 inci maddesi hükmüne aykırı biçimde imar planı tadilatı yapılmasını sağlamak.
…, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ile …’nun :
2- … gün ve … sayılı, … gün ve … sayılı Meclis Kararları ile; anılan madde hükmüne aykırı biçimde imar planı tadilatı yapılmasını sağlamak.
Eylem Tarihi : 17.10.1994, 11.8.1999 ve 20.12.1999
Yetkili Merciin Kararı:Soruşturma izni verilmemesine.
Karara İtiraz Eden : …
İçişleri Bakanlığından … gün ve … sayılı yazı ile gönderilen dosya 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca … tarafından yapılan itiraz üzerine incelenerek gereği görüşüldü:
743 sayılı Medeni Kanun’un 8 inci maddesinde; her şahsın, medeni haklardan istifade edeceği dolayısıyla kanun dairesinde haklara ve borçlara ehil olmakta herkesin eş düzeyde olduğu, 10 uncu maddesinde; mümeyyiz olan reşidin, medeni hakları kullanmağa salahiyettar olduğu, 11 inci maddesinde; rüşdün, on sekiz yaşın ikmaliyle başlayacağı, 13 üncü maddesinde; yaşının küçüklüğü sebebiyle, yahut akıl hastalığı veya akıl zayıflığı veya sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biri ile makul surette hareket etmek iktidarından mahrum olmayan her şahsın Kanunu Medenice mümeyyiz olduğu, 23 üncü maddesinde; kimsenin, medeni haklardan ve onları kullanmaktan kısmen olsun feragat edemeyeceği, kanuna veya genel ahlak kurallarına aykırı biçimde dahi sınırlayamayacağı, 24 üncü maddesinde; şahsi menfaatlerinde haksız tecavüze uğrayan kimsenin hakimden tecavüzün men’ini talep edebileceği hükme bağlanmıştır.
Dolayısıyla anılan Kanun’a göre; sağ doğmak koşulu ile ana rahmine düştüğü andan ölüm anına dek her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kural olarak medeni haklardan istifade ehliyeti bulunmaktadır. Ancak istimal ehliyeti de denilen medeni hakları kullanma ehliyetinde vatandaş olma koşulu yeterli değildir. Fiil ehliyeti bazı durumlarda sınırlı tutulmuş, bazı durumlarda ise tamamen kaldırılmıştır. Sadece reşit ve mümeyyiz (sezgin) olup mahcur (kısıtlı) olmayanlar tam fiil ehliyetine sahiptirler. Bu kişiler, fiil ehliyetini bizzat kullanabilecekleri gibi atadıkları (seçtikleri) bir temsilci (vekil) aracılığı ile de kullanabilirler.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 38 inci maddesinde belirtilen taraf ehliyeti kavramı; medeni haklardan istifade ehliyetinin, medeni usul hukukunda büründüğü şekildir. Yalnız gerçek ve tüzel kişiler, hakların ve borçların sahibi olabilir ve bu nedenle haklarının korunması için dava açabilir ve borçlarından dolayı kendilerine karşı dava açılabilir. Anılan Kanun’un 59 uncu maddesinde; taraf ehliyetine sahip her şahsın, davasını bizzat veyahut seçeceği vekil aracılığı ile açıp takip edebileceği belirtilmiştir.
Dolayısıyla hukuk sistemimizde bir davanın takibi için vekil (avukat) tutma (davayı avukat aracılığı ile takip etme) zorunluluğu yoktur. Vekil aracılığı ile takip, takdire yani iradi temsile bırakılmıştır. Ancak vekil aracılığı ile takip yapılacaksa yalnız belirli kişiler (kural olarak avukatlar) vekillik yapabilir. Anılan Kanun’un 61 inci maddesinde; davaya vekalet yükümlenmesine kanunen imkan bulunmayan vekilin mahkemeye kabul olunmayacağı, bu takdirde mahkemeye kabul edilmeyen vekilin müvekkiline keyfiyetten bahisle bir defaya mahsus olmak üzere, re’sen davetiye gönderileceği öngörülmüştür.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35 inci maddesinde ise yalnız avukatların yapabileceği işler düzenlenmiştir. Sözkonusu madde hükmüne göre; Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek,yalnız baroda yazılı avukatlara aittir.
İradi temsilde, temsilcinin, temsiledilen adına dava takip edebilmesi için, temsiledilenin temsilciye davada temsil yetkisi (vekalet) vermesi gerekmektedir. HUMK’nun 67 nci maddesinde; vekaletnamenin aslını veya örneğini vermeyen vekilin dava açamayacağı ve yargılama ile ilgili hiçbir görev yapamayacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; İçişleri Bakanı tarafından soruşturma izni verilmemesine ilişkin … gün ve … sayılı karara karşı itiraz eden …’un, …’u temsilen hukuki sonuç doğuracak işlem yapabilme yetkisini içeren bir vekaletnameye sahip bulunmaması ve ayrıca 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na tabi bir avukatta olmaması nedeniyle vekil olarak kabul edilemeyeceğinden sözkonusu itirazının; 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un 9 uncu maddesi hükmü uyarınca incelenmesine hukuken olanak bulunmadığından incelenmeksizin reddine 13.11.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi.