Danıştay Kararı 15. Daire 2018/4994 E. 2019/137 K. 16.01.2019 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2018/4994 E.  ,  2019/137 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/4994
Karar No : 2019/137

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :
KARŞI TARAF (DAVACILAR) :
VEKİLLERİ :
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem : Davacılar murisinin, 26/11/1993 tarihinde terör örgütü mensuplarınca öldürülmesi nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın tazmini istemiyle 5233 sayılı Yasa kapsamında yapılan başvuru sonucunda Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nca 5233 sayılı Yasa ve ilgili Yönetmelik uyarınca hesaplanan 14.560,00 TL ödenmesi teklifine ilişkin 08/11/2005 tarih ve 248 sayılı işlemin iptali ile davacı için 10.000,00 TL, diğer davacıların her biri için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL maddi ve her bir davacı için 7.500,00 TL olmak üzere toplam 52.500,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti : … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; mahkemenin … tarih ve … Esas, … sayılı kararının manevi tazminat istemine ilişkin kısmının gerekçeli karar hakkını ihlal ettiğine dair … Mahkemesi’nin … tarih ve … Başvuru Numaralı kararı doğrultusunda, ihlalin sonuçlarının giderilmesi amacıyla yeniden yapılan yargılamada; olayın oluş şekli, yargılama müddeti, davacılar murisinin yaşı ve bölücü terör örgütü mensuplarınca öldürüldüğü dikkate alındığında, uyuşmazlık konusu olaydan duyulan elem ve ızdırap sebebiyle davacılardan için 7.500,00 TL manevi, … için 7.500,00 TL manevi, için 7.500,00 TL manevi, için 7.500,00 TL manevi, için 7.500,00 TL manevi, için 7.500,00 TL manevi, için 7.500,00 TL manevi olmak üzere toplam 52.500,00 TL manevi tazminatın, başvuru tarihi olan 02/05/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, 52.500,00 TL tazminatın başvuru tarihi olan 02/05/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 5233 sayılı Kanunun terör ve terörle mücadele sırasında meydana gelen zararlardan sadece maddi olan kısmın sulh yoluyla tazminine ilişkin esas ve usulleri belirlediği, yasada manevi zararların talep edileceğine dair hüküm bulunmadığı, dava konusu olayda idarenin kusuru bulunmadığı, 5233 sayılı yasanın 6. Maddesinde belirlenen süreler içinde bir başvuru yapılmadığı, dava açma süresinin kaçırıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …. DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Davacılar murisinin, 26/11/1993 tarihinde terör örgütü mensuplarınca öldürülmesi nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın tazmini istemiyle 5233 sayılı Yasa kapsamında yapılan başvuru sonucunda Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nca 5233 sayılı Yasa ve ilgili Yönetmelik uyarınca hesaplanan 14.560,00 TL ödenmesi teklifine ilişkin 08/11/2005 tarih ve 248 sayılı işlemin; zararlarının teklif edilen miktardan fazla olduğu, olay nedeniyle ruhsal çöküntüye düşüldüğü, 5233 sayılı Yasa’nın ölüm nedeniyle ödenecek tazminatın belirlenmesine ilişkin hükmünün gerçek zararı karşılamaması ve anılan Yasa’da sadece maddi zararların karşılanmasına yönelik düzenleme yapılmış olmasının Anayasa’nın hukuk devleti, sosyal devlet, eşitlik ve adil yargılanma ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülerek bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1.fıkrasında; İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesince yargılamanın yenilenmesine esas alınan.. Mahkemesi’nin .. tarih ve .. Başvuru Numaralı kararında; Başvurucular Mahkemenin ret gerekçesinin 2577 sayılı Kanun’a, tazminat hukukunun genel prensiplerine aykırı olduğunu belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere 5233 sayılı Kanun, genel hükümlere göre manevi tazminat talep edilmesine engel teşkil etmemektedir. Başvurucular, anılan iddialarını Mahkeme önünde ileri sürmüş ise de kararın gerekçesinden iddialarının tam olarak karşılanmadığı anlaşılmakta olup kanun yolu merciince de anılan konu hakkında değerlendirme yapılmamıştır…Bu durumda başvurucuların 1993 ve 1994 yıllarında yaşadıkları terör olayları nedeniyle göçe zorlanmaları neticesinde manevi zarara uğradıklarından bahisle 24/8/2006 tarihinde açtıkları tam yargı davasında, ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren, uyuşmazlığın çözümü için esaslı bir iddia olan manevi tazminat talebine ilişkin şikayetlerin sadece 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip gerekçelendirilmesi yeterli görülmemektedir. Anılan iddianın AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay içtihatlarında da belirtildiği üzere 2577 sayılı Kanun kapsamında usul kurallarına ve esasa yönelik değerlendirilmesi yapılarak başvurucuların manevi tazminatı hak edip etmediğinin tartışılması gerekirken 5233 sayılı Kanun’ da manevi zararların karşılanmasına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucuların gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi Kararı’nda; 2577 sayılı Kanun kapsamında usul kurallarına ve esasa yönelik değerlendirilmesi yapılarak davacıların manevi tazminatı hak edip etmediklerinin tartışılması gerektiği açıkça belirtilmiş olup, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı Kanunun öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılarak, manevi tazminat için koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1.fıkrası hükmü uyarınca olayın meydana geldiği 26.11.1993 tarihinden itibaren bir ve beş yıllık süre içerisinde davalı idareye başvurulmayıp, bu süreler geçirildikten sonra 02.05.2005 tarihinde davalı idareye başvuru yapıldığı anlaşıldığından, manevi tazminat isteminin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle manevi tazminat yönünden davanın kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16/01/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un Geçici 1. maddesinde, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, 19.7.1987 tarihi ile bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” kuralı getirilmiştir.
Kanun’un Geçici 1. maddesi kapsamında müracaat hakkı bulunanların bir yıllık süre içinde müracaat edememeleri durumunda, mağduriyetlerinin önlenmesi ve zararlarının sulh yoluyla karşılanması amacıyla 03/01/2006 Tarih ve 26042 sayılı Resmi Gazete yayımlanan 5442 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 1. maddesi ve 5233 sayılı Kanuna, 30/05/2007 tarih ve 26537 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5666 sayılı Kanunla eklenen Geçici 4. maddesiyle; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları halinde, 19/7/1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” kuralı getirilerek geçmiş dönemlere ilişkin başvuru süresi 30/05/2008 tarihine kadar uzatılmıştır.
Davacılar tarafından, zararların tazmini için 5233 sayılı Kanuna göre en son başvuru süresi olan 30/05/2008 tarihinden önce 02/05/2005 tarihinde idareye başvurulduğu, manevi zararların tazmini için 2577 sayılı Kanunda belirtilen sürelere göre dava açması gerektiğinin davacı tarafından Anayasa Mahkemesi karar ile öğrenildiği; daha önceden bu hususun bilinmesini beklemek hakkaniyete aykırı olacağından, manevi tazminat istemi yönünden başvurunun süresinde olduğu ve esas hakkında karar verilmesi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.