Danıştay Kararı 15. Daire 2018/246 E. 2019/232 K. 23.01.2019 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2018/246 E.  ,  2019/232 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/246
Karar No : 2019/232

TEMTYİZ EDENLER (DAVACILAR) :
VEKİLLERİ :
KARŞI TARAF (DAVALI) :
İSTEMİN KONUSU : ….İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacılar tarafından, ‘nde 15/11/2005 tarihinde sağ ayağındaki rahatsızlık sebebiyle Beyin Cerrahi Servisi’nde ameliyat olan ‘ın ameliyat sırasında sinir damarlarının kesildiği buna bağlı olarak ameliyat sonrasında idrar ve gaita fonksiyonlarında bozulma meydana geldiği, ameliyat hatalı yapılarak sakat kalınmasına sebebiyet verildiği ve olayda hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek, için 30.000,00-TL maddi, 30.000,00-TL manevi, anne …için 10.000,00-TL manevi, baba için 10.000,00-TL manevi olmak üzere 80.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti : … İdare Mahkemesince davanın süreaşımı yönünden reddi yolunda verilen kararın Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 06/05/2014 tarih ve E:2013/3327, K:2014/3406 sayılı kararı ile bozulması üzerine, bozma kararına uyularak ve işin esasına geçilerek verilen … tarih ve E:…, K:… kararda; dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile Adli Tıp Kurumu Başkanlığı… İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, davacılardan ’ndeki Beyin Cerrahisi Servisi’nde 22/11/2005 tarihinde uygulanan düzeltme ameliyatı sonucunda; diastometamyeli, spinal kanal, spinal kord, konus medullaris veya filum terminalenin; fibroz, kıkırdak ya da kemik bir spikul ile her ikisi de dura ile çevrili iki kısma bölünmesiyle karakterize doğumsal bir anomali olduğu, genellikle alt torakal ve lomber bölgede görüldüğü, omuriliğin gerilmesine (tethered kord sendromu) neden olabileceği, omuriliğin gerilmesine bağlı sırt ağrısı, bel ağrısı ve nörolojik bulguların oluşmasına neden olabileceği, bu nedenle sıklıkla cerrahi müdahale uygulandığı, uygulanan cerrahi müdahale ile omuriliğin gerilmesine neden olan yapıların çıkarıldığı ve omuriliğin serbestleştirildiği, bu tür ameliyatlardan sonra klinik şikayetlere neden olan bulgularda tam düzelme olamayabileceği, bunun yanı sıra ameliyat sonrasında ortaya çıkan nörolojik tablonun bu tür ameliyatlardan sonra ortaya çıkabilen herhangi bir tıbbi kusur ya da ihmale izafe edilemeyen komplikasyon niteliğinde olduğu ve davalı sağlık kuruluşunda yapılan işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu anlaşıldığından davalı idarenin hizmet kusurunun ve tazmin sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, çocukları ‘ın ayağında doğuştan sakatlık olduğu, bunun iyileşip iyileşmeyeceğini öğrenmek için Ortopedi Polikliniği’ne müracaat ettikleri, buradan Beyin Cerrahi Servisine sevk edildikleri, beyin cerrahi servisinde yapılan muayene ve tetkikler sonrası bel kemiklerinde bir-iki kemik yapısı ile ilgili sorun olduğu belirtilerek ameliyat edildiği, ameliyat sonrası hastanın düzelip yürüyeceğinin söylendiği, fakat davacının ameliyat sonrası gaita ve idrar tutamadığı, ameliyat öncesi bu fonksiyonlarının normal olduğu, doktorun kontroller sırasında ameliyat öncesi çekilen MR ve filmleri istediği ve bunları tekrar kendilerine vermediği, zamanla iyileşme olmaması üzerine çocuklarını ‘ne götürdükleri ve burada ameliyat esnasında bahse konu fonksiyonları etkileyen bazı sinir damalarlarının kesildiğinin belirtildiği, çocuklarının sakat ve yatalak kaldığı, komplikasyon olarak nitelendirilen olgularda idarenin sorumluluktan kurtulamayacağı, kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumluluğunun gerekeceği, yerel mahkemece de kusursuz sorumluluk ilkesi gereği davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacıya konulan tanı, yapılan ameliyat ve tedavide herhangi bir kusur ve ihmal olmadığı, bu durumun İdare Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi ile ortaya konulduğu, kusursuz sorumluluk hallerinin olayda gerçekleşmediği, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, tetkik hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.