Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2018/4316 E. , 2019/129 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/4316
Karar No : 2019/129
TEMYİZ EDEN VE
KARŞI TARAF (DAVACI) :
VEKİLİ :
TEMYİZ EDEN VE
KARŞI TARAF (DAVALI) :
VEKİLLERİ :
İSTEMLERİN KONUSU : …. İdare Mahkemesinin …. tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem : … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’nda ikamet etmekte iken güvenlik kaygısı sebebiyle 1990 yılında köyünü boşalttığından bahisle 5233 sayılı Kanun uyarınca idareye yapmış olduğu başvuru sonucunda kendisine 6.614,02.-TL ödenmesine karar verilen davacı tarafından, idarenin sadece belirlenen ve ölçülen arazilerinden kaynaklanan tarım zararlarını ödeme kararı verdiği, köyünün 20 yıl boş kaldığı, zararlarının tamamının ödenmediği, eksik ödeme yapıldığı ileri sürülerek Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın 30.12.2010 tarih ve 2010/3-423 sayılı işleminin iptali ile köyünü boşaltması sebebiyle uğradığı ve karşılanmadığını iddia ettiği zararlarına karşılık olarak 80.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın köyün ilk boşaldığı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti : … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 01/11/2016 tarih ve E:2013/124, K:2016/5131 sayılı kararı ile maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanarak kesinleştiği, manevi tazminat talebinin ise 2577 sayılı Kanun’un öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemelerin yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu anlaşıldığı, bozulan manevi tazminat istemine ilişkin kısım yönünden bozma kararına uyularak; davacının durumu ve uyuşmazlık konusu olayın oluş şekli dikkate alındığında, duyulan elem ve ızdırap sebebiyle 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle manevi tazminat istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, manevi tazminat isteminin 5.000,00 TL’lik kısmı yönünden davanın kabulüne, 15.000,00 TL’lik kısım ile bu kısma ilişkin faiz talebi yönünden davanın reddine, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı idare tarafından, başvuru tarihi olan 25/07/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, manevi tazminatın telafi edici ve caydırıcı bir etki sağlayacak miktarda olması gerekirken çok düşük bir rakama hükmedildiği, köyünün 20 yıl boş kaldığı, bu zaman zarfında evine gidemediği, büyük maddi ve manevi zarara uğradığı ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, manevi tazminat bakımından davanın 2577 sayılı Kanuna göre İçişleri Bakanlığı’na karşı açılması gerektiği, Valiliklerin tazmin sorumluluğunun sadece 5233 sayılı yasada öngörülen maddi tazminata ilişkin olduğu, manevi tazminatın olay tarihi itibariyle değil idareye başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği, 5233 sayılı Kanunda sadece maddi zararların karşılanacağı göz önüne alındığında manevi tazminat talebinde bulunmasının mümkün olmadığı ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı ve davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …. DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından; … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’nda ikamet etmekte iken güvenlik kaygısı sebebiyle 1990 yılında köyünü boşalttığından bahisle 5233 sayılı Kanun uyarınca idareye başvurulduğu, Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın 30.12.2010 tarih ve 2010/3-423 sayılı işlemi ile kendisine 6.614,02.-TL tazminat ödenmesine karar verildiği, davacı vekili tarafından söz konusu miktar üzerinden sulhname imzalandıktan sonra, idarenin sadece belirlenen ve ölçülen arazilerinden kaynaklanan tarım zararlarını ödeme kararı verdiği, köyünün 20 yıl boş kaldığı, zararlarının tamamının ödenmediği, eksik ödeme yapıldığı ileri sürülerek bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1.fıkrasında; İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen kararın manevi tazminat istemine ilişkin kısımı yönünden bozma kararı verilen Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 01/11/2016 tarih ve E:2013/124, K:2016/5131 sayılı kararında; terör olayları nedeniyle meydana gelen ve sosyal risk ilkesi kapsamında bulunup 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmayan ilgililerin ileri sürdükleri manevi zarara bağlı tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı Kanunun öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılarak, manevi tazminat için koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1.fıkrası hükmü uyarınca olayın meydana geldiği 1994 yılından itibaren bir ve beş yıllık süre içerisinde davalı idareye başvurulmayıp, bu süreler geçirildikten sonra 25.07.2005 tarihinde davalı idareye başvuru yapıldığı anlaşıldığından, manevi tazminat isteminin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
3.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle manevi tazminat yönünden kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16/01/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un Geçici 1. maddesinde, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, 19.7.1987 tarihi ile bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” kuralı getirilmiştir.
Kanun’un Geçici 1. maddesi kapsamında müracaat hakkı bulunanların bir yıllık süre içinde müracaat edememeleri durumunda, mağduriyetlerinin önlenmesi ve zararlarının sulh yoluyla karşılanması amacıyla 03/01/2006 Tarih ve 26042 sayılı Resmi Gazete yayımlanan 5442 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 1. maddesi ve 5233 sayılı Kanuna, 30/05/2007 tarih ve 26537 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5666 sayılı Kanunla eklenen Geçici 4. maddesiyle; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları halinde, 19/7/1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” kuralı getirilerek geçmiş dönemlere ilişkin başvuru süresi 30/05/2008 tarihine kadar uzatılmıştır.
Davacılar tarafından, zararların tazmini için 5233 sayılı Kanuna göre en son başvuru süresi olan 30/05/2008 tarihinden önce 25/07/2005 tarihinde idareye başvurulduğu, manevi zararların tazmini için 2577 sayılı Kanunda belirtilen sürelere göre dava açması gerektiğinin davacı tarafından bilinmesini beklemek hakkaniyete aykırı olacağından, manevi tazminat istemi yönünden başvurunun süresinde olduğu ve esas hakkında karar verilmesi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.