Danıştay Kararı 15. Daire 2018/3372 E. – K. 26.12.2018 T.

15. Daire         2018/3372 E.  ,  / K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/3372

Davacı ve Yürütmenin
Durdurulmasını İsteyen :
Vekili :
Davalı :
Vekili :
Davanın Özeti : 04.02.2018 tarih ve 30322 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 4. maddesi ile Sağlık Uygulama Tebliğinin “ilave ücret alınması” başlıklı 1.9.1. maddesinin 6. ve 7. fıkralarında yapılan değişiklikler açısından, söz konusu değişikliğin hasta mağduriyetine ve aleyhine özel hastahaneler lehine bir düzenleme olduğu, vatandaşın özel sağlık kuruluşlarındaki acil hizmetlere erişimi engellenerek, özel sağlık kuruluşları tarafından alınan ilave bedellerin takibi ve hesap sorulabilirliği azalttığı, özel sağlık kuruluşlarının aldıkları ilave ücretleri kolaylıkla örtbast edebileceği, ilave ücretleri kuruluşların herkesin göreceği yere asması ve Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmesi gerektiği, özel sağlık kuruluşkarının ilave ücret aldıkları durumlarda sigortalının talebi üzerine hastaya sunulan hizmetleri Sosyal Güvenlik Kurumu ve sigortalıdan tahsil edilen ilave ücretleri gösteren SUT eki EK/1-B de yer alan hastaya sunulmuş olan hizmetleri ve ilave ücretleri gösterir belgeyi düzenleyerek hastaya vermek zorunda olduğu, ilgili düzenleme öncesinde Kurumca karşılanan sağlık hizmet bedellerinin 100,00-TL’yi aşması halinde bu hizmetleri ve varsa ilave ücretleri gösterir SUT eki belgeyi yatan hasta tedavilerinde en geç taburcu olduğu tarihte, diğer tedavilerde ise işlemin yapıldığı tarihte hastaya vermek zorunda olduğu, dava konusu değişiklikten sonra yatarak tedavilerde….. 100 TL’yi geçmesi halinde bu hizmetleri varsa ilave ücretleri gösterir Sağlık Uygulama Tebliği eki belgeyi en geç hastanın taburcu olduğu tarihte hastaya vermek zorunda olduğu ve sözkonusu bilgiler aynı süreler içerisinde elektronik ortamda verilebileceği şeklini aldığı, söz konusu değişiklikten sonra belgenin sadece yataklı tedavi sonucu taburcu olan hastalara verileceği, ayaktan tedavilerde bu belgenin verilme zorunluluğunun kalktığı, ayaktan tedavilerde hastaların kendilerinden alınan ilave ücretleri görme, Sağlık Uygulama Tebliği ile kıyaslama, özel sağlık kurumuna yaptırım uygulanmasını isteme olanağının kalktığı, düzenlemede yatan kamu menfaatinin anlaşılamadığı, ihlallerin çoğunun ilave ücret konusunda ayakta tedavilerde yapıldığı, hastaların bunu çoğu zaman sorgulamadığı, önüne çıkarılan faturayı ödediği, ayrıntılı fatura verme yükümlülüğünün sadece yatan hastalarla sınırlandırılmasının hasta haklarına aykırı olduğu, acil sağlık hizmetlerinden yararlandırılma süresinin 24 saat ile sınırlandırılmış olduğu, acil hallerde özel hastahaneye başvurulması halinde hastanın taburcu edilinceye kadar sunulan tüm sağlık hizmetleri için ilave ücret alınmaması yönündeki düzenlemede değişikliğe gidildiği, değişiklik öncesi SUT 1.9.1. madde 6. fıkrada ” Hastanın acil haller nedeniyle sağlık hizmeti sunucusuna başvurması halinde taburcu edilinceye kadar sunulan tüm sağlık hizmetleri için ilave ücret alınmaz.” düzenlemesine değişiklik ile ” Hastanın acil servislerde 24 saat içinde stabilizasyonu esastır. Hastanın acil servise başvurusundan itibaren 24 saat içinde stabilize edilerek ilgili kliniğe yatışı ya da başka bir sağlık hizmeti sunucusunun yataklı kliniğine sevk edilmesiyle acil hal sona erer. Acil servislerden kabul edilerek doğrudan uygulanan acil girişimsel işlemler ile 24 saat içinde acil gözlem ünitelerinde uygulanan tüm sağlık hizmetleri için ilave ücret alınamaz. Hastadan ilave ücret alınabilmesi için hastaya/hasta yakınına acil halin sona erdiğine ve müteakip işlemlerin ilave ücrete tabi olduğuna ilişkin “Acil Halin Sona Ermesine İlişkin Bilgilendirme Formu” (EK-1/D) kullanılarak, yazılı bilginin imza karşılığı verilmesi zorunludur.” şeklinde değiştirilmiş olduğu, yeni düzenleme ile hastanın taburcu edilmesi yerine acil servislerde 24 saat içerisinde stabilizasyonu (istikrara kavuşturulması) esasının getirildiği, başvurudan itibaren hastanın 24 saat içerisinde stabilize edilerek ilgili kliniğe yatışı veya başka bir hastaneye sevk ile acil halin sona ereceği, acil servislerdeki acil girişimsel işlemler ile 24 saat içinde acil gözlem ünitelerinde uygulanan tüm sağlık hizmetleri için ilave ücret alınmayacak olduğu, 24 saat dolduktan sonra ilave ücret alınabilecek olduğu, bu ücretin alınabilmesi için acil halin sona erdiği ve devam eden işlemlerin ilave ücrete tabi olduğuna dair hasta ya da yakınına yazılı bilgi verilmesi gerektiği,önceden hasta taburcu edilene kadarki acil hizmetler ücretsizken neden değişiklikler ile şartlar getirildiğinin anlaşılamadığı, acil durumda sosyal devlet ve sosyal güvenlik hakkına güvenerek özel sağlık kurumuna başvuran vatandaşın mağdur olacağı, vatandaşın elindeki ayrıntılı fatura hakkının düzenleme ile elinden alındığı, 24 saat ileri sürülerek acil durumun sona erdiği, kalp krizi nedeniyle oluşan travmaların tedavisi için özel sağlık kuruluşunca belirlenen ilave ücretin ödenmesi gerektiği ve kabul edilmeme durumunda tedavi tamamlanmadan hastaneden çıkış işlemlerinin yapılacağı ileri sürülerek iptali ve yürütmesinin durdurulması istenilmektedir.
‘nın Savunmasının Özeti : Dava konusu değişiklik ile bir çok konuda düzenleme yapıldığı, bu düzenlemelerin 5510 sayılı Yasanın 72. maddesi uyarınca oluşturulan Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu kararları ve bilimsel komisyonlarda alınan kararlar ile kuruma iletilen talepler ve diğer uygulamada karşılaşılan sıkıntılar sonucu yapıldığı,Sağlık Uygulama Tebliğinde 1.7.1. maddesi 3. fıkra da acil halin tanımının yapıldığı, bu tanımda “Ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gelmesini takip eden ilk 24 saat içinde tıbbi müdahale gerektiren durumlar ile ivedilikle tıbbi müdahale yapılmadığı veya başka sağlık kuruluşuna nakli halinde hayatın ve/veya sağlık bütünlüğünün kaybedilme riskinin doğacağı kabul edilen durumların acil hal olduğu, bu nedenle sağlanan sağlık hizmetinin de acil sağlık hizmeti olarak kabul edileceği, Sosyal Güvenlik Kurumu mevzuatına uygun olarak maddede de 24 saat düzenlemesi yapıldığı, durumu acil hal tanımına uyan hastaların sağlık güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın,kamu ve özel tüm sağlık kuruluşlarınca tedavi masraflarının karşılanacağı, ödeme gücü olup olmadığına bakılmaksızın acil hastaların kabul edilerek tedavi yapmakla yükümlü olunduğu, özel sağlık hizmeti sunucuları ve vakıf üniversiteleri acil servislerinde acil hal kapsamında sunulan sağlık hizmetleri için kişilerden herhangi bir ilave ücret talep edilemeyeceği, konu ile ilgili olarak dava konusu yönetmelik değişikliğinde, 1.9.1.- “İlave ücret alınması” başlıklı maddenin 6. fıkrasında acil hal durumunda öncelikle ilk 24 saat içinde hastanın stabilizasyonunun sağlanmasının esas alındığı, acil servislerden kabul edilerek doğrudan uygulanan acil girişimsel işlemler ve hastanın durumunun stabilize edilmesi için yapılan sağlık hizmetlerinden ilave ücret alınmadığı, 24 saati geçen durumlarda ise hastayı muayene eden hekim tarafından yapılan değerlendirme ile acil halin sona erip ermediği kararı verilebileceğinden acil halin devamı halinde de ilave ücret alınmayacağının mevzuatta yer aldığı, ancak hasta stabilizasyonu sağlandıktan sonra hastaya / hasta yakınına ” acil halin sona ermesine ilişkin bilgilendirme formu”nun imzalatılması ile birlikte acil halin sona erdiğine bundan sonra verilecek sağlık hizmetleri için ilave ücret alınabileceğine ilişkin bilgilendirme yapılmak zorunda olduğu, özel sağlık kuruluşlarının aldığı ilave ücreti örtbast edebileceğine ilişkin davacı iddiasının yerinde olmadığı, ayakta tedavilerde de hasta belge istediğinde her zaman verilebileceği, davanın ve şartları gerçekleşmeyen yürütmenin durdurulması isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Düşüncesi :Yürütmenin durdurulması isteminin Sağlık Uygulama Tebliğinin 1.9.1. maddesinin 6. fıkrası yönünden kabulü, 7. Fıkrası yönünden reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince; ‘nın birinci savunması alındıktan sonra incelenmesi kararlaştırılan yürütmenin durdurulması istemi, savunmanın geldiği görülmüş olmakla tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; 04.02.2018 tarih ve 30322 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 4. maddesi ile Sağlık Uygulama Tebliğinin “ilave ücret alınması” başlıklı 1.9.1. maddesinin 6. ve 7. fıkralarında yapılan değişikliklerin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır.
04.02.2018 tarihli ve 30322 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği değişikliği ile Tebliğin 1.9.1 numaralı maddesi 6. fıkrasında aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır:
“(6) Hastanın acil servislerde 24 saat içinde stabilizasyonu esastır. Hastanın acil servise başvurusundan itibaren 24 saat içinde stabilize edilerek ilgili kliniğe yatışı ya da başka bir sağlık hizmeti sunucusunun yataklı kliniğine sevk edilmesiyle acil hal sona erer. Acil servislerden kabul edilerek doğrudan uygulanan acil girişimsel işlemler ile 24 saat içinde acil gözlem ünitelerinde uygulanan tüm sağlık hizmetleri için ilave ücret alınamaz. Hastadan ilave ücret alınabilmesi için hastaya/hasta yakınına acil halin sona erdiğine ve müteakip işlemlerin ilave ücrete tabi olduğuna ilişkin “Acil Halin Sona Ermesine İlişkin Bilgilendirme Formu” (EK-1/D) kullanılarak, yazılı bilginin imza karşılığı verilmesi zorunludur.”
Yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(7) Kurumla sözleşmeli/protokollü vakıf üniversiteleri ile özel sağlık kurum ve kuruluşları, aynı başvuru numarası altında yatarak tedavilerde yapılan Kurumca karşılanan sağlık hizmeti bedellerinin toplamının 100 (yüz) TL’yi aşması halinde, bu hizmetleri ve varsa ilave ücret tutarını gösterir, SUT eki “Hastaya Sunulmuş Olan Hizmetleri ve İlave Ücreti Gösterir Belge” yi (EK-1/B) en geç hastanın taburcu olduğu tarihte hastaya vermek zorundadır. Söz konusu bilgiler aynı süreler içerisinde elektronik ortamda da verilebilir.” değişiklikleri yapılmıştır.
Dava konusu düzenleyici işlemden önceki halinde, 1.9.1 numaralı maddesinin 6. fıkrası “Hastanın acil haller nedeniyle sağlık hizmeti sunucusuna başvurması halinde bu başvurusuna ilişkin taburcu edilinceye kadar sunulan tüm sağlık hizmetleri için hiç bir ilave ücret alınamaz.” şeklinde, 7. fıkrası “…………………………………. Kurumca karşılanan sağlık hizmet bedellerinin 100 TL’yi aşması halinde bu hizmetleri ve varsa ilave ücretleri gösterir SUT EKİ (EK/1-B) “hastaya sunulmuş olan sağlık hizmetleri ve alınan ilave ücretleri gösterir belgeyi yatan hasta tedavilerinde en geç taburcu olduğu tarihte, diğer tedavilerde ise işlemin yapıldığı tarihte hastaya vermek zorundadır. Ancak hastanın istemesi halinde tutar sınırı olmaksızın sunulan tüm işlemleri ayrıntılı olarak gösteren bilgi ve belgeler hastaya verilmek zorundadır. Söz konusu bilgiler aynı süreler içinde elektronik ortamda da sağlanabilir.” şkelinde olduğu görülmüştür.
Sağlık Uygulama Tebliğinin 1.9.1. maddesinin 7. fıkrasındaki değişiklikle Kurumla sözleşmeli/protokollü vakıf üniversiteleri ile özel sağlık kurum ve kuruluşları tarafından yatarak tedavilerde aynı başvuru numarası altında yapılan Kurumca karşılanan sağlık hizmeti bedellerinin toplamının 100,00-TL’ yi aşması halinde bu hizmetlerin Sağlık Uygulama Tebliği kodları ile ekleri de belirtilerek kurumca fiyatlar ve ilave alınan ücretlerin belirtilmesinin istendiği, bu bilgileri içeren “hastaya sunulmuş olan hizmetleri ve ilave ücreti gösterir belgenin Ek-1/B ” hastaya verilmesinin zorunlu olduğu yönünde düzenleme yapıldığı, Sağlık Uygulama Tebliğinde ayakta tedavilerde bu belgenin verilme zorunluluğu söz konusu değişiklik ile kaldırıldığı davacı tarafından iddia edilse de 15/5/1987 tarihli ve 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa ve 11/10/2011 tarihli ve 663 Sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 nci ve 40 ncı maddelerine dayanılarak hazırlanan “Hasta Hakları Yönetmeliğiin “tanımlar” başlıklı 4. maddesinin e) bendinde “Hasta hakları: Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları ve Anayasa, milletlerarası andlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan haklarını” ifade ettiği, “bilgi isteme” başlıklı 7. maddesinde ” Hasta, sağlık hizmetlerinden nasıl faydalanabileceği konusunda bilgi isteyebilir. Bu hak, hangi sağlık kuruluşundan hangi şartlara göre faydalanılabileceğini, sağlık kurum ve kuruluşları tarafından verilen her türlü hizmet ve imkanın neler olduğunu ve müracaat edilen kuruluşta verilen sağlık hizmetlerinden faydalanma usulüne öğrenme haklarını da kapsar.Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastayı birinci fıkra uyarınca bilgilendirmek için yeterli teknik donanımı haiz birimi oluşturmak; bu birimde, hastaya kesin ve yeterli bilgi verebilecek nitelik ve ehliyete sahip personeli daimi olarak istihdam etmek ve hastanın ihtiyacı olan birimlere kolayca ulaşabilmesini temin etmek üzere, kuruluşun uygun yerlerinde bilgilendirici tabela, broşür ve işaretler bulundurmak gibi tedbirleri almak zorundadırlar.” düzenlemesine yer verildiği,” kayıtları inceleme” başlıklı 16. maddesinde ” Hasta, sağlık durumu ile ilgili bilgiler bulunan dosyayı ve kayıtları, doğrudan veya vekili veya kanuni temsilcisi vasıtası ile inceleyebilir ve bir suretini alabilir. Bu kayıtlar, sadece hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olanlar tarafından görülebilir.” düzenlemeleri kapsamında sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin teminat altına mevzuatla alınan haklarının düzenlendiği “Hasta Hakları Yönetmeliğine” göre hasta sağlık durumu ile ilgili bilgileri bulunan dosyasını ve kayıtlarını doğrudan veya vekili/ kanuni temsilcisi vasıtası ile inceleyip bir suret alabileceği göz önüne alındığında ayakta tedavilerde fertlerin her zaman kendilerine sunulan hizmet konusunda ayrıntılı fatura sağlık hizmeti sunucundan isteyebileceğine ilişkin yönetmelik hükmü oratadadır. Davacının bu haklarının değişiklikle yatarak tedavilere münhasır kılındığı, ayakta tedavide olmadığı yönünde iddiası yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle,
1- 04.02.2018 tarih ve 30322 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 4. Maddesi ile Sağlık Uygulama Tebliği 1.9.1. maddesinin 7. fıkrası yönünden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen koşulların birlikte gerçekleşmediği anlaşıldığından oybirliği ile yürütmenin durdurulması isteminin reddine,
2- 04.02.2018 tarih ve 30322 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 4. maddesi ile değiştirilen Sağlık Uygulama Tebliği 1.9.1. maddesinin 6. fıkrası yönünden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen koşulların birlikte gerçekleşmediği anlaşıldığından gerekçede oyçokluğu sonuçta oybirliğiyle ile yürütmenin durdurulması isteminin reddine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 7 (yedi) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz yolu açık olmak üzere, 26/12/2018 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY :
Dava; 04.02.2018 tarih ve 30322 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 4. maddesi ile Sağlık Uygulama Tebliğinin “ilave ücret alınması” başlıklı 1.9.1. maddesinin 6. ve 7. fıkralarında yapılan değişikliklerin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır.
04.02.2018 tarihli ve 30322 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği değişikliği ile Tebliğin 1.9.1 numaralı maddesi 6. fıkrasında aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır:
“(6) Hastanın acil servislerde 24 saat içinde stabilizasyonu esastır. Hastanın acil servise başvurusundan itibaren 24 saat içinde stabilize edilerek ilgili kliniğe yatışı ya da başka bir sağlık hizmeti sunucusunun yataklı kliniğine sevk edilmesiyle acil hal sona erer. Acil servislerden kabul edilerek doğrudan uygulanan acil girişimsel işlemler ile 24 saat içinde acil gözlem ünitelerinde uygulanan tüm sağlık hizmetleri için ilave ücret alınamaz. Hastadan ilave ücret alınabilmesi için hastaya/hasta yakınına acil halin sona erdiğine ve müteakip işlemlerin ilave ücrete tabi olduğuna ilişkin “Acil Halin Sona Ermesine İlişkin Bilgilendirme Formu” (EK-1/D) kullanılarak, yazılı bilginin imza karşılığı verilmesi zorunludur.”
Maddenin 04.02.2018 değişikliği öncesi halinde 1.9.1 numaralı maddenin 6. fıkrasında ” Hastanın acil haller nedeniyle sağlık hizmeti sunucusuna başvurması halinde bu başvurusuna ilişkin taburcu edilinceye kadar sunulan tüm sağlık hizmetleri için hiç bir ilave ücret alınamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacı tarafından acil sağlık hizmetlerinden yararlandırılma süresinin 24 saat ile sınırlandırılmış olduğu, acil hallerde özel hastahaneye başvurulması halinde hastanın taburcu edilinceye kadar sunulan tüm sağlık hizmetleri için ilave ücret alınmaması yönündeki düzenlemede değişikliğe gidildiği, değişiklik öncesi SUT 1.9.1. madde 6. fıkrada ” Hastanın acil haller nedeniyle sağlık hizmeti sunucusuna başvurması halinde taburcu edilinceye kadar sunulan tüm sağlık hizmetleri için ilave ücret alınmaz.” düzenlemesine değişiklik ile ” Hastanın acil servislerde 24 saat içinde stabilizasyonu esastır. Hastanın acil servise başvurusundan itibaren 24 saat içinde stabilize edilerek ilgili kliniğe yatışı ya da başka bir sağlık hizmeti sunucusunun yataklı kliniğine sevk edilmesiyle acil hal sona erer. Acil servislerden kabul edilerek doğrudan uygulanan acil girişimsel işlemler ile 24 saat içinde acil gözlem ünitelerinde uygulanan tüm sağlık hizmetleri için ilave ücret alınamaz. Hastadan ilave ücret alınabilmesi için hastaya/hasta yakınına acil halin sona erdiğine ve müteakip işlemlerin ilave ücrete tabi olduğuna ilişkin “Acil Halin Sona Ermesine İlişkin Bilgilendirme Formu” (EK-1/D) kullanılarak, yazılı bilginin imza karşılığı verilmesi zorunludur.” şeklinde değiştirilmiş olduğu, yeni düzenleme ile hasta taburcu edilmesi yerine acil servislerde 24 saat içerisinde stabilizasyonu (istikrara kavuşturulması) esası getirildiği, başvurudan itibaren hastanın 24 saat içerisinde stabilize edilerek ilgili kliniğe yatışı veya başka bir hastaneye sevk ile acil halin sona ereceği, acil servislerdeki acil girişimsel işlemler ile 24 saat içinde acil gözlem ünitelerinde uygulanan tüm sağlık hizmetleri için ilave ücret alınmayacak olduğu, 24 saat dolduktan sonra ilave ücret alınabilecek olduğu, bu ücretin alınabilmesi için acil halin sona erdiği ve devam eden işlemlerin ilave ücrete tabi olduğuna dair hasta ya da yakınına yazılı bilgi verilmesi gerektiği,önceden hasta taburcu edilene kadarki acil hizmetler ücretsizken neden değişiklikler ile şartlar getirildiğinin anlaşılamadığı, acil durumda sosyal devlet ve sosyal güvenlik hakkına güvenerek özel sağlık kurumuna başvuran vatandaşın mağdur olacağı, vatandaşın elindeki ayrıntılı fatura hakkının düzenleme ile elinden alındığı, 24 saat ileri sürülerek acil durumun sona erdiği, kalp krizi nedeniyle oluşan travmaların tedavisi için özel sağlık kuruluşunca belirlenen ilave ücretin ödenmesi gerektiği ve kabul edilmeme durumunda tedavi tamamlanmadan hastaneden çıkış işlemlerinin yapılacağı ileri sürülerek yürütmesinin durdurulması ve iptali istenilmektedir.
Anılan Sağlık Uygulama Tebliğinde 1.7.1. maddesinin 3. fıkrasında acil hal “Ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gelmesini takip eden ilk 24 saat içinde tıbbi müdahale gerektiren durumlar ile ivedilikle tıbbi müdahale yapılmadığı veya başka sağlık kuruluşuna nakli halinde hayatın ve/veya sağlık bütünlüğünün kaybedilme riskinin doğacağı kabul edilen durumlar” olarak tanımlanmıştır.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden görüleceği üzere, acil hal tanımına uygun olarak 6.fıkrada düzenlemeye gidildiği, davacının iddialarının Tebliğde düzenlenen acil haldeki 24 saat sınırlamasına ilişkin olduğu, bu düzenlemenin iptalini talep etmeden değişikliğin iptalinin istenmesi karşısında dava konusu düzenleme yönünden yürütmenin durdurulması koşulları oluştuğundan söz edilemeyecektir.
Açıklanan nedenlerle, davacının yürütmenin durdurulması isteminin yukarıda yer verilen gerekçe ile reddi gerektiği oyuyla, çoğunluk kararına bu fıkraya ilişkin olarak gerekçe yönünden katılmıyorum.