Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2018/2941 E. , 2018/8006 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/2941
Karar No : 2018/8006
Temyiz Edenler (Davacılar) :
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacıların murisi ….’in … İli, … İlçesi, … Yaylası kırsalında 28.06.2010 tarihinde … İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı özel harekat birliğinin yürüttüğü operasyon sırasında açılan ateş sonucu öldürülmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen toplam 80.000,00 TL maddi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; davacılara ödenmesi gereken tazminat tutarının; dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibariyle yürürlükte olan memur aylık katsayısı (0,061823) x 7000 (gösterge rakamı) x 50 = 21.650,00 TL olması gerektiği, nitekim komisyon tarafından da davacılara teklif edilen tazminat tutarının 21.650,00-TL olduğu görüldüğünden, davacıların bu tutarı aşan maddi tazminat talebinin ve fazlaya ilişkin faiz talebinin karşılanmasına hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine kadar verilmiştir.
Davacılar tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
27.07.2004 tarih ve 25535 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde; “Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.” hükmüne, “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde; “Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1’inci, 3’üncü ve 4’üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.” kuralına yer verilmiş, aynı maddenin (d) bendinde; terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terkedenlerin bu sebeple uğradıkları zararın Yasa kapsamı dışında tutulduğu belirtilmiştir. Aynı Yasa’nın 7. maddesinde; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, yaralanma, sakatlanma ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin malvarlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar arasında sayılmış, 8. maddesinde; zararların, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirleneceği, 9. maddesinde ise, ölüm hallerinde (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın elli katı tutarında ölenlerin mirasçılarına nakdi ödeme yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” kuralına yer verilmiştir.
Kamu idareleri; görmekle yükümlü bulundukları kamu hizmetlerini yürütürken kanunlara ve genel hukuka uygun hareket etmek zorunda olup, bu kurala aykırı davranış nedeniyle kişilerin uğrayacakları zararları yukarıda anılan Anayasa hükmü uyarınca tazminle yükümlüdürler.
Öte yandan, hizmet kusuruna dayalı tazmin yükümlülüğünden söz edebilmek için, meydana gelen zararın idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, başka bir ifadeyle zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağı olması gerekir.
Dosyanın incelenmesinden; davacıların murisi ….’in … İli, … İlçesi, …. Yaylası kırsalında 28.06.2010 tarihinde … İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı özel harekat birliğinin yürüttüğü operasyon sırasında açılan ateş sonucu hayatını kaybettiği, murisin mirasçıları olan davacıların maddi ve manevi zararlarının karşılanması talebiyle 19/08/2010 tarihli dilekçe ile ‘ne başvuru yaptıkları, Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı tarafından yapılan değerlendirme sonucunda davacılara 5233 sayılı Kanun kapsamında 21.650,00-TL nakdi tazminat ödenmesine karar verildiği, ….’in mirasçılarının bu kapsamda düzenlenen sulhnameyi kabul etmemeleri üzerine toplam 80.000,00 TL maddi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacılar murislerinin yürütülen operasyon sırasında açılan ateş sonucunda yaşamını yitirdiği, davacılar tarafından 19/08/2010 tarihli dilekçe ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesi uyarınca genel hükümlere göre ve davalı ‘nin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle davalı idareye başvurulduğu, başvuru dilekçesinin davalı tarafından 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirildiği ortadadır.
Olayda, davalı idare tarafından her ne kadar, pusu faaliyetinin Amanoslar Bölgesinde faaliyet yürüten ve eylem arayışı içinde olan bölücü terör örgütü mensuplarının halka ve Devlete zarar vermelerini önlemek ve muhtemel eylemlerine fırsat vermeden etkisiz hale getirilmelerine yönelik olarak icra edildiği, operasyon esnasında vatandaşların zarar görmüş olmasının herhangi bir kasıt ve kusurun sonucu değil, yaşanan tüm olumsuzlukların doğurduğu bir algı yanılması ve vatandaşların da bu izlenimi destekleyen tavırlar sergilemesinin olumsuz bir sonucu olduğu ileri sürülmekte ise de; davacıların murisi olan …’in … İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı özel harekat birliğinin yürüttüğü operasyon sırasında açılan ateş sonucu öldürülmesi olayına ilişkin aynı olayda vefat eden ….’ın ölümünde idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla açılan dava dosyasında mevcut Tabur Komutanı …. … tarafından düzenlenen 02.07.2010 tarihli Operasyon Sonuç Raporunda; “operasyonda yapılan hatalar başlığı altında, tespit edilen hedefin terörist ya da vatandaş olup olmadığı teşhisinin daha dikkatli olarak yapılması gerektiği” belirtilerek, davacıların murisinin ölüm olayının da davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı ortaya konulduğundan, davalı idarenin hizmet kusuru sonucu davacıların murisi olan ………….ölümü nedeniyle davacıların zararlarının karşılanması gerektiği açıktır.
Öte yandan davacıların murisleri tarafından ….’in 28/06/2010 tarihinde …. İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı özel harekat birliğinin yürüttüğü operasyon sırasında açılan ateş sonucu öldürülmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen manevi zararlarının tazmini için açılan davada … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; ölüm olayının davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı gerekçesiyle davacıların tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu kararın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin kısmı Danıştay Onuncu Dairesinin 24/05/2017 tarih ve E:2014/5757, K:2017/2597 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
Ayrıca; aynı olayda vefat eden …’ın murisleri tarafından maddi ve manevi zararlarının tazmini için açılan davada … İdare Mahkemesinin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; ölüm olayının davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı gerekçesiyle davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu kararın maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin kısmı Danıştay Onuncu Dairesince verilen 24/05/2017 tarih ve E:2014/4914, K:2017/2593 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
Durum böyle olunca, davacıların yaptığı başvuru üzerine, uğranıldığı iddia edilen maddi zararların hizmet kusuru ilkesi uyarınca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesi uyarınca genel hükümlere göre tespiti ve tazmini gerekirken, 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilerek, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.