Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2018/3024 E. , 2019/121 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/3024
Karar No : 2019/121
TEMYİZ EDEN (DAVACI) :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF (DAVALI) :
İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : .. İli, … İlçesi, … Mezrası’nda yaşamakta iken terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığını iddia eden davacının, mal varlığına ulaşamamadan kaynaklanan zararlarının tazmini istemiyle 5233 sayılı Yasa kapsamında yaptığı başvurunun reddine ilişkin 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın 07/07/2011 tarih, 2011/1-1509 sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti : …. İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 28/09/2017 tarih ve E:2016/8399, K:2017/5023 sayılı sayılı bozma kararına uyularak, … mezrasının 1990-2011 yılları arasında … köyüne bağlı olduğu, dolayısıyla … Köyü’ne ilişkin bilgilerin esas alınamayacağı anlaşıldığından; belirtilen tarihler arasında … mezrasının boşalan/boşaltılan köyler arasında bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla Mahkemelerinin E:… esasına kayıtlı dava dosyasında 14/02/2018-28/03/2018-25/04/2018 tarihli ara kararlar ile idareden; “… köyüne bağlı … (…) mezrasının boşalan ya da boşaltılan veya kısmi boşaltılan mezralardan olup olmadığı, kısmi boşalan/boşaltılan mezra ise, kısmen boşaldığı dönemde kalanların korucu olup olmadığı, yani; mezranın korucu köyü olup olmadığı, görev yapan korucuların görev yaptığı dönem ve görevden ayrılış tarihleri ile korucu aileleri dışında yaşayan hane halkı sayısına ilişkin bilgi ve belgelerin istenildiği, … (…) Mezrasının yıllar itibariyle (1990-2005) nüfus durumunu gösterir bilgi ve belgelerin istenildiği, okul bulunup bulunmadığı, bulunması halinde belirtilen yıllarda (1990-2005) mezra okulunun açık olup olmadığı, kapalı ise hangi tarihlerde kapalı olduğu, 1990-2005 yılları arasında diyanet görevlisi (imam) bulunup bulunmadığı, muhtarlık veya genel seçim (1990-2005) yapılmış ise, bu hususa ilişkin bilgi ve belgelerin (muhtarlık sicilleri vs.) istenildiği” idarece verilen cevapta; … (…) mezrasında 1990-2005 yılları arasında cami inşa edilmediğinden dolayı herhangi bir din görevlisi bulunmadığı, 1990-2005 yıllarına ait nüfus durumunun mernis programında köy ve mezraların nüfus durumunu gösterir bir menü olmadığı için tespit edilemediği, 1990-2005 yılları arasında … mezrasında okul olmadığı, mevcut okulun ise 2007 yılında açıldığının belirtildiği, jandarma astsubay çavuş ve jandarma uzman onbaşı rütbelerini haiz iki görevli ile muhtar tarafından düzenlenen 23/04/2018 tarihli araştırma tespit tutanağında; “… (…) mezrasının 1990-2001 yıllarında … köyüne bağlı olduğu zamanlarda terör veya başka bir sebepten dolayı boşaltılmadığı, mezrada herhangi bir göç olayının yaşanmadığı, belirtilen yıllarda mezrada korucuların yaşadığı, mezranın 1990-2001 yılları arasındaki durumu ile şimdiki durumunun aynı olduğu” tespitlerine yer verildiği; davacıya yönelik bir terör tehdidi ya da saldırısının bulunup bulunmadığı yönünden uyuşmazlık incelendiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin … tarihli yazısı ile davacıdan, bireysel başvuru formunda ileri sürülen iddialarını ispat etmesi için hısımları olduğu belirtilen ve mağdur olduğu beyan edilen kişiler ile kendisi arasında şahsi ve özel bağ bulunduğuna dair elverişli delilleri Anayasa Mahkemesi’ne sunmasının istendiği; davacının, 07/07/2015 tarihli dilekçesinde zarar gördüğü belirtilen kişilerden hakkında herhangi bilgi yahut beyan sunmadığı, diğer kişiler ile aralarındaki hısımlık derecelerini ve buna ilişkin nüfus kayıtlarını sunmanın ya da hısım olduklarını belirtmenin dışında başkaca bir husus beyan etmediği; bu kişiler ile arasındaki ilişkide şahsi ve özel bağ bulunduğuna dair herhangi bir bilgi veya belge sunmadığı, anılan kişilerin başına geldiği iddia edilen olay neticesinde kendisinde oluşan algı ile bu algının oluşmasına temel teşkil eden özel nedenler ve algının yoğunluğu konusunda yeterince açıklıkta beyanının bulunmadığı, ayrıca meskenlerine zarar verildiği iddia edilen kişiler ile birlikte yaşadığı iddiasının da olmadığı, dolayısıyla davacının talebinin 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilmesinin, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle yerleşim yerini terk edip etmediği noktasında nesnel ölçütten farklı bir karine veya ölçüt arayışına girilmesini gerektirecek boyuta ulaşmadığı, bu durumda, aralarında davacının da bulunduğu … Köyü’ne bağlı … (…) Mezrası halkının bir kısmının, güvenlik kaygısıyla da olsa köyden göç etmelerinden dolayı uğradıkları zararın, anılan köyün tamamen boşalmamış olması diğer bir ifadeyle anılan köyde nesnel güvenlik kaygısının yaşanmamış olması ve davacıya yönelik bir terör tehdidi ya da saldırısının bulunmaması nedenleriyle 5233 sayılı Yasa hükümlerine göre idarece karşılanmasına hukuki olanak bulunmadığından, başvurunun reddi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarının esas alınması yerine maddi ve hukuki gerçeklere aykırı olan 23/04/2018 tarihli jandarma araştırma tutanağına göre karar verildiği, … Mezrası’nın … Köyü’ne bağlı olduğu ve bu köyün 1995-2002 arası boş olduğu, köyde bir çok terör olayı olduğu, evi yakılan ‘in eşinin amcası olduğu, eşinin amcasının çocuklarınında evinin yakıldığı, davacının kayınbabası ve kayınbiraderinin de gazi olduğu, diğer akrabalarından da zarar görenler olduğu, bunun adil yargılanma ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMAS : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddine ilişkin …. İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:… , K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.