Danıştay Kararı 15. Daire 2018/1545 E. 2018/7600 K. 15.11.2018 T.

15. Daire         2018/1545 E.  ,  2018/7600 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/1545
Karar No : 2018/7600

Davacı :
Vekili :
Davalı :
Vekili :
Davanın Özeti: 31.12.2009 tarih ve 27449 (5. Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin, 1.maddesi ile eklenen Yönetmeliğin 12/A, 12/B ve 12/C maddelerinin ve 2.maddesiyle değiştirilen ana Yönetmeliğin Geçici 2.maddesinin; eski Yönetmelik şartları yerine getirilerek açılan dal merkezinin kazanılmış haklarının korunmadığı ve bu nedenle eksik düzenleme yapıldığı, dört yıllık bir sürede fiziki şartlara uyum sağlanmasının imkansız olduğu, özel hastanelerde bile aranmayan koşulların tıp merkezleri için aranmasının tıbbi gerekçesinin de bulunmadığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Danıştay Onuncu Dairesi tarafından, Yönetmelik ile belirlenmesi gereken kriterlerin tebliğ ile düzenlenemeyeceği gerekçesiyle Yönetmeliğin 38.maddesi ile bu maddede belirtilen tebliğe atıfta bulunan Yönetmeliğin bazı maddelerinin yürütmesinin durdurulması üzerine dava konusu Yönetmelik değişikliği ile kriterlerin belirlendiği ve bu nedenle yargı kararına aykırılık bulunmadığı, hizmetin niteliği gereği değişimin zorunlu olduğu alanlarda yeni hukuki duruma intibak sağlamak üzere makul bir süre tayin edildiği, kazanılmış hakkın mutlak olarak kabulünün tıp bilimine uygun ve arzu edilen kalitede hizmet verilmesine engel teşkil edeceği ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka aykırı karar verilmesi ve usul hükümlerine uyulmamış olunması, sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı; 4’üncü fıkrasında, mahkemenin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği; 6’ncı (son) fıkrasında da, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde de bu maddenin 4’üncü fıkrası hariç diğer fıkralarının kıyasen uygulanacağı hükme bağlandığından; ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılan davaların temyiz incelemesi sonucu ilgili dava daireleri kurulunca; usul veya esas bakımından yeniden bir araştırma, inceleme yapılmasını veya maddi ve hukuki olayın yeniden yorumlanmasını gerektirmeyecek şekilde verilen bozma kararlarına karşı, ilk kararı veren Danıştay dava dairesine “ısrar” hak ve yetkisi tanınmamıştır. Dolayısıyla, kararı bozulan Danıştay dava dairesinin bu tür bozma kararlarına uyması, yasa gereği olduğundan İdari Dava Daireleri Kurulu kararına uyularak dava konusu düzenlemenin Geçici 2. maddesinin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Düşüncesi : Dava; “Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik”in, 31/12/2009 günlü, 27449 (5. Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile eklenen 12/A, 12/B ve 12/C maddelerinin ve 2. maddesiyle değiştirilen Geçici 2. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 29/11/2017 gün ve E: 2014/5717, K: 2017/4010 sayılı kararı ile, Danıştay Onbeşinci Dairesinin 25/06/2014 günlü, E:2013/2817, K:2014/5730 sayılı kararının, Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin Geçici 2. maddesi yönünden Daire kararının bozulması, diğer kısımları yönünden ise davacının temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanmasına karar verimiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. Maddesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararlarına karşı ısrar hakkı tanınmamış olduğundan anılan bozma kararında belirtilen gerekçelerle, Yönetmeliğin 2. maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin Geçici 2. Maddesinin iptali gerektiği, düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, Dairemizin 25/06/2014 günlü, E:2013/2817, K:2014/5730 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 29/11/2017 tarih ve E:2014/5717, K:2017/4010 sayılı kararı ile kısmen onanıp kısmen bozulması üzerine bozulan kısım hakkında gereği görüşüldü:
Dava; “Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik”in, 31/12/2009 günlü, 27449 (5. Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1.maddesi ile eklenen 12/A, 12/B ve 12/C maddelerinin ve 2. maddesiyle değiştirilen Geçici 2. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dairemizin 25/06/2014 günlü, E:2013/2817, K:2014/5730 sayılı kararıyla; dava konusu Yönetmeliğin 1. maddesi ile esas Yönetmeliğe eklenen 12/A, 12/B ve 12/C maddeleri yönünden; ‘nın, sağlık kuruluşlarının taşıması gereken asgari tesis, hizmet ve personel standartlarını belirleme konusunda düzenleme yapmaya yetkili olduğu, dava konusu Yönetmelik ile tıp merkezlerinin hasta bekleme salonu, poliklinik muayene odası, ameliyathane, gözlem ünitesi, acil ünitesi, numune alma odası, merkezi sterilizasyon ünitesi, merdiven, koridor, jeneratör ve asansörler ile ısıtma, havalandırma, aydınlatma ve diğer alanlarıyla ilgili yapılan düzenlemelerde sağlık hizmetinin niteliğine ve hizmetin gereklerine aykırılık bulunmadığı, nitekim, dava konusu düzenlemelerin, Yönetmelikte düzenlenen diğer sağlık kuruluşlarından poliklinik ve muayenehaneler için getirilen kriterlerle de uyumlu hükümler içerdiği, Yönetmeliğin 21.maddesinin birinci fıkrası uyarınca kesintisiz hizmet vermek üzere ruhsatlandırılan tıp merkezlerinde acil ünitesinin kurulması gerektiği, ayrıca, sağlık kuruluşlarının acil sağlık hizmeti verilmesi ve acil vakaların, hastanın sağlık güvencesi olup olmadığına veya ödeme gücü bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kabul edilmesi ve gerekli tıbbi müdahalenin kayıtsız-şartsız ve gecikmeksizin yapılmasının zorunlu olması, sağlık kuruluşlarının, acil vakalarda gerekli ilk acil tıbbi müdahaleyi yapmaktan kaçınamayacaklarına ilişkin hükümler birlikte dikkate alındığında, tıp merkezlerinde acil müdahale gerektiren ve hastaların sedye ile naklini gerektiren durumlar ortaya çıkabileceğinden, dava konusu Yönetmeliğin 1.maddesi ile eklenen Yönetmeliğin 12/B maddesinde getirilen, merdiven, koridor, jeneratör ve asansörlerle ilgili kriterlerde bu yönüyle de hukuka aykırılık görülmediği, diğer taraftan, cerrahi uygulama yapacak tıp merkezlerinde zorunlu tutulan ameliyathaneler için Yönetmelikte getirilen kriterlerin de sağlık hizmetinin niteliğine ve hizmetin gereklerine uygun olduğu; dava konusu Yönetmeliğin 2.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin Geçici 2.maddesi yönünden; Danıştay Onuncu Dairesi’nin konuyla ilgili daha önce verdiği kararlarında yürütmesi durdurulan Yönetmeliğin Geçici 2.maddesinde, 39.maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile yürürlükten kaldırılan Yönetmeliğe göre açılan sağlık kuruluşları, 38.maddenin birinci fıkrasında öngörülen tebliğin/kriterlerin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç dört yıl içinde, tabip sayısı hariç olmak üzere bu Yönetmeliğe göre bina şartları ve fizik mekânlarını oluşturarak ruhsat almak zorundadır hükmü yer almakta iken, dava konusu düzenleme ile 39.maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile yürürlükten kaldırılan Yönetmeliğe göre açılan sağlık kuruluşlarının Yönetmeliğe uyum sağlayarak ruhsat almaları için Yönetmeliğin 38.maddesinin birinci fıkrasında öngörülen kriterlerin/tebliğin yürürlüğe girme tarihi yerine, 38.maddeye atıfta bulunulmayarak, 31/12/2009 tarihinden itibaren en geç dört yıllık sürede bu Yönetmeliğe göre bina şartları ve fizik mekânlarını oluşturarak ruhsat almak zorunda oldukları şartı getirildiği ve böylece Yönetmeliğin Danıştay Onuncu Dairesi’nce daha önceden yürütmesi durdurulan 38.maddesinin birinci fıkrasındaki tebliğ/kriterlerin yürürlüğe girme tarihi yerine dava konusu Yönetmeliğin yayımlandığı 31/12/2009 tarihinin ruhsat almak için gereken dört yıllık sürenin başlangıcı olarak kabul edildiği, buna göre, Danıştay Onuncu Dairesi kararlarının gerekçesi, dava konusu düzenleme ile bina şartları ve fiziki mekanları yönünden tıp merkezleri için dava konusu Yönetmeliğin 12/A, 12/B ve 12/C maddelerinde, poliklinikler için de 10/03/2010 tarihli Yönetmelik değişikliği ile eklenen 12/Ç maddesinde düzenlemelerin yapıldığı dikkate alındığında, dava konusu Geçici 2.maddenin (a) bendinde iptalini gerektiren bir hukuka aykırılık görülmediği, öte yandan, dava konusu Geçici 2.maddenin (a) bendinde, 39.maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile yürürlükten kaldırılan Yönetmeliğe göre açılan sağlık kuruluşlarının, 31/12/2009 tarihinden itibaren en geç dört yıl içinde, tabip sayısı hariç olmak üzere bu Yönetmeliğe göre bina şartları ve fizik mekânlarını oluşturarak ruhsat almak zorunda oldukları hükmü yer aldığından, dava konusu maddenin (b) bendi ile, bu sağlık kuruluşları yönünden tabip sayısında yapılacak artışlarda 9.maddeye göre yapılan planlamaya uyulması zorunluluğu getirilmesinde de hukuka aykırılık bulunmadığı, dava konusu maddenin (c) bendinde de iptalini gerektiren bir husus olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, İdari Dava Daireleri Kurulunun 29/11/2017 tarihli E:2014/5717,K: 2017/4010 sayılı kararı ile dava konusu Yönetmeliğin 1.maddesi ile esas Yönetmeliğe eklenen 12/A, 12/B ve 12/C maddeleri yönünden verilen ret kararının usul ve hukuka uygun bulunarak bu kısmın onandığı, dava konusu Yönetmeliğin 2.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin Geçici 2.maddesi açısından verilen dava ret kararının bozulduğu görülmektedir.
31/12/2009 günlü, 27449 (5. Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ile değişik esas Yönetmeliğin Geçici 2. maddesinde; ” (1) 39 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile yürürlükten kaldırılan Yönetmeliğe göre açılan sağlık kuruluşları:
a) 31/12/2009 tarihinden itibaren en geç dört yıl içinde, tabip sayısı hariç olmak üzere bu Yönetmeliğe göre bina şartları ve fizik mekânlarını oluşturarak ruhsat almak zorundadır.
b) Tabip sayısında yapılacak artışlarda 9 uncu maddeye göre yapılan planlamaya uyulması zorunludur. Dört yılın sonunda ruhsat almayan sağlık kuruluşlarının, uygunluk belgeleri iptal edilir.
c) Yeni ruhsat alıncaya kadar mevcut bina ve fizik mekân şartları ile tabip sayıları dışında bu Yönetmelik hükümlerine göre faaliyetlerine devam ederler. Ek 1 inci maddedeki istisnalardan bu kuruluşlar da yararlanır. Bu kuruluşların mevcut durumlarının tespitinde 15/2/2008 tarihindeki resmî kayıtlar esas alınır.” kuralına yer verilmiştir.
Bu madde ile 15/02/2008 tarihli Yönetmelikten önceki Yönetmelik olan 09/03/2000 günlü, 23988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğe göre açılan sağlık kuruluşlarının yeni Yönetmelikte getirilen bina ve fiziki mekan şartlarına uyum sağlamaları için 4 yıllık süre öngörülmüş, bu 4 yılın sonunda ruhsat alamayan sağlık kuruluşlarının uygunluk belgelerinin iptal edileceği düzenlenmiş ve sağlık kuruluşlarının uyum sağlaması gereken hususlar dışında yeni ruhsat alıncaya kadar yeni Yönetmelik hükümlerine göre faaliyetlerine devam edeceği kurala bağlanmıştır.
Davacı tarafından; dava konusu Geçici 2.madde hükmü ile, yeni Yönetmelikle getirilen fiziki standartlara daha önceki düzenlemeye uygun olarak açılmış ve faaliyet gösteren sağlık kuruluşlarının kazanılmış hakkı gözetilmeksizin uyum sağlanması gerektiğinin öngörüldüğü, oysa getirilen yeni standartlar arasında ne kadar süre tanınırsa tanınsın yerine getirilmesi teknik olarak mümkün olmayan standartların bulunduğu, bu durumun kazanılmış hakları ihlal edici sonuçlar doğuracağı iddia edilmiştir.
Davalı idarece, değişen ve gelişen sağlık standartları veya uygulamalarına uyum sağlamaları açısından açılmış sağlık kuruluşlarının standartlarının yeniden belirlenmesi, bunların zorunlu kıldığı değişikliklerin istenebilmesi ve makul süre içinde bu standartlara uyma zorunluluğu getirilmesi mümkün ise de; dava konusu Yönetmeliğin incelenmesinden, düzenleme ile getirilen standartlar arasında mevcut muayenehanelerde yerine getirilmesi teknik olarak mümkün olmayan bazı standartların bulunduğu anlaşılmakta olup, bu standartların ilgililere süre tanınsa bile yerine getirilmesi olanağı bulunmadığı açıktır.
Davalı idarece yerine getirilebilmesi mümkün olan ve olmayan standartlar yönünden ayrıma gidilerek önceki standartlara göre açılmış sağlık kuruluşlarının, yerine getirilebilmesi teknik olarak mümkün olmayan standartlardan (bina ve fiziki mekan şartlarına ilişkin) muaf tutulması gerekirken, böyle bir ayrım yapılmaksızın tüm standartlar yönünden 4 yıl içinde uyum sağlanmasını öngören düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir.
Nitekim, benzer bir durum, Özel Hastaneler Yönetmeliğinde özel hastaneler için getirilen birtakım fiziki standartlar açısından söz konusu olmuş, ancak Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin Ek 1. maddesi ile, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar Bakanlıkça ruhsatlandırılan özel hastanelerin, yerine getirilmesi mümkün olmayan bazı standartlardan muaf tutulması öngörülmüştür.
Bu itibarla dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen ana Yönetmeliğin Geçici 2. maddesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 31.12.2009 tarih ve 27449 (5. Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen ana Yönetmeliğin Geçici 2. maddesinin İPTALİNE, davalı idare açısından Danıştay Onbeşinci Dairesinin 25/06/2014 günlü, E:2013/2817, K:2014/5730 sayılı davanın reddine ilişkin ilk kararında idare lehine vekalet ücretine hükmedildiği için yeniden vekalet ücretine hükmedilmemesine, davacı açısından ise dava kısmen iptal kısmen red ile sonuçlandığı için karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ….-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinden …-TL’nin yarısı olan …-TL’lik kısmının davacı üzerinde bırakılmasına ( ilk verilen ret kararında hükmedilen …..-TL yargılama gideri ödenmişse mükerrer ödemeye neden olmamak açısından mahsup edildikten sonra kalan miktar ) diğer yarısı olan ….TL’lik kısmının davalı idare üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz isteminde bulunulabileceğinin taraflara duyurulmasına, 15/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.