Danıştay Kararı 15. Daire 2018/2939 E. 2018/6976 K. 17.10.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2018/2939 E.  ,  2018/6976 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/2939
Karar No : 2018/6976

Temyiz Edenler (Davacılar) :
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …; K: … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : İdarenin hizmet kusuru ile işleteni ve sahibi idareye ait aracın sebebiyet verdiği zarara ilişkin istemlerin tek dilekçe ile talep edilmesi nedeniyle, temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava ; davacıların murisi olan müteveffa ‘ın 08.10.2013 tarihinde asfaltlama çalışması sırasında davalı idareye ait kamyonun çarpması sonucu vefat etmesi nedeniyle, oğlu ile kızları ve için ayrı ayrı 60.000,00- TL olmak üzere toplam 180.000,00 TL. manevi tazminatın olay tarihi olan 08.10.2013 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsil edilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; 2918 sayılı Yasa’nın 6099 sayılı Yasa ile değişik 110. maddesi uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından, kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Konunun açıklığa kavuşturulabilmesi için öncelikle ilgili mevzuatın ayrıntılı olarak ele alınıp incelenmesi gerekmektedir:
5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 7. maddesinin (g) bendinde; Büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki mahalleleri ilçe merkezine bağlayan yollar, meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımı ile bu yolların temizliği ve karla mücadele çalışmalarını yürütmek; kentsel tasarım projelerine uygun olarak bu yerlere cephesi bulunan yapılara ilişkin yükümlülükler koymak; ilân ve reklam asılacak yerleri ve bunların şekil ve ebadını belirlemek; meydan, bulvar, cadde, yol ve sokak ad ve numaraları ile bunlar üzerindeki binalara numara verilmesi işlerini gerçekleştirmek büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.
Aynı maddenin Büyükşehir İlçe Belediyelerinin görev ve yetkilerini belirleyen son fıkrasına göre; Kanunlarla münhasıran büyükşehir belediyesine verilen görevler ile birinci fıkrada sayılanlar dışında kalan görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak ilçe belediyelerinin görev, yetkileri arasındadır. 5393 sayılı Belediye Yasasının, “Belediyenin Görev ve Sorumlulukları” başlıklı 14. maddesinin (a) fıkrasında, belediyenin, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla; İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapacağı veya yaptıracağı hükmü yer almaktadır.
Belediyelerin anılan idari işlem ve eylemlerinden doğan uyuşmazlıkların Anayasanın 125. maddesi ve 2577 sayılı Yasanın 2. maddesine göre idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği konusunda duraksama bulunmamaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun, 11.1.2011 tarihli ve 6099 sayılı Yasanın 14. maddesi ile değişik “Görevli ve Yetkili Mahkeme” başlıklı 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” kuralı yer almaktadır.
Anılan yasa hükmünde, “bu kanundan doğan sorumluluk davaları” ifadesiyle 2918 sayılı Yasada yer alan hukuki sorumluluğa ilişkin kuralların uygulanacağı davalarla sınırlı biçimde görevli yargı yerinin belirlendiği vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, görevli yargı yeri belirlenirken, söz konusu Yasa’da motorlu taşıt araçlarının verdiği zararlarla sınırlı biçimde düzenlenen sorumluluk kurallarının, dava konusu uyuşmazlığa uygulanıp uygulanmayacağının saptanması gerekir.
Karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik güvenliğini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm önlemleri belirlemek amacını taşıyan 2918 sayılı Yasa, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yanında Karayolları Genel Müdürlüğünün de trafik güvenliği yönünden görev ve yetkilerini sayma yoluyla belirlemiştir. Ancak Yasada, diğer kamu idarelerinin ve bu arada belediyelerin, trafik düzeni ve trafik güvenliği ile ilgili olarak üstlendikleri kamu hizmetlerinden dolayı hukuki sorumlulukları düzenlenmiş değildir.
2918 sayılı Yasanın hukuki sorumluluk ve sigorta başlıklı sekizinci kısmında; araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu; bir başka deyişle motorlu araçların karıştığı trafik kazaları sonucu ortaya çıkan zarar nedeniyle araç sahiplerinin ve işletenlerin hukuki sorumluluğu düzenlenmiştir.
2918 sayılı Yasanın hukuki sorumluluğa ilişkin sekizinci kısmında yer alan hükümler birlikte değerlendirildiğinde; Devlet ve diğer kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların karıştığı kazalar nedeniyle araç işleticisi sıfatıyla kamu idareleri ve kuruluşlarına karşı açılacaklar da dahil bütün araç sahibi ve işleticilerine karşı açılan davaların görüm ve çözümü adli yargının görev alanına girmektedir.
Sonuç olarak, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda belirlenen, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütttüğü kamu hizmetinden kaynaklanan hukuki sorumluluğun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi, bu sebeple açılacak tam yargı davalarının da idari yargı yerinde, 2918 sayılı Yasanın 110. maddesi çerçevesinde işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin davaların ise adli yargı yerinde açılması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davalı ‘na ait aracın, taşıt trafiğine kapatılarak asfaltlama çalışması yapılan yolda yayaya çarpması sonucu meydana geldiği ileri sürülen olaydan kaynaklanan zararın ödenmesi istemiyle temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dosyasında bulunan … Asliye Ceza Mahkemesi’nin E: … sayılı dosyasına sunulan Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Raporu’nda; kazanın meydana gelmesinde kamyon sürücüsünün asli kusurlu, yaya İbrahim Saffet Yılmaz’ın tali kusurlu, yolda çalışma yapan ilgili kuruluş yetkilisinin tali kusurlu olduğu tespit edilmiş olup, asfalt çalışması yapılan yolda yayaların yola girmesini engelleyecek düzenlemeleri yapmayan idarenin kamu hizmetinin sunumunda hizmet kusuru bulunduğu, çalışma yapılan alana malzeme dökmekle görevli araç sürücüsünün gözcü yardımı almadan kurallara aykırı bir şekilde geri manevra yapmasının ise 2918 sayılı Yasada belirlenen adli yargının görevine giren şahsi kusur olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, asfaltlama çalışmasının münhasıran davalı belediyenin görev sorumluluğunda olan bir kamu hizmeti olduğu dikkate alındığında, kamu hizmetinin sunumu sırasında hizmet kusuru bulunduğu iddiası ile açılan tam yargı davasının idari yargı yerinde çözümlenmesi, işleteni veya sahibi Belediye olan araçtan kaynaklanan kusura dayalı tazminat talebinin adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla, adli ve idari yargı olmak üzere iki ayrı yargı düzeni içinde görülecek olan hizmet kusuru ve şahsi sorumluluğa karşı tek dilekçeyle dava açılmasına hukuki olanak bulunmamakta olup, her iki sorumluluğa karşı ayrı yargı düzenlerinde ayrı dilekçelerle dava açılması gerekmektedir.
Bu durumda, davacılar tarafından babalarının ölümü nedeniyle uğradıklarını iddia ettikleri manevi zararlarına karşılık olarak toplam 180.000,00-TL tutarındaki tazminat istemlerinin, idarenin hizmet kusuruna ait kısmının idari yargı yerinde, araç sürücüsünün kusuruna dayalı kısmının ise adli yargı yerinde talep edilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, İdare Mahkemesince, dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanunun 5. maddesine uygun düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, davanın görev yönünden reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …; K: … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.