Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2018/4289 E. , 2019/193 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/4289
Karar No : 2019/193
TEMYİZ EDEN (DAVACI) :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF (DAVALI) :
VEKİLİ :
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi’nin … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacı banka adına 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde yapılan denetim sonucunda, mevzuata aykırı uygulamaların tespiti nedeniyle aynı Kanun’un 77. ve 78. maddeleri gereğince 13.086.985,00 TL idari para cezası verilmesine ilişkin 23.09.2016 tarih ve 1093 sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti : … İdare Mahkemesin’ce verilen … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararda; dosya kapsamı bilgi ve belgeler ile davacı bankada yapılan denetim sonucu düzenlenen 26.05.2016 tarih ve … sayılı inceleme raporu ve 22.12.2017 tarihli bilirkişi raporunun birlikte incelenmesinden, konut finansman sözleşmelerinde yıllık maliyet oranının yanlış hesaplanması nedeniyle aykırılık tespit edilen 153 işlem için toplam 157.848,00 TL, konut finansman sözleşmelerinde erken ödemede fazla erken ödeme ücreti tahsilatı nedeniyle aykırılık tespit edilen 1120 işlem için toplam 1.136.362,00 TL, konut finansman sözleşmelerinde ara ödemede fazla erken ödeme ücreti tahsilatı nedeniyle aykırılık tespit edilen 580 işlem için toplam 604.947,00 TL, konut finansman sözleşmelerinde erken kapamada fazla erken ödeme ücreti tahsilatı nedeniyle aykırılık tespit edilen 2281 işlem için toplam 2.375.735,00 TL, konut finansman sözleşmelerinde geç ödemede fazla temerrüt faizi tahsil edilmesi nedeniyle aykırılık tespit edilen 48536 işlem için toplam 10.213.300,00 TL, tüketici kredisi sözleşmelerinde yıllık maliyet oranının yanlış hesaplanması nedeniyle aykırılık tespit edilen 64299 işlem için toplam 70.207.904,00 TL, tüketici kredisi sözleşmelerinde geç ödemede fazla temerrüt faizi tahsil edilmesi nedeniyle aykırılık tespit edilen 461149 işlem için toplam 97.156.300,00 TL, tüketici kredilerinde asıl borçlu hakkındaki takip süreci tamamlanmadan kefile takip başlatılması nedeniyle aykırılık tespit edilen 2 işlem için toplam 420,00 TL, tüketici kredisi sözleşmelerinde cayma hakkının kullanılması nedeniyle ücret iadesi yapılmaması nedeniyle aykırılık tespit edilen 13 işlem için toplam 14.313,00 TL, tüketici kredisi sözleşmelerinde açık talep olmaksızın sigorta yaptırılması nedeniyle aykırılık tespit edilen 34849 işlem için toplam 38.368.749,00 TL, tüketici kredisi sözleşmelerinde fazla kredi tahsis ücreti tahsilatı nedeniyle aykırılık tespit edilen 2 işlem için toplam 440,00 TL olmak üzere toplam 220.236.018,00 TL ceza verilmesi gerekse de, mevzuat hükümleri gereğince bankalara uygulanacak olan idari para cezasının kamuya açıklanan en son finansal tablolarda yayınlanan öz kaynağının binde beşini geçemeyeceğinden dava konusu işlemle bu oran uygulanarak 13.086.985,00 TL ceza kesildiği, dosyada mevcut ve karara esas alınabileceğine karar verilen bilirkişi raporuna göre toplam 177.578.364,00 TL (10.213.300,00 TL + 70.207.904,00 TL + 97.156.300,00 TL + 420,00 TL + 440,00 TL) idari para cezası verilmesine ilişkin tespitlerin yerinde olduğu ve bu kısım yönünden işlemin hukuka uygun olduğu, toplam 42.657.654,00 TL (157.848,00-TL + 1.136.362,00 TL + 604.947,00 TL + 2.375.735,00 TL + 14.313,00 TL + 38.368.749,00 TL) idari para cezası verilmesine ilişkin tespitlerin ise yerinde bulunmadığı ve bu kısım yönünden işlemin iptali gerektiği, ancak 6502 sayılı Kanun’un 77. maddesinin 19. fıkrası hükmü uyarınca uygulanacak toplam idari para cezasına getirilen sınırlar uyarınca davacı bankaya uygulanacak cezanın 13.086.985 TL’yi aşamayacağı göz önünde bulundurulduğunda, netice itibariyle konut ve ihtiyaç kredilerinde tüketicilerin aleyhine olarak yapılan 6502 sayılı Kanun’a aykırı fiiller nedeniyle davacıya 13.086.985 TL idari para cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; sözleşmelerde yer alan aykırılıkların 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 15/2. fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca kesintisiz fiille işlenen kabahat olarak nitelenmesi ve her bir sözleşme için tek bir idari yaptırım gerekirken sözleşmelerde yer alan her bir aykırılık için ayrı ayrı idari yaptırım uygulanmasının içtima hükümlerine aykırı olduğu, karara esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğu, yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği, dava konusu işlemin tesisinde kullanılan örnekleme/tümevarım yönteminin pek çok konuda gerçeğe aykırı sonuçlar doğuracağı, bu hususu bilirkişi raporunda da belirtilmesine rağmen göz önüne alınmadığı, dava konusu idari para cezalarının sebep unsuru olan; konut finansmanı sözleşmelerinde borcun bir kısmının veya tamamının erken kapanması işlemleri ile temerrüt işlemleri, tüketici kredisi sözleşmelerinde efektif yıllık faiz oranlarının hesaplanması, temerrüt işlemleri, muacceliyet şartı/kefalet/cayma hakkı uygulamaları ile bireysel kredilerde tahsil edilen faiz dışı ücret ve masraflara ilişkin olarak davalı idare tarafından yapılan denetim sonucu yapılan tespitler ve bilirkişi raporunda yer alan tespitlerin yerinde olmadığı, söz konusu işlemler yasaya uygun olarak tesis edildiğinden idari para cezası verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ….. DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:Dosyadaki belgeler incelendiğinde; davacı banka nezdinde yapılan denetim sonucu düzenlenen ve dava konusu işleme esas alınan 26.05.2016 tarih ve … sayılı inceleme raporunun, standart nitelikli sözleşme formları ve benzeri dokümanlar üzerinden örnekleme/tümevarım yöntemi kullanılarak hazırlandığı, anılan yöntemin uygulanmasının hukuk güvenliği/belirlilik ilkesi ve ispat külfeti prensipleri yönünden hukuka aykırı uygulamalara yol açabileceği görülmüş ise de; bilirkişi raporunda anılan inceleme yöntemine ilişkin olarak yapılan değerlendirmede, yapılan incelemenin 4 husus haricinde teknik yönden yeterli kabul edilebileceği, bu sayılan 4 hususun da sırasıyla; “a) Temerrüt faiz oranları konusunda şubeler ve müşteriler arasında, tahsilat bazında olası düzeltmeler nedeniyle yapılan genellemeden bir miktar ayrışmalar gerçekleşmiş olabilir. b) Yıllık maliyet oranları hesaplanırken hesaba dahil edilmesi gerektiği halde edilmeyen ekspertiz ücretleri üzerindeki BMSV’nin tüm işlemlerde ihmal edilip edilmediği kesin değildir. c) Cayma hakkı kullanan müşterilerin yedi günü aşan masraf iadelerinin kaç tanesinin yeni Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce ya da sonra olduğu net değildir. d) Bankaca müşterilerden fazla erken ödeme tazminatı/ücreti alınması konusundaki hesaplama yöntemi hatasının tüm müşteriler için aleyhe sonuç yaratmadığı anlaşıldığından işlemlerin ayıklanıp ceza gerektiren uygulamanın netleştirilmesi gerekmektedir.” şeklinde olduğu, bilirkişi raporuna göre uygulanan yöntemin hukuka aykırı sonuçlar doğurabileceği, öngörülen anılan 4 ayrı durum için tesis edilen idari para cezalarının ve bilirkişi raporuna göre ceza uygulamasının yerinde olmadığı, diğer haller için verilen idari para cezalarının tamamının sınırlama olmasa verilebilecek olan toplam ceza olan 220.236.018,00 TL’den düşüldüğünde de ortaya çıkan cezanın, 6502 sayılı Kanun’un 77. maddesinin 19. fıkrası uyarınca uygulanacak toplam idari para cezasına getirilen sınırlamalar uyarınca davacı bankaya uygulanacak ceza olan 13.086.985,00 TL’den fazla olacağı görülmüştür.
Bu durumda, yukarıda belirtilen 4 husus ayrıksı tutulduğunda uygulanan örnekleme/tümevarım yönteminin hukuka aykırı sonuçlar doğurmayacağı anlaşıldığından, inceleme yöntemi olarak anılan yöntemin uygulanmasının tek başına işlemi kusurlandıracak nitelikte olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi’nin … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen açıklama ile ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 22/01/2019 tarihinde kesin olarak esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan nedenlerden hiçbiri bulunmadığından, hukuka ve usule uygun olan temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının aynen onanması gerektiği oyuyla karara gerekçe yönünden katılmıyoruz.