Danıştay Kararı 15. Daire 2018/27 E. 2018/1972 K. 20.02.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2018/27 E.  ,  2018/1972 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/27
Karar No : 2018/1972

Davacı :
Vekili :
Davalılar : 1-
Vekilleri :
2-

Davanın Özeti 31.5.2002 tarih ve 24771 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği’nin, 10.8.2006 tarih ve 26255 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3 üncü maddesiyle değiştirilen 699 uncu maddesinin ve 4 üncü maddesiyle değiştirilen 700 üncü maddesinin; gümrük müşavirliği derneğine üye olma zorunluluğunun Anayasa’ya ve Dernekler Kanunu’na aykırı olduğu, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda gümrük müşavirlerinin coğrafi faaliyet alanlarının Türkiye Cumhuriyeti toprakları olarak belirlenmesine karşın, Yönetmelikteki değişiklik ile gümrük müşavirlerinin coğrafi faaliyet alanının, bağlı olduğu derneğin coğrafi alanı olarak değiştirilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğu iddialarıyla iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 10. maddesinde, gümrük mevzuatının öngördüğü uygulamaların hangi hallerde ve hangi koşullar altında basitleştirileceğine ilişkin usul ve esasların yönetmelikle belirleneceğinin belirtildiği; anılan Yasa ile Gümrük Müsteşarlığı’na gümrük mevzuatının doğru olarak uygulanması için gerekli gördüğü bütün önlemleri alma yetkisinin verildiği; gümrük müşavirlerinin iş takip etmelerine kısıtlama getirilmediği, ancak, süreklilik arz eden ve bir takım karışıklık ve sıkıntıya sebebiyet veren geçici iş takibi ile ilgili olarak uygulamada beraberliğin sağlanması ve haksız rekabetin önlenmesinin amaçlandığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Düşüncesi İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak, anılan kararda belirtilen gerekçeyle dava konusu Yönetmeliğin 700. maddesinin 7. ve 8. fıkralarının iptali istemi hakkında, davacı bu hükümler ile ilgili isteminden feragat etmiş olduğundan, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, 31.5.2002 tarihli ve 24771 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinin, 10.8.2006 tarihli ve 26255 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3.maddesiyle değiştirilen 699. maddesinin ve 4. maddesiyle değiştirilen 700. maddesinin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Danıştay 10. Dairesinin 28.11.2008 günlü ve E:2006/5390, K:2008/8506 sayılı kararıyla Gümrük Yönetmeliğinin 700. maddesinin 3. ve 4. fıkralarının iptaline karar verildiğinden, belirtilen bu fıkraların iptali istemi hakkında yeniden bir karar verilmesine gerek bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı vekili, 26.7.2007 tarihinde kayda geçen dilekçede Gümrük Yönetmeliğinin 699. maddesi ve 700. maddesinin 3. ve 4. fıkraları dışındaki bütün hükümleri ile ilgili taleplerinden feragat ettiğini, derdest davada Gümrük Yönetmeliğinin 700. maddesinin 3. ve 4. fıkralarının iptali talepleri doğrultusunda esas hakkında karar verilmesini talep ettiğini belirttiğinden,söz konusu iki fıkra dışındaki istem bakımından feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle dava konusu yönetmelik hükümleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince; İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 06/06/2013 tarih ve E:2009/1939, K:2013/2262 sayılı kısmen bozma kararı üzerine gereği görüşüldü:
Dava; 31/5/2002 günlü, 24771 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği’nin, 10/8/2006 günlü, 26255 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle değiştirilen 699. maddesinin ve 4. maddesiyle değiştirilen 700. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onuncu Dairesinin 30/03/2009 tarih ve E:2006/6171, K:2009/2444 sayılı kararında; “düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davalarında, Danıştay dava dairesince düzenleyici işleme yönelik olarak yürütmenin durdurulması kararı verildikten sonra, davacıya davadan feragat etme hakkının tanınmasının, yapılmış olan yargısal denetimin geçersiz sayılmasını, dolayısıyla davacı iradesinin yargı kararı üzerine çıkması sonucunu doğuracağı, bunun kamu yararıyla ve idarenin yargısal denetimi yoluyla hukukun üstünlüğünü sağlama amacıyla bağdaşmayacağı” yolundaki gerekçe ile, davacının yürütmenin durdurulması isteminin kabulünden sonra verilen dilekçe ile, Gümrük Yönetmeliğinin 699. maddesi ve 700. maddesinin 3. ve 4. fıkraları dışındaki bütün hükümleri ile ilgili taleplerinden feragat ettiği yolundaki istemi kabul edilmeyerek işin esasına geçilmiş ve 31/5/2002 günlü, 24771 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği’nin, 10/8/2006 tarih ve 26255 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değiştirilen 700. maddesinin 3., 4., 7. ve 8. fıkralarının iptaline, Yönetmeliğin dava konusu edilen diğer kısımları yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Anılan kararın redde ilişkin kısmı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, iptale ilişkin kısmı ise davalı idareler tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı idarelerin temyiz istemi üzerine İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 06/06/2013 tarih ve E:2009/1939, K:2013/2262 sayılı kararı ile, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın, dava konusu Yönetmeliğin 700. maddesinin 3., 4. fıkralarının iptaline ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun bulunarak onanmış, dava konusu Yönetmeliğin 700. maddesinin 7. ve 8. fıkralarının iptaline ilişkin kısmı ise -aynen-;
“2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesi ile göndermede bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yerine yürürlüğe giren, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesinde feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış, 309. maddesinde feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı, 311. maddesinde ise, feragatin kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağı belirtilmiştir.
2577 sayılı Yasanın 31. maddesi, idari davalarda feragat istemleri üzerine Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağını hükme bağlamaktadır. Ancak anılan yollama hükmünün, idari davaların nitelikleri dikkate alınarak ve idari dava türleriyle bağdaştığı ölçüde uygulanabileceği açıktır.
İdari dava türlerinden olan iptal davaları; menfaati ihlal eden, somut, subjektif nitelikteki idari işlemlere veya düzenleyici idari işlemlere karşı açılabilmektedir.
Bireysel menfaat ihlaline dayanan iptal davalarında davacının herhangi bir kısıtlama olmaksızın davasından feragat edebileceğinde duraksama bulunmamaktadır. Bununla birlikte, çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren idari işlemlere karşı açılan iptal davalarında feragat isteminin kamu yararı ölçütü kullanılarak karara bağlanması gerekmektedir.
Dava konusu Yönetmeliğin 700. maddesinin 7. ve 8. fıkralarında ise gümrük müşavirleri derneğine ve derneğe üyeliğe ilişkin düzenleme yapılmış olup, anılan düzenlemelerin kamu yararını yakından ilgilendirdiği, bu nedenle davacının davasından feragat edemeyeceği ileri sürülemez. Dava konusu düzenlemenin ve uygulama işleminin iptali istemiyle dava açan davacının, açtığı bu davadan feragat edebileceğinin de kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, davacının, açık bir irade ile beyanda bulunarak dava konusu Yönetmeliğin 700. maddesinin 3. ve 4. fıkraları dışındaki bütün hükümleri ile ilgili taleplerinden feragat etmiş olması karşısında, taraflar arasındaki uyuşmazlığı bu maddeler yönünden sona erdiren beyanın dikkate alınarak feragat nedeniyle dava konusu 700. maddesinin 7. ve 8. fıkralarının iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, Dairece, davacının feragat beyanının kabul edilmeyerek, uyuşmazlığın esastan görüşülüp neticelendirilmesinde usul ve hukuka uyarlık görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Kararın onanan kısmına yönelik davalı idarelerden Başbakanlığın karar düzeltme istemi reddedilmiştir.
Bu itibarla, davanın redde ilişkin kısmı temyiz edilmeksizin, dava konusu Yönetmeliğin 700. maddesinin 3. ve 4. fıkralarının iptaline ilişkin kısmı ise kanun yollarından geçerek kesinleşmiş, anılan kararın dava konusu Yönetmeliğin 700. maddesinin 7. ve 8. fıkralarının iptaline ilişkin kısmı ise bozulmuştur. Dolayısıyla bozulan bu kısma yönelik yeniden hüküm kurulması gerekmektedir.
Buna göre, İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak, anılan kararda belirtilen gerekçeyle dava konusu Yönetmeliğin 700. maddesinin 7. ve 8. fıkralarının iptali istemi hakkında, davacı bu hükümler ile ilgili isteminden feragat etmiş olduğundan, karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; dava konusu Yönetmeliğin 700. maddesinin 7. ve 8. fıkralarının iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı idareler tarafından temyiz aşamasında yapılan …- TL yargılama giderinin, haklılık oranı dikkate alınarak …-TL’sinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, ..-TL’sinin davalı idareler üzerinde bırakılmasına, bu aşamada kullanılmayan posta giderinin istemi halinde davalı idarelere iadesine, karar düzeltme aşamasında davalı tarafından yapılan …TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bu aşamada kullanılmayan posta giderinin istemi halinde Başbakanlığa iadesine, kararın tebliği için kullanılacak …-TL posta giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, ilk kararın verildiği 30/03/2009 tarihinde 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yürürlükte olmadığından davalı idareler lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyerek bu kararın tebliğini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 20/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.